2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu (Kadında Cinsel Haz Alamama)
MAKALE #3981 © Yazan Prof.Dr.Doğan ŞAHİN | Yayın Aralık 2009 | 9,210 Okuyucu
KADINDA CİNSEL UYARILMA BOZUKLUĞU
Islanmama ve/veya haz alamama

Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğunun Tanımı

Sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, cinsel uyarılmanın yeterli bir ıslanma-kabarma tepkisi sağlayamaması ya da cinsel etkinlik bitene kadar bunu sürdürememesi. Cinsel istek ve orgazm sorunları ile birlikte görülmesine sık rastlanır.
Eğer sorun başka bir psikiyatrik soruna bağlı olarak gelişmişse uyarılma bozukluğu tanısı konmaz. Sorun cinsel yaşamın başından beri olabileceği gibi daha sonra da ortaya çıkmış olabilir. Bazan da uyarılma bozukluğu sadece belli durumlarda ( mesela bazı partnerlerle) olurken bazı durumlarda olmaz.

Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu DSM-IV Tanı Ölçütleri

A. Sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, cinsel uyarılmanın yeterli bir ıslanma-kabarma tepkisini sağlayamama ya da cinsel etkinlik bitene dek bunu sürdürememe
B. Bu bozukluk, belirgin bir sıkıntıya ya da kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olur
C. Bu cinsel işlev bozukluğu, başka bir Eksen I bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz (başka bir Cinsel İşlev Bozukluğu dışında) ve sadece bir maddenin ya da genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu

Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğunda Sıklık

2003 yılında Richters’in yaşları 16-59 arasında değişen 9134 kadın üzerinde yaptığı bir araştırmada, cinsel uyarılma bozukluğu yaşayan kadınların, cinsel işlev bozukluğu yaşayan kadınların %23.9’unu oluşturduğu bulunmuştur. En çok uyarılma bozukluğu yaşayan kadınların 50-59 yaşları arasında olduğu belirtilmiştir. Aynı yıl Bancroft’un yaşları 20-65 arasında değişen 987 kadının katıldığı bir diğer araştırmada da uyarılma problem yaşayan kadınların oranı %31.2 bulunmuştur. Uyarılma bozukluğu 30’llu yaşlardan sonra daha sık görülmektedir.

Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğunun Nedenleri

ORGANİK NEDENLER
Fiziksel Hastalıklar: Menopoza bağlı östrojen düzeyinde düşme, atrofik vajinit, şeker hastalığı.
İlaçlar: Antihipertansifler, antihistaminikler
PSİKOLOJİK NEDENLER
Aşağıda sıralanan psikolojik etkenlerin ilk üçü daha sık ve önemlidir.
1) Yetiştirilme koşulları: Uyarılma bozukluğu olan kadınlarda, diğer cinsel işlev bozukluğu gösteren kadınlarda olduğu gibi geleneksel, kısıtlayıcı yetiştirilme koşulları ve cinsellikle ilgili suçluluk duyguları, ayıp, günah gibi düşünceler öncelikle rol oynamaktadır.
Aslında uyarılma ve orgazm bozukluğu gösteren kadınlar birbirlerine benzer. Bu kadınların yetiştirilme koşulları ve bu süreçte cinsellikle ilgili öğrendikleri tutum ve davranışlar şöyle özetlenebilir:
Cinsellik konusunda doğru düzgün bir bilgiye sahip değillerdir. Derneğimizin 2007 yılında yaptığı bir araştırma erkeklerin cinsel bilgileri daha çok akranlarından ve arkadaşlarından, kadınların ise eşlerinden öğrendiğini göstermektedir..
Kadınlara aileleri tarafından aktarılan bilgiler, kızlık zarının kutsallığı ve korunmasının ehemmiyeti, cinsel ilişkinin acı verici olduğu ve evlenene kadar erkeklere dikkat edilmesi yönündedir.
Bir kız çocuğu dünyaya geliyor, ailelerin büyük bölümünde en azından hafif bir hayal kırıklığı, burukluk, “kız doğdu” sessizliği yaşanıyor. Çocuk büyümeye başladığında uslu, annesine yardım edecek biri olarak yetiştirilmeye çalışılır. Evin erkeklerine hizmet etmeye, babasının terliklerini getirmeye, abisine su vermeye yöneltiliyor. Büyüdükçe bunlara bulaşık, yemek yapma, sofra kurma, ütü, temizlik vb ilave oluyor.
Cennet annelerin ayağının altındadır, ama kadın ve erkek rollerinin ayrı olduğu, kadınların erkeklere hizmet etmesi gerektiğini öğreniyor.
“Eteğini topla, güzel otur abla” : Ayrıca, hareketlerine dikkat etmesi, cinsel kimliğini saklaması gerektiği öğretilir; öyle erkekler gibi sere serpe oturamaz, yüksek sesle konuşamaz, gülemez, rahat olması hoş karşılanmaz.
Ergenliğe doğru bazı anneler adetle ilgili bilgi verse de birçok anne çocuğuna doğru düzgün bir şey anlatmaz. Etraftan, arkadaşlardan bir iki bir şey duymuşlardır. Çoğu kız için ilk adet yeterince bilgilendirilmeden ve destek almadan trvamatize oldukları bir deneyim olur.
O zamana kadar cinsellikle ilgili her türlü soru ve merakını hoş karşılamayan çevre, birden çocuğa “bundan sonra” diye başlayan bir dizi kural getirir. Artık erkeklerle ilişkilerinde daha uyanık olmalıdır. Artık kandırılıp yararlanılmak istenen bir ava dönüştüğü kavratılır. Artık oğlanlarla gezmemesi, mesela o zamana kadar oynadıkları sınıf arkadaşları ya da komşu çocuklara karşı daha temkinli olması gerekmektedir.
Göğüsleri büyümeye vücudu şekillenmeye başladığında kız kendisini daha da bir hedef olarak görmeye başlar, göğüslerini saklamak, onu ilgi ve bakışlardan uzak tutmak zorunda hisseder. Kadınlarımızın önemli bir bölümünün kamburlaşması bundandır. Kendi bedenini günahı davet eden bir şey olarak görmeye başlar
Oğlanlar da bu dönemde kendilerine öğretildiği gibi bir kızları sadece cinsel bir nesne olarak görmeye başladıkları için, kızın kendisine öğretilen şeyleri pekiştiren deneyimleri olur. Komşu amcalar, esnaflar, ya da mahalledeki oğlanlar kendisine bir şey yapmak istediklerine dair imalar, davranışlar, dokunuşlar ya da tacizlerde bulunurlar. Artık otobüslerde, yollarda av peşinde koşan erkeklerin hedefi haline gelmiştir.
Biraz daha büyüyüp cinsel arzuları uyandığında çevresinin de kendi kendisinin de yaptığı baskı artar. Bu baskılar, cinsel ilişkinin ne kadar acı ve ızdırap verici olduğu gibi bilgilerle pekiştirilir. Cinselliği, cinsel hazzı ve bedenini tanıması için mastürbasyon gibi bir seçeneği vardır ama kullanmaz.
Evlendiğinde cinsellikle ilgili deneyime dayalı bir bilgisi yoktur, kulaktan dolma duyduğu şeylerin çoğu korkutucudur. Tek bir şeyler öğreneceği kişi eşidir ancak o da fazla bir şey bilmez.
İlk cinsel deneyim, korku ve sıkıntı içinde yapılsa da bir şey anlamaz, bir kısmında ise korku ve endişeler cinsel birleşmeye izin vermez.
Sonunda çeşitli yollarla cinsel ilişki kurmayı başarsalar bile bir çok çift yeterli ölçüde sevişmez, cinsel birleşmeden sonra da kadının orgazm olması için gerekli süreden önce eşi boşalır.
Erkek tedaviye gitmeyi kendisine yakıştırmaz, yeterli uyarılma ve orgazm olmaksızın süren cinsel yaşam, kadının uyarılmasını daha da bozar , sonunda isteksizlik de eklenir. Kadın artık, eşinin cinsel taleplerinin sonunun gelmesini beklemeye başlar. Kendisini çocuklarına verir, başka şeylerle ilgilenir.
Kızları olursa onları da aynı şekilde yetiştirir ve onlara temel olarak şunları öğretir:
Erkekler her zaman cinsel ilişki isterler
Erkekler her an cinsel ilişki kurmaya hazırdır
Cinsel ilişki sorumluluğunu üstlenmek ve yönetmek erkeğin görevidir.
Mastürbasyon kızlık zarına zarar verebilir
Erkeler yalnız cinsel birleşme ve orgazmla ilgilidir, duygusallık ve haz alma kadınlarda görülür
Cinsel birleşme için en doğal pozisyon erkeğin üstte olduğu pozisyondur
Sonuç olarak cinsellik erkekler içindir ve kadın evliliği için buna katlanmak durumundadır ama evlene kadar da bir şey yapmaması gerekmektedir
Sonuç: Cinsel sorunlar

