2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Hemoroit (Basur) Hastalığı
MAKALE #45 © Yazan Dr.Ahmet Fatin KARAHALİLOĞLU | Yayın Temmuz 2007 | 91,274 Okuyucu ÇOK OKUNUYOR
HEMOROİT (BASUR) HASTALIĞI

Günümüzün gelişmiş toplumunda dahi, makat hastalıkları halen konuşulması istenmeyen konular arasındadır. Oysa, hayatı boyunca her iki insandan birinin bunlarla karşılaştığı düşünülürse, hastalığın boyutunun ne kadar fazla olduğu tahmin edilebilir.
Makat hastalıkları çok sıkıntı verip, beden sağlığını aşırı derecede rahatsız ederler. Çocukluktan beri bu bölgenin mahrem olduğu fikri yerleştiğinden, insanların çoğunda çekingenlik ve bilgi eksikliği bulunmaktadır.
Günümüzde bile, insanların çoğunda makat bölgesindeki hastalıklar hemoroit kelimesi altında toplanırlar. Halbuki bu bölgede o kadar çeşitli hastalıklar vardır ki, sadece bu bölgeyle ilgili proktoloji olarak adlandırılmış özel bir tıp bölümü mevcuttur. Konunun uzman hekimi, çoğu zaman sadece hastanın anlatması ile tanı koyabilir ve basit destekleyici yöntemlerle teşhisini teyit eder.
Bu nedenle şikayetlerin oluşmasında hekime danışmaktan çekinmemelidir. Çünkü tıptaki genel kaide proktoloji için de geçerlidir: Bir hastalık ne kadar erken saptanırsa o kadar tedavisi kolay ve başarılı olur.

HEMOROİT ASLINDA NEDİR ?

Hemoroit kelimesinin kökü aslında yunancadır ve “kan akışı” demektir. Hemoroitler, içinde atar damarlar ağı bulunan ve adeta sünger yastığına benzeyen nodüller (memeler) görünümündedirler. Kanı geri taşıyan toplar damarlar ise iç ve dış sfinkter (kapama) kasının içinden geçerler. İç sfinkter kasının daimi gerilmiş olması nedeniyle, nodüllerin içinde toplanan kanın çıkması önlenir ve dokuların şişmesi sağlanır. Böylece bağırsak ucunda bir yastık halkası oluşur ve hemoroitler adeta conta görevi görerek sfinkter kaslarının kapama özelliğini desteklerler. Hemoroitler, böylece makatın ince kapama ayarını yerine getirirler.
Dışkılama sırasında sfinkter kasları gevşer ve memelerin içinde bulunan kan rahatlıkla akabilir. Bu mekanizmanın etkilenmesi durumunda, sfinkter kasları tam anlamıyla gevşemez ve kan akamaz.

HEMOROİT HASTALIĞI NASIL OLUŞUR ?

İç sfinkter kasının yeterli gevşememesi durumunda, hemoroit memelerinin içindeki kan akışı etkilenir, kan yeterli akamaz ve dokular şiş kalır. Böylece büyümüş memeler dışkılama sırasında engel teşkil edip, anal kanalın içine sıkışırlar ve zarar verirler. Büyümeye neden olan sebeplerin bazıları:

- Hareketsizlik ve sürekli oturma gerektiren durumlar ( Büro işi )
- Kilo fazlalığı nedeniyle hemoroit nodüllerine baskı
- Yetersiz posa ve lif tüketimi
- Yetersiz sıvı, özellikle su tüketimi
- Kabızlık, aşırı ıkınma ve tuvalette uzun oturma ( gazete okuma )
- Devamlı müshil tüketimi
- Kalıtımsal bağ doku zayıflığı
- Hamilelik sırasında hormonel değişiklikler

HEMOROİT HASTALIĞIN BELİRTİLERİ

Büyüklük ve belirtilerine göre hemoroit hastalığı 4 dereceye ayrılır.

1. derece
Hemoroitler ne görülür ne de ele gelir. Dışkılama sonrasında oluşan açık kırmızı kanamalar en önemli belirtisidir. Ağrılar oluşmaz, nadiren kaşıntı ve yabancı cisim hissi olabilir.

2. derece
Nodüller ıkınma sırasında dışa doğru çıkarlar, daha sonra kendiliğinden yerine geri kayarlar. Kanamalar görülür, ayrıca kaşıntı, yanma, akıntı ve ağrı da oluşabilir.

