Televizyon: Canınız Ne İsterse Gösteren Şey
MAKALE #4710 © Yazan Psk.Dnş.Şafak UZUN | Yayın Mart 2010 | 5,029 Okuyucu
Canınız ne isterse, onu gösteren şey nedir? Herhalde bu soru üzerine fazla düşünmeden hemen televizyon cevabı veririz. Gerçekten de canınız ne isterse onu seyredebilirsiniz. İstediğiniz; haberi, sporu, diziyi, sinemayı, belgeseli seyretmek sizin elinizde. Böyle bir özgürlük insan hayatının neresinde var? Sadece TV ve siz…
Televizyon, evde sessizlik olduğu zamanlarda kurtarıcımız. O bizim için çok önemli… Hele onu kontrol eden… Uğruna savaşlar verilen… Küslükler yaşanan… Kapanın elinde kalan… Sabah akşam el değiştiren… Her an kullanıma hazır kumandası yok mu… Onu elde etmek büyük zevk. Düşünsenize, dünyayı kontrol etmek… Adam Sandler’in “Click” filmindeki gibi…
İnsan doğar, büyür ve ölür. Bu süreç içinde birçok olumlu/olumsuz olaya maruz kalır. İnsanı bu olumsuzluklardan ebeveynleri korur. Dışarıdan bir saldırı olduğunda hemen devreye girer ana-baba… Olanca gücüyle korur çocuğunu… Gerekirse canını vermekten kaçınmaz. Ancak iş televizyona gelince durum biraz farklılaşıyor. Ebeveynler olumsuzlukları göremeyebiliyorlar. Anne-babalar, TV programlarını süzgeçten geçirmekte zorlanıyor, hatta ne seyredilmesi gerektiğini tamamen çocuğa bırakabiliyor.
Evin her odasında, bizden biri gibi…
Doğumundan itibaren zor bir iş olan çocuk bakımı, TV sayesinde kolaylaşabiliyor. Çocukların ilgisini çeken hareketli, renkli ve sesli bir kutu varken, sesleri daha az çıkıyor. Bebekken özellikle reklâmları dikkatle izleyen çocuk, yaşı büyüdükçe çizgi filmleri ve çocuk programlarını seyretmeye başlıyor. Daha sonraları da filmler, diziler vs… O anı kurtarmak için ideal bir yöntem olan TV daha sonraları kontrol edilmekte zorlanılan bir alet haline dönüşüyor.
O mu bizi kontrol ediyor yoksa biz mi onu kontrol ediyoruz?
Özellikle okul çağında ciddi sorunlar çıkabiliyor. Çocuk, TV (Bilgisayar, PS gibi aletler de buna dâhil edilebilir) merakı olan biri haline gelebiliyor. Tüm bunlar olurken; anne-babalar çocuğun ders çalışmamasından, zamanı planlayamamasından dolayı çaresizlik yaşıyor.
Okula olan ilgisinin azaldığı, diğer hayatları merak ve taklit etmeye başladığı ergenlik döneminde işler iyice içinden çıkılmaz bir hal alabiliyor. Dizilerdeki replikler aynen tekrar ediliyor. Çocuk sorunlar karşısında; “uyy terledim haa” veya “yokummm diyooor” demeye başlıyor. Aslında komik olan bu tarz, bir süre sonra sıkmaya başlıyor. Neyse ki (!) hemen yenileri bulunuyor.
TV’deki dizilerde veya filmlerde sorunlu hayatlar, lüks yaşantılar vs… ergenin ilgisini çekiyor. Kimlik arayışı içinde olan ergen, gösterilen kimliklerin cazibesine kapılıyor ve onları taklit etmeye çalışıyor. Doğru veya yanlış ayrımı yapılmıyor. Tabii bu durumun ergenin gelişimine sağladığı katkı tartışılır.
Gereğinden fazla tüketilen her şeyin zarar verdiği düşüncesinden hareketle TV’yi yeterince kullanmak gerekir. Televizyon hayatın bir gerçeği… İnkar edilemez... Akşamları saatlerce televizyonun karşısında kalmaktansa farklı çözüm yolları üretmenin aile içi iletişimi arttıracağını düşünüyorum. Belli saatlerde ailece kitap/dergi okunabilir. Kutu oyunları (scrabble, tabu vs…) oynanabilir. İllaki televizyon seyretmek gerekirse, rehberden belirli programlar seçilip beraberce izlenebilir.