2)Babaya olan çocuksu aşkın bilinçdışında devam ediyor oluşu
Çocukluk döneminde babaya duyulan çocuksu aşkın çözülmemiş olması durumunda, bu bilinçdışı arzuların ve çatışmaların neden olacağı kaygıyı engellemek amacıyla bir savunma tepkisi olarak cinsel istek, uyarılma ve orgazm ketlenebilir. Bilinçdışı arzular ve çatışmalara bağlı cinsel ketlenme, karşı cinse yakınlaşmakta hafif bir çekingenlikten, tam bir isteksizliğe kadar varabilir. Eğer cinsel zevk alma suçluluk duygularına yol açacaksa kişi bu zevkten vazgeçer.
En basit ve en yaygın tipinde uyarılma bozukluğu babaya bilinçdışı bağlılığın devamına dayanır. Kadının babasına yönelik ilgisi devam ettiği için, kocası dahil olmak üzere hiçbir erkek çok çekici gelmez ve aşık olmakta zorlanır, öte yandan eş babaya benzediği oranda sevgi ve yakınlık hatta platonik bir aşk ortaya çıkabilir ama bu kez de koca babayı çağrıştırdığı için onunla cinsel ilişki suçluluk ve rahatsızlık yaratır.

3) Cinsel kimlik veya yönelim farklılıkları
Cinsel ilgileri kendi cinsine yönelik olarak gelişen bazı kadınlar bu arzularını bastırırlar ve ya gizlerler. Bazen kişi cinsel ilgisinin kendi cinsine yönelik olduğunun farkındadır ancak bu durumun başkaları tarafından fark edilmesini istemediğinden karşı cinsle ilişki kurabilir hatta evlenebilir. Ancak karşı cinsle ilişkide istek, uyarılma ve orgazm zorlukları yaşar. Bazen de kişi eşcinsel arzularını bastırır ve kendisi de farkında olmaz. Karşı cinsle ilişkide nedenini bilmediği bir isteksizlik ve zevk alamama yaşar. Cinsel yönelimi aslında kendi cinsine yönelik olan bu kadınlarda karşı cinse yönelik cinsel isteksizlik, cinsel istek bozukluğu olarak yorumlanabilir. Bu kadınların karşı cinse yönelik cinsel istek duymalarını sağlamaya çalışmak yararsız olduğu gibi uygun bir yaklaşım da değildir.

Açık olarak eşcinsel olanlar ile eşcinsel arzularını bastırıp bir erkekle birlikte olmaya çalışan kadınlarda da uyarılma ve orgazm sorunları ortaya çıkar. Çünkü kişinin arzu duyduğu şey ile yaşadığı şey arasında bir uyumsuzluk vardır.

