2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Cinsel İşkence ve Saldırıların Psikolojik Etkileri
MAKALE #4086 © Yazan Prof.Dr.Doğan ŞAHİN | Yayın Aralık 2009 | 8,104 Okuyucu
KİŞİLİĞİ VE KENDİLİK SAYGISINI YARALAMAYA YÖNELİK
CİNSEL SALDIRI VE AŞAĞILAMALAR


GİRİŞ

Travma, nesne ilişkileri kuramı açısından kişinin kendilik ve nesne görünümlerini ve buna bağlı olarak kendilik ve nesne tasarımlarını geçici ya da kalıcı olarak tahrip etmesi , dolayısıyla kişinin kendisini ve dış dünyayı algılamasını eğiştirmesi üzerinden etki eder.
Konuşmamı üzerine kurduğum bu tezin daha iyi anlaşılabilmesi için önce bazı kavramları açmak yararlı olacaktır.
Kendilik (self) : Bireyin kendi kişiliğine özgü içsel imgelerin tümü anlamındadır. Dış dünyada varolan diğer nesnelerden ayrı olarak yaşanan ve algılanan fiziksel ve ruhsal bütün bir bireyi kapsar.
Nesne (object) : Kendiliğin dışında kalan, yaşanıp algılanan her şey, yani ötekileri dolayısıyla diğer insanları da içeren bütün dünyayı kapsar.
Benlik (ego) : Kendiliğin içindeki ruhsal aygıtın (alt benlik/benlik/üst benlik) en organize olmuş bölümüdür. Benliğin önemli işlevlerinden biri kendilik ve nesnelerin görünüm ve tasarımlarını geliştirmesidir.
Kendilik görünümü( self image): Herhangi bir anda bir kişinin kendisi hakkındaki o anki algılamasıdır. Bu algı duyum, düşünce ve duygular tarafından belirlenir.
Nesne görünümü ( object image) : Herhangi bir anda bir kişinin kendilikle ilişki içindeki nesneye ilişkin o anki algılamasıdır. Bu algı duyum, düşünce ve duygular tarafından belirlenir.
Kendilik tasarımı ( self representation) : Değişik durumlardaki kendilik görünümlerinin bir araya gelmesiyle benlikte oluşan, bütünleşmiş, özde pek değişmeyen ve sürekli kalan bir yapıdır.
Nesne tasarımı ( object representation) : Değişik durumlardaki nesne görünümlerinin bir araya gelmesiyle benlikte oluşan, bütünleşmiş, özde pek değişmeyen ve sürekli kalan bir yapıdır.
Bu görünüm ve tasarımlar bilinçte ya da bilinç dışında olabileceği gibi gerçeğe uygun veya uygun olmayan biçimlerde de olabilir.
Her an diyalektik bir süreç halinde değişen ve gelişen kendilik görünümlerimiz, nesne görünümlerimiz ve bunlarla bağlantılı duygulanımlarımız söz konusudur. Ancak herhangi bir andaki kendilik ve nesne görünümleri sadece o anın koşullarına göre belirlenmez. Bizim daha önceki deneyimlerimle gelişmiş bulunan kendilik ve nesne tasarımlarımızın gölgesi de o ana ilişkin belirlenecek kendilik ve nesne görünümlerinin üzerine düşüp onları şekillendirecektir. Bunun tersi de doğrudur. Yani herhangi bir anda belirlenen kendilik ve nesne görünümleri de kendilik ve nesne tasarımları üzerine etki ederek onda değişiklik yaratabilirler. Özellikle tekrarlayan veya çok şiddetli duygulanımlara yol açan kendilik ve nesne görünümleri ya da daha önceki genel tasarımlarımızla pek bağdaşmayan ancak çarpıcı olan olaylar kendilik ve nesne tasarımları üzerinde şiddetlerine göre az veya çok kısa veya uzun süreli değişikliklere neden olurlar.
Bu girişten sonra konumuza dönersek, işkencenin insan ruhu üzerindeki etkisinin, yol açtığı kendilik ve nesne görünümleri değişikliklerinin, ruhsal yapının bütününe entegre edilip edilememesine ve entegre edilirse bunun hangi yönde kendilik ve nesne tasarımlarını degiştireceğine bağlı olduğunu söyleyebiliriz.

