2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kayınvalide, Oğul ve Gelin İlişkilerine Dair...
MAKALE #3652 © Yazan Psk.Alev ELMAS | Yayın Ekim 2009 | 15,335 Okuyucu
Evliliği; Türk Dil Kurumu karı kocadan oluşan topluluk olarak tanımlamıştır. Oysa çoğu kez evliliğin içinde kadın ve erkeğin yanında pek çok kişinin de gölgesi bulunur. Kişiler yepyeni bir yuva kurma hayaliyle evlendiklerinde, kendi ailelerinin ilişki kurma biçimi, ritüelleri, davranış ve alışkanlıkları gibi bir çok şeyi de bir çeyiz misali evlerinin içine getirirler. Ortak bir evlilik hayaliyle el ele dolaşılan flört günlerinde gelecekteki paylaşımlar için ortak cümleler kurulur. Bunlar genellikle benzeşse ve örtüşse bile, aslında kadının ve erkeğin kafasında şekillenen detaylarda önemli farklar bulunur. Çünkü her ailede kendine özgü durumlar ve yapılar vardır. Farklı ailelerde büyümüş iki insan da, en başta aşkın pembe gözlüklerinden bunları farkedemese bile, uzun vadede bu farklar ilişkinin sağlığını tehdit edebilecektir. Genellikle bu başkalığın belirgin sinyaller, ailelerin tanıştığı, hatta evlilik öncesi eşya seçimi döneminde; söze dökülmese de mimiklerde yakalanan detaylarda farkedilmeye başlanır. Evlilik yol katettikçe, çiftlerin birbirine davranış ve tutumları, eve geliş gidiş saatleri, yemek, yatırımlar, evin tertip düzeni, özellikle de çocuk yetiştirme tarzları konusunda çiftlerin ailelerinden daha açık müdahaleler oluşmaya başlar. Erkeğin ailesinden yapılan müdahalelerin, kadının ailesinden gelenlere göre şiddeti ve oranının daha yüksek olduğu görülmektedir. Prof. Dr. Ferhunde Özbay’ın “kadının statüsü ve doğurganlık” adlı yazısında da belirtiği gibi toplumumuzda erkek annesi olmak sanki daha önemli bir statüymüş gibi algılanır. Ayrıca anne-oğul arasındaki ilişkinin niteliği ve bu ilişkide babanın konumu ve duruşu da bu süreçteki etkenlerden bazılarıdır. Evinden ayrılarak yeni bir yuva kuran kadının ailesi de, toplumdaki “dul” kavramına yüklenen anlamlar nedeniyle ciddi fiziksel baskılar olmadığı müddettçe evliliğin yürütülmesi konusunda hemfikirdir. Böylece dışarıdan gelen müdahaler konusunda kadın erkeğe oranla daha yalnız bırakılır. “Yuvayı dişi kuş yapar” şeklindeki telkinlerle evliliğin devamlılığı ve durumun idare edilmesi konusunda omuzlarına ek yükler getirilir. Bu noktada önemli olan çiftlerin kendilerini ve yarattıkları yeni yuvanın sınırlarının geçirgenliğini nasıl konumlandırdıklarıdır.

İnsanlar tek başına nesneler değillerdir. Hepimiz bir birey olduğumuz gibi, aynı zamanda yetişip büyüdüğümüz şartların yaratıcısı olan ailemiz ile de bağımız bulunmakta. Yetişkinlik yaşamında ailesi ile görüşmeyi reddeden yada minimuma indirmiş kişilerde bile bu bağ imgesel olarak bulunmaktadır. Ailelerimizle sürdürdüğümüz bu bağ, bizim kişisel varlığımız ve bütünlüğümüz açısından önemlidir. Bir kadın ve erkeğin ilişkisinde bu bağlamda en az iki aile bulunmaktadır. Kendi ailemizle kurduğumuz ilişkiler bizim için tanıdık ve bildiktir. Oysa diğer aile, bizimkinden çok farklı olabilir. Bu tür durumlarda özellikle kadının, başka bir deyişle “gel” kökünden türeyen ve aileye dışarıdan “gelen bir yabancıyı” ifade eden “gelin”in, o aileye daha eski bir tarihte “gelmiş” eşinin annesi ile sorunlar yaşadığı görülebilir. Böylece bir zamanların eski “gelin” i ile yeni gelen “gelin” karşı karşıya kalırlar. Aynı adamı, anne ve aşık olarak seven iki kadını karşı karşıya getiren seyin temellerine bir bakalım.

