Kalp Hastalıklarında Anksiyete ve Depresyon
KALP HASTALIKLARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON
Fiziksel hastalıklara eşlik eden ruhsal ya da davranışsal sorunlar hastanın;Hastalığa uyumunu, Bakımını, Yaşam kalitesini,Tedavi süresini ve masraflarını,Düzelme ve iyilik halini,Hastalığın seyrini, Mortalite ve morbiditeyi olumsuz olarak etkilemektedir.Bu olumsuz etkiler sağlık çalışanlarının hastalara bütüncül yaklaşmalarının ve fiziksel hastalıklara eşlik eden psikiyatrik sorunların fark edilmesinin önemini ortaya koymaktadır.
Genel olarak fiziksel bir rahatsızlık ya da hastalık nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvuran hastaların;%13-30’unda bu rahatsızlıkların yol açtığı ruhsal sorunlar,%30-50’sinde ise destek, yardım ya da tedavi gerektirecek düzeyde bir ruhsal bozukluk yada hastalık ortaya çıkabilir. Bu nedenlerle fiziksel hastalıkların tanı ve tedavisinde, fiziksel ve ruhsal durum birlikte ele alınarak değerlendirilmeli hastalığın psiko sosyal yönleri sağlık çalışanları tarafından iyi bilinmelidir.
Kalp hastalıkları ve özellikle akut myokard enfarktüsü ruhsal sorunların en fazla geliştiği hastalık gruplarındandır.Günlük yaşantıda üzüntü, öfke, heyecan ve gerginliğin kalp ve damar sistemindeki etkisini ve yansımalarını (çarpıntı, nefes darlığı, tansiyon yükselmesi, ateş basması…vs.) hepimiz yaşarız. Anjina pektorisden, koroner by-pass cerrahisine kadar uzanan yelpazede kardiyovasküler sistem hastalıklarının hemen hepsi Depresyon ve Anksiyete bozuklukları gibi çeşitli ruhsal sorunlara neden olabilir.
“Zihnin acı veya zevk veren, ümit veya korku veren her duygulanımı kalbe uzanır”
Anksiyete ve Depresyon, kardiyovasküler hastalıkların oluşumunda bağımsız bir risk faktörü oldugu kadar kardiyovasküler hastalıklar oluştuktan sonra da tedavi sürecini olumsuz yönde etkileyen, tanı ve tedavi gerektiren ciddi ruhsal sorunlardır.Anksiyete ve Depresyon, tanı konulduğunda kolay tedavi edilebilir ruhsal sorunlar olduğu halde, kardiyovasküler hastalıklarda genellikle fark edilemediğinden tedavisi yapılamamakta ve ciddi sonuçlara hatta ölümlere yol açabilmektedir.
Kardiyovasküler hastalığı olan bireylerde Anksiyete ve Depresyonun Oluş Nedenleri arasında; Kullanılan ilaçlar,Varolan tıbbi sorunlar nedeni ile sağlığın ve gücün kaybedilerek, başkalarına bağımlı hale gelineceği endişesi, Ağrı, Rol kaybı,Beden imgesinde bozulma,Hastalık nedeniyle ortaya çıkan ekonomik sorunlar, Fiziksel hastalığın getirdiği engellemeler, Çaresizlik, Yeterliliğin kaybı endişesi, Ölüm korkusu, Hastalığın anlam, önem ve sembolik öznel algısı, Çeşitli gerçek ya da kişisel algılanmış tehlikeler yer almaktadır.
Bu nedenlerle kardiyovasküler hastalıklarda depresyon ve anksiyete prevalansı genel popülasyondan çok daha yüksek olmakta, bireylerin %30-45’inde anksiyete ve depresif bulgular görülmektedir. Kardiyovasküler hastalığı bulunan bireylerde görülen bazı somatik bulguların anksiyete ve depresyon bulguları ile benzerlik göstermesi, bazen anksiyete ve depresyonun saptanmasını ve tanı konulmasını güçleştirmektedir. Kardiyovasküler hastalıgı olan bireylerde farkedilemeyen yoğun anksiyete ve depresyon bulgularının varlığı; Bireyin tıbbi tedaviye ve egzersiz programlarına uyumunu azaltır, Tedavilerini sürdürmelerini engeller. Fiziksel fonksiyonlarını yerine getirmelerinde kısıtlayıcı etki yapar, Rehabilitasyon Programlarına katılımlarını engeller, Hastalığın seyrini, hastanede kalma süresini, yasam kalitesini ve iyileşmeyi olumsuz yönde etkilemektedir.