İŞKENCE NE TÜR KENDİLİK VE NESNE GÖRÜNÜMLERİ OLUŞTURUR?

Bu sorunun tek bir yanıtı yoktur.
İşkence sırasında oluşacak kendilik ve nesne görünümleri ile bunların kendilik ve nesne tasarımlarını nasıl etkileyeceği çeşitli faktörlere bağlıdır. Bu faktörleri şöyle sıralayabiliriz:
1) Kişinin kendilik tasarımı
Kişinin kendilik ve nesne tasarımları ne kadar bütünleşmiş, kararlı ve olumlu ise işkence sırasında oluşacak olumsuz kendilik ve nesne görünümleri o denli az şiddette kötü olarak şekillenecek dolayısıyla da kendilik ve nesne tasarımları o kadar az etkilenecektir.
2) Süperegonun yapısı
Kişinin süperegosu ne denli iyi yapılaşmış, entegre ve aynı zamanda esnek ise işkence sırasında ortaya çıkacak zayıf, çaresiz, güçsüz veya yenik kendilik görünümlerini o denli kolay kabul edebilecek, aksi durumda bu kendilik görünümlerinin kabülü ve daha sonra entegrasyonu o denli zor olacaktır.
3) Cinsel özdeşleşmeler, cinsel kimlik ve cinselliğin algılanışı
Kişinin cinselliğe ilişkin genel algısı ne kadar geleneksel rol kimliklerine göre belirlenmişse kendisini o denli çaresiz ve ezilmiş hissedebilir ve kadının edilgen erkeğin etkin olduğu biçimindeki geleneksel yargıları pekiştirebilir. Buna cinselliğin kirli, kötü bir şey olduğu yargısı da ekleniyorsa durum daha da genelleştirmeye müsait bir hal alıp kişinin cinsel yaşamını etkileyebilir.
4) Saldırıyı yapanlara ilişkin nesne tasarımları.
Eğer kişinin nesne tasarımları işkence yapanları genel insan tasarımından ayırabiliyorsa oluşacak nesne görünümleri genel nesne tasarımlarını çok fazla etkilemeyecektir.
Sonuçta ortaya çıkan olumsuz kendilik ve nesne görünümlerinin kendilik ve tasarımlarına entegrasyonu hemen her zaman kolaylıkya gerçekleştirilebilecek bir işlem değildir. En azından bir süreliğine bu kendilik ve nesne görünümleri kendilik ve nesne tasarımlarından ayrı tutulurlar.
5) Kullanılan savunma mekanizmaları
Kendilik ve nesne görünümlerinin kendilik ve nesne tasarımlarına entegrasyonu ve ruhsal aygıtın yeniden yapılandırma sürecinde, travma sırası ve sonrasında travmayla başa çıkmak için hangi savunma mekanizmalarının kullanıldığı önem kazanır. Eğer kişi olumlu kendilik tasarımlarını korumak için splitting (bölme) kullanıyorsa ,ayrı tutulan kendilik görünümleri kişinin kendilik tasarımlarına entegre olmayacak, dolayısıyla ruhsal yapı içine asimile edilemeyerek ayrı ve çok kötü bir kendilik görünümü olarak varlığını sürdürecektir. Dolayısıyla bu çok kötü kendilik görünümü devre dışı kaldığında kişi kendisini rahat hissedebilecektir. Splittingin