2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sınav Kaygısı Yaşıyor Musunuz?
MAKALE #892 © Yazan Dr.İbrahim BİLGEN | Yayın Nisan 2008 | 8,107 Okuyucu
v Sınav sırasında çok aşırı heyecanlanıp, bildiğiniz ve çok iyi çalışmış olduğunuz halde, sınav heyecanı yüzünden başarısız oluyorsanız

v Sınav sırasında midenizde, karın bölgenizde gerilme ya da rahatsızlık oluyorsa, soğuk terleme, ve baş ağrıları çekiyor, sınavdan bir önceki gece uyuyamıyorsanız

v Sınav sırasında zihninizin donduğunu, bulanıklaştığını ve tam olarak düşünemediğinizi hissediyorsanız

v Sınav sırasında, daha önce öğrenmiş olduğunuz ve hatırladığınız şeyleri hatırlayamıyorsanız

v Sınavlarda soruları fazlaca analiz edip, karmaşık ve zor gibi görüyorsanız ama aslında basit olan cevapları kaçırıyorsanız

v Sınavda, dikkatsizlik yüzünden çok sayıda hata yapıyorsanız

v Hiç beklemediğiniz halde bir sınav sonrasında çok kötü not aldıysanız

v Çok fazla ve dikkatli çalıştığınız halde sınavlardan kötü not alıyor ve bu sebeple bir öğrenci olarak kendinize güveninizi kaybedip, başarısız hissediyorsanız

v Sınav zamanları size kabus gibi geliyorsa

v Sınavı düşündüğünüzde bile kalp çarpıntısı, ellerde titreme, avucunuzda terleme ve yoğun bir heyecan hissediyorsanız.

Yukarıda yazılanlardan bir çoğuna evet diyorsanız, sınav kaygısı yaşıyor olabilirsiniz.
Aslında pek çok insan sınavlarda heyecanlanır. Bir miktar kaygı aslında iyidir, performansınızı arttırır ve sizi iyi motive eder. Kaygının gitgide artacağını düşünmek o kişiyi paniğe sokar. Hiçbir kaygı sonsuza kadar gitmez.Belli bir zaman sonra durur. Ama sınav kaygısı olan kişi bunu çok abartır saliseler halinde sınavı kazanamadığını, annesinin o andaki yüz ifadesini, arkadaşlarına ne diyeceğini düşünür. Bunlar bizlerin “otomatik düşünce” dediğimiz düşüncelerdir.Kaygının oluşmasına bu şekildeki bizlerin kesin doğru olarak inandığımız düşünceler neden olmaktadır.Bir olayda bizi kaygılandıranda, üzende, sevindirende o olayı kafamızda yorumlama şeklimizdir.Bir filme yüz kişi gider ama herkes aynı şekilde memnun olmaz. Film aynıdır.Değişen nedir?Değişen, sadece o olayın, herkes tarafından algılanış şeklidir. Halbuki bu düşüncelerle mücadele etmeyi öğrendiğinizde kaygınızı da yenmeyi öğrenmiş olacaksınızdır.

Tedavisi mümkün olan bu hastalığa, tespit edildikten sonra bir an önce müdahale edilmelidir.Gençlerin başarısını ve gerçek performansını düşüren bu hastalık el freni çekik şekilde gitmeye çalışan bir arabanın performansı gibidir. Amacınız el frenini indirmek arabanın gerçek performansını görmektir.Güzel bir Pazar günü geçirmeniz dileğiyle.

Sağlıcakla Kalın... ( Sabah Gazetesindeki yazısından alınıştır)


NEDİR BU SINAVDAN ÇEKTİĞİM?