4) Kişilik sorunları

Ağır kişilik bozukluklarına sıklıkla cinsel işlev bozuklukları eşlik eder. Borderline kişilik yapılanması düzeyindeki kişilik bozukluklarında yüksek oranda çok çeşitli cinsel sorunlar bulunur. Histrionik ve Borderline kişilik bozukluklarında rastgele cinsel ilişki sık görülmesine karşın, bir çoğunda uyarılma ve orgazm bozukluğu vardır. Depresif, distimik kişilikli kimseler genel olarak haz almaktan, mutlu ve keyifli olmaktan kaçınırlar. Kendilerini acılarla dolu, talihsiz bir kurban olarak hissederler. Bu kişiler keyifli olan ve zevk veren birçok şeyden olduğu gibi cinsel haz almaktan da kaçınırlar. Sürekli bir şeylerden şikayet etme, memnun olmama halindedirler. Adeta mutlu olabilmeyi kendilerine yasaklamışlardır. Bu kişilerde cinsel isteksizlik çoğunlukla ergenliğin başından beri vardır. Böyle bir durumda kısa seks terapisi yararlı olmayabilir ve daha uzun süreli terapi gerekebilir.

5) Katı dini ve ahlaki inançlar

Bazı insanlar cinselliğin günah ve ayıp olduğu yönünde katı mesajlarla büyütülürler. Erişkin olduktan sonra da doğal olarak hissedecekleri cinsel arzularını bastırırlar.
Bu hastaların büyüdüğü ailelerde ebeveynler normalden daha yüksek dinsel pratikler isterler. Cinsel ilişkilerde sorumluluğun gelişmesine izin vermezler ve cinsellikten uzaklığı saygınlaştırırlar. Bu tür evlerde cinsellik bir anksiyete kaynağıdır. Dinsel ve ahlaki değerler cinsel ilgi ve ilişkilerin hepsinden suçluluk ve utanç ortaya çıkarıcıdır. Bu ailelerde genellikle cinsel ahlak saplantısı olan babalar vardır. Eşinin ve kızlarının cinsellikle ilgilenmemesini ve yüksek ahlaki bir düzey tutturmasını ister. Bu istekleri yerine getiren ve kızlarını da buna uymaya zorlayan ise genellikle annedir.

6) Cinsel fobiler veya kaçınmalar

Bazı kadınların cinsel ilişkinin bazı yönlerine ilişkin kaçınmaları veya korkuları olduğundan cinsel ilişkinin tümünden kaçınır ya da konsantre olmaz, uyarılamazlar. Cinsellik konusundaki korkuların özellikle cinsel istek ve uyarılma üzerinde etkili olduğu söylenebilir. Cinsel korkuya bağlı anorgazmi çogunlukla istek azlığı ve uyarılma sorunlarına ikincil olarak ortaya çıkar.

7)Maskelenmiş parafililler

Bazı kişilerin teşhircilik, röntgencilik, fetişizm, cinsel sadizm, cinsel mazohizm vb gibi eğilimleri olmasına karşın bunları bastırmış olabilirler. Bazı kimselerde ise bu tür eğilimler cinsel ilişkiye izin vermeyecek kadar güçlü olmadığı halde kişi bu tür arzularını kendisine yakıştıramadığı için şiddetle bastırmış olabilir. Cinsel arzuların kabul edilemediği için bastırılması cinsel isteksizlik yaratabilir. Bu tür sorunu olan kişilerde kişinin cinsel arzularını fark etmesini ve cinsel yaşamına dahil etmesini sağlayacak tedavi yaklaşımları yararlı olacaktır.

8) Yaşla veya çekicilikle ilgili endişeler (çoğunlukla istek bozukluğu ile birlikte)

Bireyin yaşlanmaya tepkisi cinsel yaşamının nasıl olacağının ana belirleyicilerinden biridir. Belli yaş dönemlerinde cinsel yaşamlarının biteceğine ilişkin yanlış düşünceleri olan ya da yaşın getirdiği değişikliklerden utanan bir kadın cinsel isteğini göz ardı etmeye çalışabilir. Ayrıca, kilo alımı, sarkmış göğüsler gibi fiziksel değişikler, ilgi çekiciliğin kaybı veya bireyin cazibesini yitirdiği ile ilgili düşüncelere neden olarak sekse ilgiyi azaltabilir. 50’li yaşlardan sonra cinsel yaşamdan çekilme, tıbbi ve fizyolojik nedenlerden çok yaşlılıkla ilgili düşüncelere bağlıdır.

