2007'den Bugüne 92,227 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,962 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kekemelik Nedir? Neden Oluşur?
MAKALE #4790 © Yazan Psk.Sabahattin ZENGER | Yayın Nisan 2010 | 67,128 Okuyucu ÇOK OKUNUYOR
Kekemelik; konuşmanın akıcılığı ile ilgili bir iletişim bozukluğudur. Akıcı konuşmada ritim ve zamanlama büyük önem taşır. Hız, vurgulama ve doğru yerde duraklamalar açısından farklılıklar olsa da akıcı konuşmada sözcükler ve sözcük grupları kendiliğinden akar. Akıcılıkta ortaya çıkan bozukluklar, uygun olmayan duraklamalar, tekrarlar ve benzer problemler konuşmanın doğal akışını etkiler.

İşte ses, hece ve sözcüklerde uzatmalar, tekrarlar veya duraklamalarla ortaya çıkan konuşmanın akıcılığının bozulduğu bu durum ”KEKEMELİK“ olarak adlandırılır. Artık, kişinin ne konuştuğundan çok nasıl konuştuğu dikkat çekmeye başlar. Konuşan kişi de dinleyenler gibi durumu fark ettiğinde, konuşma güçlüğüne korku ve endişe de eşlik etmektedir. Bazı durumlarda belirgin yüz ve vücut hareketleri konuşma çabası ile birlikte görülebilir.

HANGİ YAŞLARDA ORTAYA ÇIKAR?

Kekemelik, genellikle dil gelişiminin erken dönemlerinde ortaya çıkar ( 2-6 yaş). Bazı durumlarda, okul çağında, nadiren yetişkinlikte de ortaya çıktığı görülebilir. Çocukluk hastalığı olarak bakılır. İstatistiklere göre yarıya yakını kendiliğinden geçer, diğer yarısı kalır. Kekeleyenler içinde bir kaç hafta, bir kaç ay süren ve geçenler vardır. Geçmeyip kalanlar yaklaşık % 50 civarındadır. % 75 kadarı 3,5 yaşından önce başlar. Erkeklerde daha sık rastlanır. Erkeklerde rastlanan kekemelik küçük yaşlarda ½ oranındadır. İlkokulda bu oran 1/5 olarak değişir. Kızlarda erkeklere oranla spontan iyileşme daha fazladır. Batı kültüründe okul nüfusunun % 10’ unda kekemelik görülmektedir. Uzakdoğu ve Doğu Asya ülkelerinde de sayılar aynıdır. İlkel kavimlerde ise bu oran aynı hatta daha fazladır. Davranış standartlarının yüksek olduğu toplumlarda kekemelik fazla, kriter davranış standartlı, çocuktan beklenti, rekabet anlayışı fazladır. Daha toleranslı, rekabet ve cezanın az olduğu toplumlarda kekemelik daha az görülmektedir.

KEKEMELİĞE YOL AÇAN SEBEPLER NELERDİR?

Kekemeliğin nedenleri konusunda ileri sürülen görüşler oldukça değişik ve çoktur. Ancak kekemeliğin tek bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmadığı görüşü hakimdir. Kimi uzmanlar, kekemeliği yapısal bir bozukluk olarak ele alırken, kimi öğrenilmiş bir davranış, bir direniş belirtisi olarak tanımlamakta, bir başkası da çevresel nedenlerin kekemelikte önemli rol oynadığı görüşünü savunmaktadır.
Kalıtımsal da olabilir, ailede varsa çocukta olma olasılığı artar. Kekemelik davranışları çok değişken olabilmektedir. Bazen şiddeti artarken, bazen hiç görülmez veya şiddeti azalır. Kendinden küçüklerle konuşurken, şarkı söylerken, (ezberden söylediği için, dikkat konuşmadan başka şeye çekildiği için) toplu halde konuşurken, söyleyecekleri yazılı olarak verildiğinde, birisinin söylediği tekrar edilirken, kendileri otorite konumunda ise kekemelik azalır, bazen de kaybolur. Bazen alışılmışın dışında bir tarzla konuşursa: bağırmak, tiz sesle konuşmak, fısıldamak, konuşma temposunu yavaşlatma gibi durumlarda kekemelikte azalma görülebilir. Ritmik konuşmada da kekemelik azalabilir.

