2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sadece Psikologların Okuması Gereken Yazı (Son Dönemdeki Mesleki Sorunlara Dair)
MAKALE #6243 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Ocak 2011 | 5,734 Okuyucu
Bugünkü sabah gazetesinde psikloglarla ilgili bir haber çıktı. Bu haberde genellikle psikologların lehine analizler yapıldığı görülüyor. Anlaşılıyor ki haklı davamızda medya yanımızda. Bu uzun haber - analiz yazısında çok önemli bir nokta ise eleştiriliyor ve deniyor ki:

“Bu mühim haksızlık karşısında görüşlerini almaya çalıştığımız dernek ileri gelenleri ya işlerinin yoğunluğunu öne sürerek ya da öne çıkıp hedef olmama bahanesiyle konuşmaya yanaşmadılar.”

Bu tespitte değinilen tavır çok acı ve düşündürücü. Bu tutum, asrın sorunlarına hitap eden mesleğimizin yıllardır neden bir arpa boyu yol alamadığı sorusuna da çok iyi bir cevap oluyor kanısındayım.

Düşünün:

Dernek ileri gelenlerinin tamamına yakını akademisyen. Yani üniversite hocası… Üniversiteler ise özgürlüğün, öncü olmanın, açıklığın, yol göstericiliğin, mesleki ve etik değerlere bağlılığın sembolüdür. İlkokul yahut lise değildir üniversiteler. Üniversite hocaları da 657’ye tabii birer lise öğretmeni değillerdir. Öyle olduğu içindir ki üniversiteler devlet memurları kanununa değil, ayrı bir yasaya tabidir. Bir ülkede üniversite hocası konuşmayacaksa kim konuşacak! Hele hele de böylesi haklı, bir mesleğin var olma yahut yok olma savaşın verildiği bir ortamda. Koskoca bir ulusal basın kuruluşu ayağına kadar gelmişken üstelik.

Bütün bunları görünce daha iyi anlıyorum ki mesleğimizin geleceği adına asıl tehlike şimdi başlıyor. Asıl tehlike, lehimize oluşan bu konjöktürün hakkıyla değerlendirilemeyeceği, böylece büyük bir fırsatın kaçırılacağı ihtimalinin ufuktan belirmiş olması. Böyle bir ihtimal var ne yazık ki. Hem de çok büyük. Bunu gelişen sürece ve bu süreçte yapılanlara bakınca anlamak hiç de zor değil.

Yasa çıkacak olması demek illaki lehimize çıkacak olması demek değildir. Öyle bir yasa çıkabilir ki bugünü bile mumla arayabiliriz. Bakanlığın sürekli olarak “psikologluğun doğasını dikkate alan” özel bir yasadan değil de “çerçeve yasa” adında ortak bir yasadan söz etmesi de bu tehlikeyi açıkça gösteriyor.

Bu çerçeve yasa ile şimdilik kapıda duran, bir süre sonra da eşikten içeri girecek olan tehlike şunlar:

Sanki psikologlar halihazırda adliyelerde, ceza evlerinde, okullarda, emniyette, orduda hekimle çalışıyormuş gibi özel çalışma alanında illaki bir hekimle çalışmaya zorlanabilir!

Psikologlar; fizyoterpistlik veya biyologluk gibi salt tıbbi yönü olan mesleklerle aynı kategoriye alınabilir!

Böylece psikoloji ve psikolojik yardım; sadece klinik psikolojiden ve klinik yardımdan ibaretmiş gibi kabul edilebilir!

Psikologların spor, adli, eğitim, sosyal, trafik, siyaset gibi alanlarda da topluma hizmet sunabilecek bir özelliğinin olması gerçeği yok sayılabilir!

Sorun ısrarla “terapi” kör düğümüne sıkıştırılabilir, bu mesleğin toplumda daha çok ihtiyaç duyulan koruyucu ve destekleyici psikolojik danışmanlık yönü ve işlevi göz ardı edilebilir!

Böylece "lisans mezunu psikolog terapi yapamaz” vs. denilerek (psikolog = terapiymiş gibi yapılarak) danışmanlık işlevlerine de karşı çıkılabilir!