Tanılanmamış Depresyon ve AnksiyeteBireyin kardiyovasküler sorunlar nedeniyle tekrarlı hastane yatışlarını da arttırmaktadır. Anksiyete ve Depresif bulguların yoğun olduğu hastaların muayene için diğerlerine göre iki kat daha fazla başvurdukları, daha çok ilaç kullandıkları ve hastaneye yatırıldıkları zaman daha uzun kaldıkları bildirilmiştir.
Depresyonun Tanılanması
Depresyon, duygusal, zihinsel, davranışsal ve bedensel bazı belirtilerle kendisini gösteren bir durumdur. En dikkat çekici belirtisi çökkün ruh hali ile ilgi ve zevk almada belirgin azalmadır. Depresyondaki kişi duygusal açıdan mutsuz, karamsar ve ümitsizdir. Eskiden en severek yaptığı işler bile artık zevk vermez olmuştur. Kişi kendini hüzünlü ve yalnız hisseder. Kendisine ve çevresine ilgisi azalır. Depresyonda görülen Öz bakımda azalma, Kilo kaybı, iştahsızlık,Uykusuzluk, güçsüzlük, Konstipasyon, Etrafındaki kişi ve olaylara karşı ilgisizlik, Kararsızlık, umutsuzluk gibi semptomların kardiyovasküler hastalıgı bulunan bireylerde normal bulgular olarak değerlendirilebilir. Bireyin ruhsal hastalık etiketinden çekinmesi, sağlık çalışanlarının ise toplumda bir damga olarak algılanan psikiyatrik hastalıkların tanısını koymakta isteksiz olmaları depresyonun tanılanmasını güçleştirmekte ve depresyonun fark edilmesini engelleyebilmektedir.
Kardiyovasküler hastalıgı olan hastalarda;Uyumda bozulma, Bireysel bakımında, hafıza ve konsantrasyonda azalma, Tedaviye karşı ilgisizlik, Güçsüzlük, yorgunluk, uyku problemleri, iştahsızlık, Öfke, kızgınlık, umutsuzluk, değersizlik duygusu, Hayal kırıklığı, baş ağrısı, gastrointestinal sistem şikayetleri ve ağrı, Sesli ifade edilen hüzün, Keder, keyifsizlik semptomlarının varlığı depresyon yönünden incelenmelidir.
Kullanılan antihipertansif ajanlar depresif belirtilerin en sık nedenlerinden birini oluşturduğundan bu tür hastaların risk grubu olarak değerlendirilmesi ve yakından takip edilmesi de önemlidir
Anksiyetenin Tanılanması
Kaygı, bunaltı ya da sıkıntı olarak da adlandırabileceğimiz anksiyete, herkes tarafından zaman zaman yaşanan korkuya benzer bir duygudur. Duygulanımda kaygı yönünde artış olduğunu ifade eder. Kişi bunu sanki kötü bir şey olacakmış gibi nedeni belirsiz bir endişe olarak algılar.Huzursuzluk, Uyku bozukluğu,Taşikardi, Cinsel isteksizlik, Palpitasyon, Yorgunluk,Senkop, Dispne, Ağız kuruluğu, Bulantı, diyare, kabızlık, Sık idrar hissi, iştah bozukluğu, Bilişsel işlevlerin bozulması, Zihinsel karışıklık, Fiziksel ve duygusal gerginlik gibi bulgularla seyreder. Kardiyovasküler hastalığı bulunan bireylerde bu bulguların bazıları depresyonda olduğu gibi normal bulgular olarak değerlendirilebilir ve anksiyetenin fark edilmesini engelleyebilir.
Hastane Sürecindeki Tedavi ve Bakımın Sürdürülmesinde; Hastaların duygu ve düşüncelerini açıklaması için uygun ortam hazırlanması, Hasta ve ailesinin duygularını ifade etmesini cesaretlendiren, özgüvenini destekleyen yaklaşımlar gösterilmesi, Korku ve kaygılarını serbestçe ifade etmelerini sağlanması önemlidir. Ayrıca, hastaların hastalığa tepkileri, yaşı, kültürü, kişilik yapısı, hayattan beklentileri ve duygusal yatırım alanlarına göre değişiklik gösterdiğinden yaklaşımları bireysel olarak düzenlenmelidir.
Bu makale Psk.İlkten Çetin ve Yrd.Doç.Dr.Şeyda Dülgerler tarafından hazırlanmıştır.
