2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Boşanma Olgusu - I
MAKALE #7059 © Yazan Psk.Dnş.Betül NAZLISÖZ | Yayın Haziran 2011 | 5,420 Okuyucu
Seni çok seviyorum, bir ömrü seninle paylaşmak istiyorum. Benimle, boşanmamak üzere evlenir misin?
Şey, belki. Evlenirim ama boşanmama sözünü veremeyeceğim…

Bir evlenme teklifi böyle olsaydı romantizmini yitirirdi, değil mi? Böyle soru soran, gerçekçi birine, kim, neden “evet” desin ki?

Evlenme insan hayatının en önemli adımı olup, evrenselliği tüm toplumlar tarafından kabul görmüş yegane kurumdur. evlenme geçmişten günümüze farklı kültürlerde çeşitli biçimlerde yer almış bir süreçtir. evliliğin kuruluşuna yönelik kurallar her toplumda kendine özgü özellikler içermektedir. Genel olarak görülen evlilik aşamaları; tanışma, söz, nişan, nikah ve düğün şeklinde gerçekleşmektedir.

Toplumsal yaşamın ve mahalle baskısının gereği, neseplerin takip edilebilmesi için evlilik kurumu, hem kanuni hem de dini bir gerekliliktir. Peki, kendi içsel bakışımızla irdelersek neden evleniyoruz? Evleneceğimiz kişiyi seçerken hangi özellikleri arıyoruz? Hangi anda evlenmeye karar veriyoruz?

Aslında hepimiz kendimizce farklı sebeplerle evleniyoruz. Kimimiz âşık olduğumuz için, kimimiz bulduğumuz kişi canımızı acıtmadığı için, kimimiz iyi bir seçenek olduğunu düşündüğümüz için, kimimiz büyüklerimizin beklentilerine karşılık verebilmek için ve bir kısmımız da çocuk sahibi olabilmek için evleniyoruz. Tabii ki evleneceğimiz kişiyi de, evlenme nedenimize uygun olarak seçiyoruz. Bu sebeple, evlilikler geleceğe yönelik pek çok ümit, beklenti ve çabayla gerçekleşmektedir. Elbette pek çoğumuz en mutlu gününün düğün günü olduğunu söyler, ama bir kesim de en mutsuz gününün evlendiği gün olduğunu düşünmektedir. Hem de bu sonradan ortaya çıkan bir düşünce değil, daha düğün sırasında yaşadığı bir duygu olduğunu söylemektedir. Bu da demektir, bir grup insan var ki, mutsuz olacağını bile bile evlenmektedir. Bu da kaçınılmaz bir şekilde boşanmaya doğru bir gidişata yol açmaktadır.

Boşanma son 10 yılda ülkemizde de hızla yükselen oranlara sahiptir. Batı toplumlarına göre daha düşük oranlara sahip olmakla beraber, her 10 yıl bir önceki 10 yıla göre daha fazla boşanmaya şahit olmaktadır.

Boşanma oranlarının hızlı bir biçimde yükselmesi sebebiyle gerek aileden sorumlu devlet kurumlarının gerekse akademik çevrelerin aklına gelen bir kaç soru vardır. İnsanlar neden boşanmaktadır? Toplumun hangi kesiminde boşanmalar daha fazla olmaktadır? Boşanma kimleri nasıl etkilemektedir?

Bu soruların cevaplarını anlayabilmek için, Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün Mart 2009'da yayınladığı Boşanma Nedenleri Araştırması'na bir göz atmakta fayda vardır. Bu araştırmada yayınlanan verilere göre; 2007 yılında evlenme oranı binde 9,09 iken, boşanma oranı binde 1,34'dür.

Boşanma nedenleri incelendiğinde, zina, cana kast, kötü muamele, cürüm ve haysiyetsizlik, terk, akıl hastalığı ve şiddetli geçimsizlik olarak belirlendiğini görürüz. Bunlar medeni hukukta adlandırılmış boşanma nedenleridir. en sık görülen boşanma sebebi, şiddetli geçimsizliktir. Şiddetli geçimsizlik kavramının içine diğer kavram ve kusurların da yerleştirildiği düşünülecek olursa bu oranın gerçeği yansıtmadığı düşünülebilir.

