Kendine Güvenen Çocuklar Yetiştirmek
Çocuk çevresindeki kişilerarası ilişkiler alanından aldığı verilerden (kullanılan sözler, tutumlar, ses tonu, sevgi ifadesinin derecesi, sarılınırken sıkma derecesi, beden dilleri, üst düzey beklentileri vb.) hareketle kendi değerlilik algısını yaratır, inşa eder. Bu öğrenilen bir şeydir. Sürekli kendisine bencil, sakar, düşüncesiz ve yaramaz denilen bir çocuk kendine güvenini geliştiremez. Çocuk bu süreçte kendine yönelik hep şu soruyu sorar: ‘Ben kimim?’. Kendine biçtiği acımasız eleştirilerde çevredeki ortama uyunca bunu pekiştirirler. Çocuk ne kadar küçükse anne babada o kadar tanrı gibidir. Bu yüzdende onların kendisine nasıl davrandığından daha fazla etkilenirler. Tüm bunları çocuk sorgulamaz, olduğu gibi alır, kabul eder. Çocukta hedeflenmesi gereken en önemli şey kendisine güvenmesidir. Çocuğunuzun kendine güvenen birisi olarak yetişmesinin ileride problemli çocuk olmasını önlemekten başarılı olmaya, sosyalliğe kadar birçok faydası vardır. Yaptığım davranış çocuğun kendine güvenini artırıyor mu acaba diye şüphelenildiğinde kişi kendisine şunu sorabilir: ‘Onun yerinde ben olmak ister miydim? İyi hisseder miydim?’
Kendine güvenin üç düzeyi vardır. Yüksek düzeyde güven, orta düzeyde güven (Evet ama şeklinde düşünenler. Şüphe içinde olanlar. Kendini ispatlama zorunluluğu isteyenler) ve düşük kendine güvene sahip olanlar (Temelde kendilerine güvensizler, davranış bozuklukları gösterebilirler, maske takabilirler)
Kendine güven algısı esnek bir şeydir. Yani zamanla iyileştirilebilir. Toprağın otları ayıklanıp gübre verilirse o zaman bitki daha da güçlenecektir.
Kendine değer verme şudur: ‘Ben kendim olduğumdan dolayı mutluyum’. Kendine değer vermeyen ama güvenen çocuklar olabilir. Bunlar çevreye zarar veren tipler olabilir. Güven ve değer hissinin birlikte olması sağlıklı. ‘Ben koşulsuz bir şekilde seviliyorum’ ve ‘Yeterli birisiyim. Kendim ve dünya ile başaçıkabilirim’. Burada koşulsuz sevilmek kilit önemdedir. Koşullu sevgide ‘Ben iyiyim eğer...’ vardır. O zaman performans koşulu gelir. İyilik hali gösterilen performansa bağlı olmamalıdır: ‘Eğer bir şeyde başarısız olduysam, insan olarak başarısız, değersiz biriyim demektir’ olur. Bu koşulsuz sevgi oluşursa çocuğa disiplin uygulandığında bu zedelenmez, sadece sosyal olarak uygun davranmayı öğrenmesi gerektiğini anlar. Sevgide boşlukların olması çocuğun sevilebilmek için güçlü olma, ispatlama zorunluluğu getirmesine neden olabilir.
O yüzden önce sevgi garantilenmeli sonra kendine güvene odaklanılmalıdır. Sevildiğini deneyimlemedikçe hiçbir çocuk kendine güvenmez. Çocukla olan iletişimlerde sıklıkla sevgi ifadelerini araya serpiştirmek gerekir. Ebeveyn kendine ‘Çocuğumu seviyor muyum?’ diye değil şu soruyu sormalıdır: ‘Çocuğum sevgimi hissedip yaşıyor mu?’. Kişilerarası ilişki alanında sağlıklı bir iklim yaratmak gerekir. Sevgi göstermeyle disiplin tekniklerini bir arada kullanmak bir sanattır
Kendine güvenmeyen çocukların davranışları da bu yönde tutarlı olur. Bu kendini gerçekleştiren kehanettir. Yani kendilerini yetersiz hissettikleri için çabalamaya gerek duymaz, kendini geliştiremeyeceğini düşünür, kendi kabuğunda yaşar dolayısıyla da kendisini geliştirmemiş olduğuna bakarak yetersiz birisi olduğundan iyice emin olur. Kendine güvenenler ise motive, canlı, enerjik bir şekilde adım atar, kendilerini geliştirecek imkanlara kendilerini açarlar.
