2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuklarda Kardeş Kıskançlığı: Çocuğum Kardeşini Kıskanıyor
MAKALE #8773 © Yazan Dr.Hacer RÜZGAR | Yayın Nisan 2012 | 7,618 Okuyucu
KARDEŞ KISKANÇLIĞI

(Çocuğum Kardeşini Kıskanıyor)

Kardeş kıskançlığı olmazsa olmaz bir şey, eğer uygun bir şekilde işlenirse ileriki dönemde çocuğa çok şey katar.
Kardeş kıskançlığını genel anlamda büyük kardeşin küçük kardeşi kıskanması olarak gözlemleriz. Tabii ki tersi de olabilir, Küçük kardeşin ağabey/ ablasını kıskanması.
Yeni bir kardeşin dünyaya geleceği haberi öncelikle büyük çocuktan çok, anne ve babayı ne kadar etkiliyor bakılmalıdır. Planlı bir gebelik mi yoksa beklenmedik bir misafir mi. Anne ve baba kardeşin gelişine ne kadar hazırlıklıysa büyük çocuğun bunu kabullenmesi o kadar kolaylaşır.
Annenin gebeliği boyunca çocuk, kardeşin annenin karnında büyüdüğünü düşünse de doğumdan sonra kardeşin kendisini görmesi olayları daha gerçekçi bir şekilde fark etmesini sağlar. Artık anne kardeşi sadece bedeninde taşımakla kalmaz, onu emzirir, onun altını temizler, o ağladığında onunla ilgilenir. Bu süreçler yaşanırken büyük çocuk kendisini arka plana itilmiş gibi hisseder. Bu da çocuğun çeşitli davranışlar geliştirmesine neden olur. Çocuklarda en çok gözlemlediğimiz davranışlar hırçınlık, çabuk ağlama, huzursuzluk, kardeşe karşı yapılan zarar verici hareketler, tuvalet alışkanlığını geliştirmiş çocuğun tekrar altını ıslatmaya başlaması, bebeksi konuşmalar, biberondan süt içme isteği, altının bağlanması isteği gibi davranışlardır.
Kardeşin varlığı kendini hissettirene kadar ailenin çocukla olan iletişimi bu süreçleri etkiler. Örneğin el üstünde tutulan, her dediği yapılan bir çocuğun kardeşinin olacağını öğrenmesi, çocukta büyük bir hayal kırıklığı oluşturur, artık anne ve babasının kendisini eskisi kadar sevmediklerini düşünür, bu da kardeş kıskançlığını arttıran bir etkendir.

Kardeş doğduğunda çocuğun bulunduğu yaş da ortaya çıkan davranışların değişmesinde etkilidir. İnat döneminde olan bir çocuk ( 2-4 yaş arası) kendisini tümgüçlü hisseder, anne ve babasının sürekli kendisi ile ilgilenmesini ister, her dediğinin olmasını ister, ‘ben annemin biriciğiyim’ der. Bu dönemde gelen kardeş, çocuğun tümgüçlülük yanılsamasını al aşağı eder. Tümgüçlülüğünün bittiğini, artık pabucunun dama atıldığını gören çocuk, anne ve babasının sevgisini kardeşle paylaşmaya yanaşmaz. Çocuk “eğer annem ve babam beni sevseydi kardeşim olmazdı” diye düşünür. Sabırsız olma özelliği olan çocukta çabuk sinirlenme, olaylara ani tepkiler verme, kardeşe fiziksel anlamda zarar verme isteği ve girişimleri, bebeksi konuşma, tuvaletini tutmayı başarmışsa bunun kaybı şeklinde davranışlar gözlemleriz.

Ödipal dönemde olan bir çocuğun ( 4-6 yaş arası) kardeşi olduğunda benzer belirtiler olabileceği gibi ( alt ıslatmalar, bebeksi konuşmalar vb) bu döneme özgü davranışlarda artış gözlemleyebiliriz. Ödipal dönemin tipik özelliği çocuğun hemcins ebeveynle olan rekabetidir. Yani kız çocuğu anne ile, erkek çocuğu baba ile karşı cins ebeveyni için rekabet eder. Bu süreç doğru işlerse çocuk belli bir dönemden sonra hemcins ebeveyni ile özdeşim kuracaktır. Rekabet süreçlerinde en çok karşımıza korkular ( özellikle karanlık, yalnız kalamama, yalnız uyuyamama) çıkar. Bu yaş döneminde olan bir çocuğun kardeşi olduğunda, çocuğun rekabet edeceği kişi sayısı artar, bu da istenmeyen davranışların artmasıyla sonuçlanabilir. Genel olarak bakıldığında 4-5 yaşları çocuğun kreşe yada ana sınıfına gittiği yaşlardır . Eve gelen kardeş bu süreçte çocuğun dikkatinin eve kaymasına da neden olacağı için, çocukta anasınıfına gitmek istememe gözlemlenir ve çocuk anasınıfına gideceği zaman karın ağrıları, ağlamalar, huzursuzluk şeklinde şikayetler oluşturur. Bu dönemde çocuğa taviz verilip birkaç gün okula gitmemesine izin verilmesi geri dönüşü zor olan sıkıntılar doğurur. Çocuğun okula gittiğinde, evde annesi ile yalnız kalan kardeşinin varlığını kabul edebilmeyi, anneyi kardeşle paylaşabilmeyi başarması gerekir, bu da tutarlı ve geri adım atmayan ebeveyn sayesinde olacaktır.

