2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Evlilik mi Aşkı Öldürüyor Yoksa Evliler Mi
MAKALE #8446 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Şubat 2012 | 7,164 Okuyucu
EVLİLİK Mİ AŞKI ÖLDÜRÜYOR YOKSA EVLİLER Mİ

İnsanın değişik tanımları yapılmıştır. Kimi konuşan hayvan demiştir onun için kimi de düşünebilen bir canlı. Kimileri de inançları nedeniyle (ki içlerinden öz kızlarına, masum çocuklara tecavüz edebilenleri çıksa bile. Oysa ki hayvanlarda böyle bir şey yoktur, hatta onlar her ne kadar vahşi olarak nitelendirilseler de ancak yemek için, hayatta kalabilmek için öldürürler; ama asla keyif için değil) onun için eşrefi mahlukat tanımını tercih etmiştir!

Kanaatimce insanoğlu asla yoğurdum ekşi demeyen; süt veren, en fazla “meeeee” diyebilen masum bir hayvanı bile günah keçisi olarak görebilen varlığın adıdır. O yüzden o kendi beceriksizliklerini, ihmallerini, hatalarını kolay kolay kabul etmek istemez! Mesela evliliği aşkı öldüren bir kurum olarak tanımlar, sonra da çıkıverir işin içinden kolayca. Oysa bir kurum olan evlilik müessesesinin ne evlilikten, ne aşktan, ne de öldürmekten haberi vardır. Aşkı da sevgiyi de öldüren evlilerin taa kendileridir esasında.

AŞKI DA SEVGİYİ DE ÖLDÜREN EVLİLERİN TEMEL ÖZELLİKLERİ

Hemen belirteyim ki her şeyin hastalıklısı vardır ve aşk sevgi denilen duygunun hastalıklı halidir. O yüzden aşk da birçok hastalık gibi eninde sonunda iyileşir. Oysa çoğu kişi bu iyileşmeyi aşkın bitişi diye tarif eder ve üzülür. Aşk yeryüzünde iyileşildiği halde üzüntüsü duyulan tek hastalıktır.

Ayrıca aşkın evlilikteki ölümü sadece sık rastlanılan bir tesadüftür. Çünkü aşk bir zaman sonra zaten bitecektir. Bu beklenen bitiş çoğu zaman sadece evlilik sürecine denk gelmektedir, o kadar! Yani aşkın beklenen ölümü sıklıkla evlilik kurumunun elinde patlar ve çoğumuz bunu evlilik aşkı öldürdü diye tanımlarız. Sonra da içten içe evlilik kurumuna tavır almaya, evlilik dışı yol ve yöntemler aramaya başlarız.

Evet her fani şey gibi aşk da bir gün zaten ölecektir. Ancak bu süreci hızlandıran bazı faktörler de yok değildir. En azından bunlar aşkın yanında sevgiyi de kurban ettiği için daha büyük önem taşımaktadır. Şimdi de kısaca aşkın doğal ölümünü hızlandıran, en önemlisi de özünde baki bir duygu olan sevginin içini oyarak yuva dağıtan bazı virüslere değinmek istiyorum:

EVLİLİK BİNASINI YIKAN ÇÜRÜK KİRİŞ: ÖZENSİZLİK

Bir bebekten başka neye hak ettiği özeni gösteriyoruz ki! Oysa evliliği ve sevgiyi yaşatmak da tıpkı bir çocuk bakımı gibi özen ister! O ilk gün imzayı atmakla, ilk bir kaç gün sağa sola gülücüler saçmakla, her fırsatta eşe dosta mutluluk kahkahaları patlatmakla, sonra da ev ortamında yan gelip yatmakla devamı mümkün olan bir yaşantı biçimi değildir.

Bu nedenle, her gün sadece evden çıkarken makyaj yapıyorsanız şayet durun ve düşünün derim mesela! Oysa makyaj eve gelirken yapılmalı değil midir daha çok! Şahsen eşim hiç makyaj yapmaz gerçi! Şayet anlattığım şekilde yapsaydı muhtemelen alınırdım, gücenirdim. Hatta incinir, sonunda da kırılırdım belki de.

Bu ve benzeri konularda hiç bir insan, özellikle de erkekler birbirinden çok da farklı değildir. “Niye ama” diye sormayın! Cevabı bu izahlarımın içinde gün gibi açık! “Ama mantıksız, ama şöyle, fakat böyle” diyorsunuz, biliyorum. Öyle veya böyle, olmalı yahut olmamalı; ben bunlardan söz etmiyorum. Sadece olana, olma potansiyeli yüksek olana değiniyorum. Mantıklı veya değil, iyi ya da kötü, işimize geldi yahut gelmedi, canımızı sıktı veya sevindirdi; bunların hiç önemi yok! Bu, akıl sahibi her varlık gibi çoğu eşi içten içe rahatsız eder. Bu rahatsızlıklar birikir, bir gün kabarık bir fatura olarak karşınıza çıkar. İşte o zaman bunu bir çırpıda ödeyebilmek kolay olmaz!