Son zamanlarda diziler ve programlar yoğun bir tempoda yayın akışına devam ediyor. Birçok kanalda sizin ve çocuğunuzun istediği tarzda programlar var. Bir TV eleştirmeni değilim. Ancak çocukların davranışlarını gözlemlediğimde TV’nin yoğun etkisini görüyorum. Zaten görmemek için, kör ve sağır olmak gerek…
Acaba yayınlanan programlardan hangileri doğru, hangileri yanlış? Bunun kararını vermek oldukça güç ama sizin elinizde… Unutmayın kumanda sizde… Şimdilik…
Televizyon, evde sessizlik olduğu zamanlarda kurtarıcımız. O bizim için çok önemli… Hele onu kontrol eden… Uğruna savaşlar verilen… Küslükler yaşanan… Kapanın elinde kalan… Sabah akşam el değiştiren… Her an kullanıma hazır kumandası yok mu… Onu elde etmek büyük zevk. Düşünsenize, dünyayı kontrol etmek… Adam Sandler’in “Click” filmindeki gibi…
İnsan doğar, büyür ve ölür. Bu süreç içinde birçok olumlu/olumsuz olaya maruz kalır. İnsanı bu olumsuzluklardan ebeveynleri korur. Dışarıdan bir saldırı olduğunda hemen devreye girer ana-baba… Olanca gücüyle korur çocuğunu… Gerekirse canını vermekten kaçınmaz. Ancak iş televizyona gelince durum biraz farklılaşıyor. Ebeveynler olumsuzlukları göremeyebiliyorlar. Anne-babalar, TV programlarını süzgeçten geçirmekte zorlanıyor, hatta ne seyredilmesi gerektiğini tamamen çocuğa bırakabiliyor.
Evin her odasında, bizden biri gibi…
Doğumundan itibaren zor bir iş olan çocuk bakımı, TV sayesinde kolaylaşabiliyor. Çocukların ilgisini çeken hareketli, renkli ve sesli bir kutu varken, sesleri daha az çıkıyor. Bebekken özellikle reklâmları dikkatle izleyen çocuk, yaşı büyüdükçe çizgi filmleri ve çocuk programlarını seyretmeye başlıyor. Daha sonraları da filmler, diziler vs… O anı kurtarmak için ideal bir yöntem olan TV daha sonraları kontrol edilmekte zorlanılan bir alet haline dönüşüyor.
O mu bizi kontrol ediyor yoksa biz mi onu kontrol ediyoruz?
Özellikle okul çağında ciddi sorunlar çıkabiliyor. Çocuk, TV (Bilgisayar, PS gibi aletler de buna dâhil edilebilir) merakı olan biri haline gelebiliyor. Tüm bunlar olurken; anne-babalar çocuğun ders çalışmamasından, zamanı planlayamamasından dolayı çaresizlik yaşıyor.
Okula olan ilgisinin azaldığı, diğer hayatları merak ve taklit etmeye başladığı ergenlik döneminde işler iyice içinden çıkılmaz bir hal alabiliyor. Dizilerdeki replikler aynen tekrar ediliyor. Çocuk sorunlar karşısında; “uyy terledim haa” veya “yokummm diyooor” demeye başlıyor. Aslında komik olan bu tarz, bir süre sonra sıkmaya başlıyor. Neyse ki (!) hemen yenileri bulunuyor.
TV’deki dizilerde veya filmlerde sorunlu hayatlar, lüks yaşantılar vs… ergenin ilgisini çekiyor. Kimlik arayışı içinde olan ergen, gösterilen kimliklerin cazibesine kapılıyor ve onları taklit etmeye çalışıyor. Doğru veya yanlış ayrımı yapılmıyor. Tabii bu durumun ergenin gelişimine sağladığı katkı tartışılır.
Gereğinden fazla tüketilen her şeyin zarar verdiği düşüncesinden hareketle TV’yi yeterince kullanmak gerekir. Televizyon hayatın bir gerçeği… İnkar edilemez... Akşamları saatlerce televizyonun karşısında kalmaktansa farklı çözüm yolları üretmenin aile içi iletişimi arttıracağını düşünüyorum. Belli saatlerde ailece kitap/dergi okunabilir. Kutu oyunları (scrabble, tabu vs…) oynanabilir. İllaki televizyon seyretmek gerekirse, rehberden belirli programlar seçilip beraberce izlenebilir.
Son zamanlarda diziler ve programlar yoğun bir tempoda yayın akışına devam ediyor. Birçok kanalda sizin ve çocuğunuzun istediği tarzda programlar var. Bir TV eleştirmeni değilim. Ancak çocukların davranışlarını gözlemlediğimde TV’nin yoğun etkisini görüyorum. Zaten görmemek için, kör ve sağır olmak gerek…
Acaba yayınlanan programlardan hangileri doğru, hangileri yanlış? Bunun kararını vermek oldukça güç ama sizin elinizde… Unutmayın kumanda sizde… Şimdilik…
|
Yazan
Psk.Dnş.Şafak UZUN
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Televizyon: Canınız Ne İsterse Gösteren Şey" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Şafak UZUN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Şafak UZUN'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
tv izlemek, televizyon, televizyon alışkanlığı, televizyon bağımlılığı, televizyon keyfi, televizyon seyretmek
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