Hangi durumlarda çoğalıyor?
Telefonla konuşurken (sadece konuşma ön planda olduğu için), kalabalık önünde, söylenmesi zor sözcüklerde, zaman baskısı olduğunda, sabırsız dinleyicilerle, (siz konuşurken başka şeylerle ilgilenen, sürekli saatine bakan, devamlı gözlerini kaçıran, konuşmacının sözünü tamamlayan dinleyici) söyledikleri anlaşılmayıp tekrarlatılınca, sosyal tedirginliğin fazla olduğu durumlarda kekemelik şiddetlenir.
Çift dil bilenlerin bazıları, bir dilde kekeliyor, bir dilde kekelemiyor veya kekelemesi azalıyor.
Sebepleri ile ilgili birçok teori vardır;

1. Nevroz Teorisi:
Kekemeliğin nörotik bir davranış olması teorisidir. Psikanaliz yöntemi yaygın olduğu zamanlarda (Freud) bu görüş yaygın. Birçok nevroz teorisi var. Kekemelik oral ve anal erotik gereksinmeleri karşılar. Bir başka görüş ise bilinçaltından kendi kendine konuşmayı engelleme çabası demiştir. Bunlar yanlıştır. Kekemelik bir hastalık tablosu değildir, davranış bozukluklarıyla birlikte görülmez. Gerek kekemelerde gerekse ailelerinde normalden fazla nevrotik davranışlar görülmüyor.

2. Öğrenilmiş bir davranış olduğu teorisi:
Doğuştan değil sonradan öğrenilmiş bir davranıştır.

a. Wendell Johnson’ın Diagnosofenik Teorisi: (tanıdan kaynaklanan) Bütün çocuklarda konuşma akışı sorunları olur. Ancak anne babalar normal tekrarlara kekemelik teşhisi koyup çocuğa bunu hissettirirlerse, çocuklar kendilerini kekeme sanıp kekelemeye çalışırlar. Bu teori ne tümüyle yanlış ne tümüyle doğrudur. Doğruluk payı ailelerin tutumu ama bu tutum kekemeliği başlatıyor mu? Sorusuna kesin doğrudur diyemiyoruz.
b. Sheedon’a göre: Konuşma isteği ile konuşmaktan kaçınmanın isteği çelişkisinden doğmaktadır. Konuşma güdüsü kaçınma güdüsünden yeterince yüksek konuşulur (kişi rahat rahat konuşur). Kaçınma üstün gelirse konuşamaz, sessiz kalır. Eğer bu güçler eşitse kekemelik oluşur, demiştir.

Konuşma -------) Bu noktada kekemelik ortaya çıkar. --------) Kaçınma

c. Klasik Şartlanma Teorisi: Çocukluktaki tekrarlar strese bir reaksiyondur. Eğer bu tekrarlar, yine kelimeler, durumlar, kişiler, dinleyiciler, değişik konuşmacı durumları gibi olumsuz duygularla beslenirse kekemelik doğar.

3. Kekemeliğin fizyolojik aksama/eksiklik olması:
Diğer görüşler kekemeliği nasıl çevresel faktörlere bağladılarsa, bu gruptaki görüşler de kekemeliği kişinin kendisinde aramaktadır.

a. Serebral Dominans Teorisi: Kekemelerde gelişmemiş bir dominans olduğunu söyler. İnsanlar sol yarıküreyi baskın olarak kullanırlar, bazı çocukların sağ yarıküresi fazla baskınlık gösterir. Bu çocuklara sol elle yazarken sağ elle yaz diye zorlama yapılmış ve o nedenle kekemelik ortaya çıkmıştır. Örn: Çift taraflı dinleme testlerinde 2 kulağa ayrı sözcükler verilir ve hangilerini daha çok hatırladığına bakılır. Normaller-beklenildiği üzere – sağ kulağa verileni daha fazla hatırlarlar. Kekemeler de sağ kulağa verileni daha fazla hatırlarlar ama sağ kulak avantajı daha azdır.