ADAM GİBİ ADAM, KADIN GİBİ KADIN OLMANIN EVLİLİKTEKİ ÖNEMİ

İnsan gibi insan olmak önemlidir. Ancak adam gibi adam, kadın gibi kadın olmak da en az bunun kadar önemlidir.

Temizlik, zerafet, nezaket her insanın temel vasfı olmalıdır lakin bunlar en çok kadınlardan beklenen davranışlardır. Bu genetiksel nitelikli bir beklenti midir yoksa buna zaman içinde mi sahip olunmuştur, bilemiyorum. Kaldı ki bunun çok da önemi olduğunu zannetmiyorum. Beni mesleğim gereği bu işlerin doğru veya yanlış olmasından, nasıl ve niçin kazanılmış olduğundan çok hayati sonuçları ilgilendiriyor.

Evde sapsarı dişlerle dolaşıp sabah çıkarken dişleri pırıl pırıl yapma, evde pejmürde dolaşıp yine evden çıkarken sahne alacakmış kadar temiz ve özenli giyinme her ne kadar işin doğasının gereği olsa bile eşleri zaman içinde etkiler. Çoğu eşin bir zaman sonra dışarıdaki kişileri beğenmesinin, bir kısım, “Eşim başka kişiye gitti, niye acaba” diyerek sızlanışların altında da ekseriyetle bu tür faktörler yatar.

Evet, isteyerek veya istemeyerek eşlerinin evdeki halleriyle başkalarının dışarıda ki ışıltılı hallerini kıyaslamaları (kıyaslayınca aradaki fark algılanır ve daha fazla önemli olmaya başlar), sonra da derin bir iç geçirme ile “ohhh” çekmeleri çoğunlukla bundandır!

Burada anlatmaya çalıştığım meselenin önemi sadece aradaki farka bakıp içten içe üzülmek de değildir üstelik. Evdeki bu özensizlik dolu hal ve hareketler (bakım, temizlik, koku, görüntü vs.) eşlerde bilinç dışı iticilik, tiksinme, soğuma duygularını oluşturma ve besleme; sonra da uzaklaşmayı artırma potansiyeli olan davranışlardandır. Ki bu, evliliğin ve sevginin yaşatılması noktasında alınmadan, kırılmadan, gücenmeden çok daha önemli bir risk faktörüdür.

Benzer sonuçlar doğuran diğer bir özensizlik de eşlerin ilişki sonrasındaki azalan hatta tamamen biten istek evresinde bile ortalıkta fellik fellik dolaşabilmeleri, yani hala birbirlerini çıplak görmeye devam edebilmeleri ve bunda bir sakınca görmeyişleridir. Böylece eşlerin fizikleri ile doğal olarak uyanması gereken arzu bağı kopmakta, derken fizik ile (etki) isteksizlik duyguları (tepki) özdeşleşmekte, bir süre sonra eşler birbirleri için uyarıcı (cazip, çekici) olmaktan hızla uzaklaşır hale gelmektedirler.

Yine aynı şekilde eşlerin hapşırırken, burun temizlerken, aynı tuvaleti kullanırken de özenli olmaları gerekmektedir. (Mesela bazıları ulu orta hartt, hurtt diyerek öyle burun temizler ki belediyenin kanalizasyon temizliğinde bile bu kadar ses çıkmaz). Bu işlerin doğal şeyler olması eşlerin etkilenmelerine mani bir durum değildir. Ölüm de son derece doğaldır ancak tüm insanlar bu yaşantıdan yine de etkilenirler. Aynı şekilde insanlar bir yanlarıyla doğal bulsalar dahi diğer yanlarıyla bu tür şeylerden rahatlıkla etkilenebilirler, nitekim de etkileniyorlar!

KADINDA AŞIRI MANTIKSALLIK VE ERKEĞE ETKİSİ

Doğru veya değil, mantıklı yahut çok saçma, bunların da fazla bir önemi yok. Yine sadece olandan, halihazırdaki gerçeklerden bahsediyorum. Özellikle erkekler aşırı mantıklı kadınlardan pek haz etmezler. Çünkü bu onları hem rahatsız eder (“Akıllı insanı severim ama benden akıllısını asla” denir) hem de orta ve uzun vadede yorar. En önemlisi de bu tutum erkeksi bulunur, o yüzden kadındaki doğal dişiliği - çekiciliği zedeler.

