2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Dost Sandığımız Düşman : Televizyon
MAKALE #8329 © Yazan Psk.Dnş.Tuğba ŞENDİR | Yayın Şubat 2012 | 4,279 Okuyucu
Televizyon yirminci yüzyılın neredeyse en büyük icatlarından birisidir. Dünyanın öteki bir ucunda olup bitenleri evimizden, oturduğumuz koltuktan ve bir kumandanın tuşları kadar kolay değiştirilebilir alternatiflerle, naklen takip edebilir olduk.

Güncel haberler, belgeseller, renkli ve görsel büyülerle donatılmış reklamlar, kahkaha atan evimize neşe getiren güzel kadınlar, ağıtlarına vah vahlarla tüh tühlerle acımızı unutup acıdığımız zavallı kimseler ve daha neler neler... Televizyon evimize dünyayı getiriyor!


Kimimiz işten, kimimiz okuldan yorgun argın ya da sıkkın ya da mutlu bir şekilde evimize geldiğimizde artık alışılagelmiş ve farkında olunmadık bir şekilde ilk iş o mucizelerle dolu kutunun açma tuşuna basıyoruz. Anında gözlerimiz ve beynimiz görsel ve sözel bir çok mesaja maruz kalıyor ve biz sözümona rahatlıyor, gün yorgunluğunu bu şekilde atıyoruz.


Televizyonun gerçek bir mucize kutusu olduğunu ve faydalarını inkar etmemekle birlikte madalyonun öteki yüzünde bir de zararlarına bakmak gerekir. Evet, televizyon bir tuşla dünyayı gözler önüne getirerek günceli sıcağı sıcağına her yerden ve olduğu gibi görmemize neden olurken; gitmediğimiz safarilerde olup bitenleri olanca heyecanıyla içine sararken, akvaryumların içine girip, en yüksek dağların tepelerinden çıkartıyor. Piyasadaki ürünleri, rekabet piyasasını, yeni örgü modellerini, yemek tariflerini ve dışarıdaki dünyada olan biten her şeyi net ve yakından görmemize ve yeni bir şeyler öğrenmemize, ya da tehditler karşısında önlem almamıza yarıyor.


Öte yandan; televiyonun kendisi başlı başına bir tehdit unsuru olarak ta göz ardı ettiğimiz bir tehlike olarak salonlarımızın baş köşesinde sinsice oturmakta!

Biz beynimizi boşaltıyor sanıp, esasında beynimizi sürekli mesajlara maruz bırakırken, bir de bu mesajların niteliğine bakacak olursak; özellikle günümüz Türkiye'sinde içi acılarla dolu, sündürülmüş ve eskitilen haberlerle güne başlıyor, ortasında ya da sonunda tekrar gündem kapanışını bu haberlerle yapıyoruz. Gün içinde öyle ya da şöyle bir baktığımızda, hatta neredeyse her baktığımızda gördüğümüz; bize piyasadaki ürünleri ve rekabet ortamında çeşitlilik arasında öne çıkmak adına daha da, daha da renklendirilen reklamlar; bize sahip olmadığımız ve de vaatlerin ötesinde vaatlerle üstü kapalı mesajlar veren, dürtülerimizi harekete geçiren ve beyne durmadan “AL” mesajları yollayan araçlardır.

Bir de bu araçların hangi yaş grubuna hitap ettiği de kontrol edilebilir bir durum olmadığından halihazırda varolan tehdit unsuru daha da rahatsız edici bir boyuta gelebiliyor. Zira; bir çocuğun acı dolu bir habere bakakalması; ekranda üzeri sansürle filtrelenmiş te olsa kan ve vahşet haberlerinin tekrar tekrar ve tekrar verilmesi; reklam tuzağına düşürülmesi, ki reklamların en çok işe yaradığı (!) iki grup bayanlar ve çocuklardır, veya daha da küçük bir yaş grubuna doğru dönersek, ki bunun sebebi bazı annelerin çocuğa yemek yedirmeyi sadece ekran karşısında ya da reklamları seyrederken televizyonu bir araç olarak kullanmasıdır, bu çocukların durmadan saniyede onlarca görsel ve sözel mesaja maruz kalmaları doğru değildir. Televizyon çocuğun düşünme yeteneğini ve yaratıcılığını da sekteye uğratır. Zira ilerleyen yaş dönemlerinde anne babaların şikayetleri çocukların dikkat eksikliği yaşaması haline gelmektedir.