böyle koruyucu bir yanı olmasına karşın, sözkonusu olumsuz kendilik görünümleri aktive olduğunda olumlu kendilik tasarımlarının ılımlaştırıcı ve yatıştırıcı etkisi devreye giremeyeceğinden kişi kendisini çok kötü hissedecektir. Aynı zamanda bu olumsuz kendilik tasarımı ile ilgili nesne görünümü de çok olumsuz olacak ve kişi kendini tümüyle tehdit altında, zavallı ve çaresiz hissederken dış dünyayı da zalim, adaletsiz ve korkutucu olarak hissedecektir.
Ortaya çıkan olağandışı olayı ve dolayısıyla asimile edilmesi güç kendilik ve nesne görünümleri dissosiyasyon(çözülme) ile kendiliğin bütünlüğünden ayrı tutulursa ruhsal bütünlüğünü korumak pahasına daha ağır bir bedel ödenecektir. Çünkü dissosiyasye edilen anılar ancak dissosiyasyon ile ortaya çıkacak (bu anıları çağrıştıran durumların varlığında) ve kişinin ruhsal bütünlüğü bu sırada çözülmüş olacaktır.
Geçen hafta yaklaşık 1 aydır depresyon nedeniyle takip ettiğim ve öyküsünde bir yakını tarafından uzunca bir dönem cinsel tacize uğramış bir hastam, randevumuz olmadığı bir zamanda bembeyaz bir yüzle ve korku içinde kapımı açtı . O sabah kendisine tacizde bulunan kişinin kardeşinin, teyzesine tecavüz ettiğini öğrenmişti. Bu çağrıştırıcı bilgi onu travmatize olduğu dönemdeki duruma regrese etmişti ve hasta küçük bir çocuk gibi çaresiz, terörize olmuş ve korku içindeydi.
Dissosiyasyon aynı zamanda kişinin yeni saldırılara uygun yanıt vermesini de engeller. Dissosiye olan kişi kişilik bütünlüğünün gücünden mahrum kalır ve travma anındaki çaresiz, zayıf ve zavallı kendilik görünümü içinde olayla karşı karşıya kalır.
Kendilik ve nesne tasarımları ile entegre edilemeyen, ağır stres yapıcı olaylarla daha ilkel ve patolojik mekanizmalarla başa çıkılmaya çalışılması her zaman kişinin daha alt düzeyde bir örgütlenmeye sahip olduğunu göstermez. Olağandışı tehdit edici olaylar sırasında splitting ve dissosiyasyon kullanımı belli derecede doğaldır ve söylendiği gibi kişiyi koruyucu bir yanı vardır. Ancak olayın sonrasında ruhsal yapıdan ayrı tutulan acı verici duygular , kendilik ve nesne görünümlerinin entegre edilememesine yol açabilir .
6) Olayın nitelikleri
Travmatik olayların önemli niteliklerinden biri kişinin kavrayışının dışında oluşu, yani olay sırasında beliren kendilik ve nesne görünümlerinin mevcut kendilik ve nesne tasarımlarına yabancı olmalarıdır. Kendilik ve nesne tasarımları ile kolaylıkla entegre olmayacak bu kendilik ve nesne görünümlerini yaratan olaylar da alışıldık, sıradan, gündelik dolayısıyla da tecrübe edilmiş olaylar değildir.

