2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kekemelik İnsanın Kaderi mi?
MAKALE #4796 © Yazan Psk.Sabahattin ZENGER | Yayın Nisan 2010 | 10,345 Okuyucu
Bu soru yıllardan beridir bir tartışma konusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Öncelikle bu kekemeliğin ne olduğuna bakmak gerektiğini düşünmekteyim. Kekemelik; konuşmanın akıcılığı ile ilgili bir iletişim bozukluğudur. Ses, hece ve sözcüklerde uzatmalar, tekrarlar veya duraklamalarla ortaya çıkan konuşmanın akıcılığının bozulduğu bu durum ”KEKEMELİK“ olarak adlandırılmaktadır. Artık, kişinin ne konuştuğundan çok nasıl konuştuğu dikkat çekmeye başlar. Konuşan kişi de dinleyenler gibi durumu fark ettiğinde, konuşma güçlüğüne korku ve endişe de eşlik etmektedir. Bazı durumlarda belirgin yüz ve vücut hareketleri konuşma çabası ile birlikte görülebilir. Bunlara kısaca “TİK” diye adlandırılmaktadır. Kekemeliğin insanın kaderi mi? Sorusuna gelmeden önce ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı sorusuna cevap verilmesi daha aydınlatıcı olacağını düşünmekteyim. Kekemelik, genellikle dil gelişiminin erken dönemlerinde ortaya çıkar ( 2-6 yaş). Bazı durumlarda, okul çağında, nadiren yetişkinlikte de ortaya çıktığı görülebilir. Bu duruma çocukluk dönemi hastalığı olarak da bakılabilmektedir. İstatistiklere göre yarıya yakını kendiliğinden geçer, diğer yarısı kalıcı olarak kalmaktadır. % 75 kadarı 3,5 yaşından önce başlar. Erkeklerde bu rahatsızlık daha sık rastlanır. Erkeklerde rastlanan kekemelik küçük yaşlarda ½ oranındadır. İlkokulda bu oran 1/5 olarak değişir. Kızlarda erkeklere oranla kendiliğinden iyileşme daha fazladır. Davranış standartlarının yüksek olduğu toplumlarda kekemelik fazla; kriter davranış standartlı, çocuktan beklenti, rekabet anlayışı fazladır. Daha toleranslı, rekabet ve cezanın az olduğu toplumlarda kekemelik daha az görülmektedir.
Kekemeliğin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Fakat farklı görüşler bu konuyu aydınlatmamıza yardımcı olmaktadır. Ancak kekemeliğin tek bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmadığı görüşü hakimdir. Kimi uzmanlar, kekemeliği yapısal bir bozukluk olarak ele alırken, kimi öğrenilmiş bir davranış, bir direniş belirtisi olarak tanımlamakta, bir başkası da çevresel nedenlerin kekemelikte önemli rol oynadığı görüşünü savunmaktadır.

Kekemelik davranışları çok değişken olabilmektedir. Bazen şiddeti artarken, bazen hiç görülmez veya şiddeti azalır. Kendinden küçüklerle konuşurken, şarkı söylerken, (ezberden söylediği için, dikkat konuşmadan başka şeye çekildiği için) toplu halde konuşurken, söyleyecekleri yazılı olarak verildiğinde, birisinin söylediği tekrar edilirken, kendileri otorite konumunda ise kekemelik azalır, bazen de kaybolur. Bazen alışılmışın dışında bir tarzla konuşursa: bağırmak, tiz sesle konuşmak, fısıldamak, konuşma temposunu yavaşlatma gibi durumlarda kekemelikte azalma görülebilir. Ritmik konuşmada da kekemelik azalabilir.

Bazı durumlarda kekemelik artmaktadır. Telefonla konuşurken (sadece konuşma ön planda olduğu için), kalabalık önünde, söylenmesi zor sözcüklerde, zaman baskısı olduğunda, sabırsız dinleyicilerle, (siz konuşurken başka şeylerle ilgilenen, sürekli saatine bakan, devamlı gözlerini kaçıran, konuşmacının sözünü tamamlayan dinleyici) söyledikleri anlaşılmayıp tekrarlatılınca, sosyal tedirginliğin fazla olduğu durumlarda kekemelik şiddetlenir.

