2007'den Bugüne 92,310 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuk mu Çiçek Mi, Hangisi Daha Zor Yetişir?
MAKALE #6903 © Yazan Psk.Hatice ZENGEL | Yayın Mayıs 2011 | 4,933 Okuyucu
Toplumumuzun genel çocuk yetiştirme tarzları, hem çocuklarla hem de yetişkinlerle çalışırken, çoğu zaman biz ruh sağlığı çalışanlarını en çok zorlayan konu olmaktadır. Biz biliyoruz ki, yetişkinlikteki davranışların çoğunun temeli, özellikle de oyun çocuğu dönemi olan 0-6 yaş arasında atılmakta, temel sağlamsa bina da sağlam olduğu gibi, çürük temel üzerine en iyi malzeme ve işçilikle bile ancak güzel görünen ama, ilk kuvvetli sarsıntıda yerle bir olacak binalar yapılabilmektedir. Yani yetişkinlikteki başa çıkma ya da çıkamama tarzları, insanların nasıl yetiştirildiklerini ele vermekte, yazık ki o yaştan sonra bazı şeyleri değiştirmek çok daha fazla zaman ve çaba gerektirmektedir. Atalarımız boşuna ''Yedisinde neyse, yetmişinde de o!'' dememiştir.

Aile çocuğun ilk eğitim yeridir. Anne-baba arasında uyumsuzluk varsa, mümkünse çocuklarının ruh sağlığı için evlilik terapisi almaları şarttır. Çünkü dışarıdan bir uzman yardımı olmadan sorunlar ya hiç konuşulmadan içe atılmakta, böylece üstü örtülüp sorun yok sayılmakta ya da tartışmaların, kavgaların arasında kalan çocuklar, özellikle de yaşları çok küçükse, ne olup bittiğini tam olarak anlamlandıramadıkları için, sizin tahmin edebileceğinizin çok üstünde etkilenebilmekte, hayata dair algıları yanlış oluşabilmektedir. Hele de kim daha çok bağırıp ötekini susturursa haklı olunan günümüz dünyasında, çocuk ancak bağırmayı, şahit oluyorsa eğer fiziksel şiddeti öğrenecek, yetişkinken ya aynısını ya da tersini yapacaktır. Yani annesinin sözel ya da fiziksel şiddete maruz kaldığını gören erkek çocuğu büyüyünce ya babası gibi şiddet uygulayacak, sonrasında belki pişman olup tekrar tekrar aynı şeyi yapacak ya da anneyle empati kurup eşiyle iletişiminde hep susan ve sanki sorun çıkarmayan taraf olacaktır. Yetişkin iletişiminde gerekli olan, karşılıklı birbirini anlamaya, dinlemeye ve ona göre davranmaya yanaşmayacak ya da yanaşamayacaktır. Konuşulmamış, çözülmemiş, sürekli ertelenerek yok sayılmış sorunların ta yaşlılıkta ''Ama sen de bana şu kadar yıl önce şunu yapmıştın ya da demiştin!'' ''Ama ben onu sorun ettiğini bilmiyordum ki, hiçbir şey dememiştin!'' tarzı diyaloglarla su yüzüne çıktığına, ama artık çok geç olduğuna sık sık şahit oluyoruz. Kol kırılmış, yen içinde kalmış, ama iyileşmemiştir, kırık kemikler yerine oturtulup sarılmamış ve yanlış kaynamıştır çünkü!

Anne-baba bir profesyonelden yardım alamıyorsa ki, evlilik terapisi eğitimi almış ya da bu konuda kendini tecrübeleriyle geliştirmiş bir insan bulmak, ulaşmak her zaman mümkün olmayabiliyor, o zaman en azından tarafsız olabilecek, onları uzlaştırabilecek bir yakın ya da arkadaşla sorunlarını paylaşabilirler. Yoksa tartışmalar aşırı uçlar yaratır, başladığınızda ortadaysanız, tartışma sonunda iki ayrı tarafta olabilirsiniz. Yani en azından sürekli suçlamak yerine ''Haklısın'' diyebilmek evliliklerde çoğu zaman can kurtaran simidi gibi olabilmekte, böylece telafisi mümkün olmayan yaralar açılmayabilmektedir.

