2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ülkemizde Ruh Sağlığı Uygulamalarına Genel Bir Bakış
MAKALE #3957 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Aralık 2009 | 5,625 Okuyucu
ÜLKEMİZDE RUH SAĞLIĞI UYGULAMALARINA
GENEL BİR BAKIŞ

Bilindiği gibi "hastalık" kavramı ruh sağlığı alanında hep tartışılagelmiştir. Birçok bilim adamı, bu kavram yerine "uyum sağlamayan davranış" deyimini kullanmaktadır. Yine bazı bilim adamları, uyum sağlamayan davranışların bile aslında organizmamızın uyum sağlamak amacıyla olumsuz durumlara verdiği sağlıklı uyum tepkileri olduklarını ifade etmektedirler.

Buna rağmen günümüzde, çoğu kişi tarafından hastalık olarak kabul edilen durumların dışında neredeyse günlük / insani her sıkıntımızı bile hastalık olarak görme ve ilaçla tedaviye yönelme eğilimindeki hızlı artışı, çok ciddi bir temel sağlık sorunu olarak görüyorum.

Bugün psikiyatride, “Semptomların bir tablo oluşturması, bu belirtilerin en az 3 - 6 ay gibi uzunca bir süreden beri görülüyor olması ve kişileri mesleki ve/veya toplumsal alanlarda işlev kaybına uğratması” (DSM-IV) gibi en temel hastalık kriterleri neredeyse bütünüyle göz ardı edilmiş durumdadır. Sözgelimi, bir kaç günlük sıkıntısı olanın depresyonda kabul edildiği, birazcık hareketli olan çocukların hiperaktif sayıldığı, sağlıksız ana - baba tutumuna bir tepki olarak ortaya çıkan sorunlu çocuk davranışlarına ise uyum bozukluğu teşhisinin konulduğu ve ilaçla tedavi cihetine gidildiği örnek sayısı malesef artık bir elin parmakları kadar değildir.

Sonuç:
Evvela bu durum gereksiz psikiyatrik ilaç kullanımında korkunç bir artışa yol açmıştır. Akabinde de psikiyatrik ilaç kullanımı çocuk yaşlara kadar düşmüştür. İlaç elbetteki bir tedavi ajanıdır. Her tedavi ajanı gibi ilaç da ancak hastalığı tedavi eder.
Peki, ya ortada hastalık yoksa?

Yine, son günlerde biraz içim sıkılıyor diye en az 3 - 6 ay boyunca psikiyatrik ilaç kullanmaya sevkedilen, böylece sorunlarıyla bir neden – sonuç ilişkisi içersinde yüzleşmeyip çözümü pasif bir biçimde sadece ilaçtan bekleme kolaycılığına şartlandırılan insanlar...

Bugün İngiltere’de psikiyatrik ilaçların kullanımının özellikle çocuklarda ve ergenlerde yasaklandığı bilinmektedir. Birçok bilimsel platformda bu ilaçların, sağladıkları kısmi rahatlık nedeni ile uyuşturucuya ve intihara zemin hazırlayıp hazırlamadığı tartışılmaktadır. Hemen hemen her kaynakta ilacın ancak psikoterapi ile birlikte kullanıldığında istenilen düzeyde etki gösterdiğinden bahsedilmektedir. (Plasebo etkili yalancı ilaçların antidepresanlarla aynı etkiyi yaptığını gösteren araştırma bulguları azımsanamayacak kadar çoktur).

Bütün bunlara rağmen ülkemizde salt ilaç merkezli ruhsal yardımı zorunlu kılan koşulların ortadan kaldırılmasına yönelik bir çabanın olmayışı, ayrıca ruhsal yardım ekibinin diğer unsurlarının, özellikle de alanın diğer uzmanı olan psikologların sözkonusu yardım sürecine aktif olarak katılımına olanak verecek sağlıklı adımların atılmamış olması ciddi bir temel sağlık sorunu olarak karşımızda durmaktadır.

Diğer yandan, çok kısa bir süre öncesine kadar bir elin parmaklarını geçmeyen psikiyatrik hastalık sayısı bugün ellilerle, yüzlerle (hatta ulusal bir dergide bu rakam 300 olarak geçmişti) ifade edilmektedir. Bu sürekli yeni hastalık üretme çabası bugün öyle bir noktaya gelmiştir ki "Bebeklik Çağı Depresyonu" denilen yeni bir hastalıktan (!) bile söz edilmektedir.