Eş terapilerine başvuran, boşanma aşamasında olan çiftleri değerlendirdiğimizde boşanmaya etkili olan faktörleri şu alt başlıklarda değerlendirebiliriz.
  1. Eğitimi Durumu: Lise mezunu olan çiftlerin daha çok boşandıkları gözlenmektedir. Bu grupta yer alan çiftlerin sorumluluk alabilme becerilerinin ve sorun çözme becerilerinin yetersiz olduğu gözlenmektedir. Yeterli hayat tecrübesine ve bilişe sahip olmayan bu grubun ana özelliğinin iletişim sorunları, cinsel sorunlar ve bireyden aileye geçişi tamamlayamayan çiftler olduğunu görüyoruz. Bu çiftler, "Ben" kavramından kurtulamadıkları için "biz" kavramına geçiş gösteremedikleri için kriz yaşamaktadırlar.
  2. Evlenme Yaşı: Evliliklerini 21-25 yaş arasında yapan çiftlerin daha fazla ve daha erken boşanmaya kalktıklarını ve sorunu çözemezlerse boşanma oranlarının yüksek olduğunu gözlediğimiz yaş grubudur. Bu yaş grubunda evlilikler yine lise mezunu olan grubu oluşturmaktadır. Liseden mezun olduktan sonra meslek edinme süreci yeteri ölçüde başarılmıştır ve artık en azından çiftlerden birinin maaşlı bir işi vardır. Erkek ve kadının aile kurmak için artık hazır oldukları düşünülerek, aile büyükleri tarafından evliliğe teşvik edilmektedirler. Aile büyükleri evlatlarının muradını görmeyi ve torunlarını sevmeyi istemektedir. Bu sebeple erkek evlat için uygun bir kız bakılır, beğenilir ve aile büyükleri tarafından seçilerek evlilik hazırlıklarına girişilir. Gerek ailenin gerekse evlenmeye hazır olduğu düşünlen gençlerin soruna yaklaşım ve sorun çözme becerileri henüz yeterince gelişmemiş olduğu için, her ikisi de alıngan bir yapıdadır. Sudan sebeplerle aralarında münakaşa olmaktadır ve olaylara hemen aile büyükleri karışmaktadır. Sorun çözülmek yerine bastırıldığı için iletişimsizlik ve kalp kırıklıkları giderek büyümekte ve artık bitip tükenmek bilmez sorunlar başlamıştır. Sonuç, boşanmaya doğru hızlı bir gidişattır.
  3. Eşler Arasındaki Yaş Farkı: Ülkemizdeki evliliklerin önemli bir kesimin eşler arasındaki yaş farkı 5 yıldan daha azdır. Boşanma oranlarına baktığımızda en çok boşanmanın olduğu grup 0-4 yaş fark olan çiftler olduğunu görüyoruz. En büyük gurubu oluşturduğu için bu oran kaçınılmaz derecede yaş farkının düşük olduğu evlilikleri daha riskli kılmaktadır. Ama genel orana bakılmadığı için bu konuda gerçek bir sonuç çıkarmak çok doğru değildir. Ancak eşler arasındaki yaş farkı yükseldikçe taraflardan birinin daha tecrübeli olması sorun çözme sürecinin onun sırtına bindirmektedir. Ancak o taraf bunu kabullendiği için sorun olmamaktadır. Asıl sorun genç olan tarafın daha aktif bir sosyal yaşam isterken diğerinin daha durağan kalması durumunda ortaya çıkmaktadır. Yaşlı olan genç olanın hızına ayak uyduramadığında, genç olan için "beni anlayamıyor" düşünceleri başlamaktadır. Eşler arasında hızla gelişen iletişimsizlik, evlilikte şiddete ya da kopmalara neden olmaktadır. Bu da kaçınılmaz sona doğru gidiş demektir.
  4. Yerleşim Yeri: Yaşamının büyük kısmını büyük şehir merkezlerinde geçiren çiftlerde boşanma oranlarını kırsal alanlara göre daha fazla olduğunu görüyoruz. Bu çok çeşitli sebeplerle açıklanabilir. Büyükşehir'de yaşayanların bireyselliklerinin daha ön planda olduğunu, mahalle baskısı olarak adlandırılan sosyal baskının daha az olduğu evlilikler olduğu için boşanmaya cesaret etme oranlarının daha yüksek olduğu yorumu yapılabilir. Çünkü kırsal bölge ya da küçük yerleşim yerlerinde ailelerin tanınma oranları daha yüksek olduğu için, boşanma sonrası dışlanma olasılığı nedeniyle boşanma olabildiğince geciktirilen bir çözüm halini almaktadır.
  5. Aile Modeli: Ülkemizde evliliklerin önemli bir kesimi çekirdek aile yapısında olmakla beraber, diğer aile büyüklerinin ve kardeşlerin evliliklerdeki etkileri göz ardı edilemez. büyük şehirlerde daha çok apartman dairesinde oturan aileler olduğu için çekirdek aile olduğu düşünülebilir. Ancak tek bir apartmana bütün ailenin yerleştiği, ya da karşılıklı kapılarda oturan geniş aile modelleri büyük şehirlerde karşımıza çıkmaktadır. Bu ailelerde eşlerden birinin, aile büyükleri yanındayken daha farklı davranması, aile büyükleri ile anlaşmazlıkların olması ve onlardan etkilenmenin yoğun olarak yaşandığını biliyoruz. Bu süreçte, daha çok kadın tarafı aileye yeni katılan birey olarak, aile ortamına alışmakta güçlük çekmesi, kayınvalide-gelin iletişiminin kayın valide lehine baskılı olması, aile büyüklerinin geleneksel yaklaşımları ile gelini "ezmeleri" evlilikte kriz yaşanmasına ve boşanmalara neden olabilmektedir. Burada gelinin oldukça akıllı, belki de cin fikirli olması gerekir. İletişim becerilerinin, kayın valide, kayın peder, görümce, kayın biraderi ve belki de eltileri de idare etmeyi becerebilecek kadar gelişmiş olması gerekir.
  6. Evliliğe Hazırlık Süreci: Evlilik öncesi tanışma şekli, tanıştıktan sonra evlenmeye karar verme süresi ve evlilik öncesi hazırlıkların niteliği boşanmalara etkili olmaktadır. büyük şehirlerde aşık olarak evlenen çiftlerin boşanma oranlarının daha yüksek olduğunu görüyoruz. Ama kapalı toplum özelliği gösteren kırsal ya da taşrada aşk yaşama imkanının çok kısıtlı olması sebebiyle daha çok görücü usulü ya da erkeğin kadını görüp beğenmesi ile istetmesi sürecinden oluşan evliliklerin daha yaygın olduğunu görüyoruz. Tanıştıktan sonra evlenmeye karar verme süresi 6 aydan kısa ve 1,5 yıldan daha uzun olduğunda boşanma oranlarının daha yüksek olduğu bilinmektedir. 6 aydan daha kısa sürede evlenen çiftlerin sosyal sorun çözme becerilerinin yetersiz olduğu, sorun çözümünde seçenek oluşturamadıkları ve ani kararlar alarak fevri yaklaşımlar sergiledikleri için evlilikte yaşanan sorunları çözme konusunda sıkıntı yaşadıkları ve sık sık kavga ettikleri gözlenmektedir. 1,5 yıldan daha uzun bir süre birlikte olan çiftlerde ise ümitsizlik ve heyecan kaybının olduğu, ilişkiyi sorgulama süreçlerinde karamsar olma alışkanlıklarını olduğu gözlenmektedir. Ekranlarda, "1 kadın, 1 erkek" adıyla yayınlanan skeçlerdeki gibi bir çiftin evlendikten kısa bir süre sonra boşanma olasılıkları oldukça yüksektir.
  7. Cinsel Yaşam: Ülkemizde cinsel gelişim dönemlerinde anne ve babaları tarafından usulüne uygun cinsel eğitimden yoksun bırakılan çiftlerde, vajinismus, erken boşalma ve iktidarsızlık adlarıyla anılan korkuların yoğun olarak yaşandığını görüyoruz. Ülkemizde genç kızların evlenmeden önce cinsel yaşamlarının olmasının engellenebilmesi için genç kızlara annelerin vermesi gereken cinsel eğitim verilmemektedir. Cinsel yaşamı, kulaktan dolma bilgilerle ve "gün" adı verilen oturmalarda gelen misafirlerin olumsuz cinsel yaşamlarını kulak kabartarak öğrenen genç kızlarımızda korku ve buna bağlı vajinismus sorunu yaşanmaktadır. Erkekler ise cinsel olarak kısmen daha serbesttirler. Mastürbasyon ve cinsel deneyim üstü kapalı olarak razı olunan davranışlardır. Ancak gizli kapaklı ve yakalanma korkusu ile hızlı biçimde yapılan mastürbasyonun sonucunda denetimsiz boşalma (erken boşalma) ve erektil disfonksiyon (iktidarsızlık) öğrenilmiş davranış sorunları olarak ortaya çıkmaktadır.