Bir çocuk doğduğunda onun tek ve ilk sevgi nesnesi onu doyuran, sıcaklığı ile sarıp, ihtiyaçlarını karşılayan annesidir. Zamanla çocuğun ihtiyaçları değiştikçe anneden ayrışma başlar. Memeden ayrılma, yürüme, ilk kez okula gitme, başka bir şehre gitme gibi süreçlerle beraber çocuk anneden ayrışarak, bir birey haline gelir. Hatta birey olma çoğunlukla, tam da bu sözünü ettiğimiz ayrışmaların dönemecinde şekillenir. Evlilik en önemli ayrışmalardan biridir. Çünkü çocuk artık kendi yuvasını kurmaktadır ve olağan haliyle bu ayrışma da geri dönüşsüzdür. Annesi onun için yaptığı yemek pişirme, ütü, çamaşır gibi ihtiyaçlarını giderme işlerini de başka bir kadına devreder. Bu durum konforlu görünse de anne için, çocuğunun ona olan muhtaçlığını azalttığı anlamda tehdit edicidirde.

Anne- kız ilişkisi ile Anne –oğul ilişkisinde bu anlamda çok belirgin farklılıklar vardır. Anneler genelde, kızına daha çabuk sorumluluk vermek ve evliliğe hazırlayarak büyütmek açısından ayrışmasını destekleyici davranırlar. Anne –oğul ilişkisinde de ayrışmayı destekleyici davranan annelerin, evde kendi eşleriyle yakın ve sıcak ilişkiler geliştirebildiği gözlemlenmiştir. Erkek çocukta, özellikle baba faktörünün belirgin olduğu ve annenin de babanın bu konumunu onayladığı ailelerde evlilik sorunlarına daha az rastlanır. Fakat babanın evin içinde belirgin olmadığı ailelerde bazen anne eşinden arayıp bulamadığı tüm duygusal yatırımları oğluna yapar. Bazen eşini kaybetmiş, boşanmış kısaca hayatında bir erkek partner bulunmayan veya kocasının kendi arzularındaki güçlü erkek olmayı başaramadığı durumlarda kadınlar, koruyucu, kollayıcı ve güçlü erkeğini kendi kollarında büyütmeye karar verir. Böylece bu çocuğun bir evlilik yapması karşısında, yıllarca yaptığı yatırımların uçup gideceği korkusuna kapılır.

Anne oğul arasında kurulmuş bağımlı ve iki kişilik kapalı ilişkilerde, oğulun sağlıklı bir evlilik sürdürmesi oldukça zordur. Annenin; babayı da içine sokmadığı, babanın dışarıda ve uzak kaldığı bir ilişkiye gelinini içtenlikle alabilmesi ve oğlunun sevgisini kolayca paylaşabilmesi beklenemez. Fakat erkek çocuk; annesinden ayrışamadığı, annesininde ondan ayrışamadığı ve bir erkek modeli olarak babanın belirgin bir şekilde hayatında olamadığında ne güçlü bir erkek ne de bir birey olmayı başaramayacaktır. Bu nedenle gelin, eşi ile kayınvalidesi arasındaki ilişkiyi yarmayı başarsa da, bu erkeğin bir kadına bağlanma şeklini değiştiremez. Erkeğin annesi ile ilişkideki pasif durumu, eşi ile oluşturacağı ilişkiye de örneklik teşkil eder. Pasivize edilmiş erkek, anne ve eşi arasındaki ilişkileri yönetememenin getirdiği stres nedeni ile zaman zaman öfke patlamaları yaşar. Bu da evin içindeki ilişkileri olumsuz etkileyeceği gibi, kadının hayal kırıklığı yaşamasına sebep olur.

