2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Bulimia Nervoza’nın Tedavisinde Psikoterapinin Etkililiğinin İncelenmesi
MAKALE #7471 © Yazan Psk.Gökül KARLUK ER | Yayın Eylül 2011 | 10,347 Okuyucu
Günümüzde sık karşılaşılan patolojik durumlardan biri de yeme bozukluğu ve onun bir çeşidi olarak tanımlanan Bulimia Nervoza’dır. Psikiyatrik sınıflama sistemine son dönemlerde giren Bulimia Nervoza’nın tedavisinde temel bir tedavi yaklaşımı henüz netlik kazanmamış olmasına rağmen, tedavide psikofarmakolojik tedavilerin yanı sıra bireysel, grup ve aile terapilerinin de etkili olduğuna ilişkin görüşler ileri sürülmektedir. Psikoterapi yaklaşımları içerisinde en sık kullanılan ve araştırma bulgularıyla en çok desteklenen tedavi Bilişsel Davranışçı Terapidir. Grup terapilerinin de Bulimia Nevroza üzerindeki etkililiği gün geçtikçe daha da artmaktadır. Bu incelemenin temel amacı yeme bozukluğu kapsamındaki “Bulimia Nervoza” üzerinde psikoterapinin etkililiğinin incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda makalede öncelikle Bulimia Nevroza hakkında bilgiler verilmiş daha sonra da bu yeme bozukluğunun tedavisine ilişkin yaklaşım modelleri ele alınmıştır. Alan yazınında Bulimiya Nervoza’nın tedavisiyle ilgili olarak yapılan çalışmalar gözden geçirilmiş ve farklı anahtar sözcükler kullanılarak uygun makaleler incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Yeme Bozukluğu, Yeme Davranışı, Bulimia Nevroza, Psikoterapi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Grup Terapisi, Bilişsel Modeller

GİRİŞ
Yeme Bozukluğu (YB); Anoreksiya Nevroza (AN) ve Bulimia Nevroza (BN) başta olmak üzere, bu iki sendromun atipik biçimleri ve son yıllarda tanımlanan Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu (TYB) tablosundan oluşan bir tanı grubudur. Yeme bozuklukları yüzyılı aşkın bir süredir tanınmasına karşın, özellikle 1980’li yıllardan bu yana daha çok tartışılan ve araştırılan bir psikiyatrik hastalık grubudur.

Anoreksiya Nevroza (AN); zayıf bir bedene sahip olma arzusunun ve şişman olmaya karşı duyulan aşırı korkunun, hastayı kilo vermek amacıyla çeşitli özgün davranışlara ittiği bir yeme bozuklukları tablosudur. Bulimia Nevroza (BN); anoreksiya nevroza gibi beden ağırlığını kontrol etmeyi hedefleyen davranış biçimlerinin belirlediği bir tablodur (Gürdal& Küey, 2008).

Anoreksiya Nevroza (AN) vücut ağırlığının sağlıklı normlardan %85’inin altına düşmesine yol açacak kilo kaybı, büyüme devam ederken uygun ağırlığa erişmeyi reddetme, kilo almaktan ve zayıf olmasına rağmen şişmanlamaktan duyulan yoğun korku, beden imgesinde, beden biçimini algılamakta bozukluk ve kadınlarda üç ardışık menstruel siklusun kaybı ile belirgindir (Maner, Aydın, Bulimia Nervoza (BN), yineleyen tıkınırcasına yeme epizodları, tıkınma sırasında yemeyi kontrol edememe duygusu, kilo almayı önlemek için uygunsuz telafi davranışları (örn: kusma, laksatif, diüretik kullanımı, aşırı diyet yapma, oruç tutma, yoğun egzersiz) beden ağırlığı, biçimi ile sürekli zihinsel uğraşı ve üç ay içinde haftada ortalama iki tıkınma epizodu ile belirgindir. (Maner, Aydın, )

Bulimia Nervoza’nın tarihsel gelişimine bakıldığında, tıpkı Anoreksiya Nevroza gibi 16. ve 17. yüzyıllarda klinik bulguları Bulimiya Nervoza’yı düşündürebilecek olguların varlığı dikkati çekmektedir. O dönemlerde Bulimiya daha çok sindirim sistemi sorunları ile ilişkilendirilmiştir. Bulimiya Nervoza’nın psikiyatrik yönünün ön plana çıkması ancak 19.yüzyıl sonlarında gerçekleşirken; isim ilk kez 1979’da Russell tarafından kullanılmıştır (Jones ve Jones, 1995).

