2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ortak Çocukluk Yaşantısı Üzerinden Bir Katilin Anotomisi
MAKALE #7282 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Ağustos 2011 | 5,351 Okuyucu
Ortak Çocukluk Yaşantısı Üzerinden Bir Katilin Anotomisi

Kadına şiddet... Kadın cinayetleri...

Malum, bu sorun son günlerin en önemli konusu. Son dönemde kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin arttığı söyleniyor. Kanımca vaka sayısında bir artış yok. Genelde insana, özelde de kadına şiddet ile kadın cinayetleri öyle ya da böyle her zaman için söz konusuydu. Sanırım toplumun ve medyanın bu iş üzerindeki duyarlılığı arttı sadece. Tabi ki bu sevindirici bir gelişme.

“Bedevinin bahtsızını çölde kutup ayısı ısırır” derler. Son kadın cinayetlerinden birisinin faili gitti, maalesef ki köylüm, ilkokul arkadaşım çıktı. Üstelik de bu ikinci cinayeti…

Evet, sözünü ettiğim ve geçenlerde 17 ay önce ayrıldığı eşini İstanbul’da, güpegündüz sokak ortasında öldüren H.B adlı kişi ile yıllar önce aynı köyde doğduk. Hayır, doğar doğmaz yollarımız ayrılmış falan da değil Sonraları sadece yaz tatillerinde görüşsek de ilkokul eğitimi süresince çocukluğumuz hep beraber geçti.

Benden bir kaç yaş büyük olsa da birlikte aynı okula gidip geldik. Beraber oyunlar oynadık. Hatırlıyorum da taaa o zamanlar, köydeki çocuk grubumuzu sanki kendi suç çetesiymiş gibi yönetirdi. Bir bakıma reisiydi bizlerin. Ses çıkaramazdık, çekinirdik ondan. Çoğu zaman bizleri etrafında toplar, kimimizden elma, kimimizden armut isterdi. Benden ise bisküvi, gofret falan talep ederdi. Çünkü köyümüzdeki tek bakkal dükkanı bizimdi. “Sen elma, sen kiraz, sen armut sen de bisküvi getir” deyince sinirim tepeme çıkar, fena halde bozulurdum. Açıkça söyleyemesem de bu işin adil olmadığını düşünürdüm. Çünkü diğer arkadaşlardan istenilenlerin tamamı bahçeden toplanan, ücret gerektirmeyen Allah vergisi yiyeceklerdi. Oysaki benden beklenilen şeyleri babam şehirden para verip getiriyordu köyümüze. Satıp da üç - beş kuruş kazanabilmek için! Getirmediğimde ya dışlayarak oyuna katmazdı ya da çocuklardan yaşça uygun olanını üzerime salar, aramızda dövüş çıkmasını sağlardı. Böylece herkesi sindirmeye çalışırdı.

(Belki merak eden olabilir, söyleyeyim: Hayır, genellikle istenilen şeyleri getirmezdim. Bunun karşılığı olarak ya üzerime salınan arkadaşla dakikalarca dövüşürdüm ya da onlar hemen yanı başımda oynarken ben ağzımın suyu aka aka lakin pes etmemiş, başım dik ve son derece mağrur bir eda ile önüme kattığım inekleri otlatmaya götürürdüm.)

Ancak söz konusu kişinin bu görüntüsüne, bahsettiğim suça yatkın profiline bakarak ilerisi için bir öngörüde bulunduğumuzu falan düşünmeyin. Bugün iki cinayetin katili olabileceğini o zamanlar tahmin bile edemezdik. Bunu biz değil, kimse yapamazdı. Çünkü öyle ya da böyle hepimiz birer çocuktuk. Bunlar bizim için o dönemde, masum çocukluk evresinin biraz dozu kaçmış davranışlarıydı sadece.

Dedim ya, ilk cinayeti için girdiği hapisten çıktığında bana bir gün, “Sen kalemi seçtin, ben silahı” diyen bu kişi ile aynı topraklarda büyüdük. Benzer aile yapısı yoğurdu, çoğu huyumuzun hamurunu. Aynı toplumsal ve kültürel doku havuzunda yıkandı pek çok davranışımız. Aynı ılık ya da soğuk havayı soluduk, az ya da çok, aynı toprağın mahsulünü yedik. Dahası o da ben de birer bebek olarak aynı ormanın ağacından yapılmış beşiklerde sallandık. Çünkü hepimiz bir zamanlar masum birer bebektik!

Şimdi acılı acılı düşünüyorum da masum bir bebek nasıl oluyor da ileride azılı bir katile dönüşebiliyor? Nasıl olur da masum bir bebekten insan canına kıyabilecek bir katil doğabiliyor?

