2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuğa Güven Duygusu Nasıl Verilmez
MAKALE #5891 © Yazan Psk.Şeyda BOYBEYİ | Yayın Kasım 2010 | 7,832 Okuyucu
Yaşam öyle güzel örnekler sunuyor ki insana görmek isteyen gözler için binlercesi mevcut etrafta.

Çevremdeki ailelere çocukların çok baskı altında nasıl yanlışlar yapabileceğini her zaman anlatmaya çalışırım. Baskı her yerden gelirse çocuk hata yapar, yanlışa sürüklenir, cesarete onaya olan ihtiyacını dışarda arar ve özellikle de böyle durumlarda ailenin tam da istemediği şey ya da kişi olur. Bunları anlatmak için örnekler verirken birkaç akşam önce eşimle beraber uzun zamandır izlemek istediğimiz “Kayıp Balık Nemo” adlı çizgi filmi seyretmeye karar verdik. İki yetişkin neden çizgi film seyreder diye düşünüyorsanız diyebilirim ki yaşamdan alınacak dersleri en saf anlatım ve mizahla çizgi filmlerde bulabilirsiniz. Evde keyifli bir akşam geçirmek için çok güzel bir seçenektir.

Çizgi filmde iki palyaço balığı evlenir ve resiflerde bir anemonun (sadece palyaço balıklarının içinde yaşayabildiği zehirli bitki) içinde yaşamaya karar verirler. Bir sonraki karede 400 tane çocukları olacağını anlarız, henüz hepsi yumurtadır. Anne Balık, çocuklarına isim vermeye başlar ve ilk yumurtanın ismini Nemo koyar. Bu işin uzun süreceğini farkedip daha sonra isim koymaya henüz karar verirler ki, önlerine aniden bir barakuda çıkar. Anne Balık, kaçmak yerine yavrularını kurtarmak için ,saldırıya geçen barakudayı kendine çeker ve ölür. Saldırıda düşen Baba Balık ise gözünü açtığında Anne Balık ile yavruları bulamaz. Tek bir yumurtanın hayatta kaldığını farkeder. Ona da Nemo ismini verir.

İleryen sahnelerde Nemo’nun artık büyüdüğünü ve okula başlamak istediğini görürüz. Oysa Baba Balık buna hazır değildir. Oğlunun büyüdüğünü kabullenmez. Nemo’yu henüz çok küçük olduğuna ikna etmek ister: “Dışarısı tehlikeli ve korkunçtur”, “Oğlu düzgün yüzemiyordur, ayrıca bir yüzgeci de sakattır.”, “Küçük bir balıktır, beceriksizdir…” Bu sahneyi görünce “İşte!” dedim eşime, “bir çocuğun güven ve onay duygusunu ilk olarak aileden aldığını çok güzel örneklemişler ve birşeyi daha fark ettirmişler ki bu baba eğer eşini kaybetmeseydi çocuğunu kaybetmekten bu kadar çok korkmayacaktı.” Yani, çocuğa yüklediği anlamların çocukla ilgisi kalmamış durumda. O eşinin tek yadigarı, eşiyle kurduğu hayallerden geride kalan tek şey. Ama babanın bu kadar çok duyguyu çocuğa yüklemiş olmasının sorumlusu çocuk değil ve bu kadar yükü hak etmiyor. Bir yerlerden çıkar elbet diye düşündüm. Bu sırada öğretmen vatos tüm çocukları sırtına alıp onlara ‘açık deniz dersi’ vermeye götürür.Haberi alan Baba Balık, oğlunun açık denizde başına bir şey gelmesinden korkarak diğer anne ve babaları dinlemez ve Nemo’nun peşinden gider.