Çocuğunuzun kendine güvenen bir birey olarak yetişmesi için aşağıdaki noktalara dikkat etmeniz tavsiye edilmektedir.
İşkolik ebeveynler bunu yapmakta biraz zorlanabilir. Ama bu alışkanlıklar değiştirilebilir. Yapılacak olan şey sadece odak noktasını değiştirmek ve canlı bir şekilde temas kurmayı istemektir.
Çocukla ne yapacağını bilememek aslında problem değil. Ne yapıldığı önemli değil, önemli olan birlikteliktir. İki kişinin bir arada ve aradaki temastan keyif almasıdır. ‘Ben birlikte keyif alınabilecek birisiyim. Bu değerli ebeveynim benim için zaman yaratıyor. Gözlerine baktığımda da benim deneyimlerime değer verdiğini hissettiriyor’
· Doğru yanlışa değil güçlü yanlara odaklanmak: Neyin yanlış olduğuna değilde neyin doğru olduğuna her zaman odaklanmak sevgiyide beraberinde getirir. Çocuğun ne kadar çok güçlü yanını görürsek o kadar çok yan ortaya çıkar. İyi yanları her zaman desteklemek gerek. Bu yanları görünce heyecan tepkisiyle sevinmek güzel. Sessiz kalmak da yanlış. Eksiklikler fazlaysa: ‘yakında bunu öğreneceğinden eminim, bunu hatırlamakta zorlanıyorsun ama yakında biliyorum ki haledeceksin’. Beden dilide tutarlı olur. ‘Bu konuda neler yapabiliriz?’. Güven ve umut beslemek. Çocuktaki pozitifleri gören bir filtre ve zihin alışkanlığı geliştirmek lazım.
· Gerçekçi beklentiler: Çoğu zaman ebeveynler çok şeyi az sürede istemek gibi yüksek baskılı beklentiler içine girebiliyorlar. Çocuklarda özellikle küçük olduklarında bu beklentileri pek sorgulamazlar. Kendi yetersizliklerine yormaya başlarlar. Çocuğun düzeyini iyi takip edip kapasitesine uygun beklentiler içine girmek lazım. Özellikle ilk çocukta beklentiler yüksek olur çünkü deneyimsizlik vardır. Aile prestijini, gururunu taşımak zorunda bırakılırlar. O yüzden sonraki çocukların yetiştirilmesi süreci daha keyifli olabilmektedir. Çocuk gelişiminde her dönemde hangi noktaların gelişmesi gerektiğini bilmek faydalı. En önemlisi sevginin oturmasıdır.
· Empatik anlama: Karşıdakinin nadiren anladığını hisseden birisi sevildiğini düşünmez. Ara ara çocuğun dünyasına girip onun biricikliğiyle ilgili anlayışı ona göstermek lazım. Ağladığında ‘bebek olma’ yerine ‘şu anda çıkmak zorunda olmamız senin için çok üzücü galiba‘. Sadece duyulmak insanlığın çektiği en büyük sususluk. Duyulmanın kendisi bile iyileştirici.
Çocuğa duygularıyla kendi başına başaçıkması gerektiğini hissettirmek, yalnız bırakmak, duygulanımını önemsememek onlara mantıksız, anlamsız davranışlar içinde bulunduğunu söylemek yanlıştır. Duygularına yabancılaşırlar. Ebeveynler çocuğun kendisine benzemesini isterler. Bir duygu bastırılırsa aslında canlı canlı gömülür ve orada kalır. Böyle olursa kişi ileride kendine yabancılaşır. Psikosomatik semptomlar, kıskançlık ve istemeyen davranışlar ortaya çıkabilir.
Burada üzerinde durulması gereken nokta duyguların varolduğudur. Nasıl ki güneşle yağmur varsa öfke ve sevgide vardır. Çocuklar bizden çok farklı olarak bazen duygular içine girebilirler. O zaman içinde çocukların hissettikleri duygunun biricik birisi olarak kendilerine özel olduğunu kabul etmek, buna saygı göstermek gerekir. Ama burada bu duyguların nerede, nasıl ne zaman ve kime karşı ifade edileceğini, bu yönde nasıl hareket edilebileceğini ya da başaçıkılabileceğini ebeveyn yönlendirir. Duygularla nasıl başaçıkacağını aslında birçok ebeveynin kendis zaman zaman bilmez. Otomatik pilotta yaşar. Ebeveyn kendi duygusunuda göstermeli. Terapilerde de zaten hep bu geçmiş duygu kontrolü stratejileri üzerinde durulur.
