2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Algı Kanalı (Duyarak, Görerek, Hissederek Öğrenmek): Duyduğumu Gördünüz mü Hissettiniz mi Anlayamadım
MAKALE #7925 © Yazan Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ | Yayın Aralık 2011 | 20,353 Okuyucu
Herkes aynı şekilde öğrenmez. Durumları, olayları, bilgileri farklı şekillerde algılar dolayısıyla farklı biçimlerde değerlendiririz. İfade etme şekillerimiz de birbirinden farklıdır. Durumları, olayları, bilgileri algılarken hangi duyu organımızı veya organlarımızı kullanıyoruz? Göz, kulak, burun, deri, dil ? Gözümüzü kullanıyorsak algı kanalımız göz olur ve bize görsel ya da kulağımızı kullanıyorsak algı kanalımız kulak ve bize işitsel denilebilir. Sonuç olarak algı kanalımız olarak kullandığımız organın dilini konuşuruz. Bu boyuttan bakıldığında bireyleri görsel, işitsel, dokunsal (kinestetik) olarak ayırabiliriz.

Roz Townsend, okuma kanallarını şöyle sınıflandırıyor:

Biz,

• % 1 tad alarak,
• % 1.5 dokunarak,
• % 3.5 koklayarak
• % 11 işiterek,
• % 83 görerek, öğreniriz.

Yine biz,


• Okuduklarımızın %10'unu,

• İşittiklerimizin % 20'sini,
• Gördüklerimizin, %30'unu
• Hem görüp hem işittiklerimizin % 50'sini,
• Söylediklerimizin % 80'ini,
• Davranışlarımızla beraber söylediklerimizin % 90'ını hatırlarız. (okulweb.meb.gov.tr/34/06/965226/rehberlik/sizinogrenmeniz.doc)

Görsel, dünyayı görür, işitsel duyar, dokunsal hisseder. İnsanlar aynı anda birden fazla dil kullanabilir, bu onların hangi algı kanallarını geliştirdiği ile ilgilidir. Bazı kişiler bir ortama girdiklerinde eşyalarla fazlasıyla ilgilenir, ortam hakkında yorumlar yapar, renklerin uygun olup olmadığından, daha iyisinin ne olacağından bahsederler, tüm ortamı gezmek ister, her odayı merak ederler. Bunlar genellikle görsel tiplerdir; çünkü renkler ve şekiller onların ilgisini çeker. İşitsel ya da dokunsal ise bunlara pek dikkat etmez. İşitsel gittiği ortamda ne konuşulduğuyla, dokunsal ne hissettiğiyle ilgilidir.

İnsanları okuma davranışı sırasında da tanıyabilir, onun hangi algı kanalını kullandığını keşfedebiliriz. Mesela, hiç, herhangi birine eşinize, çocuğunuza, arkadaşınıza gazete, kitap ya da herhangi bir metin okudunuz mu? Okuduysanız muhakkak karşılaşmışsınızdır. Okuyan siz olduğunuz halde, okuduğunuz gazetenin içine düşen, kafasını uzatmadan duramayanlarla, onlar görmeden algılayamayan, görmeden öğrenemeyen, gördüklerini ise çabuk öğrenip ve hatırlayan görsellerdir. Bir işitsel ise, rahatlıkla okuduklarınızı dinler ve görmeye çalışmaz.

Bu duruma benzer bir örneği geçen hafta çalışma arkadaşımla yaşadım. Ona okulumuzdaki 4 yaşındaki bir çocuktan bahsediyordum. “Uzun saçlı olan mı?”diye sordu, “Uzun saçlı mı hatırlamıyorum, hani geldiğinde gülümseyerek merhaba demişti.” dedim. “Ya hani ışıklı ayakkabıları vardı.” deyince, “Benim görselim senin kadar gelişmemiş, baksana ne söylediğini ve nasıl söylediğini hatırlıyorum, saçı ve ayakkabısı bana hiç ip ucu vermedi” dediğimde “Gerçekten, ben de not almazsam hiç bir şey hatırlamıyorum, illa yazmam ve yazdığımı görmem lazım.”dedi. Bir görsel görmeden dikkatini toplayamaz. Bu sebeple sözlü yönergeleri takip etmekte zorlanırlar.

İnsanların algı kanalını fark etmenin bir yolu da nasıl giyindikleridir. Çünkü görsel, görünüşüne dikkat eder. Dokunsal içinse görüntü arka planda kalır. O, öncelikle rahat etmelidir. Görsel ince topuklularla ayaklarına kara sular inse de, acı çekse de dik yürümeye ve etrafına gülücükler saçmaya devam edebilirken, dokunsal topuklu ayakkabı ya hiç giymez ya da acı çektiği an da fırlatır atar; çünkü ayakkabısız dolaşmak güzel görünmeye çalışmaktan daha iyi hissettirir ya da sırf iyi görünmek için hiç de keyfini bozamaz.