Yok mudur etrafımızda tüm çocukların yapabildiği birşeyi kendi çocuğunun yapmasına izin vermeyen ebevynler .Başlarında öğretmen olmasına rağmen ,çocuğuna ya da etrafa güvenmediğini söyleyerek çocuğunun peşinden giden, her hareketini kolaçan eden, arkadaşları ile tartışsa gidip arkadaşlarına kızan, ağlatmışlarsa çocuğu için kavga eden, çocuğunun kendi mücadele etmeyi öğrenmesine izin vermeyen anne babalar... Var biliyoruz ama onlar kendilerini bilmiyorlar. Çünkü Baba Balık’ı durdurmaya, çocuğunun peşinden gitmemesi için ikna etmeye uğraşan diğer anne ve baba balıklar gibi çaresiz kalıyor , korumacı anne babalara ulaşmaya çalışan diğer ebeveynlerin çabaları. Görmüyorlar, anlamıyorlar, en doğrusunu yaptıklarını düşünüyorlar. Mutlaka Nemo’nun babası gibi bir musibet mi yaşamak gerekiyor bu şekilde davranmanın yanlış olduğunu görebilmeleri için?

Çizgi filmde, mola veren yavru balıklar öğretmenlerini dinlerken, Nemo ve 3 arkadaşı ‘denizin üstünde duran tekneye kim daha çok yaklaşacak oyunu’ oynamaya başlıyorlar. Nemo bunun tehlikeli olduğunu ve babasının böyle bir şeyi asla onaylamayacağını söyleyerek reddediyor. Nemo’ya doğrular ve yanlışlar verilmiş, şimdi sırada hayat imtihanı var. Nemo doğru kararı verebilecek mi? Bizler de çocuğumuza verebildiklerimizi verip sokağa oynamaya göndermiyor muyuz? Okul çıkışı kapıda durabilecek yanlış adamların ona neler verebileceğini anlatmıyor muyuz? Sonrasında çocuğumuza güvenmek zorundayız. Verdiklerimiz, eğitimlerimiz ,çocuğumuza ulaşabilmişsek işe yarar ve kendi için en doğru kararı verir. Girmemesi gereken parka girmeden eve döner.Merak etse bile yanlış şeylerin orada olduğunu bilmesi, kararını sizin öğrettiğiniz şekilde ama kendi başına almasını sağlar.. Hele bir de yaptığı şeyi tebrik ederseniz hareketini pekiştirmiş olursunuz. Bir konuda da olsa sizin korumanız olmadan kendini korumayı öğrenmiştir, Ailesinin ona bu konuda güvendiğini düşünen çocuk aldığı güveni yıkmamak için diğer günlerde de o parka gitmez.

Ama bizim Nemo’nun babası, Nemo’nun arkadaşlarını tekneye yaklaşırken görünce Nemo’nun da gideceğini sanır .Nemoya herkesin duyacağı şekilde bağırır,onu arkadaşlarının içinde azarlar, küçük düşürür. Çocuğuna güvenmiyor ve bunu hem peşinden gelerek hem de kararını anlamayarak üstelik gururunu kırarak hissettiriyor. Oysa ki çocuk onay ister iyi ya da kötü. İyi şeyleri onaylarsan iyiye, kötüleri onaylarsan kötüye gider.
Babası Nemo’nun yaptığı hareketi onaylamamıştı, fakat Nemo zaten doğru kararı vermişti ve gitmeyecekti. Baba bunu farkedip oğlunu kararından dolayı tebrik edebilseydi gelişimine ve baba-oğul ilişkilerine oldukça faydalı olabilirdi. Sonuç olarak Nemo arkadaşlarının gözündeki itibarını geri kazanmak ve babasına olan öfkesini göstermek için tekneye doğru yüzdü, arkasından bağıran babası peşinden gitmedi ama bağırdıkça Nemo tekneye daha da yaklaştı hatta dokundu. Tüm arkadaşları hayret ve hayranlıkla bağrıştılar. Arkadaşlarının hayranlığı yapılan hareketi pekiştirebilirdi, eğer sonu kötü bitmeseydi... Çünkü tam dönerken iki dalgıç Nemo’yu yakalayıp tekneye aldılar ve götürdüler. Ertesi gün Nemo bir akvaryumdaydı. Filmin bundan sonrası babanın oğlunu aramak için girmekten korktuğu açık denizlerdeki mücadelesi ile Nemo’nun akvaryumdan kaçma planları, ve yapamayacağına inandığı şeyleri yaparak kendine güven kazanmasıyla devam ediyor.