Bulimia Nervoza’nın ilk formal tanımını yapan Russell (1979), bu bozukluğun tedavisinin oldukça zor olduğunu belirtmiştir. DSM-III’de ise hastalığın kronik, yineleyici ve prognozunun olumsuz olduğu belirtilmiştir (APA, 1980). Kronik bir hastalık olduğu ve kalıcı klinik belirtilerle seyrettiği başka araştırmacılar tarafından da ifade edilmiştir (Herzog ve diğ.., 1991). Hasta sayısındaki artış ve prognozunun genellikle olumsuz olması klinisyenleri tedavi konusunda güç durumda bırakmaktadır. Kişinin işlevseliğinde bozulmaya yol açtığı, sıkıntı verdiği, sosyal uyumunu bozduğu, çoğunlukla kronik veya yinelemelerle seyrettiği için yeterli ve etkili tedavi şeklini belirlemek amacıyla yapılan çalışmaların sayısı artmıştır (APA, 1994). Sonuçlar göz önüne alındığında tedavi konusunda başlangıçta belirtilen “tedavi edilemez” durumuna göre gelişmeler kaydedilmiştir (akt; Erol ve Yazıcı, 1999).

Bu makalede Bulimia Nervoza’nın tedavisi ele alınacak ve tedavisinde etkili olan psikoterapi yaklaşımları incelenecektir.

BULİMİA NERVOZA TEDAVİSİNDE PSİKOTERAPİ

Söz konusu bozukluğun tedavisine ilişkin temel bir yaklaşım henüz somutlaşmamasına rağmen, bilişsel yeniden yapılandırma, psikodrama, aile terapisi, grup terapisi, davranışçı ve bilişsel davranışçı terapi gibi yaklaşımlar Bulimia Nervoza’nın tedavisinde uygulanan ve denenen pek çok tedavi yaklaşımı olarak dikkati çekmektedir.
Bilişsel davranışçı kurama göre; Bulimia Nervoza’nın bilişsel modelinde kendilik değerlerinin görüntü ve beden ağırlığı ile değerlendirilmesi, biçim ve ağırlığa ilişkin düşüncelerle aşırı uğraş, her ikisinin de katı bir şekilde kontrol altında tutulması gerektiği inancı üzerinde durulmuştur (Boyacıoğlu, 1999) . Görünürde paradoks olan tıkınırcasına yeme bile bilişsel temelde anlaşılabilir, çünkü aşırı diyet kısıtlamasına ikincil yanıt gibi görünmektedir. Tıkınırcasına yeme davranışı sonrasında aç kalma, kusma, laksatif veya diüretik kullanma, aşırı egzersiz yoluyla telafi davranışları bazı fizyolojik ve psikolojik mekanizmalarla tıkınırcasına yeme davranışını arttırır ve benlik saygısını ise azaltır. Biçim ve ağırlık ile ilgili aşırı endişeler sıklıkla yetersizlik ve değersizlik hisleriyle birliktedir. Bu durum katı diyet anlayışının ve yeme sorununun artmasına sebep olur ( Yazgan ve Yazgan, 1999).

Bulimia Nervoza’da Bilişsel Davranışçı Terapi hastaların yaklaşık %50’sinde tıkınırcasına yeme ve çıkarmanın kaybolmasını, birçok hastada azalmasını ve uygunsuz diyet yapma ve bozulmuş beden imgesinin de belirgin olarak düzelmesini sağlar ( Apple ve Agras, 1997).

Bilişsel Davranış Terapinin Bulimia Nervoza’nın tedavisinde en etkili yöntem olduğu ve komplikasyonsuz vakalarda tedaviye bilişsel davranışçı terapiler ile başlanması ve farmakoterapinin gerektiğinde eklenmesi önerilmiştir (Yazgan ve Yazgan, 1999).
Bilişsel Davranışçı Terapi üç-altı ay süreyle on-yirmi tedavi oturumu şeklindedir ve bilişsel yeniden planlama, düşünce ve davranışların hastanın kendi tuttuğu kağıtlarla gözlemlenmesi, eğitim, düzenli yeme biçimi oluşturmak üzere kendilik kontrol önlemlerinin kullanımı, diyet yapmayı yok etmek için düzenlenen çeşitli diğer önlemler gibi yöntemler uygulanır. Bunlara ek olarak nüks önleme yöntemleri, sorun çözme eğitimi ve yanıt önleme ile yüzleştirmenin de uygulandığı belirtilmektedir (Goodsitt, 1985; akt: Maner ve Aydın, 2007).