Kekemelerin bir takım fizyolojik semptomlarının heyecan ve egzersiz sonucunda ortaya çıktığı görülmüştür. Hızlı kalp atışı, fazla adrenalin salgılanması, artan refleksler, kan dağıtımında değişiklik, beyin dalgalarında değişiklik. Konuşma organlarıyla ilgili fizyolojik semptomlara baktığımızda yanlış soluma, nefes alırken konuşmaya çalışma, larinks kaslarında aşırı hareketli ve telaşlı durum ve koordinasyon bozukluğu.
“Kekemelik, ilaçlarla geçer” (!) İnancı ile ilgili yaygın bir inanış bulunmaktadır. Henüz dünyada kekemeliği geçiren bir ilaç tedavisi bulunamamıştır. Fakat bazı doktorlar kekemelik şikâyetiyle başvuran ailelere bazı ilaçlar önermekte ve bu ilaçların çocuğun konuşmasını düzelteceği yönünde yanlış bir izlenim yaratmaktadırlar. Kekemelik tedavisi için önerilen bu ilaçların çocuğu zaman çocuk için zararlı bir etkisi olmamakla birlikte hiçbir yararlı etkisi de bulunmamaktadır. Ailelerin kekemeliği düzeltecek, bilimsel olarak ispatlanmış herhangi bir ilaç tedavisi olmadığı konusunda bilinçli olmaları ve bu tip tedavilere bel bağlamamaları çok önemlidir.

Kekemelik İnsan Kaderi mi? Sorusuna geldiğinde, insanların bu soruya vermiş olduğu cevaplar farklıdır. Her kekeme, bu durumunun değişmesi için mutlaka tedavi amacıyla bazı girişimleri olduğu bilinmektedir. Bu genelde bir Psikologa, Doktora, Psikiyatriste veya bir uzmana başvurmuşlardır. Bazen de internette indirdikleri yazılar veya çevreden edindikleri bilgilerle bu sorunun üstesinden gelmeye çalışmışlardır. Sonuç genelde başarısız bir şekilde sonuçlandığı için kişi bu durumunu kabullenip, bu rahatsızlıkla yaşama bu durumunu kabullenme yoluna gitmiştir. Kısaca bu durumun kendisinin bir kaderi olduğu inanmıştır ve bu durumla yaşamaya çalışmıştır. Bu durumunu kabullenip, bu durumla yaşamaya çalışan kişiler aslında gelecekteki hayallerini, mesleklerini ve kariyerlerini bir kenara bırakmış olmuşlardır. Belki de bu durumun farkında değillerdir. Sosyal çevrelerinde geri çekilme, her an insanların onlarla dalga geçeceği düşüncesi, okul hayatındaki başarısızlıklar, duygusal ilişkilerdeki geri çekilmişlikler… Sosyal ilişkilerinde en mutlu olacakları dönemde bu sorunlarla yaşamayı, öğrenmenin en aktif olduğu dönemde geri çekilerek sınıfın en arkasına oturmaları, “aman hoca bana soru sorup da rezil olmasam!” gibi düşüncelerle saklanmaları en ıstıraplı anları olmuştur. Sadece bu durumla yetinmeyi belki kabulleneceklerdir. Fakat sorun bu kadarla da bitmemektedir. İlköğretimden sonra SBS sınavıyla atanmak istedikleri Harp Okulu Liseleri, Anadolu Öğretmen Liseleri, Sağlık Meslek Liseleri ve Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Liseleri ile Anadolu Meslek Liselerinin Ağırlama ve Gıda Teknolojisi ve Seyahat Acenteciliği Alan /Bölümlerine kayıt yaptırmak isteyenlerden Sağlık Kurulu Raporu istenilmektedir. “Fiziki görünüşü itibarıyla, bilinen bir bedeni ve ruhi bozukluğunun bulunup bulunmadığı (kekemelik, körlük, şaşılık, sağırlık, yürümeye engel derecede topallık, cücelik, bulaşıcı kellik ve benzeri özrü) olup olmadığı” şartları aranmaktadır.