Televizyon programlarının içi boşaltılmış, haberler sündürülmüş, saatler ne yazık ki boş ve süslü görsel malzemelerle doldurulmuştur. Gün içerisinde sadece iki saat televizyon izlediğimizi farz edersek bu bir yılda 730 saat, yani 45 gün, 45 gece eder ve şu da bir gerçektir ki günde sadece iki saat ekran başında kalmayı kontrol edebilmek te pek zordur.


Yararlarının yanı sıra; boş ve oyalayıcı bir kültür olması nedeniyle; insanı hantallaştıran ve büyük bir enerji, zaman ve para kaybına neden olan televizyon kültürü karşısında peki ne yapmalıyız?

Günceli takip etmek, modaya ve güne uyum sağlamak adına, haberlerden haberdar olmak ve kültürel birikim deposu olması adına televizyonu yararlı özellikleri ile nasıl kullanacağız?

Küçük yaş grubundaki çocukları televizyondan uzak tutmak, aileler olarak çocukla ayartıcı oyunlar oynamak, sosyal ve sportif faliyetlere yönlendirmek öncelikle önerdiğimiz bir konuyken; yetişkin gruba gelince, haberleri radyodan takip etmek, medya okur yazarı olmak, televiyonu haftalık programlarıyla takip ederek; uygun ve filtrelenmiş olarak seyretmek, ve özellikle çocuğu televiyona teslim etmemek gerekir.


“Bireyle ve çocukla ilgili bütün eylemler bireyin ya da çocuğun yüksek yararını tam olarak gözetmelidir. Bireyin ve çocuğun bilgiye ulaşma hakkı vardır.” Fakat bilginin bireye ya da özellikle çocuğa ulaşma şekli kontrolsüz olmamalıdır.

Çocuğunuza da medya okur yazarı olmayı küçük yaştan itibaren aşılayın. Medya okur yazarı olmak , medyada yer alan olaylara karşı tepki verebilme, ne olduğunu anlama yeteneğidir. Kişinin, televizyon, internet, gazete, radyo gibi basın yayın organlarını takip ederken seçici olmasını, gerçekle kurguyu ayırt etmesini, yorum yapabilmesine ve eleştirel bakabilmesini sağlayan bir kültürdür.

Haydi sizden başlayarak değişsin toplum! Televizyonu bilinçli kullanalım! Kullandıralım! : )
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Dost Sandığımız Düşman : Televizyon" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Tuğba ŞENDİR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Tuğba ŞENDİR'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Tuğba ŞENDİR Fotoğraf
Psk.Dnş.Tuğba ŞENDİR
Adana
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi22 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Tuğba ŞENDİR'in Yazıları
► Çocuğum ve Televizyon Psk.Begüm AKMANİŞ
► Çocuk ve Televizyon Psk.Burçak DEMİRKAN
► Televizyon ve Çocuk Psk.Beril PAPUÇÇUER CEYLAN
► Çocuk ve Televizyon Gözde ERDOĞAN
► Televizyon ve Otizm Psk.Sena TUNÇ
► Şiddet,televizyon,internet Psk.Ayşegül COŞKUN
► Çocuklarda Televizyon Bağımlılığı Psk.Dnş.Alaaddin DEBGİCİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Dost Sandığımız Düşman : Televizyon' başlığıyla benzeşen toplam 19 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Yaşamak... Şubat 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


04:52
Top