9) Eşe ilgi kaybı (çoğunlukla istek bozukluğu ile birlikte)

Bir çok çift birlikteliklerinin ilerleyen dönemlerinde bir birlerine eskisi kadar cinsel ilgi duymamaya başlarlar. Birbirinde aradığını bulamamak, eşiyle mutlu olamamak, kızgınlılar, hayal kırıklıkları gibi genel ilişkideki sorunlar yanında çiftlerin eşlerini ebeveyn gibi algılamalarının da çok önemli bir rolü vardır. Ciddi bir kişilik sorunu olmayan bir kadın genellikle bir açıdan babasını çağrıştıran ya da çeşitli yönlerden ona benzeyen biri ile evlenir. Birçok çift başlangıçta bu benzerliğin farkında değildir. Ancak ilişkiler ilerledikçe eşini daha çok babasına benzetmeye başlar ve kadının gözünde eşi babasına ne kadar benzemeye başlarsa ona yönelik cinsel ilgisi de o denli azalır. Bazen da başlangıçta fazla benzerlik olmamasına karşın, kadın eşini babasının kendisine davrandığı gibi davranmaya iter. Mesela her şeyine karışan bir babası varsa sürekli hatalar, aksaklıklar, unutkanlıklar göstererek, eşinin kendisine müdahale etmesini temin eder. Kadının farkında olmaksızın yaptığı bu davranışlar sonucunda eşi de kadının babası gibi davranmaya başlar. Koca, karısının gözünde babasına benzediği ölçüde de kadının cinsel isteği ortadan kalkar. Bazen de daha ilişkinin başında bu benzerlik fark edilir ya da yaratılmış olur. Cinsel isteksizlikle baş vuran bir çift, aralarında sürekli baba-kız oyunu oynuyordu. Koca karısına kızım, kadın da kocasına baba diye hitap ediyordu. Kadın tıpkı babasıyla yaptığı gibi eşi eve gelirken arayıp “babacığım çikolata getirir misin?” diyor, kocası da “ olur küçük kızım” diyordu. Bu çiftin tedavisinde bu oyunu bırakmaları ve birbirlerini gerçek kişilikleri ve kimlikleriyle tanımalarını sağlamak yeterli olmuştu.

10) Yakınlık sorunları

Cinsel ilişki iki kişi arasındaki en yakın ve mahrem ilişki biçimlerinden biridir. Cinsel yakınlık sırasında hem ruhsal hem de bedensel anlamda iki kişi arasındaki sınırlar iç içe geçer. Yakınlaşma ve sınır sorunu olan kişilerde bu yakınlığı tolere edememek cinsel ilişkilerden kaçınmaya neden olabilir. Ancak yakınlık sorunları isteksizlik yaratabilirse de daha çok uyarılma ve orgazm bozukluğuna neden olabilir. Ciddi yakınlık sorunu olan kişilerde seks terapisinden önce yakınlaşma sorunlarını ele alacak bireysel terapiler gerekebilir.

11) erkekteki cinsel sorunlar

Erken boşalması, ereksiyon zorluğu olan erkeklerin eşlerinde de sıklıkla cinsel sorunlar ortaya çıkar.

12) Kısıtlı ön sevişme

Cinsel isteksizliği ve uyarılma zorluğu olan kadınlar eşleri istediği için cinsel ilişkiyi kabul ederler ama haz almadıkları için bir an önce bitmesini isterler bu da cinsel haz alma olanaklarını ortadan kaldırarak durumun kronikleşmesine neden olur.

