2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Toplumun Ruh Sağlığı Bozulmuş İnsana Bakışı: Damgalı İneğin Sütü Olmaz mı?
MAKALE #6931 © Yazan Psk.Hatice ZENGEL | Yayın Mayıs 2011 | 7,029 Okuyucu
Ağır bir psikiyatrik rahatsızlığı nedeniyle tedavi görmüş, iyileşmiş ya da iyileşememiş insana, toplumların tarih boyunca hep olumsuz davrandığını, dışladığını, toplum dışına ittiğini biliyoruz. Her ne kadar dinimiz hoş görü dini olsa ve hiç iyileşmediyse eğer mükellef bile kabul etmeyip, doğrudan Cennetle müjdelese de, toplumumuzun da, bu konuda diğer toplumlardan önde olduğunu düşünmüyorum.

Günümüzde WHO verilerine göre, her üç insandan biri, benim gözlemlediğim kadarıyla yarısından çok daha fazlası, hayatının herhangi bir döneminde depresyon geçirmekte, antidepresan almak, neredeyse ağrı kesici almak kadar yaygınlaşmış bulunmakta, bu nedenle de depresyon, anksiyete bozuklukları gibi nisbeten daha hafif gibi algılanan rahatsızlıklar kişinin çevresinde ya da iş yaşamında pek bir değişikliğe neden olmamaktadır.

Ama toplum tarafından deli, akıl hastası, ruh sağlığı bozuk, her ne şekilde adlandırılırsa adlandırılsın, şizofreni gibi, bipolar affektif bozukluk gibi akıl sağlığını bariz bir şekilde kaybetmiş bir insan, iyileşse ve ömür boyu bir daha hastalanmasa bile damgasıyla yaşamak zorunda kalmaktadır.

Peki ama neden? Birincisi insanların konu hakkında yeterince bilgi sahibi olmadan da fikir sahibi olması ve o insanı bir önyargıyla işe yaramaz olarak etiketlemesidir ki, kişi ağzıyla kuş da tutsa artık o topluma yaranamayacaktır. İyi bir komşu, eş, akraba, çalışan olması, işini özveriyle yapması, kimseyi incitmeyecek karakterde bir insan olması gibi özellikleri kesinlikle kaale alınmaz bile! İnsan beyni olumludan çok olumsuza odaklanır çünkü, kendini korumak için, ondan zarar görme ihtimali vardır ve uzak durmalıdır. Yüz tane iyi özelliği de olsa, misal bir ay psikiyatri servisinde yatmış olmak, geri kalan insanların, onu toplum dışına itme, aşağılama, işe yaramaz insan muamelesi yapma, belki hastalığının nüksüne sebep olma, tedaviyi yarım bırakma, işini ya da yaşadığı şehri bırakma gibi durumlara maruz bırakmasına, üstelik bunu kendilerini çok da haklı görerek yapmalarına neden olabilmektedir. Sonuçta o bir ''deli''dir ve normal insanların arasında yeri yoktur. Einstein'in dediği gibi ''Önyargıyı yıkmak, atomu parçalamaktan daha zordur.''

İkinci bir neden, kendisi ve dünyayla barışık olmayan insan, başka insanların eksiklerinden ve bunu anlatmaktan haz alır. Zekasına, yaptığı işe, kişiliğine güvenen insan, karşısındakini çok daha objektif değerlendirecek, o insanın her davranışını hastalığının getirisi olarak görmeyecektir. Yoksa da, misal, baharın gelmesi bipolar bozuklukta manik atak dönemi olarak kafada yer edecek, kişinin, gülmesi, ağlaması, o gün renkli giyinmiş olması, zaten her zamanki gibi hızlı konuşuyor olması, kısacası nefes alması bile nükse yorulacak, bu da onun ''normal'' insanlar tarafından selamı bile alınmayan insan haline gelmesine, daha fazla içe kapanmasına ve kendini toplumdan soyutlamasına neden olacaktır.

