2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Baba Kavramı
MAKALE #7422 © Yazan Uzm.Psk.Arzu GÜNEŞ | Yayın Eylül 2011 | 9,343 Okuyucu
Baba Olmak
"Baba; otorite sahibi, kurtarıcı"

Psikoloji bilimi çerçevesinden baktığımız zaman babalık lakabının, biyolojik baba olmaktan esinlenen bir kavram olduğunu görüyoruz. Baba kelimesi bir noktada; bir sürü insanın sorumluluğunu üstlenen, güçlü ve otoriteye hakim birini tarif ediyor. Baba evin reisi, karar verenidir. Aile üyeleri ona güvenirler ve sırtlarını ona yaslayabileceklerini bilmek isterler.

Birine bu lakabın yakıştırılabilmesi için; o kişinin otoriteye, güce, erke sahip olması; başkaları adına bir şeyleri yapabilmesi ve en önemlisi güvenilir olması gerekiyor. Birbirinden çok farklı anlamlarda kullanılan “baba” kavramları farklı alanlarda olsa da ortak niteliği “güç”ü simgelemesi gibi görünüyor.

Baba kelimesi bir mahalle deyimi olarak, ciddi bir samimiyet söz konusu olduğu zaman kullanılıyor. Mahallede “baba” diye anılan kişi; mahalleliye sözü geçen, ihtiyacı olanların yardım isteyebildiği, sırtını dayayabildiği, mahallelinin sığındığı, paraya ve yardıma ihtiyacı olan kişilerin ilk gittiği insandır.

Fakir fukara babası diye başka bir kavram daha var. Bu da yine mahalledeki o iyi kalpli destek veren, dost kişiyi anlatıyor. Ona gitmekten kimse korkmuyor, onun tarafından aşağılanmak gibi bir olasılık zaten yok. En fazla onu üzmekten korkuyor mahalleli. Ya yardım edemez de üzülürse diye tereddüt ediyor.

Diğer yandan, Süleyman Demirel'e neden baba lakabı takılmış diye düşündüğümüzde; onun bir kurtarıcı ve belki gerektiğinde bizim adımıza karar verebilecek bir insan olarak görüldüğü için ona bu lakabın verildiği sonucunu çıkarılabilir. Belki de bu nedenden ötürü Süleyman Demirel’e "Baba bizi kurtar" şeklinde sesleniliyordu. Zaten bu sözde de babanın kurtarıcı kimliği çok net bir şekilde görülüyor.

Mafya babası ise gücü, otoriteyi ve gerektiği zaman yaptırımda bulunmayı, ceza verici olmayı ifade ediyor. Mafya babalarına kendi camialarında saygı duyuluyor. Babanın güç ve otorite figürü olması ve kural koyuculuğu, en belirgin özelliği gibi görünüyor. Sadece Türk kültüründe değil, birçok ataerkil toplumda, kural koyan kişi erkek yani “baba”dır. Kural koyan, kuralı uygulayan ve belki cezayı da veren kişidir baba ve bu nedenle bir lakap olarak da kural koyan, uygulayan, güçlü olana yakıştırılıyor baba lakabı.
O halde bir miktar çekinilen, saygı yanında korku da duyulan biridir baba… Özellikle Mafya Babası kavramında ortaya çıkıyor bu korkulan baba figürü. Ama bir sinema filminde yakından tanıdığımız, onlarca insanı gözünü kırpmadan öldüren/öldürten baba yine de yakınlık ve sempati hissettiğimiz biri oluveriyor. Öldürülünce üzülüyoruz, içimiz acıyor.

