Ofiste Diyet Bıraktıran Bahaneler
OFİSTE DİYET BIRAKTIRAN BAHANELER
Birçoğumuz, çalıştığımız yerde ve sosyal yaşantı süresince diyete devam etmek de oldukça zorlanırız. Çalışma ortamının yarattığı stres, sosyal yaşamın çekiciliği ve sağlıklı beslenmenin yaşam tarzı haline getirilememesi pazartesi sabahı başlayan diyetlerin genellikle ertesi gün sonlanmasına neden olur. Kişiye özel olmayan ve yaşam koşullarına adapte edilmemiş her diyetin kaderi başarısızlıktır. Ve diyet listesini yırtarken vicdanı rahatlatacak bir bahane hep hazırdır. İşte sıklıkla arkasına sığındığımız sudan bahaneler:
Kahvaltı yapmaya vaktim yok… Sabah evden erken çıkmanız gerektiği için diyetin ilk menüsünde bile zorluk çektiğinizi düşünüyorsanız, kendi sağlığınız için bu fikirden vazgeçmelisiniz. Çünkü kahvaltı, gece boyunca yavaşlamış olan metabolizmanızı hızlandırmada ve kendinizi daha canlı hissetmenizde önemlidir. Vaktim yok bahanesine sığınmak yerine evden çıkmadan tam buğday ekmeği, peynir ve sebzelerden oluşan küçük bir sandviç hazırlayabilirsiniz. Ya da ön kahvaltı niteliğinde 1 su bardağı kadar kutu sütü yolda içebilirsiniz.
Diyetim damak tadıma uymuyor… Kişiye özgü hazırlanan diyetlerde bu şekilde bir problemle karşılaşmazsınız. Damak tadınıza uymayan bir besini, kendi grubunda yer alan başka bir besinle yer değiştirerek diyetinize mutlu bir şekilde devam edebilirsiniz.
Ofiste çıkan yemekler diyet listeme uymuyor… Ofiste sunulan yemeklerin çeşitleri ve miktarları standart diyetlerle uyumlu olmayabilir. Fakat diyet listeniz yaşam tarzınıza –ofiste size sunulan yemeklerde dahil olmak üzere- adapte edilebilir. Porsiyonları hakkınız olan besin grubundan ihtiyacınız kadar almak, yemeklerin sularından tüketmemeye çalışmak, salata barlardan yararlanmak ve akşam yemeğinizi öğlen tükettiğiniz besin gruplarına uygun olarak hazırlamak basit çözüm yolları olacaktır. Öğle yemeğini diyet listenize adapte etmekte güçlük yaşıyorsanız diyetisyeninize danışmalısınız.
Stresliyken ne yediğimi bilmiyorum… Stresli bir ortamda çalışıyorsanız ve stres nedeni ile besin tüketiminizi kontrol edemiyorsanız, duygusal yiyici kategorisine giriyor olabilirsiniz. Bu durumda kendinizi kontrol altına almaya çalışın ve stres nedeni ile açlık hissettiğinizde aperatiflere ve abur cuburlara saldırmak yerine, kutu süt, yoğurt, ayran, meyve, leblebi veya fındık, fıstık gibi kuruyemişlerden –miktarını abartmadan- tüketebilirsiniz.
Ofiste sıkıntıdan sürekli acıkıyorum… Canınız sıkıldıkça eliniz yiyeceklere uzanıyorsa, yakınlarınızda yiyecek bulundurmamaya özen gösterin. Elinizin altında duracak bir şişe su veya açık çay, bitki çayı ya da sütlü kahve sizi oyalayacaktır.
Ofiste kimse diyet yapmıyor… Çalışma arkadaşlarınızın istedikleri her şeyi yiyip, içmesi sizi sinirlendiriyorsa, diyet fikrinden uzaklaşın. Diyet yapmadığınızı aslında sağlıklı beslenmeyi öğrendiğinizi düşünmek işe yarayacaktır.
Yalnız başıma diyet yapamıyorum… Tek başına diyet yapmak zordur. Bu durumda yapılması gereken, size destek olacak bir arkadaş bulmaktır. Tek başınıza diyetinizi sürdürmekte zorlanıyorsanız, arkadaşlarınızdan birine sizinle birlikte diyet görüşmelerine gelmeyi önerebilirsiniz.
Ah, bu iş toplantıları yok mu?... Çalışanların diyetlerini bırakmalarının en sık rastlanan sebeplerinden biri de, uzun süren yemekli iş toplantılarıdır. Sunulan yemeklerin cazibesine kapılanlar, diyetlerini bir anda unuturlar. İş toplantılarına katılmaya devam ederken diyetinizi de uygulayabilirsiniz. Önemli olan tüketim miktarlarına dikkat etmek ve daha az enerji içeren besinlere yönelmektir. Buna rağmen ara sıra miktar ve çeşitler de kaçabilir. Bu durumda vazgeçmeden yola devam edin ve ertesi gün harcadığınız enerjiyi arttırın.
Yurtdışı gezilerinde ne yiyeceğimi bilmediğimden, diyet uçup gidiyor… Çok sık yurtdışı seyahati gerektiren bir işte çalışıyorsanız, diyetinizi uygulamakta güçlük çekiyor olabilirsiniz. Yurtdışı seyahatlerinden önce, seyahat planınızı diyetisyeninizle paylaşın. Beslenme programınızda gideceğiniz ülke mutfağına ve iş görüşme saatlerinize göre yapılacak düzenlemeler ile diyete devam etmekte hiç zorlanmadığınızı göreceksiniz. Amaç, her zaman sağlıklı beslenme kurallarını uygulayabildiğimiz ölçüde uygulamak olmalıdır.
