2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Hoşlanma, Elektrik Alma ve Sevgiye Dair (Sosyal Psikoloji Yazıları)
MAKALE #4347 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Ocak 2010 | 19,252 Okuyucu
Mantıktaki üçüncü halin imkansızlığı prensibini çoğumuz biliriz. Hani bu ilkeye göre bir şey "Ya vardır ya da yoktur". Mevcut durumla ilgili 3. bir hal mümkün olamaz. Ancak söz konusu insan olduğunda 3. bir hal daha vardır ki o da "Var zannetmektir."
Evet: Var zannetmek!..
Var zannetmek, var diyemeyeceğimiz (çünkü yok) yok da kabul edemeyeceğimiz (en azından beyinlerimizde var) durumlar için geçerlidir.

Bu meyanda sormak istiyorum: Karşılıksız sevgi var mıdır sahiden?

_"Ben onu beş parasız olduğunu bile bile sevdim. Ne karşılığından bahsediyorsunuz siz?"

_Bir soru sorabilir miyim hanımefendi,
_Tabiki, buyrun sorun.
_Neden "O" peki?

_Duygularınıza cevap verebilen birini sevmiş olmak karşılıksız sevmiş olmak mıdır?

_Siz kendiniz için en önemli karşılığı istediniz ve aldınız oysa. Hem de peşin: Sevdiğiniz insanı...Sevme doyumunu. Bunun yaşattığı tarifsiz mutluluğu...

Hiç hoşlanmadığınız, hiç istemediğiniz, hiç bir zaman da isteyemeyeceğiniz birini ancak karşılıksız sevebilirsiniz.

Var mıdır böyle birini sevebilen? Varsa üç adım öne çıksın. Birbirimizi kandırmayalım. Ben size gerçekten karşılıksız sevebileceğiniz bir insan göstereyim, lütfen gidin, buyrun, onu sevin? Var mı cesaretiniz?

Sevginin karşılıksızından vazgeçtim ben. "Sevgi var mıdır" sahiden? Yoksa onu da mı var zannediyoruz?

Hayır, yaşadığımız sevgi var; aradığımız sevgi yok... Var gibi görünüyor sadece. O da bir süreliğine. Çöldeki susuz bir insanın uzaktan gördüğü, yanına gelindiğinde ise kaybolan bir serap gibi.

Evet sevgi var!

Bundan ailemi sevdiğimden şüphe duymadığım kadar eminim. Ailemi seviyorum. Ailemi sevdiğimi nereden biliyorum? Doğru, cidden insan sevip sevmediğini nasıl bilir! Bir defa kalbim ailemin adını her ağzıma alışımda kıpır kıpır atmıyor. Ama onları özlüyorum. İnsan sadece sevdiğini özlemez mi! Evet... Ya ailem hep yanımda olsaydı! O zaman özlem de olmayacaktı.

O zaman nasıl bilebilirdim sahiden ailemi çok sevdiğimi! Sevgi nedir gerçekten? Emareleri yok mudur şunun Allah aşkına! Korktuğumuzu biliriz. Kızdığımızı da. Nefret ettiğimizi biliriz, özlediğimizi de.
Ya sevdiğimizi?

Peki ama nasıl? Sevdiğimizi gerçekten de nasıl biliriz?

İçimden, "Sevdiğim insanla daima beraber olmak, hiç ayrı kalmamak gelir. Ayrı kaldığımda O’ nu çok özlerim" demek geliyor.
O halde sevgi; ayrıkaldığımızda özlemekle, beraberken de haz duymak, hiç ayrı kalmayı istememekle karakterize olan bir duygu biçimi olabilir mi?

Eğer sevgi bu ise, bu sevgi var... Hem de her yerde. Peki o zaman ayrı kaldığımızda özlediğimiz, beraber olmaktan da son derece keyif aldığımız nice insanları neden sevememekten yakınırız? Özlem vardır, birliktelikten duyulan keyif vardır ama sorulduğunda niçin "sevgi yok" deriz?.
Neden?
"Bunlar yetmez ki deriz, sevgi başka bir şeydir!"

