2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



"Ölümsüzlük İhtiyacı" ya da "Ebedilik Duygusu"
MAKALE #5677 © Yazan Dr.Hamdi KALYONCU | Yayın Ekim 2010 | 6,498 Okuyucu
"ÖLÜMSÜZLÜK İSTEĞİ" ya da "EBEDİLİK DUYGUSU"


Aklın Fiyatı Ne Kadardır?

İnsanoğlu, hayatını tehlikeye sokmayacaksa, herhangi bir organını bir şeylerin karşılığında vermeye razı olabilir. Bu, onun yaşadığı sıkıntıları azaltacaksa, başka çaresi de yoksa mesela bir böbreğini vermeyi düşünebilir.
"Bir kolunuzu neyin karşılığında verirdiniz?" diye sorulsa, çoğu insan, "hiç bir şey", "hiç bir şeyin karşılığında vermem!" diyebilir.
"Herhangi bir organımı hiç bir şeyin karşılığı olarak vermek istemem" diyecek insanlar elbette çoktur. Ama öyle durumlar ve öyle teklifler olur ki, bazı organları verme konusunda "evet" denebilir.
Vücutta çoğu organ yedekleri ile birlikte yaratılmış. İki böbrekten biri gitse, öteki de yarıya kadar olmasa, yani bir böbreğin yarısı sağlamsa herhangi bir problem olmadan hayatımıza devam etmemiz mümkün. Karaciğerin onda dokuzu yedek. Onda biri sağlam kalana kadar, kişi hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürür.
Ama akıl? Aklın yedeği yok. Aklın karşılığını ödeyecek bir fiyat da olamaz. Aklın en önemli anlamı onunla “varlığımızı idrak” edebilmemizdir. Var olmak büyük bir nimet, varlığından haberdar olmak daha da büyük nimet.
Yaşıyor ve yaşadığınızı da biliyorsunuz. Taş gibi, bitki gibi, diğer canlılar gibi değilsiniz. Yaratıldığınızın, kendinizin ve çevrenizin farkındasınız ve farkında olduğunuzu da biliyorsunuz. İşte şuur!
Bilinçli olmak bu!
Bu da ancak akılla mümkün! Akıl olmadan bu bilince erişmek imkansız. Onun için akıl büyük nimet!
Varlığınızın farkına varmanız akılla mümkün olduğu gibi, sahip olduklarınızın bilincinde olmanız için de akıl gerek! Akıl olmadan, sahip olduklarınızın idrakine varamazsınız,!
“Sahibi olduğunuz” idraki içinde değilseniz sahipliğin bir anlamı olamaz.
Bir ev sizin, bina sizin, bir köy, bir semt, bir şehir sizin, ama siz bilmiyorsunuz! Bilmenizi sağlayacak aklınız yok!
Bir ülke sizin, siz o memleketin padişahısınız ama bilemiyorsunuz!
Dünyayı size vermişler, ama siz farkında değilsiniz!
Kainatı size teklif etseler, karşılığında aklınızı isteseler, verir misiniz? Elbette hayır! Veremezsiniz! Çünkü, aklınız gittikten sonra, siz, sizin olanın farkında olamayacağınız için; bilemeyecek, tadını çıkaramayacak, hazzını alamayacak, boş boş bakacaksanız! Ne kıymeti olabilir?!
İşte akıl! Büyük nimet! Ve onun insan için değeri biçilemez. Hiçbir karşılık onun fiyatı da olamaz!


En Güçlü İstek; “Ölümsüzlük.!”