Söz gelimi gözaltında tecavüze ağrayan bir kişinin yukarıda söz edilen faktörlere bağlı olarak çeşitli biçimlerde şekillenebilecek kendilik ve nesne görünümlerinden olası biri şöyle olabilir:

Kendilik tasarımı: Aşağılanmış zulme uğramış, çaresiz, desteksiz, kirletilmiş….
Nesne tasarımı: Zalim, kötü, sapık, zararlı, kontrol edilemez, kirleten…..
Bu tasarımlara bağlı duygulanımı da, öfke, çaresizlik, güçsüzlük gibi olabilir
Kişinin huzuru kendisi ( söz gelimi ben değerli biri miyim?) ve dış dünya hakkındaki değerlendirmelerinin (söz gelimi insanlar iyi midir?) olumluluğuna bağlıdır. Kendimizi huzurlu hissetmemiz kendi hakkındaki kanaatlerimizin olumlu olması yanında insanların da yardımsever, iyiniyetli ,dayanışmacı olduğuna ve aynı zamanda bu dünyanın anlamlı ,kabul edilebilir ve adil olduğuna inanmamıza ve böyle hissedebilmemize bağlıdır.
İşte travmalar tüm bu kendilik ve nesne tasarımlarıyla bağdaşmayan onları yerle bir eden ya önemli ölçüde hasarlayan ya da dissosiye ve split gibi mekanizmalarla kişilik bütünlüğünü zedeleyecek bir biçimde ayrı tutulan kendilik ve nesne görünümleri yaratırlar.
Eğer bu yeni kendilik ve nesne görünümlerinin eski tasarıma entegrasyonu hemen gerçekleşirse horlanan, aşağılanan ,saldırılan kişinin kendilik tasarımı çaresizlik, etkisizlik, zayıflık, değersizlik biçiminde olacaktır. Bunlar da ego idealiyle bağdaşmayacağından aynı zamanda ruhsal yapının elemanları arasındaki bütünlük ve ahenk bozulacaktır.

KENDİLİK SAYGISININ HASARLANMASI

Kendilik saygısı, kişinin kendilik tasarımı ile ego idealinin arasındaki uyumluluk olarak tanımlanabilir. Kişinin kendisini algılaması ile olmak istediği kendisi arasında fark ne kadar fazlaysa kendisini o kadar az beğenecek ve o kadar az saygı duyacaktır. Ego idealinin kabaca üç bileşeni vardır:
a) Yeterliliğimiz, yeteneklerimiz ve değerliliğimizle ilgili kanaatimiz
b) Sevilebilirliğimiz hakkındaki kanaatimiz
c) Ne kadar iyi biri olduğumuz ve sevebildiğimizle ilgili kanaatimiz
Travma sırasında ortaya çıkan kendilik görünümü kişinin ego idealiyle ne denli uyumsuz ise kendilik saygısı o denli hasarlanır. Ancak entegre edilebilen ve dolayısıyla yumuşatılabilen kendilik görünümleri giderek hasarlanan kendilik saygısını yerine koyabilir.

İYİLEŞME

Tedavi ve profesyonel yardım dışında iyileşmeyi sağlayan faktörleri şöyle sıralayabiliriz.
1) Saldırıyı yapan nesnenin, genel nesne tasarımından ayrı olarak değerlendirilebilmesi: Yani kişi saldırıyı yapan nesneyi dış dünyanın genel bir tasarımı olarak genellemezse, saldırgan nesne ile diğer nesneleri birbirinden ayırabilirse dış dünya tasarımı çok olumsuz olarak etkilenmeyecektir. Dış dünyanın tamamen kötü ve saldırgan olmadığı duygusu ancak dış dünyanın kalan bölümünün vereceği destekle ilgilidir.
2) Destek sistemlerinin varlığı: Dış desteğin mavcudiyeti hem dış dünyanın daha kolay olumlu algılanabilmesine hem de kişinin kendisiyle ilgili değerlendirmesinin olumluya çevrilebilmesine yardım eder. İşkence ve sorgu sırasında kişinin güvenli bağlarının koparılması işkenceden etkilemenmeyi artırır. Ancak kişinin dış dünyanın, akadaşlarının ve topmlumun kendisini desteklediğini bilmesi ve onların desteğini hissedebilmesi koruyucu bir etkendir. Travma sonrasında da mağdura sunulan dış destek ve kabül iyileşmeyi en fazla kolaylaştıracak faktörlerden biridir. İşkencenin amaçlarından söz ederken işkencenin en önemli hedeflerinden birinin toplumsal muhalefeti yıldırmak ve göz dağı vermek olduğunu söylemiştik. Travmatize kişilerin işkence terörü dolayısıyla yılması ve işkence mağdurlarını yalnız bırakmaları belki işkencenin kendisi kadar travmatize edici olmaktadır.
3) Zayıflıkların ve işkence sırasında yaşananların kabulü: Yukarıda bir örnekte verdiğim gibi kişinin işkence sırasında yaşadıklarını kabul edebilmesi, kendine biçtiği rolün veya kendisine destek nesnelerince biçilen rolün ne kadar katı olarak belirlenmesine de bağlıdır. Kişinin ailesi ve arkadaşları ya da siyasi arkadaşları gibi destek nesneleri, işkence sırasında ve sonrasında çok idealize bir tipi kabul edilebilir sayıyorsa, kişinin kendini kabulu o kadar zorlaşacaktır.
4) Saldırının ve saldırganları desteklenip desteklenmemesi: Eğer kişinin gördüğü işkence ve zulum, toplum tarafından sesizce geçiştirilir, görmezlikten gelinir ya da işkenceye karşı toplumsal bir duyarsızlık söz konusu ise,kişinin dış dünya tasarımı olarak şekillenen bu dünyanın adil ve güvenilir bir yer olmadığı algısı giderek pekişir. Buna karşın işkenceye ve işkencecilere karşı toplumsal karşı duruş, kişinin dış dünya tasarımarını yeniden düzeltebilir. Kötü insanların azınlıkta olduğu, yardımsever, iyi ve güvenilebilecek insanların çoğunlukta olduğu fikrini geliştirebilir.