· Ebeveynlerin kendine güveni: Çocuklar ebeveynlerin kullandığı psikolojik sözcüklere dikkat eder. Ebeveynin kendi kendisine söylediği ifadeleri öğrenir. Ebeveynin özgüveni çocuğa model olur. Çocuğun nasıl bir iletişim ortamına tanık olduğu önemlidir. Bu yüzden kendi içinde problemleri varsa bunları özel olarak çözmeye başlamaları gerekir. Özel yaşam durumlarında yakınlardan ya da bir uzmandan destek almak faydalı olabilir. Ebeveynler kusursuz olmak zorunda değildir. Zaten çocuklarda çok esnektirler. Uyum sağlayacaklardır. Önemli olan kaynaklar doğrultusunda bilinçli olarak yapılabileceğinin en iyisini yapmaktır.
· Suçluluk: Ebeveynler bu yeni teknikleri öğrenirken suçluluk duyabilirler. Hatırlanması gerekir ki birçok kere yapabileceklerinin en iyisini yapmaya çalıştılar. Eski anne babadan öğrenilen yöntemleri uyguladılar. Şimdi yenilerini öğrenip uygulamaya başlamak tabi ki kolay olmayacaktır. Uygun modeller bulup izlemek faydalı olabilir. Kitaplar, ebeveynlik sınıfları vb. faydalı olabilir. Kusursuz anne baba olmak isteyen tükenmeye hazırlıklı olmalıdır. Böyle bir şey yoktur
Çocukta bir şeyler ters gidiyorsa önce fiziksel kontrol ve değerlendirme yapılmalıdır. Sonra da psikolojik ortamın değerlendirilmesi faydalı olacaktır. Nasıl bir atmosferde, toprakta yetişiyor? Ben olsam nasıl olurdum? Davranışların nedeni ne olabilir diye bakılır. Böylece çözümü bulmak kolaylaşır. Çocuğun biricik yönlerini iyi tesbit etmek gerekir. Çocukları diğerleriyle karşılaştırma yapmamak gerekir.
Kaynak: 'Experts advise parents'. Ed., Shiff, E., Dell Publishing, 1987
Kendine güvenin üç düzeyi vardır. Yüksek düzeyde güven, orta düzeyde güven (Evet ama şeklinde düşünenler. Şüphe içinde olanlar. Kendini ispatlama zorunluluğu isteyenler) ve düşük kendine güvene sahip olanlar (Temelde kendilerine güvensizler, davranış bozuklukları gösterebilirler, maske takabilirler)
Kendine güven algısı esnek bir şeydir. Yani zamanla iyileştirilebilir. Toprağın otları ayıklanıp gübre verilirse o zaman bitki daha da güçlenecektir.
Kendine değer verme şudur: ‘Ben kendim olduğumdan dolayı mutluyum’. Kendine değer vermeyen ama güvenen çocuklar olabilir. Bunlar çevreye zarar veren tipler olabilir. Güven ve değer hissinin birlikte olması sağlıklı. ‘Ben koşulsuz bir şekilde seviliyorum’ ve ‘Yeterli birisiyim. Kendim ve dünya ile başaçıkabilirim’. Burada koşulsuz sevilmek kilit önemdedir. Koşullu sevgide ‘Ben iyiyim eğer...’ vardır. O zaman performans koşulu gelir. İyilik hali gösterilen performansa bağlı olmamalıdır: ‘Eğer bir şeyde başarısız olduysam, insan olarak başarısız, değersiz biriyim demektir’ olur. Bu koşulsuz sevgi oluşursa çocuğa disiplin uygulandığında bu zedelenmez, sadece sosyal olarak uygun davranmayı öğrenmesi gerektiğini anlar. Sevgide boşlukların olması çocuğun sevilebilmek için güçlü olma, ispatlama zorunluluğu getirmesine neden olabilir.