Yine bazı ulusal gazetelerde, sadece bir yılda reçete edilen ilaçların şöyle kabaca bir dağılımı yapıldığında ülkemizin neredeyse yarıya yakını depresyonda, geri kalanlarının da şizofren olduğu haberleri yer almıştı.



KONU İLE İLGİLİ ÜLKEMİZDEKİ
MEVCUT YANLIŞLAR VE EKSİKLİKLER
NELERDİR?
İnsan sadece doku, organ ve hücrelerden oluşan biyolojik bir varlık değildir. İnsan aynı zamanda duygu, düşünce ve davranışlardan meydana gelen psikolojik bir canlıdır da. O nedenledir ki Dünya Sağlık Örgütü ( WHO ) insanı, "Biyopsikososyal bir varlık" olarak tanımlar. Yine aynı örgüt sağlığı, ‘"Ruhen ve bedenen tam bir iyilik hali" olarak ifade eder.

Bilindiği üzere ruhsal ve biyolojik yapılarımız birbirinden ayrı ve bağımsız değildir. Bu iki yapı birbiriyle sürekli bir etkileşim içersindedir. Onun içindir ki ruhsal diye bilinen birçok problemde bedensel nedenler ve sonuçlar, yine bedensel olarak tarif edilen pekçok sorunda da ruhsal nedenler ve sonuçlar çoğu zaman vardır. Sözgelimi, bugün fiziksel yakınmalarla kliniklere başvuran azımsanamayacak sayıda hastanın yakınmalarına sebep olabilecek organik bulgulara rastlanamamakta, sözkonusu şikayetlere neden olarak psikolojik faktörler (sıkıntı, stres, kişilik özellikleri gibi) gösterilmektedir.
Örneğin stres ile ( psikolojik faktör ) kanser, migren, ülser gibi birçok fiziksel hastalık arasında neden / sonuç ilişkisi ortaya koyan pek çok araştırma vardır.

Dolayısı ile, ruhsal olarak tam bir iyilik hali içersinde olmak ya da ruhsal açıdan sağlıksız olmak ile beden sağlığı, aile hayatı, eğitim hayatı, ekonomik hayat, sosyal hayat arasında direkt bir ilişki olduğunu söylemek hiç de zor değildir. En basit olarak psikolojik olarak geleceğe dair karamsar duygular içersinde olmak bile (ki bu durum tek başına ruhsal bir hastalık demek olmasa bile) kişinin aile içi ilişkilerini, okul başarısını, sosyal ilişkilerini, kişisel gelişimini, üretkenliğini muhtemelen olumsuz yönde etkileyecektir. Ruh sağlığı gerçekten de beden sağlığının, mutlu aile hayatının, üretken, verimli ekonomik yaşamın, sağlıklı sosyal hayatın ve kişiler arası ilişkilerin olmazsa olmaz bir önkoşuludur.
Madalyonun Bir Yüzü

Öte yandan bugün ülkemizde ruh sağlığının her geçen gün artan önemini ortaya koyan daha başka gelişmeler de vardır. Bir taraftan uyuşturucu kullanımındaki hızlı artış, diğer yandan satanizm ve benzeri akımların hızla yaygınlaşması, yine alkol tüketim yaşının her geçen gün düşmesi, çoğalan intihar olayları, artan boşanmalar...

Özellikle, son günlerde basına da sıkça yansıdığı gibi, adeta toplumsal bir cinnet halini alan vahşet, katliam ve cinayet örnekleri...

Sadece bunlar mı? Yaygınlaşan meditasyon, yoga, NLP, kişisel gelişim gibi popüler uygulamalar ve insanların sorunlarını paylaşma ihtiyacını ortaya koyan "Kadın - Aile" vb. adlardaki meşhur tv. programları… Yine "Makul Çözüm" gibi insan psikolojisinin işlendiği programların gördüğü ilgi ve gazete - dergi sayfalarındaki "Güzin Abla, Aşk Doktoru, Dert Ortağı" gibi bir nevi psikolojik danışmanlık hizmeti verilen köşelere yağan mektup ve faks yağmurları… İnsanların sınırlı gazete sayfalarından, bir – iki cümlelik kendilerine özel öneri ve telkinlerden bile medet umar hale gelmeleri… İşte tüm bunlar, ruh sağlığı konusu üzerine dikkatlerimizi çekmesi gereken son derece önemli gelişmelerdir.