3. derece
Nodüller kendiliğinden geri kaymaz fakat parmak ile itilerek tekrar yerlerine yerleştirilebilirler. Hemoroitleri kaplayan dokuların sertleşmesi sonucunda kanamalar azalır çünkü doku yaralanmaya karşı daha dirençli olur. Ağrı, kaşıntı ve akıntılar artar ve buna bağlı olarak makat etrafında egzamalar (cilt hastalığı) gelişebilir. Dışarıya çıkmış memeler boğulabilir ve içindeki kanın pıhtılaşma (tromboz) sonucu şiddetli ağrılar meydana gelebilir.

4. derece
Bu safha sabitleşmiş anal prolaps olarak adlandırılır. Hemoroitler artık devamlı dışarıdadır ve içeriye doğru yerleştirilemezler. Dışarıya sarkmış bağırsak kaplaması ( mukoza ) devamlı akıntıya neden olur ve egzama ve iltihaplanmalar gelişebilir. Kanamalar nadirdir ve bazen istem dışı kaçırmalar olabilir. Zaman içinde ülserleşme veya sıkışmaya bağlı doku boğulması görülebilir, bu durum ağrıları had safhaya çıkarır.

YAYGIN OLAN HEMOROİT TEDAVİLERİ

Derece ve belirtilerine göre hemoroit hastalığında çeşitli tedavi yöntemleri uygulanır.

1. ve 2. derece hemoroitler

Hemoroit hastalığının en büyük grubunu bunlar oluşturur. Bunların tedavisinde her hekimin kendine özgü deneyimi vardır.
Özellikle birinci derece hemoroitlerde merhem, fitil veya ilaçlar kullanılarak başarı sağlanır. Onun dışında aşağıda sıralanmış tedavi yöntemleri en çok uygulananlardır:

- Sklerozan enjeksiyonu : Boru şeklinde anoskop aleti ile girilerek hemoroitler görüntülenir ve nodüllerin içlerine veya onları besleyen damarın etrafına çeşitli sklerozan (büzüştürücü) ilaçlar zerk edilir. Böylece bir alevlenme reaksiyonu oluşturulur ve hemoroit memeleri büzüşerek küçülürler.

- Barronligatür (lastik bant): Büyümüş memelerin üzerine veya üst bölgeye özel bir alet ile dar bir lastik halkası konulur ve böylece doku boğulur. Barronligatür adını taşıyan bu yöntemle doku nekrozu (ölümü) gerçekleşir ve dışkılama sırasında vücuttan atılır. Hemoroit küçülür ve şikayetler azalır.

- İnfrarüjkoagülasyonu (mor ötesi ışık): Özel infrarüj aleti ile hemoroitin köküne birkaç adet ışık noktası tutulur ve hemoroit yakılarak küçültülür. Bu yöntem halk arasında yanlışlıkla lazer olarak da bilinir.

3. derece hemoroitler

- Açık ameliyatlar: Bu ameliyatlarda hemoroit memeleri kesilip temizlenir ve böylece yaralar açık kalır. Ameliyatı ilk gerçekleştiren hekimlerin adları kullanılır ve bilinir.
Milligan – Morgan: 1930’lu yıllarda uygulanmaya başlanan ve oldukça kolay olan teknik, hala dünyada en yaygın kullanılan ameliyat yöntemidir. Hemoroitler, tek tek tamamıyla kesilerek temizlenir ve kalan açık yaralar birkaç hafta içinde kendiliğinden iyileşir. Yenilik olarak bu teknik Ligasure cihazı ile gerçekleştirilmektedir. Müdahalenin kansız geçmesi ve ameliyat sonrası ağrıların daha az olması sağlanmaktadır.
Ferguson: Yukarıdaki yöntemde de olduğu gibi hemoroitler kesilip temizlenir ve ardından anal derisi tekrar dikilerek yara küçültülür.
Parks : Dünyaca ünlü Londralı Dr. Parks tarafından geliştirilen bu teknikte memeler anal derisinin altından kesilerek çıkartılır ve deri tekrar geri dikilir. Bu yöntem zordur ve hekimden özel deneyim ister.

Genelde açık ameliyatlar hastane ortamında gerçekleştirilir ve birkaç günlük yatış süresi ister. Tüm açık ameliyatların ortak özelliği, çok duyarlı olan anal derinin zedelenmesidir. Böylece ameliyat sonrası genelde çok ağrılar oluşur ve ağrı kesici ilaçlara ihtiyaç duyulur. Ayrıca kanama riski fazladır ve özellikle geniş kesimler sonrasında darlıklar oluşabilir. Makatı kapayan kaslarının zedelenmesi durumunda dışkı ve gaz tutamama gibi riskler vardır.