Bu cümleyi içinden geçirenler çalışan öğrencilerdir. Sınav kaygısı olmayanlarda ise bu cümle, sadece istediklerini rahatça yapma konusunda bu sınavın, sık sık aileler tarafından kişinin önüne çıkartıldığı için ona duyulan öfke dolu cümlelerden birisidir. Kısaca söylemek gerekirse sınav kaygısı çalışan öğrencilerde olur.Çalışmayanlarda olan kaygı ise sadece sınavdan sonra çevreye yada anne babaya ne diyeceğim kaygısıdır.Sınav kaygısı, küçük yaşta daha çok başarı odaklı yaklaşımları olan ailelerin çocuklarında, daha sık olarak rastlanılmaktadır. Anne ve baba bunu açıkça demese de hareketleri ile “Sen başarılı olursan biz seni severiz i hissettiriyor” ise çocuk, hayatının sonuna kadar “başarılı olmalıyım” olarak düşünecektir. Çünkü çocuk, bilinç dışında, başarılı olamazsam annem ve/veya babam beni sevmez şeklinde düşünecektir. Bazen benim rastladığım ailelerde, abi yada kardeş çok başarılı bir öğrencidir. Bu tablo, kaygıyı yaşayan çocuk için, daha da kaygısını arttıran bir etkendir. Farkında olmadan aileler başarılı olan çocuğa övgü dolu sözler söylerken diğer çocuk buna imrenen gözlerle bakmaktadır. Tabiki, bunu, kıyaslama yaparak kaygılı olan çocuğa motivasyon olabileceğini düşünen aileler, bu düşüncelerinde yanılmakla kalmaz, daha da büyük sorunların oluşmasında çok büyük bir adım atmış olurlar.

Bu durumda genelde anne babaların yaklaşımları başarı odaklı olmaktan daha çok çocuğu kabul edici ve onu bir birey olarak görmeye dayalı olmalıdır. Sınav kaygısı yaşayan çocukların aileleri daha evhamlı, hırslı, müdahaleci, kontrol edici, mantıksal öğütleri daha sıklıkla dile getiren aileler olduğu gözlenmektedir. Yapılan çalışmalarda, sınav kaygısının kuruntu ve duygu olmak üzere iki farklı boyutu olduğu gözlenmiştir. Kuruntu boyutu, sınavla ilgili olarak kendi kendimize söylediğimiz sözlerdir. “Sınavı kazanamazsam mahvolurum” “Annem ve babamın emeklerine boşa harcamış olurum”, “Bu sınavı kazanmalıyım çünkü tek kurtuluşum bu” vb. Bu örnekler çok kolay olarak uzatılabilir. Bu düşünceler geldiğinde kişide ; çarpıntı, karın ağrısı, titreme, sık sık nefes alma , “her şeyi mahvettim” gibi düşüncelerle panik başlar ve sonuç hepinizin de tahmin edebileceği gibi hak edilmemiş bir başarısızlıkla sonuçlanabilmektedir. Duygu boyutu ise sınav baskısı altında iken ortaya çıkan duygusal tepkilerimizdir. Sınav kaygısının kuruntu boyutunun başarıyı daha fazla etkilediği gözlenmektedir. Kuruntu arttıkça başarı düşer. Çünkü, kuruntu daha çok başarısızlık beklentisiyle oluşmaktadır. Ayrıca, sınavla ilgili kuruntusu yüksek çocukların, sınavla ilgilenmek yerine kendileriyle ilgilendikleri, dikkatlerini sınava vermek yerine kendilerine döndükleri gözlenmektedir.
Herkeste bir parçada olsa kaygı olmalıdır. Çünkü sınava girerken ki kaygı neticesinde böbrek üstünden salınan bazı hormonlar; çarpıntı, ellerde terleme, sık sık nefes alma ve idrara gitme gibi belirtilere neden olmaktadır.Bu şekilde her öğrencide rastlanılan normal sınırlardaki bu kaygının birde yararı vardır. Oda, sorularda dikkatini toplama konusunda bu hormonların sağlamış olduğu yarardır.Ama fazla salındıklarında ise tam tersine, dikkatin dağılmasına neden olabilmektedirler. Bu durumda tedavisi gereken bu hastalığın, kişinin gerçek performansını göstermesini olumsuz yönde etkilediği için, tedavi edildiğinde, zaman içerisinde kişinin kendisine olan güveni de artmaktadır. Hayatta hep başarılı olmanız ama en önemlisi,her zaman ailenizin ve kendi sağlığınızın yerinde olması dileğiyle....