b. Gecikmiş İşitsel Geri-iletim/bildirim (feedback) Teorisi: Normal insanlar ağızlarından çıkanı 1 sn. gecikme ile bazen daha da az duyuyorlarsa konuşma mekanizmaları bozuluyor ve kekeliyorlar, şaşırıyorlar. Demek ki kekemelerde de böyle bir sorun olabileceği teorisi ortaya atılmıştır.


c. Konuşmanın Koordinasyonu için Fizyolojik Kapasitenin Azlığı:

1. Zihinsel motor bozukluk

2. Algısal bozukluk

3. Fonasyon, artikülasyon ve respirasyonun motor koordinasyonunda bozukluk

4. Konuşma üretiminin içinde yatan merkezi sistem süreçlerinde bozukluk

4. Eklektik teoriler (birşey eklektik olduğunda tek başına değil karmadır):

Eklektik bakış açısında kişi tek başına ele alınır. Eğer pek çok faktörün bir arada olabileceği kabul edilirse tedavide de pek çok yönden yaklaşılır. Böylece kişilere göre değişik tedaviler ortaya çıkabilmektedir.

KEKEMELİĞİN SEMPTOMLARI

1- ENGELLERİ

a- Tekrarlar: Tekrarlanan birden fazla sözcük olabilir. Tek sözcük, hece, ses olabilir. Bazen ses ve heceyi ayırt etmek zor olabilir.(P-p….peki, ol-ol…….olmaz, ben de- ben de –ben de geleceğim gibi) Bunlar hep ilk hece ilk ses ilk sözcüktür.Genellikle sözcük ve daha uzun ifade tekrarlanıyorsa tehlike az, ses ve hece tekrarlanıyorsa tehlike var demektir. Bu da daha yerleşik bir kekemeliktir.

b- Uzatmalar: Sesleri uzatma şeklindedir. Örneğin ünlülerin hepsi ve ünsüzlerin bir kısmı uzatılır.( fffff….fare, aaaa….aldım)

c- Patlamalar: Düzensiz solunum ve kararsız konuşmaya bağlı olarak sözcüklerde alışılmadık vurgulamaların ortaya çıkmasıdır. Aslında bir çeşit uzatmadır. Patlamalı kapantılı sesler patlatılıyor. Basınç biriktirip o süreyi uzatıyor, kapalı fazın fazla uzatılması ve çok beklediği için de basınç artıyor ve ses aspirasyonla çıkıyor.(p…p…pantaloon)

d- Sessizlik: Gereğinden fazla duraklamak, uygunsuz yerde duraklamalar, sözcük başında bazen de sözcük arasında olabiliyor.(Vurgulu heceden sonra duraklama olabiliyor.)

2- SÜRESİ

Bu semptomların süresi de çok önemlidir. Yüz sözcük veya yüz cümle alınıp kaç defa takılmış, kaç engel olmuş ve bunların her birinin süresi toplanıp ortalamaları alınır. Kekelemenin ortalama süresi aşağı yukarı 1 saniyedir.(orta derecede kekeleyen)
3- SIKLIK
Kullandığı sözcük ya da hecenin kaçta kaçında kekelediği önemlidir. Ortalama olarak kullandıkları sözcüklerin %10 unda, hecelerin % 15 inde kekelerler. Bu durumdan duruma değişir. En hafifi %5, en ağırı %25-%75 tir.
4- DAĞILIM
Hangi sözcüklerde hangi seslerde kekeliyor, belli bir düzeni var mı? Buradaki amaç tutarlılık kavramının belirlenmesidir. Aynı paragrafı tekrar tekrar okutunca aynı seslerde, hecelerde, sözcüklerde kekemelik olup olmadığı belirlenir. % 65 - % 70 tutarlılık vardır, genelde aynı sözcüklerde kekelerler. Belli ses korkuları belli hece korkuları var mı?

