2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Maddi Eksikliğin (Fakirliğin) Aile İçi Sorunlarla İlişkisi (Subjektif Yanılsamalarımızın Önemi Üzerine)
MAKALE #4532 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Şubat 2010 | 6,836 Okuyucu
FAKİRLİK VE AİLEVİ SORUNLAR

Çoğu aile fakirliği ve hayat şartlarının zorluğunu aile içi geçimsizliğinin haklı bir gerekçesi gibi algılamaktadır. Bu gerekçelerle boşanan veya boşanmaya kararlı çok sayıda aile ile muhatap olmuşumdur. Bazı danışanlarımın, "Hocam, sanırım sizin tuzunuz kuru. Bizim ekonomik durumumuz kötü. Benim şartlarıma siz sahip olsaydınız eminim ki siz de mutsuz olurdunuz" dediklerini çok duymuşumdur. Bu düşünce biçimi de aslında yanlış bilgilerin ve kabullerin bir sonucudur. Halbuki iç dünyamızda yaşadıklarımız içinde bulunduğumuz dış koşulların değil, bu koşulları algılayış ve anlamlandırış biçimimizin bir neticesidir. Bizden çok, çok daha kötü şartlara sahip nice insanın en az bizler kadar mutlu bir yaşam sürüyor olması gerçeği bu düşünce biçiminin doğru olmadığının en bariz ispatıdır.

Kişi eğer fareyi tehlikeli bir canlı gibi algılarsa burada suçlu olan fare değil, kişinin kendisidir. Kişinin fare ile ilgili yanlış bilgi ve inançlarıdır. Fare burada sadece günah keçisidir. Biz psikologlar biliyoruz ki sahip olunan bilgiler algıyı, algı da davranışları belirliyor. O halde doğru bilgi doğru algıyı, doğru algı da doğru davranışları meydana getirir diyebiliriz. Fakirliği doğru algılamak ve akabinde bu durumla uyumlu bir davranış içine girebilmek için evvela bu konudaki doğruları iyi bilmemiz gerekir.

"ÖVÜLME İHTİYACI OLMAYANIN DÜNYADA ZOR İŞİ OLMAZ"

Eserleri Batı’da, özellikle de Amerika’da en çok satanlar listesinin başında yer alan dünyaca ünlü mütefekkirimiz Mevlana, "Övülme ihtiyacı olmayanın dünyada zor işi olmaz" der. Gerçekten de insanoğlu bugün sınırsız isteklerinin her birini ihtiyaç haline getirmekle bu dünyayı kendisine ağırlaştırdıkça ağırlaştırmıştır. Bu sayısız isteklerin her birisini karşılanması gerekli bir ihtiyaç haline getirmedeki en büyük neden, temeldeki övülme isteğidir. Oysa biraz geriye gidilebilse, insanoğlunun uğrunda çaba sarf etmesi gerekli olan ihtiyaçlarının temelde yeme - içme, giyinme ve barınma olduğu görülür. Koltuğun rengini, arabanın modelini, kazağın markasını, dairenin kartonpiyerini ihtiyaç gibi algılama aslında bizim sonradan ihtiyaç haline getirdiğimiz, böylece de bedelini koca bir ömür boyu bir çok olumsuzlukla ödemeye mecbur kaldığımız ve özde övülme isteğinden kaynaklanan belli başlı hatalarımızdan sadece birisidir.

I- Bu nedenle, insanoğlunun kendi eliyle sayısını şişirdiği hadsiz arzu ve isteklerinin her birisini karşılamak için vereceği sonu belirsiz mücadeleyi sadece bu "bir" duygusundan kurtulmaya vermesi altında ezildiği tonlarca ağırlıktaki dünya yükünden kurtulmasına kafi gelecektir.

II- Övülme isteği bataklığının ürettiği sayısız ihtiyaç sineklerinin her birisini avucumuzla tek tek yakalamaya çalışmak yerine bu duygu bataklığını kurutmaya çalışmak hem daha az zahmetli hem de daha kalıcı bir çözüm yolu olacaktır.

(Not: Bu bataklığı kurutmak için gerekli olan malzeme kitapçılarda bulunur. Bu malzemenin adı ise "Faydalı bilgidir".)

BİNAYA SADECE ÖN CEPHESİNDEN BAKMA YANLIŞI

Aslında zenginlik ile fakirlik arasında sanıldığı kadar büyük bir fark yoktur. Var olan fark da gördüklerimizde değil, bakan gözlerimizdedir. Bir an için derinlemesine düşünmeyi başarabildiğimizde çok fazla paramız da olsa şu dünya üzerinde alabileceklerimizin, sahip olabileceklerimizin çok sınırlı olduğu görülür.

Eğri oturup doğru düşünelim:

Örneğin dünyada yiyecek olarak etten daha değerli hangi besin vardır? Peki et yiyebilmek için çok fazla zengin olmaya gerek var mıdır?

Klasik bir misaldir ama, doğrudur: Zengin kolesterolü vardır, yiyemez; fakir ise alamadığı için! Sonuç aynı değil midir? Ha ufacık bir kurşunla ölmüşsünüz, ha atom bombası ile. Ölen için ne fark eder!

Ama kolesterolü olmayanlar da mı var diyorsunuz?

