2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Uygulamalı Psikolojide Uzmanlaşma Sorunları: Tespitler, Öneriler
MAKALE #4064 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Aralık 2009 | 5,667 Okuyucu
Uygulamalı Psikolojide Uzmanlaşma Sorunları: TESPİTLER, ÖNERİLER

“Tespit eden” kimdir?

İlk bakışta anlamsız gibi duran bu soru sonrasında içinizde “neyi” sorusunun uyandığını biliyorum. Mesela, hastalıkları! Dün hastalık olarak kabul edilmeyen sorunlar bugün hastalık dairesi içine alınabiliyor. “WHO artık bu sorunu hastalık olarak kabul ediyor” türü yazıları hemen hepimiz duymuşuzdur. Evet, hastalıkları sağlıkla ilgili belli başlı otoriteler belirliyor. Keyfice değil elbette, belli kıstaslar, kriterler çeçevesinde. Bu kriterler ise zaman içinde değişebiliyor. Yeni eklemeler ve çıkarmalar söz konusu olabiliyor. Bu ölçütlerin belirlenmesinde üzerinde yürünülen şaşmaz çizgi ise, Bilim.

Bilim nedir?

Herkesin anlayabileceği tabirle ifade edecek olursak, bilim; belli teoriler ortaya atma, bilinmezi bilimsel metodu kullanarak ortaya çıkarma, sonra da bunu insanların hizmetine sunma uğraşısı. Bilimi bilim yapan, uyguladığı, takip ettiği metotdur. Yani bilim, bilimsel metodun adıdır bir anlamda. Bu metodun “tekrarlanabilirlik, gözlemlenebilirlik, iletilebilirlik, laboratuvar ortamında denenebilirlik” gibi bazı evrensel – nesnel ölçütleri vardır.

Bilim geçmiş birikimlerden yararlanır. Bilimde o gün için sahip olunan bilgi ulaşılan ve ulaşılabilecek olan nihai / mutlak gerçek değildir her zaman. “Bilimsel” dediğimiz gerçek çoğu zaman, o ana kadar sahip olunan en sağlam, en son verileri temsil etmektedir. Nitekim bir süre öncesine kadar bilimsel veriler, sağlıklı bir yaşam için günde en az 3 litse su içilmesi gerektiğini salık veriyordu. Oysa son veriler vücudun istediği kadar içmenin daha sağlıklı olduğu yönünde.

Peki mesleki ünvanları kim belirliyor?

Büyük ölçüde, bilim! Yani ulaşılan son veriler... Yarın veriler değişirse bu verilerin üzerine inşaa ettiğimiz pek çok şey gibi bazı ünvanlar da değişecektir haliyle. Bir şeyin bir şekilde ama mutlaka belirlenmesi gerektiği ortada ise (ki öyle) bunun “gerçeğe götüren en doğru yol / yöntem” olan bilimin belirlemesine elbette diyebileceğimiz birşey yok. Yarın bir gün yanılırsa da bilim yanılsın, ne diyelim! Bilimin kestiği parmak acımaz!

Ya ülkemizde durum ne?

Bu konuda geniş çaplı bir araştırma yapmış değilim. Akademisyen değil, pratisyenim ve bu tür işlere fazla vaktim yok. Ancak gözlemleyebildiğim kadarıyla bu konuda bir kafa karışıklığının olduğu, belli tezatların yaşandığı su götürmez bir gerçek. Bu durumda bilimsel bir metot izlemeden, lakin mantığın genel kurgusu içinde bir analiz yaptığımda ülkemizde mesleki ünvanlar son zamanlarda büyük ölçüde “keyfice” belirlenmeye başladı denilebilir.

Sözgelimi, Psikolog kimdir?

Psikolog, psikoloji bölümünde psikoloji eğitimi tahsil etmiş kişidir! En kolay tanımı bu. Kolay olması tanımın yeterli olmasını sağlamaz kuşkusuz. Yeterli bir tanım yapılırsa şayet, psikolog; fakülte düzeyinde psikoloji eğitimi alan, bunu mezun olduktan sonra meslek olarak da uygulayan kişidir.

Yani?

Yani psikolog bir uygulamacıdır. İtirazı olan? (Zannetmiyorum)

Evet psikolog, eğtimli bir uygulamacıdır. Psikoloji bir çok organdan oluşan ana gövdedir. Uygulama ise onun ihtiyacı olan dertli kişileri tutan eli, onlara yardım / hizmet götüren ayağıdır.
Peki o zaman psikologluk mesleğinin tabii işlevi olan uygulamayı farklı isimler altında adlandırıp eti tırnaktan, bedeni gövdeden, gövdeyi ellerden ve kollardan ayırmak da neyin nesi! Demek istediğim tam olarak ne mi? Bir örnek üzerinden gidelim isterseniz!

Genel Cerrah kimdir?

Genel manada genel cerrah, tıbbın – hekimliğin cerrahi müdahale, yani operasyon (halk dilinde ameliyat) yapan uzmanıdır. O da bir uygulamacıdır. Siz cerrahın asli, en temel işlevi olan ameliyat yapma işini uygulamadan (en temel bağlamından) ayırır ve bu asli işini belli bir eğitime ve (sonunda alınacak başka) ünvanlara bağlarsanız bu zamanla cerrahiyi etkilemez mi! Sözgelimi, “Cerrahlık yapamazsın, şu ünvanın var mı” denilmez mi!

Ama cerrah zaten bu işi, ameliyatı yapan kişiydi oysa.

Bir yola çıkıyorsan geldiğin yerde başladığın noktada olmayı bekleyemezsin. Bu durumda önemli olan doğru bir yola çıkıp çıkmadığındır! Ve çıkılan her yol, sırf yol olduğu ve üzerinde gidildiği için doğru demek değildir.

