2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Yaşamın Evreleri: Aşama Aşama Hayatın Dönemleri ve Tipik Özellikleri
MAKALE #8858 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Nisan 2012 | 13,033 Okuyucu
YAŞAMIN EVRELERİ: AŞAMA AŞAMA HAYATIN DÖNEMLERİ VE TİPİK ÖZELLİKLERİ

0 – 10 YAŞ (HAPİSHANE ÖNCESİ SON ÖZGÜRLÜK)

Ufacıkken en yakın yerlere bile emekleyerek gitmek zorundadır. Tam ayağa kalkıp da koşmaya başlar ki bu sefer de anne – babasının gereksiz müdahaleleriyle eremez muradına! Sürekli, “Dur, koşma, bu çocuk çok hareketli, yavaş, otur, dağıtma, misafir gelecek, ayıp…” komutlarıyla sınırlanır. Elleme cıs, gitme kurt kapar, sus baban kızar dönemidir bu evre. Ağlamayınca bir istediği bile çoğu zaman yapılmaz!

Derken kreş çağı gelir, kreşe verilir. Böylece dört duvar arasında geçecek ve adına “çalışma hayatı” denilecek bir mahpushaneye düşmüştür artık. Doğa, tabiat, deniz, orman, hava alabildiğine uzaklaşmaktadır kendisinden. Kreşte bol bol resim çizer, boyama yapar, gerekli gereksiz bir sürü “aferinnnn” sözleriyle karşılaşır. İlerde kimse kendisi için bu türden övgü dolu sözleri pek kullanmayacağı için bilinçaltına bolca depo yapar. Bir süre sonra ilkokula başlar. Sabahtan akşama dek bir sırada oturması, en fazla aralardaki beş – on dakikalık teneffüs adlı zaman dilimlerinde hareket etmesi istenir. Bu sınırlı sürede bile özgür değildir. Buradaki davranışlarına da ya nöbetçi öğretmen ya da okul denilen yerin zaten sınırlı olan alanı müsaade etmez. Yılları, çocukluğu, hiç okunmayan, sadece duvarda asılı tutulan Mushaf-ı şerif gibi bir köşede asılı, sadece karşısında birisinin anlattıklarını dinlemekle ve duyduklarını sene sonunda yırtıp atacağı defterine geçirmekle geçer.

10 – 20 YAŞ ARASI (HANGİ DERSANEYE GİDİYO, MAŞALLAH DERSLERİ İYİ EVRESİ)

Ruh dünyasını kuşatan savaş iyice kızışmıştır artık. Denemeler, kurslar, etütler, dershaneler ile ufacık dünyası çepeçevre kuşatılmıştır. Sadece bunlar olsa yine iyi! İçinden saldıran ergenlik eğilimleri, ailesinde artan ilgisiz ve anlayışsız ebeveyn yaklaşımları, çevresinde ilgisini çeken ama çoğu tehlikeli olarak tanıtılan uyaran zenginliği, okulunda her gün zorlaşan dersler… Duyguları da tam bu dönemde uyanır. Aşık olur lakin ya söyleyemez ya da söyler fakat, “Salak, manyak, aptal” sözleriyle terslenir. Zaten kimlik bunalımı yaşarken aldığı bu darbelerle içine düştüğü savaş iyice dayanılmaz bir hal alır. Yaşça büyüğü bir köşede kendisini duvarın dibine sıkıştırıp tehdit eder. Öğretmenine söylese bir türlü demese bir türlü çatışması içinde bocalar durur. Canı çeker, harçlığı müsaade etmez. Beğenir ancak “daha geçen sene aldık” denilerek alınmaz. Mahalledeki oyuna gitmek ister, kendisine oyunun ortasında çıkıp gelmesini gerektirecek kadar zaman verilir. Dönüp gelse arkadaşları ayıplar, gelmese evdekiler burnundan getirir. Televizyon izler, en sevdiği program başlayacakken yatma saati gelir. Sabahları uykunun en tatlı geldiği saatlerde ise sıcacık yatağından bir yetişkin sorumluluğuyla kalkması gerekir. Evden çıkar, daha güneşi göremeden kapıda bekleyen, iki de bir korno çalan, “Çabuk ol, bekleyemem” demeye çalışan servise biner. Ondan iner, daha kafasını yukarı doğrultup da çevreye alıcı bir gözle bakamadan okulun kapısından içeri geçer.