Olsun, sonuç yine değişmez. Onlar da bir süre sonra bıkarlar. Çünkü bir psikoloji yasasına göre aynı şeye uzun süre maruz kalmak duyarsızlaşmaya yol açar. O yüzden duyarsızlaşma bana göre, "görünüşte farklı fraklı koşulları olan herkesi görünmeyen bir potada eşitleme mekanizmasıdır" bir bakıma. Yine Mevlana’nın dediği gibi her gün et yiyen ne kadar et lezzeti alabilir ki! Bu ilginç olgu aslında her şeyin özünde var olan ve çoğumuzun gözden kaçırdığı çok ince bir adaleti gösteriyor.

Çoğu insan sadece görüntüye takıldığı için maalesef madalyonun diğer yüzünü çoğu kere algılayamaz. Bu nedenle de içinde zehir olan bir tepsi baklavayı nimet sanıp peşinden koşarken acı olan bir ilacı ise zararlı ve kötü addederek ondan hararetle kaçar. Benzetmeleri her nedense çok seviyorum. Bunu mesleki uygulamalarımda da fazlasıyla kullanıyorum. Hem konuyu daha iyi açıklıyor, hem de zihinlerde daha çok kalıcı oluyor. Yine bir benzetme ile açıklayacak olursak; bu durumu, yani sadece madalyonun bir yüzüne bakmayı hani şu Kışla caddesinde çok sayıda bulunan ve önden syredince boydan boya ışıl ışıl camları olan ama arkasına dolanıp bakınca islenmiş ve tozlu - paslı tuğlalardan oluştuğu görülen görkemli binalara bakışımız gibi düşünebiliriz. Arka yüzünü ancak arkaya dolanan görebiliyor. Oysa çoğumuz bu zahmete pek katlanmayız. Olduğumuz yerden kafamızı kolayca çevirip bakınca gördüğümüzle yetiniriz. Ardından gerçeği bütünüyle gördüğümüzü zannederiz. Ve sonra da koca bir ömrü bu zan üzerine bina ederiz!

ÖZETLE...

Mevcut aile içi mutsuzluğunuzu sadece maddi olanaksızlığa bağlıyor ve sırf bundan dolayı mutlu olamıyorsanız şayet, unutmayın, bu durumda siz büyük ölçüde zengin olsaydınız da zaten mutlu olamazdınız! Unutmayın: Çok farklı gibi görünse bile zorluklar karşısında sabretmekle varlık içinde şükretmek aynı zorluk derecesine sahiptir. Yokken sabredemeyen birisi, varken de şükredemez. Şükredemeyen, diğer bir deyimle olup bitenlere pozitif bir nazarla bakamayan birisi ise pek mutlu olamaz.

"Evet, basit bir fakirlik görüntüsüne takılarak düşecek kadar zayıf olan bir ayak (psikoloji) eminolun ki güçlü zenginlik bariyerine de hayda hayda takılacaktır." (İ.G.)

"Oturduğu bir metrekarelik yerde ve yırtık bir minderin üstünde, yediği bir dilim kuru ekmekle mutlu olamayan biri koştuğu engin deryalarda da olamaz. Sadece, olacağını zanneder." (İ.G.)

Yaşamının en az yüzde seksenini (çünkü ölçtüm, biliyorum :)) böylece, sahip olduğunda dahi elde edemeyeceği şeylerin peşinde bozuk bir pul misali harcar; kuru ve boş bir avuntu ile habire koşar, günbegün yorulur, durur.

Ve yaşamının en başında söylemesi gereken gerçeği bir ayağı çukura düşünce zar zor ama mutlaka söyler:

"Şu yalancı dünyada her şey bomboşmuş. Var olan yegane şey; sağlık ve huzurmuş" diye.

Dediklerim belki kendi öznel tespitlerim lakin doğru olsa gerek. Aksi takdirde mutluluk, sadece çok az sayıdaki talihli insanın hakkı olan bir lüks olurdu. Oysa ki o bir lüks değildir, olmamalıdır da. Bu yüzden de o şartları, koşulları her ne olursa olsun herkese eşit mesafede durur, asla kimseye ayrım yapmaz. Hele de somut / maddi koşullara bakarak asla!

İşte bu nedenle insanoğlu minimum fiziki / maddi koşullarla maksimumum ruhsal / psikolojik sonucu alabilecek potansiyeldedir.

Ama sürekli bunun tam tersini doğruluyor gibi görünen yaygın / gerçek sonuç ise bizim kişisel eksikliğimiz, şahsi beceriksizliğimiz, subjektif yanılsamalarımızdır sadece, o kadar!

Bilmiyorum ama bu, "Aşkın evlilikteki beklenen ölümünün sadece sırk rastlanılan bir tesadüf olması" olgusuna benziyor sanki, ne dersiniz?

(İzahı: Aşk da her ölümlü şey gibi bir süre sonra zaten bitecektir. Bu beklenen ölüm süreci gereği evlililiğe denk gelmiştir sadece. Yoksa aşkı evlilik öldürmüş değildir. Bir bakıma "pimi çekili aşk bombası evliliğin kucağında patlamıştır" da denilebilir.)

Psk. İzzet Güllü




Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Maddi Eksikliğin (Fakirliğin) Aile İçi Sorunlarla İlişkisi (Subjektif Yanılsamalarımızın Önemi Üzerine)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Aile ve Evlilik Terapisi Üzerine Psk.Akın ÖZGÜN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Maddi Eksikliğin (Fakirliğin) Aile İçi Sorunlarla İlişkisi (Subjektif Yanılsamalarımızın Önemi Üzerine)' başlığıyla benzeşen toplam 35 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:06
Top