O yüzden önce sevgi garantilenmeli sonra kendine güvene odaklanılmalıdır. Sevildiğini deneyimlemedikçe hiçbir çocuk kendine güvenmez. Çocukla olan iletişimlerde sıklıkla sevgi ifadelerini araya serpiştirmek gerekir. Ebeveyn kendine ‘Çocuğumu seviyor muyum?’ diye değil şu soruyu sormalıdır: ‘Çocuğum sevgimi hissedip yaşıyor mu?’. Kişilerarası ilişki alanında sağlıklı bir iklim yaratmak gerekir. Sevgi göstermeyle disiplin tekniklerini bir arada kullanmak bir sanattır
Kendine güvenmeyen çocukların davranışları da bu yönde tutarlı olur. Bu kendini gerçekleştiren kehanettir. Yani kendilerini yetersiz hissettikleri için çabalamaya gerek duymaz, kendini geliştiremeyeceğini düşünür, kendi kabuğunda yaşar dolayısıyla da kendisini geliştirmemiş olduğuna bakarak yetersiz birisi olduğundan iyice emin olur. Kendine güvenenler ise motive, canlı, enerjik bir şekilde adım atar, kendilerini geliştirecek imkanlara kendilerini açarlar.
Çocuğunuzun kendine güvenen bir birey olarak yetişmesi için aşağıdaki noktalara dikkat etmeniz tavsiye edilmektedir.
- Güven sağlamak: Her çocuk anne babaya güvenme hissini yaşamalıdır. Anne babayı adil ve makul görmelidir. Bir yere gittiğinizde haber vermeli, ne zaman geleceğinizi söylemelisiniz. Bu yüzden verilen sözleri tutmak önemlidir. Çift mesajlar verilmemeli, açık ve net olunmalıdır. Rol oynanmamalıdır. Gerektiğinde de özür dilenmelidir. Güven sağlayan anne babalar ‘hayır’ demek istediğinde hayır diyebilirler ama aynı zamanda da anlayışlı, eğlenceli olabilirler. Kendi ihtiyaçlarının olduğunu, bazen kendi içinde bunları yaşamak istediğini, yetişkin problemleri hakkında tartışmak istemediğini anlatırlar onlar da anlarlar, saygı gösterirler.
- Odaklanmış dikkat: Çocuğun varlığının değerli olduğunu hissetmesi için bakılması değil görülmesi gerekir. Çoğu zaman çocuk sadece yaramazlık yaptığında görülür. O zaman yetişkinin tüm dikkati çocuğa yönelir. Olumsuzda olsa dikkatin kendisine yönelmesi karşısında hiç yoktan iyidir diye düşünmeye başlarlar. Bu şuna benzer: Market kuyruğunda tezgahtarın size ‘sadece diğer bir müşteri bakışı’ attığını temas kurmadığını düşünün. Bazıları bakıp gülümserse, ilgilenirse bu kişileri unutmayız. O tezgahtarı, esnafı severiz. Diğerinden ise hoşlanmayız. Aynı şey çocuklarınız içinde geçerli. Hangi tezgahtar olmak istersiniz?
İşkolik ebeveynler bunu yapmakta biraz zorlanabilir. Ama bu alışkanlıklar değiştirilebilir. Yapılacak olan şey sadece odak noktasını değiştirmek ve canlı bir şekilde temas kurmayı istemektir.
- Zaman ayırmak: Çocuklar ebevenleri nadiren etraflarında olduğunda ya da meşgul şekilde başka şeylerle ilgilendiklerinde sevildiklerini hissetmezler. Gezmek, sohbet etmek, paylaşmak isterler. Arkadaşlarla yapılan bu tür aktiviteleri çocuklarla da yapmak lazım.
Çocukla ne yapacağını bilememek aslında problem değil. Ne yapıldığı önemli değil, önemli olan birlikteliktir. İki kişinin bir arada ve aradaki temastan keyif almasıdır. ‘Ben birlikte keyif alınabilecek birisiyim. Bu değerli ebeveynim benim için zaman yaratıyor. Gözlerine baktığımda da benim deneyimlerime değer verdiğini hissettiriyor’
- Kişiliği eleştirmemek: Kendine güveni en çok zedeleyenlerin başında kişiliği eleştirmek gelmektedir. Sınır koymak, kuralları öğretmek tabi ki önemlidir. Bu başka bir şeydir. Önemli olan sınırları koyarken de arkadaşça yaklaşmaktır. Etiketlemeler, aşağılamalar kesinlikle yapmamak lazım. Yoksa çocuk kendi kendini de eleştirmeye başlar. Bunun içinde kişiliği değil yapılan davranışı eleştirmek gerekir. Örnek: ‘kaba birisisin’ yerine ‘araya girmelerinden rahatsız oluyorum ve lafımı kesmemeni istiyorum’ gibi. Kucakta durmak isteyen çocuğa ‘bebek gibi davranma’ demek yerine ‘şimdi şunu bitirmem lazım. O yüzden seni daha fazla kucağımda tutamayacağım’. Bu şekilde anne baba kendi ihtiyacını ifade etmiş ve özgüveni zedelemeden kişiliği eleştirmeden sınır koymuş olur.