13) Eşin cinsel beceri eksikliği, güç dengesizliği, pasif agresif eş, eşini ketleyen koca

Fazla cinsel tecrübesi ve bilgisi olmaksızın evlenen ve daha sonra da sınırlı ve kısıtlı bir cinsel yaşamı olan çiftlerde kocanın cinsel ilişki sırasında uygun olmayan tutumları, kadının uyarılmasını ve haz almasını engelleyebilir. Önce uyarılma ve orgazm bozukluğu olarak başlayan cinsel sorun uzadığında ise cinsel isteksizliğe neden olabilir. Böyle çiftlerde cinsel danışmanlık ve cinsel yaşamlarını renklendirecek alıştırmalar yararlı olabilir.

14) Evlilik çatışmaları

İnsanlar evlenirlerken nasıl bir evlilikleri olacağına ilişkin belli tasarıları ve hayalleri vardır. Bu hayal ve tasarılar iş bölümü, roller, yaşama tarzı, nelerin yapılıp yapılmayacağına ilişkin çeşitli ayrıntıları içerir. Mesela bir kadın evlenirken, kocasının kendisine karşı anlayışlı, ilgili ve özenli olacağını, ev işlerinde kendisine yardım edeceğini, her ikisinin de çalışacağını varsaymış olurken, belki eşi de karısının evde oturup ev işlerinin sorumluluğunu üstleneceğini, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacağını varsaymış olabilir. Evlendikleri zaman ikisi de birbirinde aradığını bulamamın hayal kırıklığı içinde kızgınlıklar ve kırgınlıklar gösterebilirler. Böyle bir çift çevre ve aile baskısı ya da yetişme döneminde aldıkları kültüre göre ayrılmak istemeyebilirler. Ancak yaşadıkları çatışma cinsel yaşamlarına yansıyarak cinsel isteklerini ya da haz almalarını bozabilir. Ciddi evlilik uyuşmazlıkları olan çiftlerde seks terapisi yerine evlilik sorunlarını çözülmesini sağlayacak evlilik terapileri daha önceliklidir.

15) Aldatılma veya eşin sadakatinden kuşkulanma

Aldatılmaya ya da aldatılma kuşkusuna bağlı gelişen kızgınlık, cinsel hazzı ve uyarılmayı ciddi şekilde bozar. Ayrıca, kadınların kendilerini cinsel hazza, uyarılmaya, ve orgazma bırakabilmeleri için erkeklere göre daha fazla güvenlik duygusuna gereksinimleri olmaktadır. Gerçek ya da muhtemel bir aldatma kuşkusu kadının güvenini zedelediğinden cinsel hazzını, uyarılmasını ve orgazm olmasını engelleyebilir. Cinsel hazzın azalmasına bağlı tekrarlayan cinsel deneyimlerin yarattığı hayal kırıklığı da zamanla cinsel isteği azaltabilir ya da ortadan kaldırabilir.

* İsteksizliğin görüldüğü dönemler nelerdir ya da hangi dönemler bu açıdan risklidir? (Örneğin hamilelik, örneğin lohusalık vs)
Hamilelik, doğum gibi dönemlerde cinsel istek ve uyarılmada bir miktar azalma olursa da önemli bir sorun yaratmaz. Uyarılma bozukluğu daha çok evliliklerin 10. yılından sonra ve 50 li yaşlarda artmaktadır. Ancak her uzamış ilişkide cinsel sorun ortaya çıkması gerekmez. Daha çok zaten doyumlu bir cinsel yaşamları olmayan, ya da erkekte