Farklı alanlarda da babalar çıkıyor karşımıza. Edebiyatta Rırat baba, Can baba çıkıyor karşımıza örneğin. Ağırlıklarıyla, saygınlıklarıyla, yetenekleriyle tam birer “baba”dır onlar… Müzikte Orhan baba, Erkin baba, Müslüm baba var. Her biri kendi yaptıkları müzik türünde otoriteler ve dinleyici kitlesi için gerçek birer baba gibiler. Yine saygı uyandırıyorlar, dinleniyorlar, öncüler… Sporda bir bakışıyla tüm takım arkadaşları ve taraftarlarını hizaya getiren Baba Hakkı var, Fatih baba var… Ve tabi bilimin babaları var. Psikolojinin babası Freud gibi…

Peki, bazen bu şişirilmiş baba kavramının altında ezilen zavallı gerçek babalar? Onlar için de söyleyecek birkaç söz olmalı elbette.
Baba olmak gerçekten de hep güçlü olmayı, her sorunun cevabını bilmeyi mi gerektiriyor? Hatta cesur ve yenilmez olmayı, bir masal kahramanı olmayı zorunlu mu kılıyor?
Baba olamayan, baba olmak için can atan babalardan söz edelim biraz. İnfertilite (Kısırlık) yaşayan babalardan…
Masallardaki Kahramanlar Zor Durumda…

İnfertilite; hem kadınlarda, hem de erkeklerde önemli oranda strese ve kaygıya neden olmaktadır. Ama yaşanan bu kaygı, kadın ve erkek için genellikle farklı alanlarda yansıma göstermektedir. Kadında daha çok eş ve diğer aile bireyleri ile ilişkilerin olumsuz etkilenmesi söz konusu olurken, erkeğin sanki “erkeklik” kimliği sarsılmakta ve cinsel yönden etkilenme görülmektedir. Evlendiği anda evin babası olan erkek, infertilite ile karşılaştığında “baba”lığını kaybetmektedir. Bunun yarattığı olumsuz ruh hali ise zaman zaman onu başka alanlarda baba gibi hissetmeye yöneltebilir. Bu konuyu başka bir yazımızda ele alacağız.

Çocuk sahibi olamama nedeninin kendisine bağlı olduğunu öğrenen çoğu erkek, kendini suçlamakta ve eşinin bundan sonra kendisini yetersiz, eksik ve başarısız göreceğini düşünmektedir. Bu durumda erkek, baba kavramının altında yatan “saygınlık, güç, güvenirlik” gibi özelliklerini de yitirme tehlikesi ile yüz yüzedir. Bu korku ve düşünce erkekte ruhsal sıkıntılara neden olabilmekte, kendine güvensizlik ile birlikte, cinsel istekte azalma, cinsel fonksiyon bozuklukları ve iktidarsızlık problemleri yaşanabilmekte ve sosyal olarak da evin babasını yitirmesi halini alabilmektedir.

Toplumdaki kadın ve erkek rolleri; çocuklukta edinilen birbirinden çok farklı cinsiyet rolleriyle başlar ve bu ayrımla paralel sosyal tanımlama, görevlendirme ve beklentilerle sürüp gider. Bu rollerdeki farklılığın temelinde, kadın ve erkeğin çok farklı özelliklere ve becerilere sahip oldukları inancı yatmaktadır. Bizim gibi geleneksel toplumlarda erkekten; her daim güçlü, baskın, bağımsız, başarılı, etkili ve yeterli olması beklenir. Ama bu kadar erkek egemen olan bir toplum, erkek için egemenlikle birlikte tutsaklığı da getirmektedir.

Erkeğe yüklenen sorumluluklar ve biçilen güçlü, sarsılmaz, başarılı olma rolü çoğunlukla erkeğin altında ezildiği bir yük halini almaktadır. Üstlendiği rolün üstesinden gelmek için çabalayan erkek, kendini kanıtlamanın en birincil alanı olan “çocuk sahibi olma” konusunda başarısız olduğu takdirde, erkekliğini yitirmiş gibi hissedebilmektedir.

Çocukken dinlenen masallarda bile; sadece güçlü ve cesur erkekler vardır. Büyüdüğünde her erkek, prensesi kurtaran o güçlü kahramanlardan biri olacaktır, olmalıdır, başka yolu yoktur. Bu kahraman için, çocuk sahibi olmaktan bile aciz olmak ve bu acizlikle baş etmek kim bilir ne kadar zordur.