Evlilik ve boşanma süreçlerinde incelenmesi gereken daha pek çok konu vardır. Bu sebeplerle evliliklerin mutsuzlukla devam etmemesi ya da çaresizlik durumunun yaşanmaması için;
  • Evlilik öncesinde adayların eş seçimi, evlilik ve cinsel yaşam konusunda bilinçlendirilmesi,
  • Aile büyüklerinin yeni evlilere müdahalelerinin biçimlendirilmesi için eğitilmeleri,
  • Sorunların çözülemez duruma geldiği gözlenen ailelerde, aile bireylerinin evliliğin devamından zarar görmemeleri için, boşanmanın da yeri geldiğinde uygun bir sorun çözme yöntemi olduğu konusunda bilinçlendirilmeleri
  • Gençlerimize hemcins anne ve babaları tarafından uygun cinsel bilgilendirme yapılabilmesi için anne ve babaların eğitilmesi
  • Gençlerimizin sınav odaklı eğitimden ziyade sosyal sorun çözme becerilerini geliştirmeye yönelik sosyal yeterlilik eğitimine tabi tutulmaları, gelecek nesillerin daha mutlu, daha özgür ve akılcı olmalarına olanak sağlayacaktır.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Sokak Çocuğu Olgusu Psk.Meral AYDIN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Boşanma Olgusu - I' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


04:57
Top