Bulimia Nervoza’da aşırı diyet, kusma, laksatif kötüye kullanımı, yemek ve yeme ile ilgili düşünce uğraşları, beden ve kilodaki değişikliklere duyarlılık, sık kilo ölçümü veya ölçülmekten tamamen kaçma söz kosudur. Bu hastalar için beden biçimi ve beden ağırlığı aşırı önem taşımaktadır ve bu hastalar her ikisi de sıkı kontrol altında tutulmalıdır inancını taşırlar. Görünürde paradoks olan tıkınırcasına yeme bile bilişsel temelde anlaşılabilir, çünkü aşırı diyet kısıtlamasına ikincil yanıt gibi görünmektedir. Bu nedenle basit bulimi semptomları olmalarından öte bu inançlar ve değerler durumun sürdürülmesinde birincil önemde görünmektedirler (Agras, 1991).

Wilson ve Fairburn (1993)’a göre bilişsel davranışçı terapinin birincil hedefleri beden biçimi ve kiloya ilişkin kişisel anormal tutumların değiştirilmesi, işlevsel olmayan diyet kısıtlamasından normal yeme düzenine geçilmesi olmalıdır. Terapi soruna yöneliktir. Öncelikle şimdi ve geleceğe odaklanmıştır ve iyi bir hasta – terapist ilişkisi mevcuttur.
Fairburn (1997) ‘un bilişsel davranışçı terapisine göre terapide üç aşama vardır. Birinci aşamada Bulimia Nevroza ve Bilişsel Davranışçı Terapi hakkındaki eğitimdir. Bulimia Nervoza’nın bilişsel bakış açısının taslağı çizilir ve yeme kontrolünü yeniden kazanmaya yardımcı olmak üzere davranışçı yöntemler kullanılır. Bilişsel görüş açısından hastalığın seyri ve değiştirilmesi, hastanın şimdiki problemleriyle ilişkisi açıklanmaktadır. Gıda alımı, kilo düzenlenmesi konusunda ve bunların yeme bozukluğunun ortaya çıkışındaki kritik rolü anlatılır. Yeme alışkanlıkları, tıkınırcasına yeme nöbetleri ve çıkarma davranışlarını tetikleyen durumların tespit edilmesi için kayıt tutma gibi davranışçı teknikler uygulanır. İkinci aşamada artan bir bilişsel odaklanma vardır. Sorun olan düşünceler ve tutumlar incelenir ve değiştirilir. Bunlara ek olarak hem diyet yapma eğilimini azaltmak hem de biçim ve ağırlığa ilişkin düşünceleri değiştirmek için bilişsel ve davranışsal yöntemler uygulanır. Hastalardan yeme, kilo ve beden biçimine ilişkin işlevsel olmayan düşünce ve tutumlarını belirlemeleri ve değiştirmeleri için düşünmeleri istenilmektedir. Üçüncü aşamada ise değişikliğin devam etmesine odaklanılır ve tedavi sonucu gelişen iyilik halinin sürdürülmesi ve relapsın önlenmesi hedeflenir, bilişsel ve davranışçı bileşenleri içerir.

Fairburn’un bilişsel davranışçı modeli’ne göre Bulimia Nervoza’nın sürdürülmesinin temelinde kendilik değerini değerlendirmede kullanılan disfonksiyonel sistem yatar. Çoğu insan kendisini hayatının çeşitli alanlarındaki performanslarına göre değerlendirmelerine rağmen yeme bozukluğu olan kişiler kendilerini büyük oranda, hatta bazen yalnızca yeme alışkanlıkları, vücut şekilleri veya kilolarına ve bunları kontrol etme becerilerine göre değerledirmektedirler. Sonuçta hayatları yeme, kilo ve vücut şekline odaklanmış hale gelir. Diyet kısıtlaması, zayıflık ve kilo kaybı sürekli peşine düşülen şeyler haline gelirken, “şişmanlık” ve kilo alımı şiddetle kaçınılan durumlar olur (Fairburn ve ark. , 2003).