Size “var” olduğunuzun, yaşadığınızın idrakini sunuyor. Sizi sizden, sizi çevreden, sizi 'Var eden'den haberdar ediyor. Varlığınızı idrak ediyorsunuz.
Varlığınız, hayatınız, siz..!
"Var" olmuşsunuz!
"Var" olmuşsanız ve bunun idrakinde iseniz varlığınızın anlamı başlamış oluyor ama tamamlanmış olmuyor. “Varlığın” tam olarak anlamlı olabilmesi için "varlığınızın sürmesi” gerekecek. Sürdürülmesi imkansız bir “varlığın” acıdan başka anlamı olabilir mi?
Sürdürülemeyen bir "var"lığın var ikenki hissiyatı, kaçınılmaz olarak, “yok oluş” gerçeği ile birlikte değerlendirilecek ve bu da sadece “acı” olacaktır.
“Varlığını sürdürmek", "var" olmaya devam etmek; ölümsüzlük yani "ebedilik" duygusu!
Bu duygu o denli önemli ve güçlüdür ki..! “Var” olduğu andan itibaren onu kabullenemeyen iblis, insanı sapıttırmak için bu “en güçlü” duygusunu, en büyük zaafı olarak görmüş. Ve bu “ebedilik duygusu”na hitap ederek, ondan istifade ile insanı yakalamaya çalışmış. Ona; "Sana ebediyen var olmanın sırrını vereyim mi?" diye seslenerek işe başlamış.


“Ölüme Karşı Tepki” Temelinde Ölümsüzlük Duygusu

Ölüme karşı tepki göstermenin temelinde “ebedilik duygusu” yatar.
Ölüm “yok olma” olarak algılanıyorsa, bunun insan psikolojisi açısından kabul edilebilir ve dayanılır bir tarafı olamaz.
İspanyol filozof Miguel de Unammuno, “sonsuza dek yok olma” düşüncesinin korkunç ve dayanılmaz olduğunu;
“Yok olmaktansa ebediyen cehennemde yanmaya razı olduğu, çünkü hiçbir şeyin kendisine ‘hiçlik’ kadar korkunç görünmediği” sözleri ile ifade ediyor.”( ) Miguel de Unammuno, Yaşamanın Trajik Duygusu, çev.Osman Derinsu, İst. 1986, s.20


Aklı Korumak İçin "Ölümsüzlük" İnancı

"Akıl"la var olduğunun bilincine erişen insan, aklını koruyabilmek için "var olacağı garantisi"ne muhtaç. Ölümden sonra hayatın varlığı ve bu hayatta kendisinin de varlığını sürdüreceğine inancı olmayan birinin aklını koruması ne mümkün!
Bunun için, öncelikle hayatı da, ölümü de elinde bulunduran bir Kudret'e inanmak gerek. Gücü her şeye yeten, ilmi her şeyi kuşatmış, alemlerin sahibine inanmak; öncelikle temel ihtiyaçlarımızdan biri olan “güven” içinde olmak için gerekli. “Güvenilecek” bir Kudret’e sığınmak, öylece huzura ermek.!

"Gücü her şeye yeten bir varlığın bizi gözettiğine inanmaktan kaynaklanan güvenlik duygusu inkar edilemez derecede caziptir. Ölümden sonraki yaşama beslenen inanç, ölüm korkusu için harikulade bir panzehirdir. Bütün bu etmenler bir çok insanı Tanrıya iman etmeye sevk eden güçlü saiklerdir." ( ) Nigel Warburton, Felsefeye Giriş, s.39

Ebedilik duygusu, ölümden sonraki hayatın varlığına olan inanç, akıl ve ruh sağlığı için ihmal edilemeyecek ve yeri hiçbir şeyle, hiç bir şekilde doldurulamayacak derecede önemli!
Aksi halde var olmanın da, var olduğunu idrak etmenin de faydası yok! Hatta çok büyük ve telafi edilemez, korkunç zararı var. O zaman "var olduğunun farkına varmış olmak" büyük ıstırap.
Var olmayacaksa insan, var olduğunu da bilmemeliydi; taş-toprak gibi, bitkiler gibi, aynen öteki mahluklar gibi!
Hızla ölüme doğru akıp giden bir hayatta, ölümden sonra da “var olma”nın tesellisi başka ne ile karşılanabilir ki?!
Aksi halde “akıl” ile “var oluşun idraki”ne ermiş olmanın kaçınılmaz sonucu “çıldırmak” olacaktır. Bundan kaçabilmenin tek yolu da, bizi uyuşturacak ve korkunç “son”u düşündürmeyecek yöntemler geliştirmek olacaktır.
“Modern Batı yaşam tarzı”nın geliştirdiği gibi.!