Nedir o zaman sevgi?
"Bilmiyorum, nasıl desem, sanki... Bilmiyorum işte, başka bir duygu yani... Daha başka olmalı. Daha başka, daha özel bir şeyler hissetmeliyim!"

_Ne hissetmelisiniz?
_Daha özel, daha başka bir şey!

Bu daha özel olan birşeyin ne olduğun bilen varsa o da beri gelsin.

"Sanırım yaşadığımız ama göremediğimiz sevgi var... Hepimizin aradığı, ama hiç kimsenin pek bulamadığı sevgi ise sanıırm yok..."

Ne dersiniz?
Yoksa, sadece isteğimize bakıyor ve "istiyorsak vardır" diye mi düşünüyoruz acaba!

Ayşe H. ( 25 ) anlatıyor:

"2 ay oldu tanışalı. Kafa dengi birisi. Saygılı, kibar, hoş sohbet çocuk. Ona çok alıştım. Yokluğunu hissediyorum. Olmayınca arıyorum. Özlüyorum Onu. Onunla vakit çok güzel geçiyor. O varken zamanın ne kadar çabuk geçtiğini anlayamıyorum bile."

_ Seviyor musunuz o insanı?

"Hayır... Zannetmiyorum. Yok, yok olamaz... Bu sevgi değil. Yo, sevgi bu olamaz, sanmıyorum... Onu bir dostumu özler gibi özlüyorum galiba. Sevgi daha başka bir şey olmalı?"

_ Ne olmalı, nasıl bir şey olmalı sevgi?

_Bilmiyorum...
Oysa biz biliyoruz ki sevgi, sevgidir. Niteliği değil, yoğunluğu ve ömrü değişir sadece. Niteliği değiştiğinde ise o duygu zaten sevgi olmaktan çıkar. Başka bir duygu olur. Karanlıktan korkmakla köpekten korkmak aynı tür bir duygudur: Korkudur. Niteliği değil, yoğunluğu farklıdır sadece.

Biz acaba duygularımızdaki yoğunluk farklılığını nitelik farklılığı olarak mı görüyoruz? "Bu daha farklı bir sevgi" tabirini bunun için mi kullanıyoruz?

Ondan mıdır ki, söz konusu özel kişi olunca, onda adını koyamadığımız, ancak "farklı, bambaşka" diye üstünkörü bir biçimde ifade etmeye çalıştığımız, mahiyetini bile açıklayamadığımız sevgi duygusunu arıyoruz?

Olmayan bir sevginin peşinden koşarken aslında sahip olduğumuz sevgi duygusunu "hayır bu o değil, bu olmamalı" diyerek fark etmeden, bilmeden, görmeden, göremeden atlıyor muyuz üzerinden acaba?

Korkarım ki böyle yapıyoruz. Belki hepimiz değil ama çoğumuz...
Sevgiyi kafamızda çok farklı bir yere oturtmuş, çok farklı bir anlam giydirmişiz. Çok farklı ve bambaşka anlamlarla süsleyip bezemişiz onu. Kuşkusuz ki bunda film, sinema, şarkı, müzik vb. tek taraflı telkinlerle yüklenişimizin etkisi büyüktür. İnsan, mantığının almadığı bir öneriyi bile, ısrarlı ve tek yanlı telkinler sonunda kabul edebilir. İnsanoğlu telkine karşı açıktır. Evet, bilimsellik kaygısı güdülmeden, gerçeği ne kadar yansıtıyor buna bakılmadan, ticari ve daha başka çıkar duyguları ile ortaya konulan; teknolojinin de nimetlerinin kullanılması suretiyle daha etkin hale getirilen güçlü telkin vasıtaları ile ve tek taraflı olarak sürekli şartlandırılıyoruz.