Elbette ki kişi kendi davranışlarını kendisi seçiyor. Hem de kendi öz ve son derece hür iradesiyle. Böyle olduğu içindir ki herkes fiillerinin sonuçlarına katlanmak durumunda. Nitekim de katlanacak. Muhtemelen bu dünyadaki serüveni bundan sonra mahpushane damında sonlanacak. Bu, gerek mağdur hakkı ve kamu vicdanı bakımından gerekse benzer nitelikli potansiyel davranışların önlenmesi açısından gerekli. Bu konuda en ufak bir sıkıntı ve tereddüt yok, olamaz da zaten. Cezası bihakkın verilmeli kuşkusuz.

Lakin daha önceki yazımda da belirtmiştim! O yüzden malumunuz, önceden tasarlanmamış bu tarz cinayetler genellikle salim bir ruh haliyle işlenmez. Belli bir gaye için önceden planlanmamış, diğer bir anlatımla ani gelişmiş şiddet ve öldürme davranışları genellikle belli bir eşiği aşan öfke duygusu sonunda gerçekleşir. Diğer yandan, herkesin gerek doğuştan getirdiği biyolojik, gerek sonradan kazandığı psikososyal donanımlar ve buna bağlı olarak ortaya çıkan öfke eşikleri ile öfkeyle baş edebilme güç ve kapasiteleri bir değildir.

Bu durumda kişilerde öfke tolerans eşiğini aşan ve gitgide kontrolü zor bir birikime yol açan yaşam faktörleriyle kişileri öfke kontrolü konusunda eğitmeyen, şayet eğitememiş, dolayısı ile bu duyguyu önleyememiş ise tedavi etmeye çalışmayan yapı da bir nebze olsun kusurlu sayılmaz mı?

Düşünün:

Ülkemizde bugün hala kişilere ve ailelere koruyucu ve yönlendirici nitelikli psikolojik danışmanlık hizmeti -tam manasıyla- verilemiyor.

Hala insanlara zorlandıkları yaşam durumlarında psikolojik ve sosyal destek sağlanamıyor.

Sağlık tüm dünyada, “Biyo-psiko-sosyal bir iyilik hali” olarak tanımlandığı halde bu alandaki hizmetler ülkemizde yıllardır salt biyolojik boyutlu ve tamamen medikal eksenli bir anlayışla yürütülüyor.

Bu yüzden birçok ebeveyn çocuğunu kulaktan dolma ve çoğu yalan yanlış olan bilgilerle, gerek kendisini gerekse ufacık çocuğunu sinir küpü ede ede yetiştiriyor. Yine pek çok eş aslında çözümü olan sorunları yüzünden ömür boyu didişmekle boşanıp boşanmama ikilemi arasına sıkışmış halde, sürekli gerilen bir ruhla sürmek zorunda kalıyor yaşamını. Çoğu kişide, doğuştan ellerine bomboş verilen sinir küpü ya yolun başında ya da -en geç- evlenince doluyor, hatta taşıyor. Bu taşkınlık kiminde içe atıp bastırma, kiminde farklı nesnelere yansıtma şeklinde sağlıklı; kiminde de agresiflik, bazen şiddet, zaman zaman da (maalesef) cinayet olarak sağlıksız yollarla dışa vuruyor.

İlke açık:

Beden sağlığı korunmazsa önce bedensel hastalıklar, akabinde belli fonksiyon kayıpları, belki de sonunda ölümler gerçekleşir. Aynı tabii işleyişin bir sonucu olarak psikoloji ve ruh sağlığı korunup desteklenmez ise ortaya psikolojik ve sosyal sorunlar çıkar.

Bizler ise; bir kaç etkenin birleşmesiyle ortaya çıkan sorun son olarak kimin elinde patlamışsa sadece onu hapse atmakla bu sorunları önleyebileceğimiz zannıyla yaşar gideriz. Hele bir de bu suçların faillerine oturduğumuz yerden en gariz laflar ettik mi, bir de bu ağır sözleri biraz kızgın ve öfkeli şekilde dile getirdik mi bizden iyisi, vicdanı bizden rahatı olmaz.

İzzet Güllü
Psikolog
MDH

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ortak Çocukluk Yaşantısı Üzerinden Bir Katilin Anotomisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Travma Yaşantısı ve Emdr Psk.Filiz KOÇAK
► Stres ve Cezaevi Yaşantısı Psk.Simay Okşan ORAL
► Jung - Ortak Bilinçaltı Öğretisi Psk.Tuğba DEMİRÖZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Ortak Çocukluk Yaşantısı Üzerinden Bir Katilin Anotomisi' başlığıyla benzeşen toplam 30 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:43
Top