Eğer internette sürekli online (çevrimiçi) iseniz artık hayata ofline olabilirsiniz. Peki, bunu sorun olarak görmekte miyiz?

İnternete girmeniz gereken belirli bir saat, belirli bir yer yoktur her zaman her yerde girebilirsiniz. Evde, işyerinde, okulda, restoranlarda ve son olarak sınırların tamamen kalktığı cep telefonlarımızla hiç uyumayan, gecesi gündüzü olmayan bir dünyanın parlak ekranın karşısındayız. İnternette devletin size verdiği bir kimlik yoktur ya da annenizin babanızın taktığı ad. Orada “Kimlik-sizsiniz” dir.

Her şeyin daha külfetsiz, zahmetsiz olması internetin temel çekici yanıdır, örneğin kepenklerini kapatmayan bir alışveriş merkezi olan internette rahat rahat saatlerce alışveriş yapabilirsiniz, yasak olmayan gecesi gündüzü olmayan bir kumarhane olan internette günlerce kumar oynayabilirsiniz, kapanmayan bir kütüphane olan internette sabahlayabilirsiniz, hiç bitmeyecek bir konser olan internette müzik dinleyebilirsiniz ve bunların hepsini yapabilirken, patronsuzsunuz yani patron sizsiniz. Hiç kuşkusuz internetin kullanımı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygınlaşmış ve süratle yayılmaya devam etmektedir.

Son yıllarda klinisyenler internet bağımlılığı konusunda pek çok olgudan bahsetmekteler.

“Günümüzde internet ve bilgisayar kullanımının yaygınlaşması ile birlikte aşırı kullanımı da önemli bir sorun haline gelmiştir. Halen internet bağımlılığının gerçek bir hastalık olup olmadığı tartışılmakta ise de, bağımlılık davranışının gösterilmesi nedeni ile tanınması ve tedavi edilmesi gerektiği konusunda görüş birliği mevcuttur. İnternet bağımlılığı herhangi bir bağımlılık sorunu veya psikiyatrik bozukluğu olmayanlarda bile gözlenebilmekte, sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulmaya neden olabilmektedir. Son yıllarda klinisyenler internet bağımlılığı konusunda pek çok olgudan bahsetmekteler.”

İnternet bağımlılığının belirtileri

Bilgiye anında ulaşabilme gibi çok önemli işlevi olan internetin bağımlılık yapması konusunda bazı uzmanların kaygıları vardır. Bir hastalık olup olmadığı üzerinde tartışmalar bulunmaktadır. Tam bir fikir birliği olmasa da uzmanlar bu bağımlılığı aşağıdaki gibi tanımlamıştır.
· Internet'e her gün bağlanmak,
· İnternetin başından kalkınca titreme, terleme gibi yoksunluk tablosu görülmesi,
· Flört, sohbet sitelerinde saatlerce zaman geçirmek, zaman kısıtlamasına gitmemek.
· Uykusuz kalma, beslenme akışkanlığının bozulması,
· Aile bağlarının zayıflaması, eşler arasında iletişimsizlik gibi sosyal işlev bozukluğu

İnternetin yaygın kullanım amaçlarından bir tanesi de sexual hayata hizmet eden penceresidir (görsel, panter bulma…). Bazı istatistikî verilere göre en çok bu alanda kullanılmaktadır.

İnternet bağımlılarının ilgi alanların başında kumar, pornografi, flört, sohbet, sanal seks gelmektedir. Uzmanlar sanal ortamda flört, sohbet ve sanal seksin yaşanabilir bir özgürlük olduğunu belirtmektedirler. Bağımlılık haline gelmesi ve eşler arasında aldatma halini alması sorunları doğurmakta olduğunu belirtmektedirler.