Fiziksel hastalıklara eşlik eden ruhsal ya da davranışsal sorunlar hastanın;Hastalığa uyumunu, Bakımını, Yaşam kalitesini,Tedavi süresini ve masraflarını,Düzelme ve iyilik halini,Hastalığın seyrini, Mortalite ve morbiditeyi olumsuz olarak etkilemektedir.Bu olumsuz etkiler sağlık çalışanlarının hastalara bütüncül yaklaşmalarının ve fiziksel hastalıklara eşlik eden psikiyatrik sorunların fark edilmesinin önemini ortaya koymaktadır.
Genel olarak fiziksel bir rahatsızlık ya da hastalık nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvuran hastaların;%13-30’unda bu rahatsızlıkların yol açtığı ruhsal sorunlar,%30-50’sinde ise destek, yardım ya da tedavi gerektirecek düzeyde bir ruhsal bozukluk yada hastalık ortaya çıkabilir. Bu nedenlerle fiziksel hastalıkların tanı ve tedavisinde, fiziksel ve ruhsal durum birlikte ele alınarak değerlendirilmeli hastalığın psiko sosyal yönleri sağlık çalışanları tarafından iyi bilinmelidir.
Kalp hastalıkları ve özellikle akut myokard enfarktüsü ruhsal sorunların en fazla geliştiği hastalık gruplarındandır.Günlük yaşantıda üzüntü, öfke, heyecan ve gerginliğin kalp ve damar sistemindeki etkisini ve yansımalarını (çarpıntı, nefes darlığı, tansiyon yükselmesi, ateş basması…vs.) hepimiz yaşarız. Anjina pektorisden, koroner by-pass cerrahisine kadar uzanan yelpazede kardiyovasküler sistem hastalıklarının hemen hepsi Depresyon ve Anksiyete bozuklukları gibi çeşitli ruhsal sorunlara neden olabilir.
“Zihnin acı veya zevk veren, ümit veya korku veren her duygulanımı kalbe uzanır”
Anksiyete ve Depresyon, kardiyovasküler hastalıkların oluşumunda bağımsız bir risk faktörü oldugu kadar kardiyovasküler hastalıklar oluştuktan sonra da tedavi sürecini olumsuz yönde etkileyen, tanı ve tedavi gerektiren ciddi ruhsal sorunlardır.Anksiyete ve Depresyon, tanı konulduğunda kolay tedavi edilebilir ruhsal sorunlar olduğu halde, kardiyovasküler hastalıklarda genellikle fark edilemediğinden tedavisi yapılamamakta ve ciddi sonuçlara hatta ölümlere yol açabilmektedir.
Kardiyovasküler hastalığı olan bireylerde Anksiyete ve Depresyonun Oluş Nedenleri arasında; Kullanılan ilaçlar,Varolan tıbbi sorunlar nedeni ile sağlığın ve gücün kaybedilerek, başkalarına bağımlı hale gelineceği endişesi, Ağrı, Rol kaybı,Beden imgesinde bozulma,Hastalık nedeniyle ortaya çıkan ekonomik sorunlar, Fiziksel hastalığın getirdiği engellemeler, Çaresizlik, Yeterliliğin kaybı endişesi, Ölüm korkusu, Hastalığın anlam, önem ve sembolik öznel algısı, Çeşitli gerçek ya da kişisel algılanmış tehlikeler yer almaktadır.
Bu nedenlerle kardiyovasküler hastalıklarda depresyon ve anksiyete prevalansı genel popülasyondan çok daha yüksek olmakta, bireylerin %30-45’inde anksiyete ve depresif bulgular görülmektedir. Kardiyovasküler hastalığı bulunan bireylerde görülen bazı somatik bulguların anksiyete ve depresyon bulguları ile benzerlik göstermesi, bazen anksiyete ve depresyonun saptanmasını ve tanı konulmasını güçleştirmektedir. Kardiyovasküler hastalıgı olan bireylerde farkedilemeyen yoğun anksiyete ve depresyon bulgularının varlığı; Bireyin tıbbi tedaviye ve egzersiz programlarına uyumunu azaltır, Tedavilerini sürdürmelerini engeller. Fiziksel fonksiyonlarını yerine getirmelerinde kısıtlayıcı etki yapar, Rehabilitasyon Programlarına katılımlarını engeller, Hastalığın seyrini, hastanede kalma süresini, yasam kalitesini ve iyileşmeyi olumsuz yönde etkilemektedir.
Tanılanmamış Depresyon ve AnksiyeteBireyin kardiyovasküler sorunlar nedeniyle tekrarlı hastane yatışlarını da arttırmaktadır. Anksiyete ve Depresif bulguların yoğun olduğu hastaların muayene için diğerlerine göre iki kat daha fazla başvurdukları, daha çok ilaç kullandıkları ve hastaneye yatırıldıkları zaman daha uzun kaldıkları bildirilmiştir.