Şimdi gelelim prens ve prenseslere! Sevgili aileler, bahaneleriniz saymakla bitmiyor bu davranış için; ''Ama ilk çocuk'' ''Tek çocuk'' ''Sülalenin ilk çocuğu'' ''10 yıl tadeviden sonra oldu!'' ''Büyüğünü kaybettik ya ondan!'' ''Biz görmedik, çocuğumuz görsün!'' de neyi? Sizin o sevgi ve ilgi olarak gördüğünüz şımartma davranışları, sizin, sizinle birlikte de bizim başımızı nasıl ağrıtıyor, bilseniz, emin olun yapmazdınız. ''Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir.'' sözünü pek sevmemekle birlikte buraya cuk oturduğunu düşünüyorum.

Bugün bizi uğraştıran ne kadar uyum ve davranış sorunu varsa, iki başrol oyuncusundan biri sevgi adı altında, çocuğun her istediğini yapmaya çalışmadır: Özgüven ve diğer insanlara güven, bağımsız iş yapma becerisinden yoksunluk, baş belası, çağın moda sorunu Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, okula ve arkadaşlarına, öğretmenlere uyum sağlayamama ve hatta okul fobisi, zaman zaman yaşıtlara, hatta size de yönelen öfke patlamaları, ders çalışma problemleri, yetişkinlikte, iş ve daha kötüsü eşe uyum sağlayamama.

Hayat hiç kimseye bütün istediklerini vermez, veremez de, istemenin sonu yok çünkü. Her istediğini yapmaya çalıştığınız çocuk daha evden çıkıp okul çağına gelmeden de isteklerini yaptırmak için her yolu deneyecek, evde resmen terör estirecektir: Bağırma, ağlama, tepinme, yerlere yatma, kafasını duvara vurma, size vurma, bütün eşyaları yerlere atma ve en masummuş gibi duranı, duygu sömürüsü yapma ''Ama siz beni sevmiyorsunuz!'' cümlesi, ailelerin en çok kolunu kanadını kırıp savunmasız çocuk gibi bıraktıran cümle. Hele de ebeveynler, çocukken sevgi görmedi ya da şiddete maruz kaldıysa, içleri oyulup çocuğun her istediğini yapmaya başlarlar, zafer kazanılmıştır, çocuk tarafından.

Ama bir süre sonra evin içindeki küçücük yavrunuz, tüm hakimiyeti ele geçirmekte ve her müdahalenizde, işe yarar silahı neyse artık, onu kullanmaya başlamaktadır.

Peki ne yapacaksınız? Seçim sizin, çocuğunuzu büyüdüğünde tahta çıkarmayı planlıyorsanız, aynen devam edin de, sanmıyorum, monarşi pek kalmadı da dünyada. Şaka bir yana, oyun çağı çocuğunda Allah'tan, yaralarının çabuk kapanması gibi davranış sorunları da çabuk düzelmektedir. Biraz sabır gerektiren bir süreç olmakla birlikte, hem sizin, hem de onun ruh sağlığı için dişinizi sıkmanız gerekir, çocuktan çocuğa değişmekle birlikte, en fazla birkaç ay.

Çocuğunuz bir şey istediğinde (alınacak, yapılacak, gidilecek) her neyse,

1)Çocuğa bir gereği ya da faydası var mı?
2)Kendine ya da başkalarına zarar vermiyor mu?
3)Sizin imkanlarınız (para, zaman, sağlık) istenileni yapmaya el veriyor mu?

Yukarıdaki maddelerle ilgili bir sorun yoksa, yapın, sonuçta çocuğun hiçbir istediğini yapmayın demiyoruz. Yüz tane oyuncağı olan çocuk yüzbirinci için tutturursa, onu da kırık oyuncaklar mezarlığına yollar, bu gerekli değil, zararlıdır. İçinde yığınla katkı maddesi olup da masum süsü verilmiş abur-cubur çocuğunuzu obez ya da en azından hasta yapar, bir düzen oturtuncaya kadar, yani sizi dinlemeyecekse market alış-verişine götürmezsiniz, olur biter. Yoksa da haklısınız, çocuğunuz yerlere yatmış tepinirken toplum tarafından kötü ebeveyn olarak damgalanmanız işten bile değildir.


Eline çakmak, bıçak, kırılacak eşya vermek size ya da ona zarar verebilir. Zaten özellikle de çok küçük çocuk olan evde süsünüzü ve çeyizinizi unutun, sonra sergilersiniz. Tüm ev ortamını ona göre ayarlamanız gerekir, yoksa nereden kaza çıktığına siz de şaşarsınız, ona göre her şey oyuncaktır çünkü, dünyayı oyun yoluyla keşfetmektedir.

