2007'den Bugüne 92,259 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Subjektif Yargılarımız ve İnsan Psikolojisindeki Yeri (Güncel Psikoloji Yazıları)
MAKALE #4362 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Ocak 2010 | 6,048 Okuyucu
Hiç bir kimse, "Ben yukarıdan bırakılan bir taşın yere düşeceğine inanmıyorum" demez. Yine aklı başında hiç kimse, "Ben dünyanın yuvarlak olduğuna inanmıyorum’" diye de düşünmez.. Aynı şekilde insanlar, ABD diye bir devletin yeryüzündeki varlığını -üstelik de bizzat görmedikleri halde- hiç bir zaman tartışma konusu yapmaz.

Neden peki?

Çünkü söz konusu gerçeklikler hiç bir
tereddüte imkan tanımayacak, belli vasıtalarla varlığı ya da yokluğu hepimizi tatmin edebilecek, dolayısı ile de yoruma ve öznelliğe fırsat vermeyecek şekilde kanıtlanabilen bir alanla, somut bir alanla ilgilidir de ondan.

Ancak gözle görülmeyen psişik / psikolojik dünyamız söz konusu olduğunda hemen hemen hepimiz yetkin bir uzman kesilir, hiç bir bilimsellik ve gerçeklik kaygısı gütmeden bir takım iddialarda, kabullerde ve de çıkarımlarda bulunuruz.


Temel Psikoloji İ
lkesi -- 1

"Doğru / yanlış kaygısı güdülmeden sahip olunan inançlarımız, kabullerimiz ve çıkarımlarımız hemen akabinde (zorunlu olarak) birdizi duygusal ve davranışsal tepkilere de yol açar."

Çünkü,

1. Organizmamız doğası gereği, kulak ve göz duyuları vasıtasıyla aldığı bütün uyarıları direkt olarak beynimize aktarır.

2. Beyne aktarılan her uyarı otomatikman beyinde bazı reaksiyonlara sebep olur.

3. Bu reaksiyonların sonucu olarak ise duygu merkezimize bazı mesajlar gider.

4. Sonuç olarak da, görsel ve işitsel olarak bahsi geçen iki duyu organımız vasıtasıyla beyne aktarılan mesajların içeriği / niteliği ile duygu merkezimizde ortaya konan tepkilerin türü genellikle hep aynı olur. Bu tepkiler, aktarılan uyarıların niteliğine bağlı olarak olumlu ya da olumsuz olabilir.

O halde kısaca tekrar şöyle ifade edebiliriz (...yazılarımda gereksiz tekrarları sanırım çok seviyorum. Bu, mesleki uygulamalarımdaki iştahlı ikna çabası alışkanlığımdan kalmış olabilir):

"Üzerinde fazla durmadan, enine boyuna düşünmeden sahip olduğumuz; yine, öneminin pek de farkında olmadan keyfice ortaya koyduğumuz inanç, kabul, yargı ve çıkarımlarımız uyarıcı – tepki mekanizması içersinde duygu dünyamızı birebir olarak etkilemektedir."


Örneğin, "İnsan verdiğinin karşılığını almalı" yargısı kişide, verdiğini alamama koşulunda otomatik olarak ve bilinç dışı düzeyde negatif duygu durumlarına sebep olacaktır. (Ohalde bu türden bir öznel yargı sahibi olurken çok titiz hareket etmek gerekmektedir. Ancak bu artık pratikte pek mümkün değildir. Çünkü sahip olunabilecek hemen her subjektif yargıyıya bugüne kadar çoktan sahip olmuş durumdayız.)

Yine bir insan hakkında çabucak sahip olunacak bir "O çok iyi bir insan..." nitelemesi söz konusu kişiyle ilgili olarak duygu dünyamızda örneğin,

a) Olumlu ve yoğun duygular,
b) Bu olumlu nitelikli ve yoğun olarak yaşanan duygulardan kaynaklanan bazı davranışsal yönelimler / eğilimler,
c) Bu eğilimlerden kaynaklanan bir takım beklentiler ortaya çıkaracaktır. (Her beklenti bir şekilde karşılanma amacına dönüktür ve karşılanamama durumunda kaçınılmaz olarak olumsuz duygulanımlara / sonuçlara sebep olabilecektir.)


Bu zihinsel işleyiş ekseriyetle otomatik olarak ve bilinç dışı düzeyde cereyan eder. Biz çoğu zaman bu işleyiş sürecinin farkında bile değilizdir. Ancak şunu bilmeliyiz ki, bizim farkında olmamamız bu bilinç dışı işleyişin bizi etkilemeyeceği anlamına gelmez. Aynen yan odada annemizle babamız arasında yaşanılan bir aile içi tartışmanın -o an biz farkında olmasak bile- bizi ve ailemizi etkileyebilmesi gibi.


Temel Psikoloji İ
lkesi - 2

Gerek bilinç gerekse bilinçdışı düzeyde olsun, cereyan eden her zihinsel işleyiş bizi muhakkak ki etkiler demiştik. Dolayısıyla sahip olduğumuz yahut olacağımız tüm iddia, inanç, kabul, yargı ve çıkarımlarımızı;

a) Gerçeklik ilkesi çerçevesinde,
b) Sı
kı bir biçimde değerlendirmeli, gerçeğe uygunluk açısından titiz bir muhasebeye tabi tutmalı, ancak ondan sonra benliğimizde tutunmalarına imkan veriliyiz.