SINAVI KAZANACAĞINA ÜMİDİ OLMAYANLAR’A.....?

Geçen günlerde üniversite sınavına giren öğrencilerin puanları açıklandı. Bu duruma göre kimileri üzüldü ,kimileri ise sevindi. Şimdi size çok yakından tanıdığım bir yakınımın öyküsünü anlatacağım; “ Bu kişi, lise dönemlerinde her sene 5-yada 6 zayıf getiren bir kişi iken son sene üniversite sınavına girme sırası kendisine geldiğinde, yıllardır düşündüğü mesleğe ilk adımı atmak için bir yada birkaç yılı kaldığını fark etmiş.Fakat bu amacına ulaşması için çok çalışması gerekiyormuş. İlk sene, çalışmanın ne anlama geldiğini bilmediği için çok sıkıldığı günler olmuş. Sınavdan ilk sene çok düşük bir puan almış. Bırakın yazdığı mesleği, aldığı puanla, girebileceği yerler nerede ise, yok sayılacak kadar azmış. Bir sene daha hazırlanmaya karar vermiş. Hayali olan beyaz gömleği giyebilmek için üniversitenin hangi şehirde olduğunun hiç ama hiç önemi yokmuş. Bir sonraki sene tekrar çalışarak çok istediği Tıp Fakültesini kazandığında babası bile buna pek inanamamış.”

Bir çoğunuz bir sene daha çalışmanın çok zor olacağını düşünüyorsunuzdur. Ama hedefiniz uğruna kaybettiğiniz hiçbir zaman kayıp değildir. Hayatınızda bir yıl yada iki yıl daha çalışacak ama sonuçta belkide onlarca yıl sevdiğiniz bir mesleği yapacaksanız. Sizce buna değmez mi?... Bu dönemde ailelerinde bu çocuklara destek olması gerekir. Çalışmadığı günleri yada hatalarını yüzüne vurması gerekmez. Belirtilecekse de çok sakin ve çok tatlı bir dil ile belirtilmelidir. Çünkü bu tipteki davranışlar, gençleri farklı bir öfke göstergesine itebilir. Ders çalışmayarak bilinçdışı hem kendisine, hemde anne ve babasına farkında olmadığı büyük bir kötülük yapar. Sizler elinizden geleni yaptınız. Ama yetmedi veya aksilikler oldu belki de bazı şeyleri anlamanız için bu sınavı kazanmamanız gerekiyordu.

Yukarıda hikayesini anlattığım kişi, şu anda bir psikiyatrist olarak sizlere bu yazıyı yazmaya çalışıyor. Ben ilk sene iki soru daha yapsaydım belki de harita mühendisi olacaktım.Babam istemememe rağmen bunu zorla yazmıştı.”Mühendis olursun” diyordu.Ama, ben kesinlikle bunu istemiyordum.Hayalim hep o beyaz gömlekti. Herhalde ailem tıp fakültesini kazanacağıma inanmıyordu ya da benim kadar yeterince inanmıyordu.Nasıl inansın ki, her sene zayıf getiren aklı bir karış havada gezen, çalışmadan her şeyin olabileceğine inanan, sadece isteyen, ama emek sarf etmeyen bir kişiye nasıl inansınlar ki? Sadece inandım ve gerekeni yaptım yani çalıştım, anlayana kadar çalıştım.Çok zor oldu, çok zor anladım ama inandığımı yaptım.Başardığım bir tıp fakültesini kazanmak yanında bence en önemlisi “Demek ki ben istersem yapabilirmişim “ i anlamış oldum.Bu hep hayatımda bana örnek oldu.

Unutmayın ki; bir şeyin imkansız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkansız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız onu yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar. Tekrar çalışmaya başlamak için önünüze bir süre koyun, o gün geldiğinde de randevunuza sadık olun.Sınavınızın sonucu ne olursa olsun sağlık, mutluluk ve UMUT dolu nice günlerinizin olması dileğiyle.
Sağlıcakla Kalın...


