2007'den Bugüne 92,259 Tavsiye, 28,211 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Bir Sığ Düşünce Hastalığı Olan Aşk
MAKALE #7885 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Aralık 2011 | 8,921 Okuyucu
BİR SIĞ DÜŞÜNCE HASTALIĞI OLAN AŞK

"Kafanızı karıştırıyorsam bu dibi tutmasın diyedir"

AŞK NEDİR

Her şeyin normali anormali, sağlıklısı sağlıksızı, ölçülüsü ölçüsüzü vardır. Aşk da aynı şekilde sevgi denilen duygunun hastalıklı halidir. Sevgi normal bir duygudur; bu duygunun hastalıklı hali ise aşktır.

AŞK İYİLEŞTİĞİ HALDE ÜZÜNTÜSÜ DUYULAN TEK HASTALIKTIR

Evet aşk bir hastalıktır. O yüzden de birçok hastalık gibi geçicidir. Bu hastalığı tedavi eden en önemli faktör bizatihi zamanın kendisidir. Gözleri kör eden, gerçeklerin olduğu gibi algılanmasını önleyen bu geçici ve hastalıklı duygusal yaşantı zaman ilacıyla geçtiğinde kişi iyileşir. Bu iyileşmenin en başta gelen belirtisi kişilerin yaşadıkları ve aşk acısı diye tarif ettikleri şikayetlerdir.

Bu “kötü yüzlü güzel belirti” esasında kişinin aşk hastalığından kurtulduğunun, ayrılık acısı denilen iyileşme belirtisiyle artık özgürleşmeye ve tüm gerçekleri olduğu gibi görmeye başladığının işaretidir. Ancak kişiler iyileştikleri, gerçeğe uyandıkları halde sevinmezler, bilakis üzülürler. Bu yönüyle aşk istisna bir hastalıktır.

AŞKIN ALTINDAKİ TEMEL İTKİ CİNSELLİKTİR

Dürüst olalım:

Aşık olmak esasında, “Bir kişi bendeki cinsel duyguları harekete geçirdi” demektir. Aşık olan kişinin yaşadığı heyecan özünde cinsel nitelikli bir heyecandır. Ancak evlenmeden ya da yabancı birilerine karşı cinsel duygular hissetmek beyinlerimize yasak ve ayıp olarak kodlandığı için kişileri korumakla görevli savunma mekanizması bu duyguyu masum bir duygu elbisesiyle kuşatarak bilince gönderir. Kişi karşısına aşk elbisesi giymiş olarak çıktığı için cinselliği tanıyamaz. Sırf postuna bakar, haliyle de gördüğünü aşk zanneder!

Dikkat edin:

Toplumca kabul edilen meşru bir ilişki biçimi olan evlilikte yıllar sonra eşine aşık olmuş kişi sayısı yok denecek kadar azdır. Çünkü alttaki cinsel arzu ve eğilimlerin (dürtülerin, itkilerin) bilince kılık değiştirerek çıkmasına artık gerek kalmamıştır. Kılık değiştirme ihtiyacı olmayınca da aşk olmaz.

AŞK CİNSELLİĞİ AZAP DUYMADAN YAŞAMANIN BAHANESİDİR

Aşk kabul edilemez cinsel duyguların sarmalandığı süslü bir ambalajdır. Kişiler temelde bulunan ve bilinçli farkındalık düzeyinde kabul edilmesi örseleyici olan bazı cinsel nitelikli arzu ve eğilimleri aşk meşru kılıfı içinde gizleyerek yaşarlar. O yüzden aşık olan kişilerin tamamına yakını aşık oldukları kişilerle bir biçimde cinsel nitelikli bir paylaşımın içine girerler.

Öyle ya, eğer altta yatan duygu saf aşk duygusu olsaydı, bu duygu temeldeki cinsel dürtülerin masum bir görünümü olmasaydı şayet, kişiler "aşk" dedikleri duyguyu "saf" haliyle yaşayabilir, “Aklımda bile yoktu” dedikleri cinsellikten pekala uzak durabilirlerdi. Bunun genellikle böyle olmaması aşkın, cinselliğin ayıplandığı toplumlarda bu amacı gerçekleştirmenin süslü - masum ve meşru bir kılıfı olarak işlev gördüğünü gösterir.