İki Tarafta da Ölümsüzlük İhtiyacı

“Ölümsüzlük ihtiyacı” en temel ihtiyaç!. “Ölüm” gerçeğinin de kaçınılır ve tartışılır bir tarafı yok. Öyleyse insanoğlu ebedileşme duygusunu nereden ve nasıl karşılayacak?
Bu duygunun hem bu tarafla hem de öte hayattaki yansımaları söz konusu.

I. Bu dünyada ebedileşme meyli

Ebedileşme duygusunun bu dünyadaki yansıması, kendinden sonra geriye
kalacağını ve ismini yaşatacağını bildiği eserler bırakma şeklinde tezahür eder.
Bu, hemen herkeste çocuklar ve torunları ile nesillerinin devamı ile bir ölçüde karşılanır. Bazılarında bir vakıf, bir kitap bırakmaktan, bir büyük ibadethaneye, bazen de bir organizasyon, hatta imparatorluğa kadar varan şekillerde olabilir.
Bu duygunun müspet bir yönlendirmesi de, kutsal kitapların “sadaka-i cariye” olarak tavsiye ettiği olaydır. Hayırlı bir evlat, ilimi eserler ve insanların istifadesine sunulan hayratlar gibi!

II. Ölümden sonra ebedileşme

Ölümden sonra ebedileşme arzusu ise, kişinin öldükten sonra bir şekilde var olmaya
devam etme inancıyla karşılanır. Bazıları bu ihtiyacı kutsal kitapların “ahret” ve cennet, cehennem inanışıyla karşılanırken, bir kısmı da başka bir varlıkta yeniden doğma “reenkarnasyon” düşüncesiyle karşılar.

*
“Herkes ölecek, ben de herkes gibi gideceğim. Ölümden korkmadığımı söyleyemem, ama beni düşündüren ve bir türlü kabul edemediğim, unutulup gitmek! Ölen herkes gibi, benim de bedenim çürüyüp toprağa karışacak, kemiklerim toz olup dağılacak biliyorum! Bunu düşünmek beni çıldırtıyor. Uykularımı kaçırıyor.
İşlerden de hevesim kalmıyor.
‘Ben ne için çalışıyorum? Kim için bu kadar koşturup duruyorum? Ne anlamı var bütün bunların?’ Diye sorular beynimi kemiriyor.
Laf olsun diye söylemiyorum; birileri bana ciddi bir şeyler söylesin! Nasıl olacak? Nasıl huzur bulacağım ben? Yok olup gideceksem, niye geldim!
Bu asla olamaz, bunu asla kabul edemem! Beni o çukura yuvarlayacaklar ve üzerimi toprakla kapatacaklar! Sonra..! Sonra çürüyeceksin..! Bu olamaz!
Bütün servetimi, adımı yaşatacak eserlere vakfetsem bu bana yetmez! Ben ne olacağım?
Yıllar sonra, ya da asırlar sonra bir inşaat makinesinin önünde iyice toprağa karışıp kemiklerim bile tamamen toprak olurken ben ne olacağım?
İlaç istemiyorum, bu sorular kafamda iken beni hangi ilaç ayakta tutabilir ki!”
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
""Ölümsüzlük İhtiyacı" ya da "Ebedilik Duygusu"" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Hamdi KALYONCU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Hamdi KALYONCU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Dr.Hamdi KALYONCU
İstanbul
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi4 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Hamdi KALYONCU'nun Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında '"Ölümsüzlük İhtiyacı" ya da "Ebedilik Duygusu"' başlığıyla benzeşen toplam 88 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
--
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:40
Top