İnternette seksüel içerikli aşırı doküman edinme, aşırı seksüel arkadaş edinmenin olumsuz etkileri
-İnternetin seksüel amaçlı kullanımı, en yaygın aldatma yöntemi olarak karşımıza çıkması.
-Cinsel yolla bulaşan hastalıkları içeren kişilerle korunmasız cinsel ilişki yaşama riski.
-Sigara, alkolizm ve seksüel internet kullanımının paralelliği.
-İnternetin seksüel dünyasında yaşamayı, gerçek dünyaya tercih edilmesi.
-Cinsel sırların çok daha kolay paylaşımına izin vermesi, gerçek dünyada sırlarını paylaşmasını zorlaştırıp evlilikteki güveni ve motive edici etkileri ortadan kaldırması.
-Ekranın karşısında edindiği öz güvenin yalancılığının, gerçek dünyada ki öz güvenini sarsması.
-Masturbasyon ve fantezilerin getirisi suçluluk duygusunun artması.
-Kişinin utanma ve kendini suçlu hissetmesini azaltmak yerine daha fazla cinsel sırlara sahip olması.
-Gerçek hayattaki, ikili ilişkilerde hayal kırıklığı.
-Çok erken yaşta internetin seksüel yüzüyle tanışmanın önünde engel olmamasının getirileri.
-Daha kolay negatif vücut imajı kazanmak, seksüel resim içeren sitelerdeki figürlerin özümsenmesi. Örneğin penis boyunun yeterli olmadığını düşünmek, göğsünün diri olmadığından şikâyet etmek.
-Seksüel sorunlar için profesyonel destek yerine internetin çıkış yolu olarak görülmesi.
-Gerçek hayatta çiftler arasındaki duygusal bağı azaltması, samimi ilişkiler kurulmasını engellemesi.

İnternet kullanıcalrının cinsel yolla bulaşan hastalıklar hakkında daha bilgili olması gerekirken

Dr. M. Çelik ve arkadaşlarının Türkiye’de yaptığı çalışmada internet üzerinden bilgi erişimine hızlı ve kolayca ulaşılabilmesine rağmen sanılanın aksine internet kullanıcılarının cinsel yolla bulaşan HIV/AİDS ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklar hakkında toplumun diğer kesimlerinden daha fazla bilgili ve bilinçli olmadığı görülmüştür.

“İnternetteki özgürlüğün sınırının çocuk pornografisiyle çizilmesi gerektiği hususunda genel bir uzlaşma sağlanmıştır.”
“Cinsel amaçlı ve şehvet hissi ile, çocukların seviyesi ne olursa olsun bir cinsel faaliyette görüntülendiği materyallerin elde bulundurulması ve yayınlanması olarak tanımlanabilecek çocuk pornografisi, dileyen herkesin serbestçe girip dolaşabildiği internet sebebiyle yaygınlaşmaktadır. Çocuk pornografisinin “çocuğun cinsel açıdan sömürülmesi” demek olduğu şeklindeki özel bir anlayışın etkisiyle, internetteki özgürlüğün sınırının çocuk pornografisiyle çizilmesi gerektiği hususunda genel bir uzlaşma sağlanmıştır. Bilgisayar ve internet aracılığıyla işlenen çocuk pornografisi suçlarının tespiti, önlenmesi ve cezalandırılabilmesi için yapılan hukuki düzenlemeler de, günümüzde ayrı bir problem sahasının oluşmasına yol açmıştır.”

· Birgül Elbozan Cumurcu, Burhanettin Kaya. Trikotilomani, Cilt Yolma Bozukluğu ve Patolojik İnternet Kullanımı Olan Bir Olgu Klinik Psikiyatri Dergisi, 2004:7(2):127–131.
· M. Çelik, O. Arıcan, D.Çeliköz-Özkan: Turkish İnternet users awareess of and attitudes toward HIV/AIDS and other STDs. Acta Dermatoven APA Vol 16, 2007, No 1
·AB Isır, T Isır, L Tiftik, İnternette Çocuk Pornografisinin Karşılaştırmalı Hukukta İrdelenmesi, Gaziantep Universitesi Tip Fakultesi Adli Tıp ABD, Gaziantep, Adli Psikiyatri Dergisi 2007;4(1):3–16