Abur-cubura ya da hiç gereği olmayan bir kıyafete para verip asıl alınması gerekenleri almamak çokça karşılaştığımız iyi niyetli ebeveyn davranışıdır. Gece yarısı etrafta açık tek bir dükkan yokken çikolata alacağı için tepinen çocuklara da fazlasıyla rastlıyoruz. Anne hastayken parka gitmek için ağlayana da. Sonuçta imkanlarınızı zorlamanın gereği yok. Siz de insansınız.

Bebeklikten yani iki yaşından sonra, onun anlayabileceği bir dilde açıklama yapmanız gerekmektedir: ''Çocuğum, ben bundan dolayı şunu yapamıyorum.'' gibi. Anne-baba tarafından kaale alındığını bilmek bile çoğu zaman çocuğa yetecektir.

En çok sabır gerektiren kısım, bunlardan sonra hala gelecek olan alışılmış davranışın sönmesini beklemektir. Ona o davranışı yaptığı sürece, istediğinin olmayacağını her defasında hatırlatmanız, çok küçükse dikkatini başka yöne çekmeniz, bazen de ağlamasını görmezden gelmeniz gerekecektir.

Bu davranışlar konusunda anne-baba, sizin kendi büyükleriniz, komşu, akraba, eve giren her kim varsa, herkesin aynı sabrı ve tutarlılığı göstermesi gerekecektir. Yoksa da, misal size ayda bir gelip de kıramadığınız komşunun yolu gözlenecek, çocuk gene de değişmeyecektir.

Çocuk yetiştirmede öbür uçta da her sözü, her davranışı, bağırma ya da vurmayla sonuçlanan şiddet mağduru çocuklar vardır ki, kendileri büyüyünce ya psikopat ya da pısırık olmakta, yazık ki, daha üçüncü şıkka rastlamamış bulunmaktayım.

Dünyaya gelmek hiç kimsenin kendi seçimi olmadığı gibi, kimse ailesini seçme şansına da sahip değil. ''Ama ben çok sinirliyim!'' de bahane değil. Herkesin sinirleri var ve yeterince zorlanınca herkesin hayatla baş etmesi zorlaşır. Öyleyse eğer, bireysel olarak, öfkenizi kontrol etmek için destek alın. Atasözünün dediği gibi olmasın yani; ''Eşeğini dövemeyen semerini döver!'' Patrona, eşinize, hayat şartlarına, hatta dünyaya olan hıncınızı, sorun kiminleyse onunla çözmeye çalışın. Zavallı yavrunuzla değil.

Dayak sadece acı çektirmez, acı geçtikten sonra sızısı bir ömür yürekte kalır. Çocuğunuz hatırlayabileceği yaşta yediyse eğer, o dayağı ömür boyu unutmaz, sadece unutmuş gibi yapar, en falza ''Annem-babam işte, ne yapayım, onlar da dayakla büyümüş, bana gördüklerini yapmışlar!'' der, ama o kadar. Sizi sevse de içi hep buruk kalır.

Çocuk yetiştirmek tabii ki çiçek yetiştirmekten kat kat zordur. Ama nasıl ki çiçeğe az ya fazla su vermeniz çiçeğinizi kurutursa, sevginin fazlası olmaz tabii, her ebeveyn de, eğer kişilik bozukluğu yoksa çocuğunu az ya da çok sever, ama o dengeyi tutturmak zor olmakla birlikte, ne şiddet ne de prenses muamelesi. Her iki durumda da çocukken ya da yetişkinlikte çeşitli uyum sorunuyla baş başa kalıp çıkış yolu bulamayan bireyler yetiştirmiş olacaksınız.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuk mu Çiçek Mi, Hangisi Daha Zor Yetişir?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Hatice ZENGEL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Hatice ZENGEL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Hatice ZENGEL Fotoğraf
Psk.Hatice ZENGEL
Adana (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi36 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Hatice ZENGEL'in Yazıları
► Sağlıklı Çocuk Nasıl Yetişir? Psk.Nilüfer ŞİŞMAN
► Sizin Depresyonunuz Hangisi Psk.İzzet GÜLLÜ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Çocuk mu Çiçek Mi, Hangisi Daha Zor Yetişir?' başlığıyla benzeşen toplam 43 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:49
Top