Unutmayalım; bir çift olarak sahip olmaya çalıştığımız o çocuk, belki de erkek olacak. Dikkat edelim de; ona küçücük bir çocukken yüklemeye başlayacağımız “babalık” rolü, bir gün altında kalacağı koca bir yük olmasın…

Babalara küçük bir meditasyon egzersizi:
Sevgili baba,
Gözlerini kapa, nefesinin serbestçe akmasına izin ver. Nefes almak için çaba harcama, sadece kendini bırak. Nefes alma hatta, bırak kendiliğinden gelsin, istediği kadar kalsın ve dışarı çıksın nefesin. Arkada ve sırtına bir minder koyabilirsin. En rahat edeceğin biçimde otur. Oturduğun minder, koltuk veya yer seni destekliyor. Hisset. Bedeninde olan her şeyi hissi fark et: kaşınan bir yerlerini, ağrıyan bir yerini, sıcak veya üşüyen bir yerini, boşluk veya doluluk hissini, veya yok olur gibi hisseden ya da hararet hissettiğin bir/her bölgeni fark et. Bedeninin her noktasının farkında olarak otur. Hisset sadece.

Şimdi nefesin izlediği yolu hayal et. Bedenine girişini içerde aldığı yolu, içerde bir süre duruşunu ve geri dışarı çıkışını fark et. Burnundan giren nefesin nasıl içini ılıtmasını ve boğazından geçip akciğerlerine ulaşmasını fark et. Nefesin aşağı akışını, mideni ve kalçalarını ılıtmasını, tüm uzuvlarını/ kolunu bacağını ışıtmasını ve el ayak parmaklarından parmak uçlarına ulaşmasını hayal et. Nefesin bedeninin içinde seyahat ediyor. Bir okyanusun sakin dalgaları gibi bir gel-git ile nefes hareket ediyor. Her seferinde gerginliğinin alıp götürüyor. Bu ılık gel-giti hisset.

Şimdi çocukluğuna doğru bir yolculuk yapacağız. Kendini küçük ve yalnız hissettiğin bir zamanı düşün. Çok küçük ve yalnız hissettiğin bir zamanı düşün. Mesela atılmış, yitilmiş hissettiğin bir zamanı düşün. Ya da çaresiz ve güçsüz hissettiğin bir zamanı düşün. Çok dramatik bir şey olması gerekmez. Sadece daha güçlü birinin yardımına/sığınmaya ihtiyaç duyduğun, o biri tarafından kollanmayı, sarıp sarmalanmayı istediğin bir zaman olsun. Bu zamanı kurgula, neredesin, neler görüyorsun, duyduğun, hissettiğin, kokusunu aldığın şeyleri fark et. Neler oluyor? Olabildiğince canlandır, olabildiğince gerçek ve canlı hale getir.

Şimdi “Baba” halini canlandır; en güçlü, bilgili, babacan, yakın, ilgi gösteren halini çağır oraya gelsin. Neler olduğuna bir baksın, durumu anlasın. Bırak seni korumak, kollamak için ne isterse yapsın. Herhangi bir söz veya davranış olabilir. Onu serbest bırak. Seni anlasın, duygunu hissetsin ve paylaşsın. Baba sen, çocuk seni o çocuksu yalnızlık duygusundan çıkarıp, güvende ve huzurlu hissetmesini sağlayacaktır, ona izin ver. Bana sen, çocuk sana neler söylüyor, ya da ne yapıyor?

Artık az önceye kıyasla daha iyi hissetmiyor musun? Bunu olabildiğince gerçekçi canlandır zihninde. Olabildiğince hisset.

Ve anla ve bundan böyle unutma: her babanın içinde de bir çocuk vardır…

Arzu Güneş
Uzman Psikolog
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Baba Kavramı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Arzu GÜNEŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Arzu GÜNEŞ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Arzu GÜNEŞ Fotoğraf
Uzm.Psk.Arzu GÜNEŞ
Ankara (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi44 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Arzu GÜNEŞ'in Makaleleri
► Cinsellik Kavramı Adalet SEVİM
► Çocuk ve Ölüm Kavramı Psk.Gözde ALPER
► Çocukta Para Kavramı Psk.İ.Bengü AKSEKİLİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Baba Kavramı' başlığıyla benzeşen toplam 19 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Alkol Bağımlılığı Nisan 2015
► Aile ve Kriz Nisan 2015
► Aile İşlevselliği Mart 2015
► Bağımlılık Şubat 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:20
Top