Alanda Çalışan Psikologlara Önemli Hatırlatmalar
ALANDA ÇALIŞAN UZMANLARA (PSİKOLOGLARA VS.)
BAZI HATIRLATMALAR!
12 yıldır alanda çalışan, hemen her türden yüzlerce hasta ve danışanla binlerce saatlik mesleki görüşmeler yapmış deneyimli bir Devlet Hastanesi psikoloğu olarak kendimce çok önemli olduğunu düşündüğüm ve son zamanlarda gözardı edilmeye başlandığını üzülerek tespit ettiğim bazı hususları buradan siz meslek mensuplarıyla paylaşmak istiyorum.
1.Öncelikle ruh sağlığı alanının doğasının farklı olduğunu, dolayısı ile bu alandakarşımıza çıkan her sorunun psikolojik bir sorun olmadığını unutmamamız gerekiyor. "Eğer hastalık varsa, tedavi vardır."ilkesini her zaman göz önünde bulundurmalı, bu nedenle, bir yakınmasından dolayı başvuruda bulunan kişiyi, sırf bize başvurmuş olması ve bir - iki de şikayeti bulunması dolayısı ile hemen "hasta" olarak kabul etmemeliyiz.Psikoloji ve psikiyatride, normal ve anormal davranışların, bilhassa da "hastalık" olgusunun bugün bile halen tartışmalı olduğunu anımsamalıyız. Bu nedenle, teşhis koyarken çok katı ve kategorik olmamaya, bin düşünüp bir hareket etmeye, bin ölçüp bir biçmeye çalışmalıyız.
Bir ünlü sözde, "Elinde sadece çekici olan herşeyi çivi olarak görür" denilir. Dolayısı ile biz de, bize başvuran herkesi hasta olarak görmeye ta dünden kararlı ham bir tutum (önyargı) içinde olmamalıyız.
Yine bir ebeveynin çocuğuyla ilgili her şikayetini, sırf ebeveyn rahatsız oluyor ve şikayette bulunuyor diye mutlaka çözülmesi gereken bir sorun gibi görmemeliyiz. Kişiyi öncelikle iyice değerlendirmeli, gerektiğinde "ortada psikolojik anlamda bir sorun" yok diyebilmeli, sonuçta bunun da bir çeşit yardım olduğunu unutmamalıyız. Mesela, bir kişi doktora gider. İlgili doktor bu kişiyi muayene eder. Gerek görürse tahlil yapar, bazen kişiye bir hastalığı olmadığını söyler. Bu da başvuran kişi için bir yardımdır aslında. Bu kişi kalkıp da, "Keşke hasta olsaydım, tüh! Allah kahretsin, hastaneye boşu boşuna gelmişim" demez, yine yardım almış olur. Yardım demek, illaki bir sorunu ortadan kaldırmak veya kafamızdaki kategoriye sokmak için zorlayarak suni bir sorun icat etmek, sonra da onu çözmeye çalışmak demek değildir.
2. Eğer bizden yardım talep edilen sorun psikolojik bir sorun değilse, çözümün de psikolojik olamayacağını düşünerek, çözümü ilaçla tedavide veya psikolojik yaklaşımlarda (terapide vs.) aramamalıyız.
Örneğin, sorun bir özgüven eksikliği sorunu ise bunu psikolojik bir problemmiş gibi ele alıp, bu sorunu profesyonel yardımla halledecekmiş gibi davranmamalıyız. Özgüven eksikliğinin ve buna benzer daha bir çok özelliğin tek başına psikolojik bir sorun demek olmadığını, bunun süreç içinde, yaşam deneyimleriyle kazanılacağını, hatta bazen hiç kazanılamayabileceğini, çünkü bunun bir kişilik özelliği de olabileceğini, dolayısı ile bu işin masa başı bir yardımla ve zaman faktöründen soyutlanarak halledilebilecek bir sorun olmadığını açık yüreklilikle söyleyebilmeliyiz.
3. Şikayetleri yeteri kadar vakit ayırarak, en önemlisi de bir neden - sonuç ilişkisi zinciri içersinde etraflıca sorgulamalıyız.
Sözgelimi, kışın öksürmenin normal olduğunu, ancak yazın ortasındaki öksürüğün anormal kabul edilebileceğini düşünmeliyiz. Yine yazın ortasındaki bu öksürüğün bile anormal kabul edilmesi esnasında peşin fikirli olunmaması gerektiğini, bu öksürüğün alerjik de olabileceğini, dolayısı ile sadece öksürüğe ve bu öksürüğün şiddetine değil, hangi mevsimde ve niçin öksürüldüğüne de dikkat etmemiz gerektiğini, hastalığın o kadar kolay bir şey olmadığını aklımızdan hiç çıkarmamalıyız.