Prof. Dr. Doğan Şahin
İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri AD
Sosyal Psikiyatri Servisi


KAYNAKLAR

Agger I, Jensen SB (1988) Den potentielle ydmygelse- seksuel tortur af mandlige politiske fanger: nedbrydningsstrateggier overfor mandling potens. Nordisk Sexology, 6: 32-54.
Allodi F, Cowgill G (1982) Ethical and psychiatric aspects of torture. Canadian Journal of Psychiatry 27: 98-102
Amnesty International (1980) Report of an amnesty International Mission to Spain. 3-28 Ekim, 1979. Amnesty International Publications.
Amnesty International (1991) Turkey still waiting for change: Information on continuing human rights abuses. London, amnesty International Publications.
Başoğlu M (ed.) (1992) Torture and its consequences: Current treatment approaches. Cambridge University Press, London.
Domovitch E, Berger P, Waver MJ at all (1984) Human torture: Description and sequelae of 104 cases. Canadian Family Physician, 30: 827-830
Eagle M (1987) Recent developments in psychoanalysis: A critical evaluation. Harvard Universty Press.
Lunde I, Ortmann J ( 1990) Prevelance and sequelae of sexual torture. The Lancet, 336: 289-291
Lunde I, Ortmann J (1992) Sexual torture and the treatment of its consequences. In Torture and its consequences Ed: M. Başoğlu, Cambridge University Press, London. 310-329
Mollica RF, Son L (1989) Cultural dimension in the evaluation and treatment of sexual trauma. An overview. Psychiatric Clinics of North Amireca, 12: 363-379
Suedfeld P (1990) Psychology and torture. Hemisphere Inc, New York.
Şahin D (1994) İşkenceden sonra gelişen postravmatik stres bozukluğuyla kişilik özelliklerinin etkileşimi. Yayınlanmamış uzmanlık tezi, İstanbul.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Cinsel İşkence ve Saldırıların Psikolojik Etkileri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Prof.Dr.Doğan ŞAHİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Prof.Dr.Doğan ŞAHİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Prof.Dr.Doğan ŞAHİN
İstanbul
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi1 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Prof.Dr.Doğan ŞAHİN'in Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Cinsel İşkence ve Saldırıların Psikolojik Etkileri' başlığıyla benzeşen toplam 93 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kişilik Testi Ocak 2020
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:16
Top