2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Psikologların Meslek Hastalığı: Deve Kuşu Sendromu
MAKALE #7586 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Ekim 2011 | 9,094 Okuyucu
Psikologlarla ilgili bu analizime, “Niye genelliyorsun, toplam kaç psikolog tanıyorsun ki” diyerek karşı çıkanlar olacaktır. Ancak 70 milyonluk bir ülkenin düşünce, eğilim ve kanaatleri bin - iki bin kişilik bir örneklem grubu ile belirlenebiliyorsa (saha araştırmalarını, anket çalışmalarını kastediyorum), yani küçücük bir grup nasıl ki koca bir popülasyonu temsil edebiliyorsa buradaki tespitlerime de aynı gözle bakılmalıdır.

70 milyonu iki bin kişi ile yordamak mümkünse topu tüfeği 2 - 3 bin olan psikologları 50 - 100 kişi ile anlamaya çalışmak hiç de yanıltıcı olmayacaktır. Eee, bu kadarcık psikologu da tanıyoruz haliyle!

"Psikologlar duyarsızdır"

Psikologların en belirgin özelliklerinin başında en az sağır sultanlar kadar duyarsız olmaları gelir. Çoğunda duyarlı olmak için gerekli olan, duyarlılığın itici motoru diyebileceğimiz mesleki özgüven yoktur. Çünkü onlara fakülte eğitimleri boyunca ne eğitimci ne de doktor gibi, iki arada bir derede kalmış bir mesleğin yarı şanslı - yarı şanssız erbapları olarak yükleme yapılmıştır. Bir de buna fakülteyi bitirdikten sonraki süreçte (alanda) alttan PDR’cilerin tırtıklamalarını, üstten de psikiyatristlerin tazyikini ekleyin!

Bu mengeneye sıkışmaları yetmezmiş gibi bir de üzerine , “Onu yapamazsın kursa gittin mi, bu mümkün değil sertifika aldın mı, ilkokul seviyesi bir işlemle toplama yapmaktan ibaret olan bir zeka testi için bile güz kursuna katıldın mı” gibi yeminli yetersiz olduklarına ilişkin olarak yapılan bilumum bindirmeleri de koyun! Bu şartlarda bırakın duyarlı olmalarını beklemeyi, psikolojik olarak hayatta kalabildiklerine, iyi - kötü bir işlev görebildiklerine bakıp da "helalolsun" denilse yeridir.

"Psikologlar kıskançtır"

Psikologlarda aslında temeldeki yetersizlik duygusunun beslediği (velev ki yeterli bile olunsa bu irrasyonel duygu baskındır) garip bir narsizm ve kibir vardır. Çoğu kişinin daha ilk gördüğü andaki yargısı, “Şu psikolog ne kadar da kendini beğenmiş biri” düşüncesi olur. Oysa bu pozisyon tamamen yapmacık olup, esasında kendini beğenmişliğin yahut haklı bir özgüvenin değil; derinlerdeki yetersizlik duygusunu zapt-u rapt altına alma çabasının bir yansımasıdır.

Narsistik kişiler aynı zamanda kıskançtırlar. Çünkü kıskandıkları kişi veya durumları narsistik duyguları sebebiyle içine girdikleri puslu psikolojik atmosfere bir tehdit olarak algılarlar. Kıskanarak yok saymaya, böylece iç dünyalarındaki bu “çelişkili uyumu” muhafaza etmeye çalışırlar.

"Psikologlar işbirliği bilmezler"

Psikologlar kolay kolay kendi öz çıkarları için bile bir araya gelemezler. Böylesi bir süreçte bile kimin ağzı daha iyi laf yaparsa hemen onun peşine takılıp gider, bir anda bir kaç parçaya bölünüverirler.

Mesleklerine kolay kolay sahip çıkmazlar, çünkü başta unvanlarına kendileri saygı duymazlar. Mesleklerini para kazandıkları anda unutur, ancak şahsi bir kaygı ortaya çıktığında -o da bıçak kemiğe dayanırsa- ancak üç - beş laf sarf etmeye başlarlar. Bu da çoğu zaman bir - iki kişilik arkadaş sohbetlerinin dışına taşmaz.

Çoğu psikolog tamamen sessiz kalmayı yeğler (“susmak bazen en güçlü yanıttır” sözüne inanırlar. Ama bunun her zaman için değil; ” bazen” geçerli olduğunu hep unuturlar). Tepki vermeyi savunanların tepkisi de -çok nadir durumların dışında- sızlanmadan öteye pek geçmez.