Kayınvalide ile ilişkide sorunlar yaşayan kadın, eşinin annesi ile kurduğu ilişkinin varlığını kabul edip, bir rekabet ilişkisine girmemeye çalışmalıdır. Başka bir deyişle kayınvalidesinin, eşinin hayatındaki yerine geçmeye, farkında olmadan eşinin annesi olmaya çalışmamalıdır. Bu nedenle eşinin annesi ile olan sorunları kişiselleştirmeden paylaşmalı fakat çatışmaya sürüklenmeden çözüm oluşturma sorumluluğunu üstlenmelidir. Eşini sevdiği iki kadının arasında tenis maçındaki bir top misali bırakmamalıdır. Kayınvalidenin geline doğru yönlendirdiği hasetlik duygularını, oğlu ile ilgili bunca yıllık psikolojik yatırımlarını kaybedeceği korkusu olarak yorumlamalıdır. Eleştiriler, imalar, tedirgin edici ifade ve davranışlarını maça davet olarak görmemeli, onunla aynı yaşda ve aynı nesilde olmadığını da aklında bulundurarak bu oyuna en baştan girmemelidir. Çünkü tartışma, mimik ve jestlerindeki olumsuz geribildirileri algılama, onu da rahatsız edecek ve kendi korkularını uyandıracağından çatışma için uygun koşullar yaratılmış olacaktır. Her aklına geleni söylemek yada tamamen sessiz kalmak yerine duygularını uygun zamanda uygun bir dille ifade edebilir. Ama bunun için sürekli zaman kollamak da çok yorucu olacaktır. Bu nedenle uygun şartların yaratılmasını yine kendisi ve süreç için uygun zamanı bekleyebilmelidir. Kadın, eşinin ailesi ile çatışmaları çözemediği noktada bu sarmaldan çıkabilmek adına, onlarla görüşmemeye karar verebilir. Fakat kişisel bir kararla araya mesafe koysa da, katı bir sınır koyduğu diğer tarafın, eşinin ailesi ve çocuklarının büyükannesi ile büyükbabası oldukları gerçeği değiştirilemeyecektir. Kadın kişisel kararının olası sonuçlarının, eşini, çocuklarını ve kurdukları aile ilişkisini bütünü ile ve olumsuz yönde etkileyeceğini unutmamalıdır. Kadınların bu bağlamda yaşadıkları en önemli sorunlardan biri; kayınvalidelerinden anneleri ile kurdukları gibi bir ilişki beklemektir. Kayınvalidelerinden de kendisine kızıymış gibi içten,sevgi dolu ve kabul edici olmaları arzusunu taşımaktadırlar. Bu beklenti, bir yanı ile sürekli kendi annesi ile karşılaştırmayı ve olumlu, olumsuz birçok aktarımı beraberinde getirir. Unutulmaması gereken evlenirken seçtiğimiz kişinin öncelikle eşimiz olduğudur. Keza eşimizde olduğu gibi, ailesinde de davranış biçimi, ifade ve ilişki modellerini değiştirmemiz mümkün değildir. Burada yapılması gereken kendi duygu ve davranışlarımızı yönetebilme becerisi kazanmaktır. Bu becerilerde zorlanan kişilerin ilişkilerde ne tür aktarımlar yaşadıklarına bakabilmeleri için bir uzmandan yardım almaları önerilir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kayınvalide, Oğul ve Gelin İlişkilerine Dair..." başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Alev ELMAS'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Alev ELMAS'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Alev ELMAS Fotoğraf
Psk.Alev ELMAS
İstanbul
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi6 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Alev ELMAS'ın Makaleleri
► Baba Oğul Kavgası Abdullah ÖZER
► Gelin Kaynana Çatışması Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL
► Eğreti Gelin ve Bedel Partneri Kavramları Dr.Psk.Dnş.Ayavar Cem KEÇE
► Ergenliğe Dair Psk.Şeyda KAYMAK
► Aşka Dair Psk.Muharrem ÇAPKIN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Kayınvalide, Oğul ve Gelin İlişkilerine Dair...' başlığıyla benzeşen toplam 19 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
--
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:01
Top