20 – 30 YAŞ ARASI (ÇOCUK VAR MI, KAÇ TANE EVRESİ)

Üniversite dönemidir. Yurtlarda kalınır. İlerde, çalışma hayatında daha da şiddetlenecek bütçe uygulaması başlamıştır artık. Bu evrede burs yattı mı, bizimkiler para çıkardı mı ki, bu ay neden gecikti acaba gibi faktörler ruhlara stres tohumları eker. Birkaç arkadaş edinilir. Onlarla kafa dengi bir ortam oluşturulur. Evde yemek ve bulaşık işleri bir sıraya konulur. Aynı çatı altında yaşamaktan kaynaklanan ufak tefek çekişmeler olsa bile yine de katlanmaya değer paylaşımlar yaşanır. Öğrenciliğin saygın ve çekici kimliği bu evrede aşağı yukarı her kapıyı açar. Geceleri geç vakitlere kadar yapılan geyik muhabbetleri, gündüzleri çarşıda pazarda neşe içinde dolaşmalar, başarıyla geçirilen sınavların verdiği keyif, tatilin yaklaşıyor, haliyle aileye kavuşacak olmanın yaşattığı tarifsiz hazlar bu evreyi özel kılar. Kız ve oğlan nasıl olsa başka şehirde öğrenciyiz diyerek sokak ortasında birbirine sarılarak yürürler. Erkek belki de ilk defa bir kıza yakın olabilmenin, kız ise üniversite bitince evleniriz düşüncesinin sarhoşluğu içindedir. Genellikle ilişkiler mezuniyetten ya bir gün önce veya birkaç gün sonra biter. İlişkiyi ekseriyetle erkekler bitirir. Bunun için en sık kullanılan mazeret bizimkilere söz geçiremedim veya artık eskisi gibi bir şeyler hissetmiyorum olur. Böylece sevgililerin ayrılığı makul bulması sağlanır, en önemlisi de beklenmedik bir tepki vermeleri önlenmiş olunur.

Derken okul biter, askerlik gelir dayanır. Kimi askerliğe gider, gün sayar. Buna şafak denilir. Kimisi iş başvurularını bekler, stresli bir ruh hali içinde. Çevredekilerin, “Ne oldu, atandın mı, epeyi de zaman oldu, neyse, hayırlısı, olur inşallah” türünden pozitif görünümlü ancak negatif lafları zaten bu konuda hassas olan ruhlara adeta balyoz gibi iner. Kişiler ne üniversiteyi bitirmenin lezzetinin farkına varır, ne de yaşadıklarının. Tuhaf bir mahcubiyetle birkaç sınava daha girer çıkarlar. Bu arada ayrıca uzun zamandır ara verdikleri dershanelere tekrar geri dönerler. Nihayet bir işe girerler elbette.

Bu süreçte evlenme, yeni bir ev tutma, bu evi dayayıp döşeme işi önem kanır. Bunun için borçlanılır. Ancak yine de ruhlarda sevinç ve neşe vardır. Ta çocukluktan beri süregelen uzun okul hayatı bitmiş, ayrıca bununla hedeflenen işe de girilmiştir artık. Ancak evdeki hesabın çarşıya uymadığının, bitti derken başlayışların yaşandığı bir dönemdir bu. Borçlar, ödendikçe azalan, aldıkça daha da çoğalan taksitler, zorlu evlenme telaşı, hayırlı bir kısmet arayışları, gelen teklifler, içine düşülen tereddütler, sabah nereden gidileceğinin, akşam hangi güzergahtan geri dönüleceğinin artık iyice netleştiği rutin iş yaşamı… İş yerindeki bir – iki kişiyle yaşanmaya başlanılan gizli sürtüşmeler, her ay başında moral bozan, çünkü bir türlü artmadığından şikayet edilen maaşlar… Tüm bunlar ruhlardaki çocuksu coşkuyu, neşe dolu hevesi, iç gıcıklayıcı heyecanı usul usul azaltmaktadır artık. Ayrıca tasarruf adı altında bugünden çalıp meçhul bir geleceği yamama gayretleri de hız kazanmıştır.