Yine örneğin, çamaşır makinası çalışmayınca sadece makinanın göstergelerine bakıp hemen "makine bozulmuş" dememeli, elektriklerin kesilip kesilmediğine de bir göz atmalıyız. Bu da yetmez, elektrik fişi takılı mı değil mi, takılıysa fişte bir gevşeklik falan var mı, bunları da kontrol etmeliyiz. Aksi takdirde makinanın çalışmadığı her durumu makinanın bozulduğu şeklinde yorumlamak, böylece sürekli tamirle uğraşmak, belki de sonunda sağlam makinayı bile bozmak durumunda kalırız.
4. "Yakınmalardan oluşan belirtilerin bir tablo oluşturması (1), bu tablonun belli süreden beri görülüyor olması (2) ve kişiyi toplumsal ya da mesleki alanlarda işlev kaybına uğratması" (3) gibi en temel hastalık kriterlerini (DSM-IV) hiç bir zaman gözardı etmemeliyiz.
5. IQ ölçümünü sadece zeka tesiyle ilgili mekanik bir değerlendirme işi olarak görmemeliyiz. Zekanın, gözlem, görüşme, aileden alınan bilgiler ve pek tabiki testler gibi bir çok kaynaktan elde edilen kombine bilgilerin (girdilerin) psikoloğun beyin labaratuvarında, mesleki bilgi cihazlarının kullanılmasıyla, baş müdür "vicdan" beyin kontrolünde, bölüm şefi "etik" beyin denetiminde tahlil edilmesiyle ortaya konacağını, bu işin basit bir "soru - cevap ve puanlama" işlemine dayalı teste indirgenmesinin doğru olmayacağını, bunun sakıncalı sonuçlara neden olabileceğini hatırımızdan hiç çıkarmamalıyız.
6. Hastalara - danışanlara yaklaşırken onları sadece doku, organ ve hücrelerden oluşan salt biyolojik bir organizmaymış gibi görmemeliyiz. İnsanın psikolojisinde değerlerin, kültürün, sosyal çevrenin, toplumsal kültür kodlarının ve inançların da çok önemli olduğunu dikkatlerden uzak tutmamalıyız.
7. Ne kadar kuvvetli telkinlerde ve önerilerde bulunursak bulunalım, hangi tekniği ne kadar etkin bir şekilde kullanırsak kullanalım, istenilen sonucun yine de belli bir süre sonra ortaya çıkacağını, iyileşmede zaman faktörünün her şeyde olduğu gibi burada da çok önemli olduğunu hastaya - danışana altını çize çize hatırlatmalıyız.
Örneğin, ne kadar demir takviyesi yapılırsa yapılsın, ne kadar kuvvetli vitaminler alınırsa alınsın, çocuğun yine belli bir süre sonra yürüyeceğini, ancak belli bir zaman geçtikten sonra konuşacağını unutmamalıyız. Aksi taktirde, hasta / danışan her geçen gün hararetle iyileşmeyi bekleyecek, bu gerçekleşmediğinde de kendine, hastalığına ve iyileşmeye bakışı olumsuza dönmeye başlayacak, bu ise çözümü daha da çok güçleştirecek ve geciktirecektir.
8. Psikolojik yardım, iletişime ve güvene dayalı bir yaklaşım şeklidir. Kendimizi İstanbul’un Anadolu yakası, danışanı ise Avrupa yakası gibi düşünelim. Aradaki boğaz köprüsünün ise iletişim ve güven olduğunu da. Bu köprüyü zamanında ve sağlam bir biçimde kuramazsak, iki yaka arasında hiçbir geliş - gidiş olmayacaktır.
Böylece kamyonumuzda ne kadar çok yük (bilgi) olursa olsun, hastamız Avrupa yakasında, biz ise Anadolu yakasında boş boş beklemek zorunda kalırız.
O bakımdan, çok bilgi kadar (kanımca çok daha fazla) iyi, sıcak, mütevazi, anlayışlı, güven veren, samimi, dinlemesini bilen, yargılamayan, saygı duyan, empati kurabilen biri olmaya çalışmalıyız.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Alanda Çalışan Psikologlara Önemli Hatırlatmalar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
9 Beğeni
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.