Psikolojik tedaviyi yani psikoterapiyi klinik psikolog yapabilir. Bu pekala mümkündür. Ancak pratisyen hekime medikal tedavi yetkisi verilirken klinik olmayan psikologların alanda hiç riski olmayan, tamamen bilimsel bilgiye dayanan koruyucu, destekleyici işlevli danışmanlık yetkilerine karşı çıkılması çok yanlış olacaktır.



Türkiye Psikiyatri Derneği İstanbul Şube Başkanı aynı yazıda, “Psikologlarla ortak bir fikir ve ağız birliği için” çalışıyoruz diyor. Bugüne değin mesleğimizi yok sayan, işlevini test yapmaya indirgeyen, her fırsatta lise mezunu muamelesi çekerek küçümseyenler şimdi taktik mi değiştirmektedirler?

Yok saymakla yok edemediklerini, tam tersine koskoca bir ulusal kamuoyunun psikologların lehine döndüğünü görünce ortak bir ağız bahanesiyle, “iş birliği yapıyoruz” sözleriyle önümüzü kesmeye mi çalışıyor olamazlar mı?

Merkezler kapatılırken ortak bir ağız ve işbirliği aramayanlar, bu etik dışı tavra mesleki taassuplarını aşarak onurlu bir duruşla karşı çıktıklarını açıkça beyan edemeyenler ibre aleyhlerine dönünce mi bunu akıl ediyorlar?

Bu mesleğimizin lehine değil, son derece aleyhine bir durumdur ve çok dikkatli olunması gerekmektedir.

Dikkatli olacak kişiler kimdir peki?

Basına demeç vermekten bile imtina eden, hedef olmaktan (sanki kurşuna hedef oluyorlarmışçasına) kaçınan kişiler mi?

Ordunun en üst rütbesindekiler kurşuna hedef olmaktan kaçınırsa bir ordu savaş meydanında nasıl başarılı olabilir?



Benim özel bir merkezim yok. Sürekli yazmamdaki tek neden kişisel bir kaygımın oluşu değil, sadece mesleğim konusundaki duyarlılığım! Herhangi bir merkezle organik bir bağım ve/veya ileriye yönelik böyle bir planım yahut düşüncem de bulunmuyor. Ayrıca derneğin üyesi de olmadım hiç bir zaman. Kızdığım için…

O yüzden bu çetin süreci yönetecek olan dernek yöneticilerinin yazdıklarımı kale almama ihtimalleri bulunuyor. Ben de kendimce önemli bulduğum, atlanmaması gerektiğini düşündüğüm tespitlerimi bu platformdan siz meslektaşlarımla paylaşıyorum.

Mesleğimizi yok etmek, hiç olmazsa da güdük bırakmak için ileri sürülen bütün argümanların mantıki ve boşa çıkartıcı cevapları bu sitedeki diğer yazılarımda mevcuttur. O yüzden tekrar tekrar değinmek istemiyorum.

Her dava sırf haklı olmakla kazanılamaz. Hazırlanan savunma da çok iyi olmalıdır.

"İşsizlik çok, biz bu yerlerde bir çok kişiye iş veriyorduk... Haksızlık ama... Onlar (hekimler) yapıyor biz niye yapamayalım ki... Kınıyoruz... Yasa yok ki... türü afaki sözlerle bu dava lehimize sonuçlanmaz. İçi dolu savunmaların hazırlanması, yöneltilecek sorulara en mantıki cevapların torbada hazır tutulması gerekmektedir.

Gün işbirliği günü.

Ancak bu, biz psikologların en zor yapabildiği şey maalesef.

O halde, "Gün ola harman ola diyelim" ve bekleyelim.

Bekleyelim ki görelim.

Psk. İzzet Güllü
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sadece Psikologların Okuması Gereken Yazı (Son Dönemdeki Mesleki Sorunlara Dair)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Psikotik Bozuklukların Tedavisinde Psikologların Yeri ÇOK OKUNUYOR Psk.Gülnaz ATEŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Sadece Psikologların Okuması Gereken Yazı (Son Dönemdeki Mesleki Sorunlara Dair)' başlığıyla benzeşen toplam 23 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


23:49
Top