Bilişsel davranışı kuram tıkınırcasına yemenin büyük ölçüde bu kişilerin yemelerini kısıtlama çabalarının bir sonucu olarak ortaya çıktığını ileri sürer. Bu insanlar nasıl yemeleri gerektiğine dair genel kuralları benimsemek yerine aşırı, oldukça spesifik diyet kuralları uygularlar. Bu diyet kurallarına eşlik eden dikkat çekici bir nokta, bu kişilerin diyetlerini kaçınılmaz bir şekilde bozduklarında gösterdikleri olumsuz tepkidir. Diyetten en küçük bir sapma bile öz denetim eksikliğinin bir kanıtı olarak görülür ve bunun sonucunda yemeklerini kısıtlama çabalrını bir kenara bırakırlar. Hastalar tıkınırcasına yemenin tetiğini çeken şeyin bu nokta olduğunu ifade ederler. Sonuçta sık sık tıkınırcasına yeme nöbetleriyle kesilen sürekli bir diyet hali baş gösterir. Bu tıkınırcasına yeme nöbetleri de, hastaların yeme alışkanlıklarını, kilo ve vücut şekillerini kontrol etme becerileriyle ilgili endişelerini arttırarak temeldeki psikopatolojinin sürmesine neden olur. Bu yüzden daha büyük bir diyet kısıtlaması başlar ve bu da tıkınırcasına yeme riskini daha da arttırır (Fairburn ve ark., 2003).

Bu model, Bulimia Nervoza’daki temel bilişsel rahatsızlığın kendiliği büyük ölçüde hatta yalnızca kilo ve vücut şekli bağlamında değerlendirme eğilimi olduğunu ileri sürmektedir. Kilo ve vücut şekliyle ilgili bu aşırı kaygılar, hastalığın karakteristiği olan aşırı ve katı diyete yol açmaktadır. Bu tür diyetler katı kurallarla belirlenir, bu kurallar da diyet kısıtlamasını kırılgan ve bozulmaya karşı hassas hale getirir. Diyet kuralları ihlal edildiğinde, örneğin; kişi bir parça çikolata yediğinde bu bozulma gerçekleşir. Bu katı diyet kuralları genellikle kişi olumsuz bir ruh hali içindeyken ihlal edilir. Hastaların mükemmeliyetçi standartları ve iki uçlu düşünceleri olduğu için, kuralın ihlali hastalar tarafından ya hep ya hiç tarzında yorumlanır (Shafran, 2003).

Bulimia Nervoza’nın gelişiminde ilk bilişsel kuramlar (Johnson ve Connors, 1987; Fairburn ve Cooper,1989; akt: Maner,2008) diyet yapmanın tıkınma ve ardından çıkarmaya neden olduğunu vurgular. Kendilikteki yetersizlik, öz güvende sorunlar kişinin biçim ve ağırlığı ile zihinsel aşırı uğraşmasına, bunun sonucu diyete başlamasına yol açmaktadır. Diyet yapma aşırı yemeye ve ardından da çıkarma, laksatif, diüretik gibi telafi yöntemlerine neden olmaktadır (Maner ve Aydın, 2008).

Son yıllardaki veriler diyetin Bulimia Nervoza’nın gelişiminde rol oynayabileceğini ancak tıkınmanın devam etmesinde öneminin az olduğunu göstermiştir. Daha kapsamlı bir bilişsel kuram Cooper tarafından geliştirilmiştir (Cooper, 2003). Bu kurama göre Bulimia Nervoza’nın gelişimine ilişkin etmenler ve devam ettirici etmenler belirlenmiştir. Gelişimine ilişkin etmenler olarak erken yaşlardaki olumsuz deneyimler olumsuz kendilik inanışlarına yol açmakta, bu olumsuz inanışlarla baş etmek amacıyla şema telafi süreçleri gelişmektedir. Şemaları telafi etmek üzere diyet yapılmaya başlanır. Devam ettirici etmenler ise yemek yeme ile ilgili olumlu inanışlar, izin verici düşünceler, kontrol edememe ile ilgili düşüncelerdir. Tetikleyici olaylar yeme, ağırlık ve biçimle ilişkili yada ilişkisiz olabilir. Bu tetikleyici olaylar olumsuz kendilik inanışlarını ifade eder. Olumsuz kendilik değerleri aktive olduğunda, olumsuz otomatik düşünceler ve emosyonlardan da etkilenir. Buna bağlı olarak kişi yeme ile ilgili hem olumsuz hem de olumlu inanışların birlikte olduğu bir çatışma durumu yaşar. Bu şekilde gelişen çatışma rahatsızlık verici olduğundan yeni inanış ve değerler oluşturarak çözümlenir. Bu yeni inanışlar ve düşünceler; yemeye izin verme, yemenin keyfi olduğunu yorumlama, yemenin “kontrol edilemezliğini” ileri sürerek kişisel sorumluluktan vazgeçmedir. Olumlu inanışlar, yemenin olumsuz düşünce ve duygularla baş etmeye yardımcı olacağı düşüncesi ve yememe sonucu oluşacak rahatsızlıkla başa çıkamayacağı korkusudur. Olumsuz inanışlar genellikle ağırlık ve biçimle ilgilidir. Birbiriyle çatışan bu iki inanış izin verici düşünceler ve/veya kontrol edememe düşünceleri ile çözümlenir. Bunların sonucunda aşırı yemek yeme gerçekleşir. Ardından olumsuz kendilik değerleri ve bunlara eşlik eden olumsuz duygular ortaya çıkar. Bunlar da yeme hakkında olumsuz inanışları bir kere daha aktive eder ve kısır döngü tamamlanır. Yemeye ilişkin olumsuz inanışlar olumlu inanışlara baskın çıkmıştır ve kişi artık yemek yemekten çıkarma ve diğer telafi edici davranışlara yönelmiştir (Cooper, Wells, Todd, 2004).