- Övmek: Övgü iyi kullanılmalıdır. İyi davranış eşittir iyi insan olmak formülü kullanılmamalıdır. Örneğin, notlarının yüksek olmasından gurur duyuyorum, iyi bir kızsın vb. koşullu sevgidir. ‘Ben yaptıklarımdan ibaretim’ düşüncesine kapılıp kendilerini yetişkin yaşamlarında da en ufak bir başarısızlıkta kötü hissedebilirler. Pozitifleri nasıl farkettiğimiz asıl önemli olandır. Kişiliği değil, davranışı övmek lazım. Davranışa pozitif reaksiyonlar göstererek bu yapılabilir. ‘Kuralları hatırlamandan dolayı çok mutlu oldum’, ‘Bak gördün mü! Tamamen kendi başına üstesinden geldin. Bu senin yeni öğrendiğin bir şeydi’, ‘Bugün çok eğleceli bir gün geçirdik’, ‘Bunu çabuk anlamana sevindim, birçok kişi hemen anlamakta zorlanır’, ‘Bağırmadan yumuşak bir ses tonu kullandığın için teşekkür ederim’. Hep davranışa övgü. Zaten tutumlarla koşulsuz sevgi hissi yaşatılıyordur.
- Saygılı tutum: Küçük çocukmuş gibi, çok abartılı, küçümseyici, alaycı konuşmamak lazım. ‘Lütfen, üzgünüm, afedersin, teşekkürler’ gibi ifadeler kullanılması aradaki saygıyı artırır. Çocuklar bu konuda çok hassastır. Yüksek beklentiler içine de girmemek lazım. Yeteneklerine uygun beklentileriniz olsun. Bir yandan da anne babalar çocuklarına yetişkinlere gösterdikleri tarzda bir saygı göstermeye önem vermelidirler. Göz hizasında konuşmak faydalıdır. Ne yapılması gerektiğini söylemek (ne yapılmaması gerektiği değil) ve gerekçelerini zaman bulunan her an ifade etmek en iyisidir. Biraz daha yavaş, anlayabileceği tonda konuşmak faydalıdır. Bir değişiklik olacağı zaman bu konuda ön bilgilendirme yapmak ’10 dk. sonra eve gitme vakti gelecek’. Çocuğa saygı gösterildiğinde o da ebeveyne saygı göstermeyi öğrenir. Almadığı şeyi çocukta geri veremez.
· Doğru yanlışa değil güçlü yanlara odaklanmak: Neyin yanlış olduğuna değilde neyin doğru olduğuna her zaman odaklanmak sevgiyide beraberinde getirir. Çocuğun ne kadar çok güçlü yanını görürsek o kadar çok yan ortaya çıkar. İyi yanları her zaman desteklemek gerek. Bu yanları görünce heyecan tepkisiyle sevinmek güzel. Sessiz kalmak da yanlış. Eksiklikler fazlaysa: ‘yakında bunu öğreneceğinden eminim, bunu hatırlamakta zorlanıyorsun ama yakında biliyorum ki haledeceksin’. Beden dilide tutarlı olur. ‘Bu konuda neler yapabiliriz?’. Güven ve umut beslemek. Çocuktaki pozitifleri gören bir filtre ve zihin alışkanlığı geliştirmek lazım.
· Gerçekçi beklentiler: Çoğu zaman ebeveynler çok şeyi az sürede istemek gibi yüksek baskılı beklentiler içine girebiliyorlar. Çocuklarda özellikle küçük olduklarında bu beklentileri pek sorgulamazlar. Kendi yetersizliklerine yormaya başlarlar. Çocuğun düzeyini iyi takip edip kapasitesine uygun beklentiler içine girmek lazım. Özellikle ilk çocukta beklentiler yüksek olur çünkü deneyimsizlik vardır. Aile prestijini, gururunu taşımak zorunda bırakılırlar. O yüzden sonraki çocukların yetiştirilmesi süreci daha keyifli olabilmektedir. Çocuk gelişiminde her dönemde hangi noktaların gelişmesi gerektiğini bilmek faydalı. En önemlisi sevginin oturmasıdır.