Depresyonun Tanılanması
Depresyon, duygusal, zihinsel, davranışsal ve bedensel bazı belirtilerle kendisini gösteren bir durumdur. En dikkat çekici belirtisi çökkün ruh hali ile ilgi ve zevk almada belirgin azalmadır. Depresyondaki kişi duygusal açıdan mutsuz, karamsar ve ümitsizdir. Eskiden en severek yaptığı işler bile artık zevk vermez olmuştur. Kişi kendini hüzünlü ve yalnız hisseder. Kendisine ve çevresine ilgisi azalır. Depresyonda görülen Öz bakımda azalma, Kilo kaybı, iştahsızlık,Uykusuzluk, güçsüzlük, Konstipasyon, Etrafındaki kişi ve olaylara karşı ilgisizlik, Kararsızlık, umutsuzluk gibi semptomların kardiyovasküler hastalıgı bulunan bireylerde normal bulgular olarak değerlendirilebilir. Bireyin ruhsal hastalık etiketinden çekinmesi, sağlık çalışanlarının ise toplumda bir damga olarak algılanan psikiyatrik hastalıkların tanısını koymakta isteksiz olmaları depresyonun tanılanmasını güçleştirmekte ve depresyonun fark edilmesini engelleyebilmektedir.
Kardiyovasküler hastalıgı olan hastalarda;Uyumda bozulma, Bireysel bakımında, hafıza ve konsantrasyonda azalma, Tedaviye karşı ilgisizlik, Güçsüzlük, yorgunluk, uyku problemleri, iştahsızlık, Öfke, kızgınlık, umutsuzluk, değersizlik duygusu, Hayal kırıklığı, baş ağrısı, gastrointestinal sistem şikayetleri ve ağrı, Sesli ifade edilen hüzün, Keder, keyifsizlik semptomlarının varlığı depresyon yönünden incelenmelidir.
Kullanılan antihipertansif ajanlar depresif belirtilerin en sık nedenlerinden birini oluşturduğundan bu tür hastaların risk grubu olarak değerlendirilmesi ve yakından takip edilmesi de önemlidir
Anksiyetenin Tanılanması
Kaygı, bunaltı ya da sıkıntı olarak da adlandırabileceğimiz anksiyete, herkes tarafından zaman zaman yaşanan korkuya benzer bir duygudur. Duygulanımda kaygı yönünde artış olduğunu ifade eder. Kişi bunu sanki kötü bir şey olacakmış gibi nedeni belirsiz bir endişe olarak algılar.Huzursuzluk, Uyku bozukluğu,Taşikardi, Cinsel isteksizlik, Palpitasyon, Yorgunluk,Senkop, Dispne, Ağız kuruluğu, Bulantı, diyare, kabızlık, Sık idrar hissi, iştah bozukluğu, Bilişsel işlevlerin bozulması, Zihinsel karışıklık, Fiziksel ve duygusal gerginlik gibi bulgularla seyreder. Kardiyovasküler hastalığı bulunan bireylerde bu bulguların bazıları depresyonda olduğu gibi normal bulgular olarak değerlendirilebilir ve anksiyetenin fark edilmesini engelleyebilir.
Hastane Sürecindeki Tedavi ve Bakımın Sürdürülmesinde; Hastaların duygu ve düşüncelerini açıklaması için uygun ortam hazırlanması, Hasta ve ailesinin duygularını ifade etmesini cesaretlendiren, özgüvenini destekleyen yaklaşımlar gösterilmesi, Korku ve kaygılarını serbestçe ifade etmelerini sağlanması önemlidir. Ayrıca, hastaların hastalığa tepkileri, yaşı, kültürü, kişilik yapısı, hayattan beklentileri ve duygusal yatırım alanlarına göre değişiklik gösterdiğinden yaklaşımları bireysel olarak düzenlenmelidir.
Bu makale Psk.İlkten Çetin ve Yrd.Doç.Dr.Şeyda Dülgerler tarafından hazırlanmıştır.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Kalp Hastalıklarında Anksiyete ve Depresyon" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İlkten ÇETİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İlkten ÇETİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni 
Yazan Uzman
|
kalp, kalp hastalığı, kalp hastalıkları, kalp hastalıklarında psikoloji, kalp hastalıklarında stres, kalp hastalıklarında depresyon, kalp hastalıklarında aksiyete, kalp hastalıklarınde endişe, kalp sağlığı, kalp sağlığında psikoloji, kalp sağlığında stres, kalp sağlığında depresyon, kalp sağlığında aksiyete, kalp sağlığında endişe
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