YAŞANILAN SAF AŞK İSE CİNSEL PAYLAŞIMA NE DEMELİ

“Hocam cinsellik aklımda bile yoktu, ben sadece aşık olmuştum, meşru olmayan cinsellik bana göre çok terstir…” diyen kişilere, “Peki aşkınızla cinsellik yaşadınız mı” diye sorarım genellikle. Aldığım cevap çok nadir durumlar dışında hep, “Evet” olur. Gerçeklerle yüzleştirmek bir psikolog olarak görevim olduğu için ardından da, “Kusura bakmayın, durumu doğru tanımlayalım, adını doğru koyalım. Siz cinsel odaklı arzu, ihtiyaç, eğilim, zaaf ve duygularınıza aşk adını takmışsınız. Öyle olmasaydı sadece aşkın saf duygu halini yaşar, "Bana göre ters" dediğiniz cinsellik yaşantısından uzak kalabilirdiniz” derim. (Aşık olduğunuzda aniden değişen hormonal çalkantı grafiğinize dikkatlice ve cesurca bakın, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınızdır)

AŞKIN YÖNELDİĞİ NESNE

Kişiler daha çok hayranlık duydukları kişilere aşık olurlar. Çünkü insanlar gizil olarak hayranlık duydukları kişilerle cinsel bir paylaşım yaşamak isterler. Pekala hayranlık gerekçesi değişebilir. Bu bazen parasal güçtür, bazen fiziktir, bazen eğitimdir, bazen de zeka yahut karakterdir. En çok da tüm bunların toplamıdır.

AŞK AKLİ BİR ZAAFIN ÜRÜNÜDÜR

Aşk büyük ölçüde hayranlık duyulan kişilere yönelik olarak ortaya çıkan hastalıklı bir duygudur dedim. Esasında aşk aklın sağlıksız çalışması hatasının, diğer bir deyimle aşk bir algılama sorununun sonucudur. Çünkü aklını doğru kullanan hiçbir kişi bir başkasına kolay kolay hayranlık duyamaz!

Aşık olan kişi görüntüye takılmış, derini ıskalamış; yüzeyi görmüş ancak özü kaçırmıştır. Diğer bir anlatımla aşık; gözün rengine hayran olmuş, ancak o gözün herhangi bir etten meydana gelmiş bir doku olduğunu fark edememiş; paraya hayran olmuş lakin paranın her şeyi satın alamayan bir nesne olması gerçeğini sektirmiş bir kişidir. Velhasılı aşk derin bakınca son derece sıradan olan şeyleri hayranlık nedeni olarak algılama şeklinde işleyen “yüzeysel ve sığ bakış açısı taşıma” hatasının ürünüdür.

Bu konuda bilimsel veriler nedir, tam olarak bilemiyorum. Ancak otuz bini geçen yoğun vaka gözlemlerim sonunda akıl yetisi (zeka değil) gelişmiş, akademik bilgi ve kültürü yüksek kişilerde aşka olan ihtiyacın, aşık olmaya ilişkin zaaf ve eğilimin daha zayıf olduğunu gözlemledim.

Yine aşık olmaya yatkınlığın kadınlarda erkeklere nazaran daha yüksek olduğunu fark ettim. Aynı şekilde düşük sosyokültürel kesimde, kapalı / mazbut bir aile ve çevrede, karşıt cinslerin birbirlerini daha zor gördükleri okul ve sosyal yaşam ortamlarında yaşayan kişilerde aşık olmaya ilişkin eğilimin ve ihtiyacın daha yüksek olduğunu biliyorum!

AŞK YENİ BİR MEŞGULİYETTİR

Aynı şekilde meşguliyeti az olan kişilerin aşık olmaya daha meyilli olduklarını gözlemliyorum. Bu sonuç aslında aşkın can sıkıntısı zemininde gelişen bir tür meşguliyet arayışı olduğunu da göstermektedir. Kişiler aşık olarak sıra dışı bir şeyler yapmış olmakta, yaşamlarına "sıra dışı bir hava" katmakta, böylece yeni ve taze bir meşguliyetin içine girerek yaşamlarına geçici süreli bir "tat kattıklarını" düşünmektedirler. Bu nedenle temeldeki şehvet gibi can sıkıntısı da kişilerin aşka olan bilinçaltı arzu, yönelim ve ihtiyacını körükleyici bir işlev görür.

