2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Üç Psikiyatrist ve Bir Psikolog Üzerinden Ekranlarda Dehb Tartışması (Analizler, Eleştiriler)
MAKALE #7537 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Ekim 2011 | 6,786 Okuyucu
ÜÇ PSİKİYATRİST VE BİR PSİKOLOG ÜZERİNDEN EKRANLARDA DEHB TARTIŞMASI (TESPİTLER / ANALİZLER)

Günlerdir Milliyet yazarı Sayın Metin MÜNİR’in gündeme getirdiği (ki bu süreçte kendisiyle sürekli irtibatta olduk. Sağolsunlar, bu konulardaki görüşlerime büyük ehemmiyet verdiler, hatta bir yazıda adıma referans da yaptılar) DEHB konulu, “Çocuklara gereksiz yere, etkinliği tartışmalı ancak yan etkisi kesin olan ağır ilaçlar yazılıyor” odaklı tartışma nihayet ekranlara da sıçradı.

Bu akşam CNN'de sunucu Şirin PAYZIN bu konuyu konuklarıyla tartıştı. Biri Prof, ikisi düz olmak üzere toplam üç psikiyatrist, bir de klinik psikolog katılmış programa.

Programı izlerken yıllardır vurguladığım, “Uzmanların ağızlarından çıkanları artık sadece bilimsel değil, kişisel kaygılar da belirliyor” tespitimin bir kez daha doğrulandığına şahit oldum. Bunu yıllardır çok iyi bildiğim için şaşırmadım, dolayısı ile de fazla üzülmedim. Çünkü bu duygumu aynı konuda defalarca yaşadığım için artık büyük ölçüde tükettim.

Katılımcıların Dr, Prof, Psikolog vb. unvanlarına bakarak tartışmanın bilimsel bir değerlendirme havasında, haliyle son derece verimli bir biçimde geçtiğini falan düşünmeyin sakın.

Bu program da benzerleri gibi aynı tartışmayı bu seviye ve içerikte yapmak için uzmanlara gerek olmadığı hissini verdi. Çünkü bu seviye ve içerikte geçecek sığ bir tartışmayı sokaktan geçerken rast gele seçilerek getirilmiş üç – beş kişi de yapabilirdi. Hatta bunun artı bir faydası bile olabilirdi. Hiç olmazsa onlar meseleye dışarıdan bakabilir (zaten balık sürekli içinde olduğu için suyu göremiyor, bir de buna “görmek istememe” huyunu ekleyin), belki de farklı çehrelerini görebilirlerdi. Yani faydası bile olurdu bunun, ancak bir kaybı olmazdı.

“DEHB hastalık mı değil mi, DEHB’li çocuklara ağır ilaçlar mı yazılıyor, bu ilaçların içinde morfin türü bir madde mi var, bu ilaçlar bağımlılık yapıyor mu, bu sorunun tedavisinde ilaç işi abartılıyor mu, tedavide ilaç dışı yaklaşımlar yok mudur” gibi son derece hayati sorular sürekli ekranda yazdıysa da pek kimsenin umurunda olmadı. Haliyle program, körlerin fil tarifi hikayesinde olduğu gibi her uzmanın kendi fikirlerini savunma çocuksu gayreti (inadı) nedeniyle havada kaldı, bitti ve gitti. Tartışmadaki bilimsel yaklaşım düzeyi mahalle kahvesinde çay içen emekli amcaların ülkeyi kurtarma tartışmalarındaki üsluptan ve yaklaşım biçiminden daha ileri değildi.

DEHB tedavisinde biofedback yöntemi uyguladığı ifade edilen bir psikiyatrist ısrarla bu yöntemi savunmaya çalıştı. Sanki, “Ne kadar kişiyi ikna edebilirsem bu gece, o kadar kar” der gibiydi!

Diğer psikiyatristler bu yaklaşıma -tıpkı terapiye olduğu gibi- “ilaç düşmanı bir yöntem” gibi gördüklerinden olsa gerek, hışımla karşı çıktılar. Tartışma genelde bu noktada düğümlendi. Düğümü çözmek için biri prof. toplam üç psikiyatrist ile bir psikolog bile yeterli olmadı. Evet, sorun çözücü iki farklı mesleğin birbirine benzeyen dört elemanı bu ufak sorunu bile çözemediler. Yoo, buradaki sorun, “Terzi kendi söküğünü dikemez” meselesinden çok daha öte bence!

Üç uzman sadece ilaç işinde değil, bir konuda daha birleştiler; bahsi geçen yöntemin etkinliğinin ve bilimselliğinin tartışmalı olduğunu vurguladılar. Hem de hararetle. Bu yönteme karşı çıkanlar tutkulu konuşmalarıyla alanda, “Kolayca teşhis koyma, tedaviyi sadece ilaca endeksli yürütme” gibi sağır sultanların bile duyduğu vahim sorunlar yokmuş gibi bir hava estirdiler (ki programın ana konusu da zaten buydu), sadece ilaca endeksli mevcut yaklaşımı devam ettirme gayreti içinde göründüler.