Sorun sadece gideceği lisede aranan şartlar değildir. Üniversitede seçeceği bölüm, Polis Akademisi Giriş Koşulları, KPSS bazı bölümlerde Bakanlıklara atanma şartı olarak belirlenmektedir.

Yukarıda tedavisi mümkün olan fakat bir şekilde “ Kekemelik İnsan Kaderidir.” diye algılayan bireylerin yaşamış ve yaşayacakları sorunları ele aldım. Benim görüşüm “Kekemelik İnsan Kaderi Değildir.” Tedavisi mümkün olunan ve 6-60 yaşına kadar tedavisi mümkün olan bir rahatsızlık olduğu yönündedir. İlaç kullanmadan, doğru teknikler ve yönlendirmelerle kısa sürede tedavisi mümkün olan bir rahatsızlık olduğu yönündedir. Yeter ki umudunuzu yitirmemeniz ve bu işi, bu alanda çalışan profesyonel insanlardan tedavisi için yardım talebinde bulunmanız gerekmektedir.
6 yaşından önce bu rahatsızlığın tedavisinin daha rahat olduğu ve temelde altından yatan psikolojik rahatsızlığın Psikoterapi ve Aile Danışmanlığıyla çözüleceğini de vurgulamakta fayda vardır. Kekemelik tedavisi, tedavisinin zor olduğu bir rahatsızlık olmadığı görüşü mevcuttur. Fiziksel ve Nörolojik rahatsızlıklardan kaynaklanan bir rahatsızlık olmaması bu tedaviyi mümkün kılmaktadır.
Yukarda saymış olduğum Liselere giriş ile ilgili yönetmelikler aşağıda verilmiştir. Bakmak isteyenler yönetmeliği bulma noktasında sıkıntı yaşamamaları için aşağıda verilmiştir.


Sabahattin ZENGER
PSİKOLOG

- Askeri Liseler: Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nin “c” fıkrası
- Sağlık Ve Sosyal Yardım Bakanlığından: “Sağlık Meslek Liseleri Yönetmeliği Madde 89- Genel Koşullar “b” fıkrası
- Milli Eğitim Bakanlığı Anadolu Öğretmen Liseleri Yönetmeliği: Aday Seçimi Madde 9- “f” fıkrası
- Polis Akademisi Giriş Koşulları, Sağlıkla ilgili Koşullar 2 madde’de belirtilmiştir.
- Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Liseleri ile Anadolu Meslek Liselerinin Ağırlama ve Gıda Teknolojisi ve Seyahat Acenteciliği Alan/Bölümlerine Özel Başvuru Şartları kısmında belirtilmiştir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kekemelik İnsanın Kaderi mi?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Sabahattin ZENGER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Sabahattin ZENGER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Sabahattin ZENGER'in Makaleleri
► İnsanın Dayanılmaz Kaygısı Psk.Gülderen KILIÇ
► Postmodern İnsanın Psikanalizi Psk.Dnş.Yusuf BAYALAN
► İnsanın Dört Zindanı Psk.Tuğba DEMİRÖZ
► İnsanın Hedeflerini Özelleştirilmesi Psk.Dnş.Hüseyin ÇETİNKAYA
► Modern İnsanın Psikolojik Analizi Psk.İzzet GÜLLÜ
► İnsanın Ruhsal Gelişim Evreleri Psk.Mehmet Emin KIZGIN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Kekemelik İnsanın Kaderi mi?' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Nedir Bu Depresyon? Haziran 2016
► Bağımlılığı Tanıma Eylül 2014
► Kekemelik Nedir? Neden Oluşur? ÇOK OKUNUYOR Nisan 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:00
Top