5- EK SEMPTOMLAR
Belli bir sesin çıkartılması ve konuşma sırasındaki gerginliğin atılmaması, nefesin engellenmesine ve tıkanmasına yol açar. Karşılıklı konuşmayı kontrol edebilmek için gösterilen mücadelenin işaretleri açık olarak görülebilir. Konuşmanın akıcılığı ve ritmi bozulmakla birlikte yüzde gerilim, kaş-göz oynatma, başın ani hareketleri, bütün bedende istenmeyen jestler gözlenebilir ve her ses birimi bu tıkanmalardan etkilenebilir.
Konuşmada güçlük yaşandığı anda bazen fazladan sözcük ve sesler eklenir: aman!, ya! , yani!, sey! gibi .

*FİZYOLOJİK SEMPTOMLAR
Kekemelerin bir takım fizyolojik semptomlarının heyecan ve egzersiz sonucunda ortaya çıktığı görülmüştür. Hızlı kalp atışı, fazla adrenalin salgılanması, artan refleksler, kan dağıtımında değişiklik, beyin dalgalarında değişiklik. Konuşma organlarıyla ilgili fizyolojik semptomlara baktığımızda yanlış soluma, nefes alırken konuşmaya çalışma, larinks kaslarında aşırı hareketli ve telaşlı durum ve koordinasyon bozukluğu. Bazı çalışmalar kekemelerin el becerilerini ve artikülasyonunu da yavaş bulmuştur.

NE ZAMAN YARDIM GEREKİR?
2-6 yaş arasındaki çocuklar genellikle sözcük ve cümleleri tekrarlarlar. Konuşmalarında “ımm, şeyyy, eeee..” sıkça kullanılır. Bu normal “akıcı olmayan konuşma” olarak adlandırılır. Eğer bu dönemde çocuğun konuşmayı öğrenmeyi
Sürdürdüğünü, yepyeni sözcüklerle karşılaştığını, bu sözcükleri cümlede yerli yerine oturtmak için çabaladığını, konuşma ile ilgili kaslarının gelişmekte olduğunu, sorularla keşiflere yöneldiğini dikkate alırsanız, bu yoğun çaba gerektiren süreçte onun konuşmasının akıcılığının zaman zaman bozulmasını anlayışla karşılayabiliriz.
Eğer;
* Çocuğun konuşması ile ilgili kaygı yaşıyorsanız,
* Çocuk konuşma ile mücadeleye girişmiş görünüyorsa ya da zorlandığında konuşmasının akıcılığı bozuluyorsa,
* Konuşma ile ilgili kaslarda artan bir gerginlik dikkatinizi çekiyorsa yardım almak gerekir.
Kekemelik için psikiyatristlerden, psikologlardan, özel eğitim öğretmenlerinden, çocuk gelişimi ve eğitimcilerinden, odyologlardan, psikolojik danışmanlardan, nörologlardan da destek alınabilir.

TEDAVİDE;
*Psikoloji
*Aile tutumları, yaklaşımları, inançları
*Konuşma davranışları
*Yaşı en önemli faktörlerden biridir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kekemelik Nedir? Neden Oluşur?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Sabahattin ZENGER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Sabahattin ZENGER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     9 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Sabahattin ZENGER'in Makaleleri
► Anksiyete Nedir? Neden Oluşur? Psk.Nihal ARAPTARLI
► Kekemelik Nedir? Psk.Tuğba ÇETİNKAYA
► Kekemelik Nedir? Psk.Mehmet UYAR
► Kekemelik Nedir, Ne Yapmak Gerekir? Psk.Hayriye ÖZCAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,962 uzman makalesi arasında 'Kekemelik Nedir? Neden Oluşur?' başlığıyla benzeşen toplam 41 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Nedir Bu Depresyon? Haziran 2016
► Bağımlılığı Tanıma Eylül 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:26
Top