Bir sahne daha var ki aklımda kalan bunu da paylaşmalıyım sizlerle. Baba oğlunu ararken deniz kaplumbağaları ile tanışır ve birlikte çok hızlı bir akıntıda yol alırlar. Bu sırada yavru su kaplumbağalarından biri şiddetli akıntıdan dışarıya yuvarlanır.Yavrunun geri dönemeyeceğini düşünen bizim baba balık telaşa kapılarak akıntıdan çıkmak üzere harekete geçer . Baba su kaplumbağası bizim korumacı babayı engeller ve tüm yazıda anlatmaya çalıştığım ana fikri kısa bir cümleyle özetler “nasıl geldiğini görmem gerek, kendi kendine gelmeyi öğrenmeli”.

Kontrol, özgürlük, güven, onay.Tek bir cümlede saklı anahtarlar. Böyle ebeveyn olmayı kaplumbağa olmadan da öğrenebiliriz değil mi?

Ebeveyn olmanın zorluğunu içimizde yaşanan çatışmaların çocuk üzerindeki etkisini çok güzel dile getirmiş bir hikayeydi benim için .Bu yüzden paylaşmak istedim .Düşmek üzere olduğunu görüpde düşmesini seyretmek oldukça zor ,düştükten sonra kalkmak için çaba sarfetmesi ,bir dakikada giydirilebilecek bir kıyafetin yarım saatte yavaşça giyilmesini seyretmek ,gerçekten her anne baba için sabır zorlayıcı durumlar.ama bir o kadarda keyifli olabiliyor.bir hafta önce tshırtte kolunu bulamazken artık tersde olsa giymeye başlamış olabiliyor ve sizde geliştiğini öğrendiğini an be an seyretme olanağına sahip oluyorsunuz.döküleceğini bildiğiniz bir su bardağının çocuğunun elinde sallanmaya başlaması ve düşmesi.Salonun ortasına o bardak neden gelir neden orada bulunduğu yerde içmez diye soruyorsunuz kendinize ,ama o gururla bardağı nasıl getirdiğini gözünüze sokmak istercesine 'anne bak anne bak' derken, bardak sallanır ve sular yere dökülür.Amaç nedir?Bunu yapabildiğini annesinede kendisinede göstermek ...O zaman orada bunu yapmasına izin vermek ,çocuğun yapamadıklarını terar denemesine fırsat vermek bir dahaki sefere suyu dökmemesi anlamına gelebilir. Müdahele etmediğimiz her anda çocuk gelişim basamaklarında bir adım daha ilerlemekte ,kendine güveni yükselmektedir.Zamanla pratiklik kazanmaya başlamasıda bu işleri daha hızlı yapmasını sağlar.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuğa Güven Duygusu Nasıl Verilmez" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Şeyda BOYBEYİ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Şeyda BOYBEYİ'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     34 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Şeyda BOYBEYİ Fotoğraf
Psk.Şeyda BOYBEYİ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi228 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Şeyda BOYBEYİ'nin Yazıları
► İlişkilerde Güven Duygusu - Yeniden Güven Kazanmak Mümkün mü? ÇOK OKUNUYOR Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL
► Bebekte Güven Duygusu Psk.Dnş.Müjgan SONUÇ
► Güven ve Güvensizlik Duygusu Psk.Serap DUYGULU
► Temel Güven Duygusu Psk.Ayşe Esma VATANSEVER
► Çocukta Temel Güven Duygusu Meral HASANDAYIOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Çocuğa Güven Duygusu Nasıl Verilmez' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Farkindalık Ocak 2014
► Ana Baba Tutumları Ekim 2010
► Panik Atak Nedir Ekim 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:52
Top