Madalyonun Diğer Yüzü
Maalesef bugün ülkemizde bu alanda çok büyük eksiklikler ve yanlışlıklar vardır. Çünkü mevcut ruh sağlığı hizmetleri 1920’li yıllarda hazırlanmış ve günümüz ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak düşmüş bir takım kanun ve yönetmeliklerle yürütülmektedir. "Ruh sağlığı alanındaki çağ dışı kalmış kanunların bir an evvel değiştirilmesi gerektiği" görüşü konu ile ilgili çeşitli platformlarda hep dile getirilmektedir.
Ülkemizdeki ruh sağlığı uygulamalarıyla ilgili temel eksiklikleri / yanlışları kısaca;

I - Ruhsal tedavinin salt ilaç merkezli olarak ve bir ekip işi olduğu halde hekim tekelinde ve salt ilaç eksenli yürütülmesi,

II - Tedavi dışı psikolojik hizmetlerin (Psikolojik danışmanlık, psikolojik destek, psikolojik eğitim gibi) ihmal edilmesi olarak ikiye ayırabiliriz.

Alanda bu iki temel sonuca yol açtığını tespit ettiğim diğer yanlış algılama ve uygulamalar ise şunlardır:
1. Ruh sağlığı beden sağlığının (fiziksel sağlığın) sıradan bir şubesi gibi görülmekte, bu alanın "farklı bir doğaya" sahip olduğu gerçeği göz ardı edilmektedir. Dolayısı ile bu alana beden sağlığı alanında geçerli olan ilke ve yöntemlerle yaklaşılmaktadır. Bir dizi olumsuzlukların temelinde yatan en büyük amil, 1920’li yıllardan kalma işte bu bakış açısıdır.

2. Yukarıda bahsedilen yanlış bakış açısının doğal bir sonucu olarak insanların bu alanda, aynı fiziksel sağlık alanında olduğu gibi sadece hastalıklarının olabileceği düşünülmekte, dolayısı ile de insanların sadece tedavi hizmetlerine ihtiyaç duydukları çıkarımına gidilmektedir. Onun için de bugün ülkemizde tedavi dışı hizmetlerin sunulduğu başka ruh sağlığı ve psikolojik hizmet adresleri yoktur. Alanda, "İnsanlar ya sağlıklıdır ya da hastadırlar. Sağlıklı iseler zaten bir problem yoktur. Eğer hasta iseler gider bir hekimden tedavi hizmeti alırlar" yanlış yargısı geçerliliğini korumaktadır.

3. Oysa ruh sağlığı hizmeti demek sadece ve sadece hasta insanlara sunulan psikiyatrik tedavi hizmeti demek değildir. Ruh Sağlığı alanında, alanın kendine özel doğasından kaynaklanan tedavi dışı yardım gereksinimleri ve bu tedavi dışı yardım gereksinimlerine cevap verebilecek tedavi dışı yardım şekilleri de vardır. Örneğin Psikolojik Tedavi, Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri, Psikolojik Destek Hizmetleri, Psikolojik Eğitim Hizmetleri gibi. (En az psikiyatrik tedavi kadar önemli olan bu psikolojik hizmetlerin verilmeyişinin doğurduğu boşluğu, maalesef yukarıda sayılan oluşumlar - uygulamalara doldurmaktadır.)

4. Yine bu alanda, yaşanılan ve yardım gereksinimi duyulan her sorun psikiyatrik bir hastalık demek değildir. Ruh sağlığı alanında insanların sadece hastalıkları değil,

A)Hastalık niteliğinde olmayan sorunları,
B) Çok önemli soruları da vardır.

İnsanlarımızın hastalık ve tedavi dışında, hastalık boyutunda olmayan insani sorunları ve çok önemli soruları için (çünkü bu insani, hastalık olmayan sorunların ve soruların zamanında cevaplanamaması durumunda uzayıp giderek, zaman içinde derinleşerek hastalığa dönüşme ihtimali yüksektir) alabilecekleri hizmetler vardır. Hastalık olmayan bu gibi sorun ve soru durumunda alınabilecek hizmet bir tedavi hizmeti değildir. Evet, her yardım talep eden insan hasta; her yardım gerektiren sorun hastalık ve her yardım talebine cevap verecek hizmet şekli de tedavi değildir.

Tedavi, pek tabidir ki ruhsal tedavi de en son basamaktır. Esas olan sağlıklı kalmaktır. Yani, koruyuculuktur. Öncelikle ruh sağlı korunmalı, desteklenmeli; sonra insanlara tedavi adresleri gösterilmelidir. Maalesef ülkemizde durum hiç de böyle değildir. Başka hizmet adresleri olmadığı için, küçük / büyük, insani bir problem / hastalık ayırımı yapılmadan her yardım talep eden insan direkt olarak tedavi adreslerine baş vurmak zorunda bırakılmaktadır. Ülkemizde eğitici, geliştirici, destekleyici, çözümleyici ve yönlendirici nitelikli ruh sağlığı hizmetleri ihmal edilmektedir. Yukarıda da belirttiğim gibi, ya her sorunu olan insan tedavi merkezli hizmet veren ve sayıları son derece az olan psikiyatri kliniklerine gönderilmektedir ya da yardım alabilmeleri için gerçek anlamda hasta olmaları beklenmektedir.