"Şu zamanda eğitime karşı bir psikolog" muyum?

Töbe! Ne haddime! Etim budum ne ki! Haddimi bilirim evelallah! “Durağan suyun yosun tuttuğunu da!”

Yo, iş bu kadar basit değil. Eğitim elbette olmalı.. Lakin eğitim almak ayrı, unvan almak ayrı. Sapla samanı ayırmak lazım. Benziyor evet, ama aynı değil.

Sivri bir yazı yazdığımın farkındayım. O yüzden, “kim ne anlarsa anlasın” diyemem, meseleyi biraz daha açmalıyım. Hatta bu durumda "ya yardan ya da serden" geçmeli, sıkıcı olmak pahasına uzattıkça uzatmalıyım bile.

Bakın eğitim olmalı, alanda uzmanlaşma da olmalı, hatta bu eğitimler sürekli de olmalı. Lakin psikologluk mesleğinin zaten asli işlevi olan uygulama işine başka adlar verilmesini doğru bulmuyorum. Demek istediğim bu.

Niye mi?

Psikolog uygulamacıdır dedik. Anlaştık. Psikolog bu uygulamayı nasıl yapar peki? Ya terapi şeklinde ya da danışmanlık yöntemiyle... Bunlar psikoloğun uygulama esnasında başvurduğu farklı tekniklerdir sadece. Psikolog kişiye / vakaya göre bunları tercih eder, elinden geldiğince de uygular. Yani cerrah ister lokal, isterse genel anestezi yapar. Bu uygulamaya dönük yöntemsel tercihler cerrahinin önüne bir sıfat olmaz, olamaz, olmamalı. Nitekim olmuyor da! Genel Anestezisyen Cerrah, yahut Lokalizisyen Cerrah olmadığı gibi.

Şoför kimdir, marangoz kimdir, asker kim?

Şoförü araba kullanmaktan ayrı düşünebilir miyiz? Marangozu ustalık işinin uygulamaktan? Askeri silah taşımaktan ve onu kullanmaktan? Asker silah kullanamayacaksa, silah kullanmak için ekstra ünvanlar alacaksa bu durumda o asker asker değildir ki!

Makinalı tüfek üzerine uzmanlaşacaksa ve bu gerekliyse şayet bu "makineli tüfek uzmanı asker" şeklinde olmalı... (Tıpta da uzmanlaşma ileri boyutta. Ancak dr. ünvanlarını koruyarak ve bazı alanlarda söz konusu. Yani alan bazlı, sorun bazlı uzmanlaşma var; yöntem bazlı değil... (Bizde ise bu iş daha çok bu hipnoterapist, terapist, danışman gibi uygulanan yöntem bazlı.).

Önce "Stereteskopisyenlik" diye bir kavram, ardından kurs ve nihai sonucu olarak da belge şartı getiren bir süreç icat edilse, bu tekniği kullanmak eğitime / belgeye bağlı dense bir uygulamacı olan doktor en asli işini, muayene işini nasıl yapacak? Bu durumda üniversitede alınan doktorun içi – özü boşalmış olmaz mı!? Kullanılan teknik bazlı bir uzmanlaşmanın ilk akla gelen sakıncası işte bu.

Peki uzmanlaşmak gerekmiyor mu?

Dediğim gibi. Elbette gerekiyor Lakin uzmanlaşma uygulanan yönteme göre değil, hizmet ve sorun alanına göre yapılmalıdır. Çocuk üzerine, aile üzerine, ergenlik yahut cinsel sorunlar üzerine gibi... Ama psikolog olarak kalarak tabiki! Çocuk uzmanı psikolog, aile uzmanı psikolog, yetişkin uzmanı psikolog, ergenlik sorunları uzmanı psikolog, cinsel sorunlar uzmanı psikolog şeklinde sıfatlar alarak. Aynen diğer mesleklerdeki uzmanlaşmalarda olduğu gibi.

Biz sanki yanlış bir zemin üzerinde uzmanlaşıyoruz gibi. Evet gidiyoruz, fakat yanlış bir yolda, yanlış bir hedefe doğru yol alıyoruz galiba. Üstelik de büyük bir hızla!


Çok uzattım! Son bir örnek üzerinde uygulama yaparak bitirelim (hep uygulama uygulama dedik, bir duygulama yapmazsak doğru olmaz).

Bir insana belli bir çalışma ve hakediş sonunda (yani üniversite eğitimi sonunda) "özgürlük" belgesini - beraatini verip (bu psikolog ünvanı oluyor) sonra da elini kullanmasını ayrı, ayağını çalıştırmasını farklı bir belgeye - izne bağlarsak bu kişinin özgürlüğü nerede kalır?

Bu özgürlük ünvanı neye yarar? Bu kişinin adı özgür olsa bile özü özgür olabilir mi?

Bu durumda özgürlüğün içi boşalmış, anlamı kaymış olmaz mı?

Özgürsün denilmek zaten kişinin özgürlüğünün bir aracı olan her uzvu ve onların bütün işlevlerini (terapiyi yahut danışmanlık gibi uygulama vasıtalarını) özgürce kullanabilmeyi gerektirmez mi?

"Özgür" ünvanına sahip olanın elini kullanması için ayrı, ayağını çalıştırabilmesi için ayrı belgeler - sıfatlar almaya zorlamak özgürlük tanımıyla çelişmez mi!

Çelişmenin de ötesinde, bu büyük bir haksızlık sayılmaz mı!

Psk. İzzet Güllü

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Uygulamalı Psikolojide Uzmanlaşma Sorunları: Tespitler, Öneriler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Uygulamalı Psikolojide Uzmanlaşma Sorunları: Tespitler, Öneriler' başlığıyla benzeşen toplam 25 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:06
Top