2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Düşük Sonrası Kadın Psikolojisi
MAKALE #5991 © Yazan Psk.Serap DUYGULU | Yayın Kasım 2010 | 27,400 Okuyucu
Anne olmak bir kadın için belki de en özel duygu olması sebebiyle çok büyük önem taşır. Toplumların kültürlerinde anneliğe ve anne olan kadınlara verilen değer,statü ve kutsallık duygusu temel olarak üremeyi ve insan neslinin devamını sağlaması bakımından son derece teşvik edici bir tutumdur.Hamileliğin ne kadar kolay geçerse geçsin aslında ciddi anlamda fizyolojik ve psikolojik değişimler getirdiğini ve doğumdan sonra da farklı boyutlara ulaşmasıyla beraber önemli bir süreç olduğunu biliyoruz.Hamileliğin ardından kucağa alınacak minik bebek daha önceden kadın ve erkek olan rolleri bir anda anne baba konumuna yükseltecek ve eşler bebekle beraber çoğalmanın ve aile olmanın keyfini ve mutluluğunu yaşayacaklardır.Bütün bu duygu durumlarıyla beraber hamilelik döneminin bitmesini beklerken bazen her şey tersine döner ve hamilelik beklenmedik biçimde düşükle sonlanabilir.

Düşük,hamileliğin genellikle 20 haftadan önce kendiliğinden sona ermesi olarak tanımlanır ve hamilelerin % 10 ile % 25’inde düşük görülür.aslında düşükleri vücudun bir seçimi, elemesi olarak görmek de mümkündür.Bazen sorunlu hamileliklerde annenin bedeni bu hamileliği sonlandırabilir.Ancak bazen ortada bir neden yokken ya da kaza,hastalık gibi beklenmedik durumlarda da düşük ortaya çıkabilir.Fizyolojik olarak sevimsiz ve sıkıntılı bir olaydır ama asıl sıkıntı psikolojik olarak yaşanır.Özellikle hamilelik süreci ne kadar ilerlemişse eşlerin yaşayacağı stres,hayal kırıklığı ve üzüntü o kadar yoğun olacaktır.

Hamileliğin ilk haftalarında yaşanan düşükler de çok üzücüdür ama henüz tam olarak oluşmamış bir bebek olması nedeniyle genellikle daha kolay atlatılırlar.Ancak uzun tedaviler ve uğraşlar sonucu elde edilmiş bir hamileliğin ilk günü dahi olsa kaybedilen bir bebek,anne baba adayı için oldukça kötü bir deneyimdir ve hamileliğin ilerlemiş aşamalarındaki düşükler kadar can yakıcı olabilir. Ailenin yaşayan bir üyesini kaybetmiş kadar hüzünlü ve üzücü olarak algılanabilir. Bebeğin doğmadan kaybedilmesi her iki eşi aynı şekilde üzüyor olsa da daha ağır duygusal çöküntüleri yaşayanların kadınlar olduğu unutulmamalıdır. Kadınlar başlarına gelen böylesi üzücü bir duygu durumunda kendi kendilerini sorguluyor, eleştiriyor ve suçluyorlar.Yeniden çocuğu olmayacağını düşünen,umutsuzluğa kapılan bir çok kadın hemen önlem alınmazsa,travma sonrası stres bozukluğu ya da depresyon yaşamaya başlıyor.

Anne adayının bin bir hayal kurduğu,doğmadan geleceği üzerine planlar yaptığı bebeğini kaybetmesi tam anlamıyla bir travma etkisi yapıyor.Düşük yaşayan her kadın az ya da çok sarsılıyor.Kimi kadınlar durumu daha çabuk atlatırlarken kimi kadınlar ağır psikolojik sorunlar yaşayabiliyorlar.Durumun boyutunu belirleyen pek çok farklı etken var aslında:
  • Kıymetli bebek olarak tanımlanan ve aşılama ya da tüp bebek yöntemleri gibi tedaviler sonucu elde edilmiş hamileliklerde,
  • Anne adayının kendi sağlık sorunları nedeniyle hamileliğe izin verilmemesi veya başka hamileliklerin riskli olması durumunda,
  • Kadının ileri yaşta olması ya da tekrar hamilelik şansının düşük olması halinde,
  • Aile içinde ve eşler arasında gergin,çatışmalı bir ilişkinin varlığında,
  • Anne adayının depresyon geçirmiş olması,ya da ruhsal bazı problemlerinin bulunması durumunda, yaşanan bir düşük halinde ortaya çıkan tepkinin dozu artabiliyor.
Kadınların bebeklerini kaybetmeleri,bazen eşler arasındaki ilişkiyi de olumsuz şekilde etkiliyor.Özellikle kendine dönük suçlayıcı,öfke dolu,acımasız eleştirilerde bulunan anne adayı,düşükten dolayı kendisini ve kendi bedenini o kadar çok sorumlu tutuyor ki,eşini de kendisinden uzaklaştırıyor.Hiçbir teselliye ya da olumlu beklentiye izin vermiyor.
Yaşanan üzüntü nedeniyle ortaya çıkan stres ve depresif duygu durumu bazen aylarca sürebiliyor.Depresyon düzeyi,kadının yaşına,durumuna,hamilelik süresine bağlı olarak değişkenlik gösterse de,kadınlar düşük nedeniyle son derece olumsuz etkileniyorlar ve eğer belirtileri ciddiye alıp,tedaviye başlamazlarsa,sorun giderek büyüyüp kronikleşebiliyor.