6. Ülkemizde 100 bin kişiye bir psikiyatri uzmanı düşmektedir. Ünlü Türk Psikiyatristi Prof. Dr. Orhan Öztürk, Tıp Fakültelerinde kaynak ders kitabı olarak okutulan Ruh Sağlığı ve Bozuklukları adlı meşhur eserinde, "Hekimlerin sayısı ne bugün ne de gelecekte ruh sağlığı ihtiyaçlarını karşılamayacaktır. Alanda hekim dışı uzmanların da temel ruh sağlığı hizmetlerini verecek şekilde yetiştirilmesi gerekmektedir. Ruh sağlığı alanı hekimlerin tekelinde kalmamalıdır" demektedir.

Gerçekten de bu eksiklik çok ciddi sonuçlara sebep olmaktadır. Evvela bu durum ruh hekimlerini, bir uçtaki en insani, günlük, normal sıkıntılardan tutun da diğer uçtaki psikozlara kadar hastalık olan - olmayan her sorun durumuyla uğraşmak, dolayısı ile işlerini -maalesef- bir dahiliye uzmanı gibi yapmak, birkaç soru sorup, salt semptomlara bakıp ilaç yazmak zorunda bırakmaktadır. Yani kalıcı değil, semptomatik tedavi hizmeti sunulmasına sebep olmaktadır. Oysa salt ilaçla tedavi, özellikle bu alanda eksik tedavi demektir.

7. Bilindiği üzere psikiyatrik muayene, test, gözlem, görüşme gibi araçların kullanılmasını, ruhsal tedavi ise birebir psikolojik yaklaşımları da zorunlu kılan, sadece ilaçla kalıcı sonuç alınması neredeyse imkansız, multifaktöriyel yaklaşımları, dolayısı ile bir ekip çalışmasını gerektiren bir yapıya sahiptir. Oysa bugün ülkemizde ruhsal tedavi hizmetleri kağıt üzerinde anlatılan ekip işbirliğinin aksine salt psikiyatri hekim tekelinde yürütülmektedir.

"Uzman olduğuna göre, hele bir de hekim ise tek başına yapar" diye düşünülmektedir. Ancak bir işin sağlıklı olarak yapılabilmesi için o işte uzman olmak yetmemektedir. Başka faktörler de devreye girmektedir. Örneğin, zaman faktörü... Ruhsal tedavinin sağlıklı olarak yürütülmesi için bir psikiyatri hekiminin günde en fazla 10-12 hasta bakması gerekmektedir (Üniversite hastanelerinde buna kısmen dikkat edilmektedir). Çünkü bir hasta ile tanılama ve tedavi süreci asgari 35-40 dakika olmak zorundadır. Hekim hem tanılama görüşmesini, hem birebir ve vakit alan psikolojik yaklaşımları (terapi vs.) tek başına yapması ancak günde bu sayıda hasta bakmayı tercih etmesi durumunda belki mümkün olacaktır.

Bu ise, 100 bin kişiye bir psikiyatri hekiminin düştüğü, psikolojik problemlerin öneminin ve yaygınlığının her geçen gün arttığı günümüz koşullarında neredeyse imkansızdır.

Not: Bu yazı, "BÜYÜK RUH SAĞLIĞI PROJESİ" Adlı çalışmamdan özetlenerek alınmıştır.

Psk. İzzet Güllü
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ülkemizde Ruh Sağlığı Uygulamalarına Genel Bir Bakış" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Genel Anksiyete'ye Klinik Bir Bakış Psk.Doğancan GÖKÇE
► Ergenlik Dönemine Genel Bir Bakış Psk.Ayşegül COŞKUN
► Fobilere Genel Bir Bakış ve Belirtileri Psk.Azade ALTINTAŞ DURMUŞ
► Pozitif Psikoloji Nedir? Genel Bir Bakış Psk.Dnş.Kübra DÖRTYOL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Ülkemizde Ruh Sağlığı Uygulamalarına Genel Bir Bakış' başlığıyla benzeşen toplam 61 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


18:55
Top