SINAV KAYGISI YAŞAYAN ÇOCUKLARIN ANNE VE BABALARI:


“Çevrem içinde, başkalarının gözünde başarılı birisi olabilmem için, başarılı davranmam gerekir. Her bir başarı, beni çevremde daha değerli, daha sevilen ve sayılan birisi yaparken, her bir başarısızlık, bana verilen değer, sevgi ve saygıdan bir şeyler alıp götürür” diye düşünen bir çocuğunuz var ise ilerde sınav kaygısı yaşaması açısından risk altındadır. Çocuğunuz bu düşünceyi doğduğu anda bir gen tarafından kodlandığı için düşünmüyor. Bu düşünceyi onlara bizler veriyoruz. “Bu çocuğun yapısı bu... Ne yapalım doktor bey!” diye düşünebilirsiniz. Ama bence, bu çok gerçekçi bir açıklama olamaz. Bazen, anne ve babalar, hayatta kendi yapamadıklarını çocuklarının yapmasını isterler. Bu, esasında uyumlu, dozunda ve o kişiyi bir birey olarak kabul edilerek yapıldığı sürece çok da yararlı olabilir. Ama çocuğunuzu kendisi olarak kabul etmiyor, onu olamadığınız yada olmak istediğiniz “ben” olarak yetiştirmeye çalışıyor iseniz o zaman problemler başlayacaktır. Hani bazen dersiniz ya “ Sanki ben onun düşmanıyım gibi davranıyor” diye. İşte bunların hepsinin nedeni onu kendisi olarak kabul etmediğiniz veya zorla değiştirmeye çalıştığınız için olamaz mı? Onun adına meslek seçmek, onu, sevmediği bir meslek konusunda zorlamak, hatta bazen son anda gece kalkıp onun adına gizlice istekte bulunan ailelere rastlıyoruz.

Sınav kaygısını en çok yaşayan çocuklar, anne yada babaları kaygılı, hırslı, başarı odaklı yaşayan ailelerin çocuklarıdır. Anne; evhamlı ve kaygılı, çevresine karşı çok düşünceli olan bir kişidir. Bu yüzden dünyanın en iyi annesi, kardeşi, komşusu olmaya büyük bir adaydır. Benim isteğimden daha çok, çevremin neye ihtiyacı varı daha çok düşünen bir annedir. Yani sizin tabirinizle” çevresine karşı aşırı verici, hayır diyemeyen” bir yapısı vardır. Evhamlı olduğu içinde , çocuğunun başına bir şey geleceğinden endişe eder ve kendisinden başkasına da pek güvenemez.Kendisi çocuktan ayrıldığında büyük bir kaygıya kapılır , sonrada; “ bu çocuk bensiz yapamıyor” diyerek, çocuğa atıfta bulunur. Babalar ise; gölgesi daha ağır, biraz yüksek sesli uyarılarda bulunan kişilerdir. Esasında ben bu kişilerinde hiç göstermiyor olsalar da, çok duygusal olduklarına inanıyorum. Bir de çok değişik motivasyon şekilleri vardır bu babaların, “Seninle sınavdan sonra görüşeceğiz” “Sen sınavı kazanmada ben sana o zaman göstereceğim” yada “Kazanamazsan artık seni dershaneye gönderecek param yok, madem okumayacaksın ben de seni sınavdan sonra atölyeye vereceğim” gibi.
Sağlıcakla Kalın.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sınav Kaygısı Yaşıyor Musunuz?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.İbrahim BİLGEN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.İbrahim BİLGEN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İbrahim BİLGEN Fotoğraf
Dr.İbrahim BİLGEN
İstanbul
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi12 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.İbrahim BİLGEN'in Makaleleri
► Sınav Kaygısı Dr.Sevilay ZORLU
► Çocuklarda Sınav Kaygısı Dr.Şaban KARAYAĞIZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Sınav Kaygısı Yaşıyor Musunuz?' başlığıyla benzeşen toplam 96 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Aşk ve Sadakatsizlik Mayıs 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:33
Top