Görsel alış veriş yaparken görüntüye dikkat eder. Her tercihini buna göre yapar. Örneğin araba alacaksa önce rengi ve görüntüsü gelir. Dokunsal ise koltuğuna oturmalı, kendini konforlu hissetmelidir, arabanın içine girmeden, dokunmadan almaz. Bazı mağazalarda yazan “Lütfen dokunmayın, El sürmeyin” gibi yazılar onlara göre değildir. İşitsel korna ve motor sesine en çok da satıcının konuşmalarına dikkatini yöneltir, arabadan hoşlanıp satıcının konuşmalarından rahatsız olduysa başka galerinin yolunu tutar.
Aile içinde bu bağlamda büyük sorunlar yaşanır. Görsel bir anne, dokunsal bir ergen ya da eş. Anne sürekli özensiz giyindiğinden, renk seçimlerinin kötü olduğundan, ütüsüz dolaşmasının yanlış olduğundan şikayet etse de, dokunsal hayatına çok fazla karışıldığından, eşofmanla daha rahat ettiğinden, ütü yapmaktan hoşlanmadığından yakınır.

Dokunsal kişiler bedensel sinyallere karşı daha duyarlıdır, beden farkındalığı daha gelişmiştir denilebilir. Görsel kişilerinse, bedeninden gelen sinyallere karşı çoğunlukla duyarsız davrandıkları, acıya rağmen iyi görünmeyi tercih ettikleri dikkat çeker. Ne de olsa önemli olan nasıl göründüğüdür.

İnsanların yaşam alanları da algı kanalları hakkında bilgi verir. Örneğin, görselin; evi, çalışma ortamı düzenliyken dokunsalın dağınık olabilir; çünkü görsel titizdir, dokunsalsa hissettiği şekilde yaşar. Rahatsız hissederse toplar, dağınıklık içinde aradığını bulabiliyor ve rahat ediyorsa, umursamaz. Aynı ailedeki görsel ve dokunsallar bu konuda hiç anlaşamazlar. Anne çocuğunun odasını düzenler ve çocuk çıldırır. Aradığını bulamadığını haykırır. Anne anlayamaz, teşekkür etmesi gerekirken neredeyse azarlanmaktadır, şaşırır, yerine koyduğunu ya da üst üste dizdiğini söyler.

Konuşma şekilleri de algı kanalı hakkında ipucu verir. Görsel hızlı konuşur, akciğerin üst kısmından sık ve hızlı nefesler alırken; işitsel kişiler ritmik, orta hızda, tane tane konuşur, göğüsten nefes alır. Dokunsal ise diyafram nefesi alır, yavaş ve sakin konuşur. Konuşurken araya reklam alan kişiler genelde dokunsaldır, bir görsel ise dokunsala tahammül etmekte epey zorlanır “Eeee hadi, biraz daha çabuk anlatsan.”diye hayıflanırken, işitsel sabır yönünü geliştirmişse dokunsalı daha rahat dinler, seri konuşan, kelimelerinin arasına boşluk bırakmayı unutan, konuşma ritmine dikkat etmeyen görselden haz etmez.

Algı kanalını tespit etmenin bir yolu da insanlara soru sormaktır. En son hangi filme gittin? Yeni yılda ne yapmayı düşünüyorsun? gibi. Hatırlama veya tasarlama sırasında görselin bakışı tavanda, işitselin kulak hizasında, dokunsalın yerlerde dolaşır.

Konuşurken ya da yazarken seçtiği kelimeler de algı kanalı hakkında oldukça bilgilendiricidir. Görseller görmek, bakmak, resmetmek, renkler…gibi görsel kelimeleri kullanarak konuşurken, işitseller duymak, işitmek, ses, tını…gibi kelimeleri, dokunsallar anlamak, hissetmek, duyumsamak, dokunmak…gibi kelimeleri kullanırlar. Örneğin bir konuşmacı görselse konuyu toparlarken “gördüğünüz gibi, şöyle bir göz atalım”, işitselse ”konuştuğumuz gibi”, dokunsalsa “anladığınız üzere”demeye yönelir. Havadis verirken görsel “gördün mü ne olmuş”, işitsel “duydun mu bak neler olmuş”, dokunsal “aklıma gelen başıma geldi, biliyordum böyle olacağını” şeklinde başlar.