O halde her konuda çok mantıklı konuşmalar yapmak, her seferinde zekice ve kendimizce mantıki izahlarda bulunmaya çabalamak yerine kendimizden son derece emin bir tavırla, “Tamam haklısın hayatım” deyip geçip gitmek en akıllıca olanıdır. Tabi ki haklı çıkmayı değil, mutlu çıkmayı önemsiyorsak!

Belki tam da bu noktada, “Yine mi rol kadına düşüyor” diyebilirsiniz. Evet… Çünkü bu işleri, özellikle de mutluluğu en çok önemseyen kişiler kadınlardır; haliyle asıl görev de ziyadesiyle onlara düşmektedir. Erkeklerin eşlerinden beklentisi genellikle çocuklarına iyi bir anne olmaları, süper bir aşçı işlevi görmeleri ve yatakta iyi bir cinsel partner fonksiyonu sergilemeleri ile sınırlıdır. Tabi bir de burada anlatmaya çalıştığım, “Acı ama gerçek” noktalara önem gösterilmesi ile…

KADINLARA ÖNERİLER

Evde eşinizle asla ve asla didişmeyin

Ona her zaman hak verin. Korkmayın, eksilmezsiniz

Her zaman yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin. (Gülümsemek için mutlu olmayı beklemeyin, belki gülümseyemeden ölür gidersiniz!)

Sürekli sıcak ve yumuşak huylu davranın. Bunlar en kadınsı tavırlardır; o sebeple itmez, bilakis çeker!

Asi, dilbaz, kavgacı, hırçın olmayın; bunlar sizi erkeksi gösterir, dolayısı ile soğutur. (Zaten erkekliklerin kamil olup olmadığı noktasında derin iç çatışmaları / kaygıları bulunan pek çok erkeğin bir de üstüne erkeği andıran bir kadına sahip olduğunu düşünmesi ruhsal bakımdan onulmaz bir çatışma, huzursuzluk ve gerilim sebebidir)

Nazik, ince ruhlu, kibar olun!

(“Bunlar çok ama, yapamayız” diyorsanız o zaman hiç evlenmeyin. Ne kendinizin, ne eşinizin, ne de masum evlilik ocağının günahına bari girmeyin.

Şayet evlenmiş iseniz de bilin ki evlilik binasını ayakta tutan fedakarlık kirişlerini kendi elinizle acımasızca yıkıyorsunuz demektir. O halde, “Neden mutlu olamıyoruz” demek için hakkınız azalmaktadır. Not: Azalan her şey bir süre sonra tamamen biter.)

ERKEKLERE ÖNERİLER

Hepinizi tenzih ederek, sadece ilgili kişileri kastederek söylüyorum:

Yahu hem cinslerim, kusura bakmayın; çok, çok afedersiniz ama bu kadar "şey" olmayın. Dünyada en kolay iş bir kadını mutlu etmektir. Çünkü ne kadar güzel olurlarsa olsunlar sizden asla bir saray istemez onlar. Nice kişiler onlar için yanıp tutuşurken bir kere olsun dönüp bakmazlar; her şeye, her şeyine, hatta her şerrine rağmen sana, sadece sana ait kalmaya çalışırlar.

Sizlerden sadece basit, son derece insani şeyleri, fazlasıyla hakları olanı beklerler. Onu da veremiyorsanız, veremeyecekseniz; bu kadarını da yapamıyor ve yapamayacaksanız, evet bu denli beceriksizim diyorsanız siz de boş yere evlenmeyin derim!

“Yapım bu” demeyin, kendinizi kandırmayın! Yapınız bu değil; bunu siz de çok iyi biliyorsunuz bizler de! Dükkanda, mağazada, yolda, orada - burada ne güzel yapabiliyorsunuz!

UNUTMAYIN

Övgü, iltifat, anlayış, saygı, ilgi türü asla para - pul ve yetenek gerektirmeyen şeylerle ruhunu doyurduğunuz her kadın size harika bir eş / partner olmak için yanmaya başlayan ve kısa süre sonra kora dönüşmeye namzet bir ateştir. Ancak bu ateşin kıvılcımı / kibriti sizin elinizdedir. Yakmıyorsunuz, sonra da kalkıp niye yanmıyor diyorsunuz! Ve sonra da ortalıkta akıllıyım, zekiyim diye kasım kasım kasılarak geziyorsunuz. :))

Psikolog
İzzet Güllü

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Evlilik mi Aşkı Öldürüyor Yoksa Evliler Mi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     8 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Evlenmemiş Evliler Psk.Cengiz TÜRKMEN
► Evliler mi Mutlu Mutlular mı Evli?' Psk.Burçin KOYUNCU
► Borderline ve Narsisistik Yapıların Aşkı Dr.Psk.Dnş.Ayavar Cem KEÇE
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Evlilik mi Aşkı Öldürüyor Yoksa Evliler Mi' başlığıyla benzeşen toplam 31 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:21
Top