· Empatik anlama: Karşıdakinin nadiren anladığını hisseden birisi sevildiğini düşünmez. Ara ara çocuğun dünyasına girip onun biricikliğiyle ilgili anlayışı ona göstermek lazım. Ağladığında ‘bebek olma’ yerine ‘şu anda çıkmak zorunda olmamız senin için çok üzücü galiba‘. Sadece duyulmak insanlığın çektiği en büyük sususluk. Duyulmanın kendisi bile iyileştirici.
Çocuğa duygularıyla kendi başına başaçıkması gerektiğini hissettirmek, yalnız bırakmak, duygulanımını önemsememek onlara mantıksız, anlamsız davranışlar içinde bulunduğunu söylemek yanlıştır. Duygularına yabancılaşırlar. Ebeveynler çocuğun kendisine benzemesini isterler. Bir duygu bastırılırsa aslında canlı canlı gömülür ve orada kalır. Böyle olursa kişi ileride kendine yabancılaşır. Psikosomatik semptomlar, kıskançlık ve istemeyen davranışlar ortaya çıkabilir.
Burada üzerinde durulması gereken nokta duyguların varolduğudur. Nasıl ki güneşle yağmur varsa öfke ve sevgide vardır. Çocuklar bizden çok farklı olarak bazen duygular içine girebilirler. O zaman içinde çocukların hissettikleri duygunun biricik birisi olarak kendilerine özel olduğunu kabul etmek, buna saygı göstermek gerekir. Ama burada bu duyguların nerede, nasıl ne zaman ve kime karşı ifade edileceğini, bu yönde nasıl hareket edilebileceğini ya da başaçıkılabileceğini ebeveyn yönlendirir. Duygularla nasıl başaçıkacağını aslında birçok ebeveynin kendis zaman zaman bilmez. Otomatik pilotta yaşar. Ebeveyn kendi duygusunuda göstermeli. Terapilerde de zaten hep bu geçmiş duygu kontrolü stratejileri üzerinde durulur.
· Ebeveynlerin kendine güveni: Çocuklar ebeveynlerin kullandığı psikolojik sözcüklere dikkat eder. Ebeveynin kendi kendisine söylediği ifadeleri öğrenir. Ebeveynin özgüveni çocuğa model olur. Çocuğun nasıl bir iletişim ortamına tanık olduğu önemlidir. Bu yüzden kendi içinde problemleri varsa bunları özel olarak çözmeye başlamaları gerekir. Özel yaşam durumlarında yakınlardan ya da bir uzmandan destek almak faydalı olabilir. Ebeveynler kusursuz olmak zorunda değildir. Zaten çocuklarda çok esnektirler. Uyum sağlayacaklardır. Önemli olan kaynaklar doğrultusunda bilinçli olarak yapılabileceğinin en iyisini yapmaktır.
· Suçluluk: Ebeveynler bu yeni teknikleri öğrenirken suçluluk duyabilirler. Hatırlanması gerekir ki birçok kere yapabileceklerinin en iyisini yapmaya çalıştılar. Eski anne babadan öğrenilen yöntemleri uyguladılar. Şimdi yenilerini öğrenip uygulamaya başlamak tabi ki kolay olmayacaktır. Uygun modeller bulup izlemek faydalı olabilir. Kitaplar, ebeveynlik sınıfları vb. faydalı olabilir. Kusursuz anne baba olmak isteyen tükenmeye hazırlıklı olmalıdır. Böyle bir şey yoktur
Çocukta bir şeyler ters gidiyorsa önce fiziksel kontrol ve değerlendirme yapılmalıdır. Sonra da psikolojik ortamın değerlendirilmesi faydalı olacaktır. Nasıl bir atmosferde, toprakta yetişiyor? Ben olsam nasıl olurdum? Davranışların nedeni ne olabilir diye bakılır. Böylece çözümü bulmak kolaylaşır. Çocuğun biricik yönlerini iyi tesbit etmek gerekir. Çocukları diğerleriyle karşılaştırma yapmamak gerekir.
Kaynak: 'Experts advise parents'. Ed., Shiff, E., Dell Publishing, 1987
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Kendine Güvenen Çocuklar Yetiştirmek" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Cem GÜMÜŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Cem GÜMÜŞ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.