Algı kanalları çocuk yaşlarda belirginleşmeye başlar. Masa başı bireysel çalışmayı, yazmayı, çizmeyi, boyamayı, kes yapıştır yapmayı, yap bozlarla oynamayı, resimli dergi ve kitapları sevenler görsellerdir. Zihninde resmederek, imajinasyon yaparak düşündüğünden, öğrenirken görsel araçlardan (şema, grafik, harita…) faydalanmalı, okuyup yazarken renkli kalemler kullanmalı, önemli yerlerin altını çizmeli, not alma alışkanlığı kazanmalı, küçük soru cevap kartları hazırlamalı, çalışma ortamı düzenli, dikkat dağıtıcı objelerden temizlemelidir.
Müzik ve diğer ses kayıtlarını dinlemeyi sevenler, özenli, hoş, rahat konuşan, kendini iyi ifade edebilenler, toplum karşısında rahat konuşan, grup çalışmalarına hevesli, riskleri çabuk fark eden, eleştirel dinleyenler işitsellerdir. Konuşarak, konuyu tartışarak öğrenirler. Sessizce göz taramasıyla okuduklarında bir şey anlamaz, ya iç sesleriyle ya da sesli okurlar. Oyun oynarken tek başına konuşan, şarkı söyleyen, ilginç sesler çıkaran, yanında sürekli konuşabileceği birilerini arayan, konuşurken sözünün bölünmesinden hoşlanmayan, ortamdaki ses değişimlerini hemen fark eden, oda da saat tik takları yüzünden uykusu kaçan, en ufak sese uyananlar, gürültüden rahatsız olanlarda da onlardır. Çalışırken müzik dinlemekten rahatsız olurlar.

Dokunsallar ise sürekli hareket halinde oradan oraya koşar, koltuklara tırmanır, dolapların üzerinden atlar, az ve öz konuşurlar. Hiperaktif çocuklar dokunsaldır, bazen de dokunsal çocuklara hiperaktif etiketi kolay yapıştırılır. Onlar her şeye dokunmak isterler, ağaç gördüklerinde tırmanır, trabzanlardan kayar, dans eder, hamurla, çamurla, kumla oynamaktan hoşlanır, kıyafetlerinin ya da bedeninin kirlenmesini umursamazlar. Görsel bir çocuk ise, bu sebeple ağlayabilir. Bir dokunsal gerçekçidir; aynı zamanda da duygusal, hareketlerle kolay öğrenir, derslerini hareket halinde çalışmaları başarı getirir. Örneğin yürüyerek okumak, deney yapmak gibi; çünkü onlar elleriyle öğrenirler. Çalışırken müzik dinlemek, atıştırmak, bir şeyler içmek onları rahatlatır. Koku, tat algıları diğer algı kanallarına sahip kişilere göre daha gelişkindir, gurmeler genellikle dokunsallardan çıkar, eve girdiklerinde ne piştiğini şıp diye anlayanlar da onlardır. Kahkahalarla büyük büyük gülen, avazı çıktığı kadar bağırarak sarsıla sarsıla ağlayanlar da.
Kendimizin ve diğer bireylerin algı kanallarını fark etmek bize neler kazandırır?

Öncelikle kendimize dair geliştirdiğimiz bu farkındalık;


• Seçimlerimizi nasıl yaptığımızın bilincine varmamızı ve daha bilinçli seçimler yapmamızı sağlar. Örneğin, “Televizyonda izlediğim reklamlar beni nasıl etkiliyor? Ambalaja kanıp aldığım ürünler neler? Marka takıntım var mı? Nasıl ikna oluyorum? Tongaya hangi yollarla düşürülüyorum?”


• Yaşatmadığımız kutuplarımızı yaşatmaya başlama yönünde ilk adımı atmış oluruz. “Daima hayalciyim, daha eleştirel ya da gerçekçi davranmak için neler yapabilirim ya da her zaman gerçekçiyim hayal kurma yönümü nasıl geliştirebilirim? Kıyafet seçimlerimde hep aynı tarz şeyler aldığımdan, bazı ortamlara giderken giyebileceğim hiç kıyafetimin olmadığını fark ettim, bu yönümü nasıl geliştirebilirim?”


• Kendimizi ve diğerlerini daha iyi tanımaya ve anlamaya başlarız. “Rahatıma düşkün olduğum için kendimi iyi hissettiğim zaman odamı toplamam annemi çok rahatsız ediyor, ona kendisini iyi hissettirmek için daha dikkatli olabilirim.”

• Bireysel faklılıklara saygımız arttığından, kendimiz ve diğerleriyle kurduğumuz iletişimin kalitesi yükselir.

• Güdük kanallarımızı geliştirme fırsatı yakalarız.


• Sivri yönlerimizi törpüleyerek yeniden şekillenebiliriz.


Testi cevaplarken, önce verilen cümleleri okuyun. Ardından hayatınızdaki yerine göre size en uyan cümle için 3, daha az uyan için 2 ve en az uyan cümle için de 1 puan verin. Örneğin, cümlenin sizin için doğruluk derecesine göre A için 1, C için 2 ve B için de 3 puan verebilirsiniz.