Bebeklerini kaybeden ve bu olay nedeniyle depresyon gibi psikolojik sorunlar yaşayan kadınların durumu incelendiğinde ,
  • Düşükten dolayı kendilerini suçladıkları,
  • Duygusal dirençlerinin zayıf olduğu,
  • Olaylara bakış açılarının olumsuz olduğu,
  • Mücadele becerilerinin yetersiz olduğu,
  • Genellikle ekonomik düzeylerinin ortalamanın altında kaldığı,
  • Sosyal anlamda destek bulamadıkları,
  • Düşükten sonraki bir yıl içinde yeniden hamile kalamadıkları görülmüştür.
Yine,düşük sonrası kadının yaşadığı sorunlara karşı duyarlı bir çevre,sosyal ve psikolojik destek,ilgili bir eş depresyonun olumsuz etkilerini azaltmakta ve kadının hayata daha sıkı tutunmasına yardımcı olmaktadır.Özellikle yoğun kaygı,öfke,suçluluk,özgüven kaybı gibi duygular azalmaya başlar ve kaybın kişiselleştirilmesi durumu hafifler.

Düşük sonrası en belirgin durum yaşanan kaybın kişiye özelmiş gibi algılanmasıdır.Bu durum da zaten depresyonun ilk adımlarıdır.Dünyaya getirmeye hazırlandığı bebeğini kaybetmek,özellikle ilerleyen hamilelik dönemlerinde elbette son derece üzüntü verici bir durumdur.Normal olarak üzüntünün yaşanması gerekir ve bu dönem kısa süreli bir yas dönemi olmalıdır.Eğer aylarca süren bir üzüntü durumu yaşanıyorsa,profesyonel destek alınmalı,mutlaka tedavi yoluna gidilmelidir.

Hamilelikler her zaman sağlıklı doğumla sonuçlanmıyor maalesef.Hatta bir çok kadın hamile olduğunu bile anlamadan düşük yapıyor ve yaptığı düşüğü de fark etmiyor.Bu durum kadın vücudunun ve doğanın muhteşem bir dengesi aslında.Buna ‘doğal eleme’ deniyor.Genellikle bebeğin oluşumunda ve gelişiminde bir sorun olduğunda vücut normal dışı bir gelişim olması nedeniyle hamileliğin ilk haftalarında yanlış gelişen canlıyı yok ediyor.Bir çok anne adayı durumu fark etmediği için herhangi bir psikolojik sorun da yaşamıyor.Kadın bedeni sonraki hamilelikler için hazırlanmaya devam ediyor.Düşükler sonrasında hem anneyi,hem de yakın çevredeki bireyleri en zorlayan durum da bu oluyor.Anne adayı kendisine olan güvenini kaybedip,durumu tamamen kendi suçu ve sorumluluğu olarak görüyor.Olumsuz duygu durumlarının yol açtığı en önemli sorun tam bu noktada başlıyor.Bu kadar yoğun yaşanan düşük sonrası üzüntü durumu nedeniyle bilincinde olmadan,olası hamileliklerin de önü kesiliyor.Sıklıkla duyduğumuz ‘ sebebi bilinmeyen’,herhangi bir fiziksel soruna dayanmayan kısırlıkların bir çoğunun ardında anne adayının yaşadığı stres faktörü etkili oluyor.Stres ve özgüven kaybı nedeniyle kadın bir daha çocuğu olmayacağı ya da tekrar düşük yapacağı endişesi yaşıyor.Bu endişe durumu yeni hamilelikleri engelleyebiliyor.

Dolayısıyla düşük, sevimsiz bir durum olmakla beraber,her kadını ve her hamilelik sürecini tehdit eden bir sorun.Olayı kişisel mesele olarak görmekten çok sadece duruma özgü ve herkesin başına gelebilen,pek çok kadının yaşadığı ortak bir sorun olarak görmekte fayda var.

Bu kaygıyla yaşamak ve hayatı zorlaştırmak yerine, önceden önlemleri almak ve olayın derinleşip kökleşmesine izin vermeden yardım almak en sağlıklı yoldur.

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Düşük Sonrası Kadın Psikolojisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Serap DUYGULU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Serap DUYGULU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     8 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Serap DUYGULU'nun Yazıları
► Kadın Psikolojisi Psk.Ebru Ceylan TEZER
► Kadın Psikolojisi Psk.Deniz AKINCI
► Kadın ve Hamilelik Psikolojisi Psk.Namık ACAR
► Öfke ve Düşük Engellenme Toleransı Psk.Tamer Numan DUMAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Düşük Sonrası Kadın Psikolojisi' başlığıyla benzeşen toplam 50 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Baba Çocuk İlişkisi Kasım 2016
► Alınganlık Kasım 2016
► Kıskançlık Kasım 2016
► Yılbaşı ve Çocuklar Kasım 2016
◊ Dizi Dizi Hayatlar Ekim 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


03:08
Top