Bir de psikolog vardı orada! Meslektaşım olduğu için en çok o çekti ilgimi. Kendisi klinik bir psikolog olarak, son dönemde artan DEHB tartışması sağanağının yol açtığı selin önünden kütük kapma gayreti içindeymiş izlenimi verdi nedense. Niyeti bu bile olsa psikoloji okumuş birisinin bir tv. ekranında, en azından dosta düşmana karşı, bu tutumunu belli etmemek için biraz olsun profesyonel hareket edebilmesini beklerdim. Niyeti bu değilse de böyle bir algıya yol açtığını anında fark edebilecek, sonra da gerekli yaklaşımı devreye sokabilecek derecede bir yeterliliğinin olmasını da tabi ki…

Öyle ya o düz bile değil, uzman, yani klinik psikolog idi. Kliniğimiz bu ise düz olanımızdan Allah korusun mu demeliyiz yoksa! Hayır, böyle düşünmeyelim yine de! İyi niyetimizi sonuna dek muhafaza edelim! Psikologluk yüzde elli bilimse bile (ki orası bile tartışılıyor) en az yüzde elli oranında da sanattır. Sanatkarlık ise daha çok bir yetenek işidir. Anlattığım tablo da zaten sözkonusu gerçeği bir kez daha teyit etmiyor mu!

(Bunlar değil de doğru düzgün hasta görmeden, yeterince uygulama yapmadan, sınıf ortamlı, masa başı bazlı bir eğitimle “uygulamalı bir alanın uzmanı” olduğunu söyleyenlerin gizil kibirleri beni üzüyor. Uygulamalı bir alan olan klinikte, klinik psikolog kadrosunda, birebirde takriben otuz bin saat, toplamda elli bin hasta gördüğüm halde kendime uzman demek için hala tereddüt ediyorum. Bu gibi “vakasız vaka uzmanları” sırf adlarının önünde klinik yazıyor diye ne kadar da eminler böyle hakiki klinisyen olduklarından. Daha sorulan soruları kavramaktan bile uzak bir biçimde, alakalı alakasız her soruya “kognitif, süreç, davranış kontrolü” gibi alengirli birkaç laf sarf ettiler mi zannediyorlar ki iş tamam oldu, bizden iyisi yok! Bunlar adının önünde psikolog yazdığı halde meslektaşlarına saygı duymazlar ama kendi adlarının önünde klinik yazınca ona herkesin saygı duymasını bekler. Uygulamalı bir alanda uygulama yapmadan uzman olunabilen, vakasız vaka uzmanı sayılabilen başka bir dal olsaydı bu taleplerinde elbette haklı olabilirlerdi)

Psikolog hanımefendi lafı sürekli klinik psikologluğu vurgulama, sertifika alma yönlendirmesinde bulunma (bir kurs merkezinde çalışıyor olmalı), düz psikologları ve DEHB gibi tedavisi aynı zamanda eğitimsel olan, bu yüzden de bu eğitimsel tedavi işinde yetkinleşmiş başka meslek elemanlarını ise (PDR, Özel eğitimci vb) dışlama eğilimi içinde konuştu, kendisine düşen çok az sürede. Tartışmaların odağını oluşturan mevcut psikiyatri uygulamalarındaki vahim hataları ağzına bir kez olsun alabilecek bir farkındalıktan ve cesaretten yoksundu. Böylelerini nereden bulurlar, anlamış değilim. Sanırım bilerek, özel olarak seçiyorlar!

Besbelli ki o da diğerleri gibi, “Her zaman ulusal bir kanala çıkılmıyor, fırsat bu fırsat” diye düşünmüş olmalı! Sanırım klinik psikologluğu öne çıkararak, “Bu tür tartışmalarla ilaçtan terapiye kaçanların bollaşacağı umulan bu piyasanın kendisinin de içinde yer aldığı çok az kişinin tekelinde kalmasını arzuluyordu. Öyle ya, bu işleri ne kadar az kişi yaparsa hem o kadar çok kazanabilirler (kişi başına düşen vaka sayısı artar) hem de uzmanlıklarıyla bile gideremedikleri kronik yetersizlikleri fazla dikkat çekmeyebilir!

Neyse…

Prof hanım ise, “Yanlış anlaşılmasın, sadece ilacı önemsiyor değilim, yaklaşım multifaktöriyel olmalı” dedi ancak bunu söylerken ki vurgusu hem yaygın ilaç kullanımını hem de akademisyenlik ve bilim objektifliği vaziyetini kurtarmaya dönük bir taktiksel manevra gibi göründü gözüme.

SONSÖZ

Milli şairimiz Mehmet Akif günümüz dindarlığını eleştiren bir şiirinde mealen, “Bilmem ama galiba müslümanlık göklerde” der.

Anlaşılıyor ki sadece müslümanlık değil; bilimsellik, ilkelilik, etik anlayış, toplum çıkarı, insan sağlığı kaygısı da artık göklerde.

Yerde olan ise at misali sahibine göre kişnetilen uzmanlıklar, görmezden gelinilen gerçekler, yapılan işe göre verilen hükümler, kişisel kaygılara göre eğilip bükülen diller!

“Cibilliyetsize ilim öğretmek eşkiyanın eline kılıç vermek gibidir” (Gazali)

İzzet Güllü
Psikolog
MDH

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Üç Psikiyatrist ve Bir Psikolog Üzerinden Ekranlarda Dehb Tartışması (Analizler, Eleştiriler)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Psikolog mu? Psikiyatrist mi? Psk.Mustafa GÖDEŞ
► Psikolog mu? Psikiyatrist mi? Doğru Adres Neresi? Dr.Psk.Dnş.H.Hüseyin DOĞAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Üç Psikiyatrist ve Bir Psikolog Üzerinden Ekranlarda Dehb Tartışması (Analizler, Eleştiriler)' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:17
Top