- Kapalı ameliyatlar: Açık ameliyatlara alternatif olarak birkaç seneden beri İtalyan Dr. Longo tarafından geliştirilen Stapler hemoroidektomi ameliyatı uygulanmaktadır. Özel bir kesme-kapama aleti ile girilerek hemoroit memelerin üst bölgesinde bulunan bağırsak kaplama tabakası (mukoza) yuvarlak bir halka şeklinde aynı anda kesilip kapatılır. Böylece memeler doğal yerlerine geri itilir. Kesme kapama sırasında hemoroitleri besleyen damarlar da kapatılır ve memeler zaman içinde küçülürler. Asıl ameliyat duyarsız bir bağırsak bölgesinde gerçekleşir ve anal derisi zedelenmez. Avantajları, az ağrılı ve doğal anatomik durumun yaratılmasıdır. Sıkça görülen kanamlar, bağırsak da darlık oluşumu ve sadece 3. derece hemoroitlerde uygulanabilmesi dezavantajlarıdır.

4. derece hemoroitler:

Hemoroitlerin bu son safhasında memeler artık devamlı dışarıya sarkmış durumda ve geriye itilememektedir. Yani sabitleşmiş durum dalardır. Böylece Stapler yöntemi uygulanamaz, sadece açık ameliyat mümkündür. Diğer açık ameliyatlarının dışında Fansler – Arnold tekniği tercih edilmektedir. Bu çok geniş ve zor bir yöntemdir; özel deneyimler ister. Anal deri kesildikten sonra memeler deri altından temizlenir ve anal deri plastik bir teknik ile yerine dikilir. Bu analplastik yöntemi sayesinde memeler temizlenir ve tekrar doğal anatomik durum yaratılır.

YENİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ

1. ve 2. derece hemoroitler

- HAL ( Hemoroit Arter Ligasyon ) : Bu yeni yöntem Japon Dr. Morinaga tarafından geliştirilmiştir ve gittikçe yayılmaktadır. Kısmen 3. derece hemoroitlerde de kullanılır. Ucunda doppler ultrason sensörü bulunan boru şeklinde bir proktoskop aleti ile makata girilir ve hemoroiti besleyen arter damar bulunduktan sonra dikilerek kapatılır. Böylece mevcut kanamalar hızla durur ve hemoroit 6 hafta içinde büzüşerek küçülür.

- Lazer ile içten küçültme (Lazer obliterasyonu): Yan pencereli proktoskop aleti ile girildikten sonra, hemoroit nodülleri ELVeS Lazer ile içten küçültülür ve gerekirse ayrıca dikiş ile sıkılaştırılır.

3. derece hemoroitler

- Lazer obliterasyonu ve supraanodermal lifting: Bölgesel uyuşturma altında dışa doğru çıkmış fakat hala geri itilebilen nodüller önce ELVeS Lazer ile içten küçültülür ve özel bir dikiş tekniği ile yukarıya doğru alınıp doğal yerlerine sabitlenirler. Yani bir nevi “lifting” (yukarı çekme) uygulanır. Aynı anda nodülleri besleyen damarlar kapatılır. Ayrıca ultrason yardımı ile kalan diğer damarlarda bulunup dikilirler. Böylece Stapler ameliyatının olumsuzlukları görülmez.

4. derece hemoroitler

- MİSSH ( Minimal İnvazif Subanodermal Submuköz Hemoroidoplasti ) : Bu yepyeni yöntem ( Coloproctology 2005, Sayı 2 ) Alman Dr. Burgard tarafından 4. derece, artık sabitleşmiş hemoroitler için geliştirilmiştir ve bir devrim niteliğini taşımaktadır. Bölgesel anestezi altında nodüllerin az duyarlı kenarlarından sadece 1 cm lik kesiler ile girilerek özel bir “shaver” aleti ile hemoroitler içten temizlenerek küçültülür. Ardından özel bir dikiş tekniği ile doğal yerlerine sabitlenir ve bu esnada onları besleyen damarlar da kapatılır. Yani hassas makat derisi zedelenmeden hasta sağlığına kavuşur.

Fakat şu unutulmamalıdır ki, hangi müdahale yöntemi olursa olsun, hemoroit hastalığına yol açan şartların devam etmesi durumunda tekrarlama riski mevcuttur. Bu nedenle, özellikle beslenmeye dikkat edilmeli ve gerekirse tuvalet alışkanlıkları mutlaka değiştirilmelidir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Hemoroit (Basur) Hastalığı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Ahmet Fatin KARAHALİLOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Ahmet Fatin KARAHALİLOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ahmet Fatin KARAHALİLOĞLU Fotoğraf
Dr.Ahmet Fatin KARAHALİLOĞLU
Antalya
Doktor "Genel Cerrahi"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi47 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Ahmet Fatin KARAHALİLOĞLU'nun Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Hemoroit (Basur) Hastalığı' başlığıyla benzeşen toplam 53 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
--
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


03:17
Top