Adeta ayaküstü kolaycılığında ve peşin olarak ortaya konmuş, hiç bir zaman sınanmamış birtakım yargı ve kabullerde bulunmamızın en önemli nedeni kanaatimce "kendi aklımızı tek yetkin ölçüt kabul etme" yanılgımızdır. "Herkes aklını pazara çıkarmış, yine dönmüş kendini aklını satın almış" atasözümüzde de kastedildiği gibi, insan benlik bütünlüğü ve ruh sağlığı açısından kendi aklını beğenmeye, kusursuz görmeye, onu mutlak ölçüt olarak almaya zaten psikolojik olarak doğuştan meyillidir. Bir de buna her zaman işin kolayını seçme huyumuzu ve bir kıısm alışkanlıklarımızı, yine aklımızın yanılmayan ve doğru olan tek ölçüt olduğunu savunan bazı felsefi akım ve doktrinlerin etkisini de eklediğimizde peşin yargı ve kabullerde bulunmamız kaçınılmaz olmaktadır.


Sonuç olarak diyebiliriz ki;


Sahip olduğ
umuz bütün inanç, yargı ve kabuller; zihin gezegeninden duygu dünyasına iletilmiş güçlü birer mesajdır. Güçlü olan her mesaj ayrıca güçlü birer telkin demektir de. Bu güçlü ve iç dünyamızdan gelen (telkin her zaman dışarıdan değil, kendi iç dünyamızdan da gelebilir) kendi telkinlerimize kayıtsız kalamayan duygu dünyamız hemencecik; yargılarımızın, inanç ve kabullerimizin içeriği istikametinde harekete geçer. Harekete geçen duygu dünyamız ise sıkıntı, stres, depresyon, karamsarlık, bıkkınlık, usanmışlık gibi bazı negatif semptomlar olarak karşımıza çıkabilir.


Şimdi ve burada, örnek olması ve konunun daha iyi özümsenmesi açısından bütün;

a) İ
ddia,
b) İnanç,
c) Kabul,
d) Yargı ve de çı
karımlarımızı

1. Önce tek tek ortaya koyalım,
2. Sonra da gerçeğe uygunluk açısından bunları tek tek değerlendirelim.


Aşağıda, günlük hayattan alınan ve hepimizin yaşamında bulunabilen yargılarımızdan bir kaçını okuyacaksınız. Bu temel kabullerimizin ortak noktası; doğruluğu / yanlışlığı sınanmadan ve tarafımızdan peşin olarak kabul edilmiş öznel gerçeklerimiz olmasıdır. Evet, bunlar bizim kendi subjektif gerçeklerimizdir ve biz çoğu zaman bu gerçeklere göre tepkide bulunuruz.


yi birisi olsaydım herkes beni severdi!"

İnsanları bizi sevmesi için sadece bizim iyi olmamız yeterli midir?
Seven ki
şinin bazı özellikleri de bunda belirleyici değil midir?
Her iyi insan çok mu sevilmektedir?
Çok sevilmeyen her insan kötü insan mı
dır?
...


steseydim yapabilirdim. O halde suç bende!"

İstemek gerçekten de yapmak için tek şart mıdır?
Çok isteyip de yapamayacağı
mız hiçbir şey yok mudur cidden?


stedikten sonra olmayacak hiç bir şey yoktur! Yeter ki sen iste!"
(Ben, aynı anda bir kaç mekanda olmayı hep çok istemişimdir. Olmadı bir türlü. Acaba az mı istedim? Bu iddiaya inanan birinin yaşadığı başarısızlık kadar benlik bütünlüğünü örseleyebilecek, zedeleyebilecek ne olabilir! "Olmadı, demekki ben yeterince isteyemedim, kahretsin!")


"Çok sı
kılıyorum!"
Bunu dillendiren kişi hiç bir zaman sıkılmaması gerektiğini düşünüyor olmalı. Dikkat edin, "çok sıkılıyorum" diyor, demekki bu durumu yadırgıyor. Oysa "şuan sıkılmıyorum" demiyor genellikle. Bunu söylemeye gerek duymuyor. Çünkü bu durumu yadırgamıyor, normal buluyor. Bu normal ama öbürü değil!


"Mutlu değilim"
Niye söylüyorsun bunu, bırak bir dönem de mutlu olmayıver, ne olacak sanki! Mutlu olduğunda ikide bir mutluyum demiyorsun ama! Sen de mi mutsuz anları anormal görüyor ve yadırgıyorsun yoksa?

Tıpkı bunlar gibi subjektif doğrularınız / gerçekleriniz olan ancak duygu dünyanızı genellikle olumsuz yönde tetikleyip harekete geçirebilen diğer kişisel yargılarınızı bulmayı da size bırakıyorum.

Psk. İzzet Güllü




Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Subjektif Yargılarımız ve İnsan Psikolojisindeki Yeri (Güncel Psikoloji Yazıları)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     11 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Subjektif Yargılarımız ve İnsan Psikolojisindeki Yeri (Güncel Psikoloji Yazıları)' başlığıyla benzeşen toplam 49 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:36
Top