30 – 40 YAŞ ARASI (EV ALDIN MI, AL ARTIK DÖNEMİ)

Önceki evrede az çok birikim yapılmıştır. Ancak bu, kapıda bekleyen ve toplumda olmazsa büyük bir eksiklikmiş gibi algılanan şeylerin elde edilmesi için yine de yeterli değildir. Bu evrede hem ev hem de araba alınır. Haliyle bu dönem adına “yatırım” denilen, çevrede hem teşvik edilen hem de takdir gören bir biriktirme evresidir. Her karşılaşılan kişiden duyulan, “Ne yaptın, ev falan aldın mı” türü telkinler öyle kuvvetli bir basınç oluşturur ki, gerekirse az yenilir içilir, bu evrede mutlaka bir eve girilir. Giyimden, yemeden içmeden, gezmeden tozmadan, çoluğun - çocuğun haklarından öyle veya böyle tasarruf edilen bir evredir.

40 – 50 YAŞ DÖNEMİ (KİLO İLE VE SAĞLIK SORUNLARIYLA MÜCADELE)

Evin borcu bitmiş, kapıda araba da bulunan, ancak kadın ise basenlerin, erkek ise göbeğin ziyadesiyle genişlediği yağlı bir evredir. Hareket iyice azalmıştır. Biraz yürüyünce nefes nefese kalınan, iş, araba, asansör ve ev arasında sıkışıp geçen durağan bir dönemdir. Rejimlerin bini bir paraya havada uçuştuğu, zaman zaman spora başlanılan ancak çoğu zaman devamı getirilemeyen, erkeklerin de arkadaş veya kahve muhabbetlerine ağırlık verdikleri, evden her fırsatta uzaklaşmaya başladıkları bir evredir. Kadının eşinin ilgisizliğinden ve artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmadığından şikayet ettiği, erkeğin ise, “İyiyiz, ufak tefek sorun her evde vardır, önemli bir sorun yok” dediği bir evredir bu evre. Çocukların okul ve dershane durumları ile yatıp kalkmak, “O dokunuyor, bu kilo yapıyor, şundan azıcık alayım” sözleri bu zamanın en göze çarpan gerçekleridir.

50 – 60 YAŞ ARASI (EMEKLİLİĞİ BEKLEME)

Hiç kimsenin, “Uzun okul ve akabindeki çalışma hayatından ne gördük ki emeklilikten göreceğiz” diye düşünmedikleri, yani eski iki büyük deneyimden akıllanmayarak, yine çok farklı olacak zannederek kısa sürede büyülü beklentisi içine girilen bir evredir. İş yerinde işler artık daha ağırdan alınır. Daha rahat vazifeler aranır. İlişkiler daha olgun, yüzler daha gülümsemeli, tepkiler daha dengeli ve maküldür. Bazı eşler önceki evreye takılı kalır, geceleri internet başından kalkmama huyunu sürdürür. Kimisi de uzun zamandır unuttukları iyi aile ferdi misyonunu hatırlar, ailecek pikniklere gidip gelme türü ortak paylaşımları artırır. Aile dostu kavramı sık sık kullanılır. Ortak bir tanıdıktan söz açılınca, “Tanıyorum, ailecek de görüşüyoruz” denilir. Kimisi namaza falan başlar. “Ezan okunuyor, namazımı kılıp öyle geleyim” denilir. Bu dönemdeki ibadetin huşusu ile önceki evrelerdeki kabahatler, en yaman günahlar bile unutulur, sanki ilk günden beri böyleymiş gibi havalar estirilir. Çoğunlukla huzurlu bir evredir.

Adeta ruh yaşlanmaya başladığının, ölümün yakınlaştığının, haliyle dünyanın ve bedenin oluşturduğu kronik yükten kurtulmak için çok az bir zaman kaldığının farkına daha fazla varmaya başlamıştır.

Psikolog
İzzet Güllü

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Yaşamın Evreleri: Aşama Aşama Hayatın Dönemleri ve Tipik Özellikleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     6 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Uyku Evreleri ve Dönemleri Psk.Muhammed Erdinç TÜRK
► Gelişim Alanları – Gelişim Dönemleri ve Özellikleri ÇOK OKUNUYOR Psk.Tuğba DEMİRÖZ
► Hayatın Anlamı Psk.Beria Bilge ŞENER
► Acılar ve Hayatın Anlamı Psk.Bengisu Nehir AYDIN
► Hayatın Anlamı Nedir? Psk.Nur GEZEK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Yaşamın Evreleri: Aşama Aşama Hayatın Dönemleri ve Tipik Özellikleri' başlığıyla benzeşen toplam 33 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


03:26
Top