Toplumların kültür ve ekonomik düzeyi arttıkça, damgalanmanın azaldığını da biliyoruz. Bizimki gibi, bir türlü gelişememiş, sürekli gelişmekte olan ülkelerde, hele de eskiden beri her köyün bir delisinin olduğu bir toplumda, akıl sağlığı bir şekilde bozulmuş insanın işi de iyice zorlaşmaktadır. ''Delidir, ne yapsa yeridir!'' ''Deliye her gün bayram'' gibi aslında toplumun algısını çok güzel özetleyen sözlerimiz de mevcuttur. İyileştiyse, her gün haram ama! Niye iyileşiyor ki, gene delirsin, toplum içinde kendine yer edinmeye falan da çalışmasın! Mümkünse çeksin gitsin!

Bir diğer mevzu da, hapishaneler ''normal'' tabir edilen, hiçbir şekilde psikiyatri tedavisi görmemiş mahkumla doluyken, bir tek akıl sağlığı bozuk insanın işlediği cinayet ya da karıştığı yaralama olayı, basın tarafından sürekli ısıtılıp ısıtılıp verilmekte, hepsi suça eğilimli olarak hafızalara kazınmaktadır. Dün sokakta gördüm de, gayet de her gün bayram sözünün hakkını veren bir şizofren, nereden bulduysa artık, polis yazısı diktirdiği elbisesiyle, elinde oyuncak tabancasıyla gelene geçene ateş ediyordu, tabancada su bile yoktu ama!

Tarih boyunca ve günümüzde de birçok bilim adamı, sanatçı, ağır bir ruhsal problemine rağmen, keşifler yapmış, sanat eserleri vermiştir. Bugün birçoğumuzun hayranlıkla izlediği dünya çapında ünlü sanatçıların şizofren ya da bipolar olanları var ve misal manik dönemde sürekli fikir üretiyormuş gibi olunan dönemde, kurdukları hayalleri, iyileşince proje haline getirdiklerini ve aslında rahatsızlıklarından beslendiklerini, yoksa da sıradan bir insan olacaklarını ifade etmektedirler. İsim vermek, kişilik haklarına saygısızlık olacağı için, dileyen bu bilgilere çok rahat ulaşabilir.

Problemin bir diğer yönü de, hasta kişinin ailesinin de işin içine katılması ve tüm ailenin toplum tarafından dışlanmasıdır. Bu nedenlerden dolayı, hem hastanın kendisi, hem ailesi, çoğu zaman, becerebiliyorsa eğer hastalığı saklamaya uğraşmakta, değilse de dışlanmayla baş etmeye çalışmakta ya da kendilerini komple toplumdan soyutlayıp garip insanlar halinde yaşamaktadırlar.

Özetle, kimin başına, ne zaman, ne geleceğinin bir garantisi yok. Çok geç yaşlarda da başlayabilen hastalıklar söz konusu olan. Tabii ki, bire bir yaşamayan, tam bir empati kuramaz, ama karşıdakilerin de insan olduğunu bilmek ve sadece insan gibi davranmak, hasta insanlara yetecek, çoğu zaman moral olacağı için nüksün önlenmesine de oldukça katkısı olacaktır. Kısacası ''Düşmez kalkmaz bir Allah!'' diye boşuna denmediğini düşünüyorum.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Toplumun Ruh Sağlığı Bozulmuş İnsana Bakışı: Damgalı İneğin Sütü Olmaz mı?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Hatice ZENGEL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Hatice ZENGEL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Hatice ZENGEL Fotoğraf
Psk.Hatice ZENGEL
Adana (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi36 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Hatice ZENGEL'in Yazıları
► Dert Daima İnsana Yol Gösterir Psk.İzzet GÜLLÜ
► Toplumun Temelinde Neler Oluyor ? Psk.Cüneyt KAYA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Toplumun Ruh Sağlığı Bozulmuş İnsana Bakışı: Damgalı İneğin Sütü Olmaz mı?' başlığıyla benzeşen toplam 77 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:56
Top