Sonra da hayalimizde yarattığımız o güzel ama olmayan duygunun peşine takılıp gidiyoruz. Çölde su arayan bedevi gibi yana yakıla arıyoruz. Olmayan bir duygu bulunabilir mi? Olmayan bir sevgiye -velev ki çok güzel bile olsa- sahip olunabilir mi? Olmasını istediğimizin ardından koşuyoruz, her olmasını istediğimizin olmadığını bilmeden, bilemeden... Ne iyi insanları, ne güzel kısmetleri geri çeviriyoruz, sevemedim, elektrik alamadım diyerek sonra da.

Oysa ki sevgi;
a) Yeteri kadar yoğunluktaki,
b) Yeteri kadar süredeki ve
c) Yeteri kadar çeşitlilikteki paylaşımın doğal ve kaçınılmaz sonucu olarak ortaya çıkan bir duygudur.
Yani;

1. Yeteri kadar şeyi,
2. Yeteri kadar sürede ve
3.Yeteri kadar çeşitlilikte paylaşmışsak eğer sevgi kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktır.
Bu koşullar yerine geldiği halde sevgi ortaya çıkmaış ise, çıkmıyorsa, kaçınılmaz olarak yeşermesi gereken duygularımızı biz, evet kendimiz, bizzat kendi ellerimizle engelliyoruz demektir: Yanlış kalıp düşüncelerimizle, hatalı bilişlerimizle, işlevsiz inanç ve şartlanmışlıklarımızla, en çok da önyargılarımızla...

Çoğu insan sevebilmesi için hoşlanmasının, elektrik almasının gerektiğine dair yanlış bir bilişe sahiptir. Bu yanlış biliş, yukarıda da belirttiğim gibi, pek çok uyarıcı tarafından beslendiği için çok güçlüdür. Güçlü olduğu için de kimse bu bilişin doğruluğu – yanlışlığı üzerinde hiç kafa yormaz. . Doğruluğu peşinen ve mutlak surette, koşulsuz olarak kabul edilmiştir.
Dolayısı ile, ancak hoşlandığımız insana yeteri kadar paylaşım fırsatını tanırız. Yani, ancak hoşlandığımız insana tanırız, sevginin oluşması için gerekli şartların tam olarak yerine getirilmesi olanağını. Çünkü, ancak hoşlandığımız, sadece elektrik aldığımız bir insanı sevebileceğimizi zannederiz. Sırf bu nedenle, sadece ve sadece hoşlandığımız, elektrik aldığımız insanla yeteri kadar şeyi, yeteri kadar sürede ve yeteri kadar yoğunlukta paylaşırız. Evet, sırf bu nedenle, sadece hoşlanılan insana şans tanırız:

Bu durumda sevgi evet, ortaya çıkar. Fakat biz söz konusu sevginin; şartları yerine getirilmiş, gerekli koşulları sağlanmış bir paylaşımın değil de hoşlanmanın, elektirk almanın bir sonucu olarak ortaya çıktığını zannederiz bu
sefer de. Ve böylece bu yanlış düşünce, bu yanlış biliş zihinlerde doğrulanmış, iyice pekiştirilmiş olur.

1. Hoşlanma,

2. Mantıksal uygunluk veya

3. Zorunluluk...
Paylaşım gerekçeniz her ne olursa olsun, SEVGİ; şartları yerine getirilmiş paylaşımın kaçınılmaz bir neticesi olarak ortaya çıkacaktır.
Siz, sadece, artık, ortaya çıkan bu duygunun var olan ve var olabilecek yegane sevgi olduğunu bilin.
Evet, böylesi bir durumda yaşayacağınız sevgi var olan yegane sevgidir, başka şey değil. Yeterki üzerinden atlamayın, onu çok uzaklarda ve ötelerde aramayın.

Psk. İzzet Güllü
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Hoşlanma, Elektrik Alma ve Sevgiye Dair (Sosyal Psikoloji Yazıları)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     27 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Hoşlanma, Elektrik Alma ve Sevgiye Dair (Sosyal Psikoloji Yazıları)' başlığıyla benzeşen toplam 33 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


09:46
Top