Bilişsel davranışçı yaklaşımın Bulimia Nervoza’nın doğasına ilişkin yukarıda özetlenen kuramsal görüşleri çerçevesinde ilerleyen bölümlerde öncelikle Bilişsel davranışçı terapilerin etkililiği üzerinde durulacak daha sonra da ilgili yayın ve araştırmalara yer verilecektir.

BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİLERİN ETKİLİLİĞİ

Bilişsel davranışçı terapilerin yeme bozukluklarındaki etkililiğini inceleyen çalışmalarda, yaklaşımın, tedaviye başvuran vakaların büyük bir çoğunluğunda yarar sağladığı ve bu yararın kalıcı olduğu gösterilmektedir. Bununla birlikte, söz konusu çalışmalarda, yaklaşımlar arasındaki farklılıkların incelenmesinden çok bilişsel davranışçı yaklaşımın, süreç açısından kendi içindeki etkililiğinin değerlendirildiği görülmektedir. Ayrıca sözü edilen çalışmaların sonuçlarında, belirgin olmayan tedavi faktörlerine ve yöntem sorunlarına bağlanabilecek tutarsızlıklar olduğu dikkati çekmektedir (Fairburn ve ark., 1991; Garner, Rockert, Davis ve ark., 1993).

Bilişsel davranışçı, davranışçı ve kişilerarası tedavilerin, Bulimia Nevroza’daki etkililiklerinin karşılaştırıldığı bir çalışmada, sözü edilen tedavi yaklaşımlarının, genel psikopatoloji ölçümlerinde benzer düzeyde etkili oldukları bulunmuştur. Bunlardan bilişsel davranışçı terapilerin, diyet örüntüsünün, kendini kusturmanın ve biçim / kiloya yönelik tutumların değişimlenmesi alanında diğer yaklaşımlardan daha etkili olduğu saptanmıştır (Fairburn, Peveler, Carr ve ark., 1991).

Garner ve ark. (1993) bulimia Nevroza sorunu olan vakalar üzerinde, Fairburn (1985)’un bilişsel davranışçı tedavi programıyla kısa süreli psikodinamik terapi yönteminin etkililiklerinin karşılaştırıldığı çalışmaların sonucuna göre; belirli yeme bozukluğu belirtilerinde ve genel psikososyal işlevsellik ölçümlerinde, her iki yaklaşımın da benzer etki sağladığı görülmüştür. Bununla birlikte, kusma sıklığının azaltılması, yeme/kilo ile ilgili endişelerin ve tutumların değişimlenmesi, depresyon belirtilerinin düzelmesi, benlik değerinin arttırılması, genel psikolojik stres düzeyinin azaltılması ve belirli kişilik özelliklerinin değişimlenmesi süreçlerinde, bilişsel davranışçı tedavi programının daha etkili olduğu bulunmuştur.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Bulimia Nervoza’nın Tedavisinde Psikoterapinin Etkililiğinin İncelenmesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Gökül KARLUK ER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Gökül KARLUK ER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Gökül KARLUK ER'in Makaleleri
► Bulimia Nervoza ve Tedavisi Psk.Gülüm BACANAK
► Yeme Bozukluğu: Bulimia Nervoza Psk.Emir Emre DOĞAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Bulimia Nervoza’nın Tedavisinde Psikoterapinin Etkililiğinin İncelenmesi' başlığıyla benzeşen toplam 37 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Çocuk ve Oyun Şubat 2013
► Boşanma ve Çocuk Ocak 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


15:12
Top