Uyarılma bozukluğunda ne tür tedaviler uygulanıyor
Uyarılma bozukluğunda uygulanabilecek tedaviler daha fazla olmakla birlikte, hastanın ve çiftin durumunda göre en sık şu üçünü kullanırız.
a) Seks terapisi
Uyarılma bozukluğunda tedavinin esası kadının daha aktifleştirilmesi ile cinsel arzularını keşfedip kendini daha serbest bırakmasının sağlanması oluşturur. Cinsel iletişimi artırıcı teknikler yanında istek bozukluğunda bahsettiğimiz fantezi kurma, öykü yazma, cinsel materyal paylaşılması gibi tekniklerden yararlanılır. Ancak uyarılma bozukluğunda en önemli şey kadının kendi arzularını aktif bir biçimde cinsel yaşamına dahil etmesinin sağlanmasıdır.
b) Dinamik Yönelimli Seks Terapisi
Seks terapisine yanıt vermeyen ya da yanıt vermeyeceği düşünülen hastalarda, özellikle kişilik sorunlarında, babaya yönelik aşkın devam ediyor olması durumunda, ciddi yakınlık sorunlarında ve ciddi kontrol kaygısı olanlarda tercih edilebilir.
c) Bireysel, uzun süreli terapiler
Seks terapisine yanıt vermeyen vakalarda ve özellikle ciddi kişilik sorunları, cinsel dürtüler üzerinde kontrolünü kaybetme korkusu, maskelenmiş perversiyonlar, ve eşe ilgi kaybı söz konusu ise tercih edilebilir.

* Tedavi ne kadar sürüyor?
Klasik seks terapisi, haftada bir yapılan görüşmelerle ortalama 8 hafta sürer. Ancak sorun daha derin nedenlerden kaynaklanıyorsa, dinamik yönelimli ek yaklaşımlar gerekirse ya da bireysel terapi gerekirse tedavi uzayabilir
* Her vakada aynı sonuca ulaşmak mümkün oluyor mu?
Hastanın ya da çiftin gerektirdiği tedavi ve çözüm yolları iyi seçilmişse başarı şansı artar ve iyi sonuç alınır.
* Başarı şansı neye bağlı?
Başarı şansı genel olarak çiftin motivasyonuna ve sorunlarının ağırlığına bağlıdır. Ancak uyarılma bozukluğunda uygun tedavi seçilmişse, sorunlar ciddi olsa da tedavi şansı oldukça yüksektir.
* Tedavide erkeğin yeri?
Uyarılma bozukluğunda eşin ya da partnerin rolü oldukça fazladır. Eşine ne kadar yarımcı olursa, onun hoşlandığı ve hoşlanmadığı şeylere ne kadar özen gösterirse tedavi şansı o kadar yükselir. Uyarılma bozukluğu ile başvuran bir kadının, eşi, karısına karşı çok sert, özensiz ve saygısız davranıyordu. Tedavi için eşine özenli ve duyarlı davranması söylendiğinde, her hangi bir şey yapamayacağını, hele eşine yardım etmek, birlikte baş başa zaman geçirmek, hediye almak, çiçek getirmek gibi şeyleri asla yapamayacağını söylemişti. Bu şekilde bir yaklaşımı olan erkeğin varlığında kadının tedavisi neredeyse imkansızdır.
* Depresyon veya anksiyete de uyarılma bozukluğu yapar mı?
Depresyon hem cinsel isteği azaltır hem de uyarılmayı güçleştirir. Anksiyete ise uyarılmanın en büyük engelleyicilerindendir. Cinsel haz ve uyarılma ancak kişinin, rahat, huzurlu ve kendisini güvende hissettiği bir ortamda ortaya çıkabilir. Her türden gerginlik, tehdit, güvensizlik ve kaygı uyarılmayı engeller.

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu (Kadında Cinsel Haz Alamama)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Prof.Dr.Doğan ŞAHİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Prof.Dr.Doğan ŞAHİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Prof.Dr.Doğan ŞAHİN
İstanbul
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi1 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Prof.Dr.Doğan ŞAHİN'in Makaleleri
► Kadında Orgazm Bozukluğu Prof.Dr.Doğan ŞAHİN
► Kadında Genital Bölge Estetiği Prof.Dr.Aylin BİLGİN KARABULUT
► Cinsel İstek Bozukluğu Dr.Mehmet KOÇ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu (Kadında Cinsel Haz Alamama)' başlığıyla benzeşen toplam 82 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kişilik Testi Ocak 2020
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:08
Top