Latent döneme giren çocuk( 6 yaşını doldurmuş ve ilkokula başlamış) sosyalleşme adına önemli adımlar atar. Onun için artık sadece ailesi değil öğretmeni, arkadaşları da önemlidir. Bu dönemde olan çocuğun kardeşi olduğunda, arkadaşlarının da kardeşlerinin olduğunu ve aralarındaki iletişimi görmesi olayı kabullenmesini kolaylaştırır. Yine de yeni çocuğun tüm aile fertlerinin dikkatini çekmesi büyük çocukta karın ağrıları, baş dönmeleri, mide bulantısı gibi somatizasyon dediğimiz belirtilerin oluşmasına ve çocuğun daha sinirli olmasına, ders başarısında düşüşlere neden olabilir.

Ergenlik dönemine girmiş bir çocuk için kardeşin gelişi daha da endişeli olabilir. Zaten ebeveyni ile çatışmalar yaşayan ergen yeni kardeşi kardeş olarak kabullenmekte zorluk çeker.

Genel anlamda baktığımızda kardeşin kabullenmesi her yaştaki çocuğu etkilemektedir.

Neler yapılabilir diye baktığımızda ; en çok üzerinde durulması gereken şey çocuğun ne kadar güçlü olabildiğidir.
1. Anne hamile kaldığında, bu çocukla paylaşılmalı, doğuma kadar çocuk buna hazırlanmalıdır.
  • Ebeveynin çocuğunun kardeşini kıskanmasının olağan bir şey olmasını kabullenmesi şarttır.
  • Kardeşin, özellikle de anne ile en az 6 ay iç içe olan ilişkisi kaçınılmazdır. Anne kardeşe sıkı sıkı sarılmalı ki kardeşin ruhsal gelişimi uygun olsun. İşte bu dönemde özellikle babanın, başka büyük kardeş varsa onların ve de diğer aile fertlerinin ( dede, anneanne, babaanne, teyze, dayı, hala, amca vb) desteği çocuğa iyi gelecektir. Aile büyükleri ilgilerinin çoğunu kardeşe yansıtırlarsa büyük çocuğun geliştireceği uyum problemi şiddetli olacaktır. Burada terazinin kantarını iyi ayarlamak gerekir. Büyük çocuğa ne az ne de çok ilgi verilmelidir. “Kardeşini zaten kıskanıyor, biz de her dediğini yapalım da çocuğumuz/ torunumuz iyi olsun” denilmesi de sakıncalıdır.
  • Çocuğun kardeşi benimsemesi için zamanla büyüyen kardeşin bakımında ona da görevler verilebilir ( suyunu getirmesi, mendilini, yastığını vb getirmesi gibi anneye yardımcı olabilir).
  • Unutulmaması gereken en önemli şey, büyük çocuğun kardeş kıskançlığını yenmesi için mücadele ederken, ebeveynin bebeği göz ardı etmemesidir. Bebeğin de en az ağabey/ abla kadar ebeveyne ihtiyacı vardır. Pratik hayatta şöyle söylemlerle karşılaşırız: büyük çocuğum kıskanmasın diye bebeğimi gizli emziriyorum, bebeğimi kucağıma almıyorum gibi. Burada hem bebeğe haksızlık edilmiş olunur hem de büyük çocuğun istemediği bir olayla karşılaştığında ona dayanma gücünün oluşmamasına neden olunur.
  • Kardeşini kıskanan çocuğun gösterdiği normal dışı davranışlar hemen yok olmayabilir. Ailenin büyük çocuğa karşı ılımlı yaklaşması, yaptığı davranışlar karşısında sabrını muhafaza edebilmeyi başarması, taviz vermemesi, büyük çocuğun zamanla kardeşi benimseyip daha ılımlı tavırlar sergilemesini sağlar. Çocuklar ebeveynin aynasıdır, ne görürlerse onu yaparlar.
Kardeş kıskançlığında kardeşin dünyaya gelişinin haber alınmasından, ya da büyüyen çocuğun daha büyük kardeşini fark etmesinden başlayan ve çocuğun ruhsal yapısına, aile içi değişkenlere bağlı olarak gelişebilen kardeş kıskançlığının devam etmesi ya da dönem dönem alevlenmesinde profesyonel destek alınması uygundur.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Çocuğum Sağlıklı mı ? Fzt.Mustafa Tarık KOBAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Çocuklarda Kardeş Kıskançlığı: Çocuğum Kardeşini Kıskanıyor' başlığıyla benzeşen toplam 93 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


09:18
Top