OFİS STRESİNİ MUTLULUK VEREN BESİNLERLE YENİN…
Doğru besinleri seçerek ofiste mutluluğu garantilemek mümkün olabilir. Çünkü bazı besinlerin içerisinde bulunan endorfin ve bu besinlerin tüketilmesinden sonra vücudumuzda üretilen seratonin, bu besinlerden daha fazla keyif almamızı ve mutlu olmamızı sağlar. Endorfin, beyin dokularında bulunan ağrı kesici niteliği olan protein grubuna verilen isimdir. Seratonin ise vücudumuzdan salgılanarak gevşememizi ve mutlu olmamızı sağlar. Endorfin içeren, seratonin salgılatan besinlere sofralarımızda yer vererek ofiste oluşan iş stresini azaltabiliriz. İşte stresi yenmeye yardımcı besinler…
Portakal: Taze bir portakal veya taze sıkılmış bir bardak portakal suyu ile çalışma ortamınızda daha esnek olabilirsiniz. Portakalın içerdiği C vitamini, noradrenalin adı verilen hormonun salgılanmasında görev alır. Aynı zamanda vücutta demir minerali emilimini arttırarak yorgunluğun önüne geçer.
Çikolata: Stres durumunda özellikle kadınların çikolata krizine girdiği iyi bilinen bir gerçektir. Çikolata vücutta seratonin salgısı başlatarak gerginliğin önüne geçmektedir. Ara öğünde ağzınıza atacağınız bir parça çikolata stresi yenmenize yardımcı olacaktır. Fakat enerji ve yağ içeriği yüksek olan bu besinin tüketim miktarlarına dikkat etmek gereklidir.
Muz: Magnezyum içeriği nedeni ile mutluluk vericidir. Magnezyum yetersizliği depresyon, uykusuzluk ve sinirlilik haline neden olur. Beslenme programında yeterli miktarda magnezyum alımı iş stresini yenmeye yardımcı olur. Muzun içerdiği potasyum ise vücutta biriken ödemin çözülmesinde yardımcıdır.
Ceviz: Yetiştirildiği toprağın özelliklerine göre içerdiği miktar değişse de, ceviz selenyumdan zengin bir besin olması nedeni ile mutluluk halini arttırmaya yardımcıdır. Antioksidan özelliği ve vücutta seratonin salgısını arttırmaya yardımcı olan ceviz aynı zamanda omega-3 yağ asidi içeriği nedeni ile kalp sağlığını da korumaya yardımcıdır.
Hindi eti: Kendimizi daha iyi ve dinamik hissetmemizde yardımcıdır. İçerdiği tirozin isimli protein yapıtaşı, noradrenalin ve dopamin hormonlarının salgılanmasını sağlayarak strese olan dayanıklılığı arttırır.
Kırmızıbiber: Acı kırmızıbiberin mutluluk verici olması şaşırtıcı gelebilir. Fakat içerdiği kapsaisin isimli madde, beyinde endorfin salgısı başlatarak stresle mücadeleyi kolaylaştırır.
Çilek: Portakal gibi içerdiği yoğun C vitamini sayesinde hormanları harekete geçirerek gerginliği engellemeye yardımcı olur ve vücuda dinçlik kazandırır.
Dondurma: Yaz aylarının vazgeçilmezi olan dondurma mutluluğunuzu katlamakta etkili olan bir besindir. Kalsiyum mineralinin vücutta sinir iletiminde olan görevlerinin gerçekleştirilmesi beslenme programının kalsiyum içeriğine bağlıdır ve dondurma kalsiyumdan zengin besinlerden biridir.
Çay: Çayın içerisinde yer alan bazı etkin maddelerin stresle başa çıkma konusunda bize yardımcı olduğu bilinmekte. Yapılan bir araştırmada, çay tüketenlerin stres durumunda salgıladıkları kortizol isimli hormonun tüketmeyenlere göre daha düşük olduğunu belirlenmiştir. Fakat fazla çay tüketiminin kalp hızının artmasına neden olarak strese neden olabileceği de unutulmamalı.
Tam buğday ürünleri: B vitaminleri, sinir sisteminin doğru çalışmasını ve vücutta sinir iletilerinin sağlıklı bir şekilde aktarılmasında görevlidir. B vitaminlerinden zengin olan tam tahıl ürünlerinin de stresi kontrol etmede ve kendini iyi hissetmede önemli role sahiptir.
Mutluluk arttıran besinlerden daha önemli bir konuda, sağlıklı beslenmenin bir yaşam tarzı haline getirilmesidir. Çünkü sağlıklı beslenen bir kişinin hastalıklara yakalanma riski azalır, kendini daha dinamik hisseder ve sağlıklı duruşu nedeni ile kendine olan güveni artar. Sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmek mutlu olmanın en önemli şartlarından biridir.
Nil ŞAHİN GÜRHAN
Beslenme ve Diyet Uzmanı
www.nildiyet.com
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Ofiste Diyet Bıraktıran Bahaneler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Nil ŞAHİN GÜRHAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Nil ŞAHİN GÜRHAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