"Psikologlar birbirini hiç istemezler"

Bu aslında bir çok mesleğin en temel özelliğidir. Başka meslek elemanlarında bulunmayan özellikler bile bulunur da bu vasıf bulunmaz mı bizde! Haliyle bu da biz psikologların en belirgin özelliklerinden biridir!

Üç - beş psikolog bir araya gelse yüzlerdeki ifadeler matlaşır, yapmacık tavırlar / tripler havada uçuşur, belli edilmemeye çalışılsa da gizil bir çatışma ve kaprisler polemiği bulunulan ortamı anında kuşatıverir.

Mesela meslektaşının başarısını kendi mesleğinin başarısı olarak görüp de gurur duyabilmeyi başarabilmiş, en kötü ihtimalle bu durumu kendi mesleklerinin tanıtımı olarak görebilme olgunluğuna erişebilmiş psikolog sayısı abartmıyorum, bir elin parmaklarını geçmez.

Çoğu meslektaşlarının başarısı karşısında -anlaşılması güç bir biçimde- suskun kalmayı tercih eder. Aslında onun davranışlarını belirleyen en baskın itki -Freud’un dediği gibi- ne cinselliktir ne de saldırganlık dürtüleridir; tamamen içinde kaybolduğu derin sessizliğidir. O film seçiminde bile, “Kuzuların Sessizliği” türü yapımları tercih eder zaten.

Azımsanamayacak bir kısmı ise elinde olsa, başarılı bir meslektaşını bir kaşık suda boğmak için uğraşır. Bir yolunu bulup da alanda tutulmaya başlayan bir başkası ise çıktığı yumurtayı anında unutur, hemen meslektaş düşmanı kesilmeye başlar!

Bir meslektaşı kendisinden yardım istese ya bu talebi ranta çevirmeye kalkışır ya da (bu mümkün olmayacaksa şayet) meslektaşına bildiklerini kolay kolay öğretmez. En çok da kendisinde olan, başkasında olmayan mesleki özellikleri (unvan, belge, sertifika vs) abartarak kendisi dışında kalan yığınla psikologu kolayca (ve ucuzca) ekarte etmeye, böylece piyasayı tamamen kendi tekeline alma gayreti içine girmeye çalışır. Başkalarına, “Sadece para ile mutluluk olmaz” önerileri verir ama kendisi tüm davranışlarıyla bu sözünü yalanlamak için uğraşır!

"Psikologlar mesleki bir kompleks de taşır"

Kompleks kelimesi çok rahatsız edicidir. Çünkü bu deyim bir zaafı ifade eder. İnsanoğlu ise zaaflarına karşı çok hassastır.

Çoğu psikolog gizil olarak psikiyatristliğe özenir. O sebepledir ki psikoloji sadece anormal psikoloji (davranış bozuklukları, ruhsal hastalıklar) demek olmadığı halde çoğu panik atak, depresyon, anksiyete odaklı bir uğraşı sergiler. Yazılarının kahır ekserisi, konuşmalarının odağı, hedeflerinin önemli bir kısmı hep bu bağlamda olur.

Gariptir ki bu özenme PDC’lerde tersinedir, genellikle psikologlara yöneliktir! Bir yandan özenen, öbür yandan özenilen psikologlar bu yüzden hep derin bir kafa karışıklığı içinde yaşarlar. Bu yüzden de benlik algılarını ne kendi ne de meslektaşlarının gözünde tam ve net olarak bir yere oturtamamışlardır. Bu belirsizlik bilince bazı tepkiler, en çok da kompleks olarak vurur.

Kim bilir belki de bütün bunlar yüzündendir ki terapi yeterliliği kazanabilmek için alanda sık sık, “Önce bizzat uzmanların bu süreçten geçmesi gerekir” denilir.

Geçmeliler geçmesine de bu kadar çok olumsuz özellikler bir çırpıda içinden geçilecek bir terapi süreciyle kolay kolay düzeltilebilir mi, orası ayrı bir konu!

Hele bir de bu süreçten geçirecek olanların da üç aşağı - beş yukarı bu temel vasıfları taşıdığını düşünürsek!

Psikolog
İzzet Güllü
MDH
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Psikologların Meslek Hastalığı: Deve Kuşu Sendromu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Psikotik Bozuklukların Tedavisinde Psikologların Yeri ÇOK OKUNUYOR Psk.Gülnaz ATEŞ
► Meslek Seçimi Psk.Bengü TOROSLUOĞLU
► Çocuklar ve Meslek Seçimi Psk.Serap DUYGULU
► Meslek Seçimi İçin Öneriler Psk.Dnş.Hasan Ali GÖNCÜ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Psikologların Meslek Hastalığı: Deve Kuşu Sendromu' başlığıyla benzeşen toplam 31 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


15:26
Top