1 - A) Müzik dinlemeyi çok severim.

B) Vitrinlere bakmaktan ve galerilere gitmekten hoşlanırım.
C) Güzel müzik çaldığında dans etmemek için kendimi zor tutarım.

2 - A) Sözlü olmayı yazılıya tercih ederim.

B)Çoğunlukla düzgün ve hatasız yazarım.
C) Testlerde hislerime güvenip atmaktan çekinirim.

3 - A) Ses tonumun güzel olduğu söylenir.

B) İyi göründüğümde kendime güvenim artar.
C) El şakasından hoşlanırım.

4 - A) Yapacaklarımı yüksek sesle söylediğimde sorunları daha çabuk hallederim.

B) Bir şeyin anlatılmasından çok gösterilmesini tercih ederim.
C) Bir konu anlatılırken mutlaka bir şeylerle oynarım.

5 - A) Bir kişinin içtenliğini sesinden anlarım.

B) İnsanları görünümleri ile yorumladığım çok olur.
C) Kişilerin el sıkmaları benim için anahtardır.

6 - A) Kitapları okumaktansa kaset dinlemeyi tercih ederim

B) Televizyon seyretmeyi ve sinemaya gitmeyi çok severim
C) Yürüyüşe veya dışarı çıkmayı çok severim

7 - A) Arabanın çıkardığı en ufak sesi duyarım.

B) Arabanın iç - dış temizliği çok önemlidir.
C) Kullandığımda iyi hissedebileceğim arabayı hiçbir şeye değişmem.

8 - A) İnsanlar benimle rahatlıkla konuşabildiklerini söylerler.

B) İnsanları seyretmeyi çok severim.
C) Konuşurken insanlara dokunma eğilimim vardır.

9 - A) Telefondaki bütün seslere karşı aşırı duyarlıyımdır.

B) İsimleri hatırlamasam da yüzleri hiç unutmam.
C) İnsanların neye benzediklerini hatırlamakta güçlük çekerim.

10 - A) Genelde radyoya eşlik ederim.

B) Fotoğraf çekmekten büyük zevk alırım.
C) Ellerimi kullanarak iş yapmak hoşuma gider.

11 - A) Bir fikri okumaktansa bana anlatılmasını tercih ederim.

B) Görsel desteklerden çok konuşmacı ile ilgilenirim.
C) Aktivitelere katılmayı seyretmekten çok severim.

12 - A) İyi dinleyiciyim.

B) Görünüş en önemli değerlendirme kriterimdir.
C) Bazı insanları anladığım sebeplerden severim ya da sevmem.

13 - A) Yapacaklarımı yüksek sesle konuştuğumda problemleri daha çabuk hallederim.

B) Haritaya bakarak yönümü çok rahat bulurum.
C) Sporu bitirdikten sonra kendimi çok iyi hissettiğim için tercih ederim.

14 - A) Bir evde mutlaka sessiz bir yerler olmalıdır.

B) Evimin temiz ve düzenli olması çok önemlidir.
C) Konforlu ve rahat bir evi çok severim.

15 - A) İnsanların konuşmalarını taklit ederim.

B) Her gün yapacağım işlerin listesini yaparım.
C) Çok koordineli bir kişi olduğum söylenir.

Puanlama:

A’lar daha çoksa işitsel, B’ler daha fazlaysa görsel, C’ler daha çoksa dokunsalsınız. İlişkiye girmek istediğiniz ya da ilişkide olduğunuz kişinin dokunsal, görsel ya da işitsel olduğunu öğrendikten sonra onunla onun kanalından ilişki kurabilirsiniz.

(Geçerlilik ve güvenirlik çalışmalarına dair bir bilgiye rastlamadığım bu testin, fikir edinmeniz açısından yararlı olabileceğini düşündüğümden buraya ilave ettim.)
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Algı Kanalı (Duyarak, Görerek, Hissederek Öğrenmek): Duyduğumu Gördünüz mü Hissettiniz mi Anlayamadım" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Tuğba DEMİRÖZ Fotoğraf
Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ
İstanbul
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi244 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ'ün Yazıları
► Başarısızlığı Öğrenmek! Psk.Dnş.Metin KILIÇ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Algı Kanalı (Duyarak, Görerek, Hissederek Öğrenmek): Duyduğumu Gördünüz mü Hissettiniz mi Anlayamadım' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Manüplasyon Ocak 2017
► Empati Kasım 2016
◊ Kıyamet Senaryoları Temmuz 2013
◊ Ticari Zeka Haziran 2013
◊ Hey Tuğba Naber? Nisan 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:24
Top