AŞK DAHA ÇOK YAŞAM DOYUMU DÜŞÜK KİŞİLERİN SIĞINAĞIDIR

Yaşam doyumu düşük kalmış, mutluluğu yakalayamamış, çünkümutluluk kaynaklarını çeşitlendirememiş kişilerin işin kolayına kaçarak mutluluğu tek bir yaşantıyla ucuza getirme aracıdır bir bakıma; aşk....

Çoğu kişi yaşamın tamamında mutlu olmak için çok az "doğru şey" yapar. Günün birinde hayatının prens yahut prensesine aşık olarak tüm bu eksikliklerinin sonucu olan mutsuzluğu tek kalemlik bir kısmetle anında mutluluğa devşirme “sihirli değneği” olarak görür. Bu kolaycı duygu ve düşünce zemini aşkı gözlerde büyütücü, dolayısı ile de aşka olan zaafı derinleştirici bir işlev görür.

KARŞILIKSIZ AŞK OLMAZ

Karşılıksız aşk diye bir şey yoktur. Bunu diyenler karşılık sözünden sadece maddi bir karşılığı anlayan kişilerdir. Oysa karşılık beklemek demek sadece maddi bir bedel gözetmek demek değildir. Kişiler genellikle bir şeyler hissettikleri kişilere aşık olurlar. Böylece ruhlarına hitap edenleri, duygularına hoş bir karşılıkla cevap verenleri tercih ederek en büyük karşılığı hem de peşin olarak almış olurlar.

VELHASILI

Aşk derin düşünmemenin, sığ düşünmenin yol açtığı bir algılama hatasının ürünüdür.

Aşk gözleri kör eden, gerçekleri perdeleyen, sağlıklı hali sevgi olan geçici bir duygusal hastalıktır.

Aşk ressama değil de resme hayran olma "affedilmez" hatasına daha dünyada iken verilen ilahi bir cezadır. O yüzden hem acılı bir süreçtir hem de çoğu zaman sonu ayrılıktır, hüsrandır!

Aşkın tedavisi ne doktorun ne psikologun elindedir; tek ilacı akıp giden zamandır.

Aşkın altındaki temel itki cinselliktir. Diğer yan etkenler de yukarıda saydığım can sıkıntısı vb. yaşantılardır.

Bu duygu daha çok gizil bir biçimde hayranlık duyulan kişilere yönelik olarak ortaya çıkar, o yüzden de bencilcedir.

Karşılıksız aşk yoktur. Aşık olan kişi ruhuna hitap eden kişiyi seçerek en büyük karşılığı peşinen almak istemektedir.

“Cinsellik aklımda bile yoktu, ben sadece aşık oldum” diyen kişi hem kendisini hem karşısındaki kişileri kandırmaktadır.

Aşk mazbut ve kapalı ortamlarda yaşayan kişilerde daha büyük bir zaaf ve eğilimdir.

Bilgi, kültür, akıl kapasitesi arttıkça ve eğitim yükseldikçe aşık olmaya duyulan ihtiyaç azalır.

Psikolog
İzzet Güllü

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Bir Sığ Düşünce Hastalığı Olan Aşk" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     23 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Düşünce ve Dil Psk.Dnş.Abdurahman ÇAVDAR
► Düşünce Hataları Psk.Merve EKŞİ
► Düşünce Hataları Psk.Nur GEZEK
► Düşünce-Duygu İlişkisi Psk.Dilara PEPEDİL
► Depresyonda Düşünce Özellikleri Psk.Büşra GÜNEŞ
► Sistemik Düşünce ve Postmodernite Psk.Salih HAFIZOĞLU
► Dil, Düşünce ve Felsefe İlişkisi Psk.Dnş.Osman HATUN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Bir Sığ Düşünce Hastalığı Olan Aşk' başlığıyla benzeşen toplam 38 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:32
Top