Kardeşimi Kıskanıyorum
BEBEK SENDE NEREDEN GELDİN
Çocuğunuza en fazla ihtiyacın nedir diye sorabilseydiniz, size sevgi ve ilgi olduğunu söyler miydi acaba? Bu çocuğunuzdan hiç bir zaman duyamayacağınız gerçektir. Çocuk için dünyadaki tek aranası şey sevgi ve ilgidir. Sevgi deposunu doldurmayan bir çocuk yakıtsız kalır ve hastalanır. Sevgi ve ilgiden mahrum kalmak, tek aradığı, sahip olmak için uğraştığı şeyden mahrum bırakılmak onda değersizlik ve akabinde güvensizlik hislerine yol açar. Hele hele aileye yeni bir bireyin katılmasıyla bu duygular, yeryüzüne çıkan lav gibi, yıkıcı ve hiddet barındıran kıskançlık olarak kendini gösterebilecektir. Kıskançlıksa birçok şekle bürünerek çocuğun hayatında yer edebilir.
Peki nedir bu kıskançlık; sevdiği, sahip olduğu nesnenin başkasıyla aynı tür ilişki içinde olması ya da paylaşılmasıdır der sözlükler. Gerçekte, anne başta olmak üzere ebeveynlerinin ilgi ve sevgisinin kendi üzerinden başka şeye(!) kayması, kaynağın bölünmesi, pastanın küçülmesi, önemsenmeme, değer görmeme, artık sevilmeme, tahttan indirilme...
Kıskançlık her yaşta görülebilen ve her zaman karşımıza çıkabilme potansiyeline sahip bir duygumuzdur. Bütün duygularımızda olduğu gibi ortalama bir seyirde olması sağlıklıyken, artarak hayatı çekilmez hale getirmesi patalojiktir. Özellikle çocuklardaki görüngüsü çocuğun daha primitif olan algı düzeyi sebebiyle daha hastalıklı olabilir. Unutulmamalıdır ki kardeşler arası kıskançlığın ortadan kaldırılması ya da sıfırlanması diye bir şey söz konusu değildir. Her duygumuz hayatımız için önemli ve gereklidir. Kıskançlığın hastalık ya da anormal olarak kabul edilebilmesiyse normal seviyenin üzerine çıkmasıyla mümkün olmaktadır.
Çocuk için kıskançlık genelde aileye yeni bir bireyin katılmasıyla başlar. Kardeşiyle arasındaki yaş farkı ne kadar az olursa kıskançlığın ölçüsü de o oranda artacağı düşünülür. Kardeşler arasındaki yaş farkının fazla olması kardeş kıskançlığının azalması yönünde beklentiler oluştururken yanlış anne baba tutumları bu avantajı dezavantaj haline getirebilir. Tabi ki kardeş kıskançlığında yaş farkının önemli olmasına karşın büyük çocuğun psikoseksüel gelişim evrelerden hangisinde olduğu ve kardeşini bu içinde bulunduğu gelişim evresine göre değerlendireceği de unutulmamalıdır. Burada çocuk için asıl korku; çocuğun anne ve babasının sevgisini kaybedeceği düşüncesidir. Bir zamanların kralı aileye yeni bireyin gelmesiyle tahtından indirilmiş, ebeveynlerin ilgi ve alakasını kaybetmiş, yeni gelen şey(!) var olan her türlü kötülüğün merkezi olmuştur.
Anne ve baba artık çocukla eskisi gibi ilgilenememekte, aileye katılan yeni üyenin annenin yükünü bir kat daha arttırmasıylada, ebeveynle çocuk arasında var olan ilişki biraz daha örselenmektedir. Önceleri yere göğe oturtamadığınız, onunla olmak için can attığınız, bir dediğini iki yapmadığınız çocuğunuz yeni gelen üyemiz sayesinde ikinci plana atıldığını hissedecektir. Hangi ebeveyne sorsanız bunun böyle olmadığını artan iş yüklerini, doğum sonrasındaki sıkıntıları ve bir çok akla mantığa yatan sebebi peşi sıra sayabilirler. Söylediklerinde sonderece haklı olmalarına rağmen ortada bir sorun vardır. Var olan yapı içerisinde abimiz ya da ablamız kardeşini kıskanmaktadır. Eskilerin dedikleri gibi , külahı önümüze alıp düşünmenin vakti gelmiştir. Biz nerede hata yaptık ya da yapıyoruz. Cevap fazla uzakta değildir. Anne ve babanın çocuğa normalin üzerinde ilgi göstermesi, herşeyin merkezine oturtmaları, çocukta kardeş kıskançlığını besleyen en büyük hatalardandır.
Kıskançlık kendini farklı tutumlar şeklinde gösterebilir. Bazen kardeşine zarar verirken, bazende aşırı sevgi olarak ortaya çıkabilir. Yeni gelen kardeşle hiç ilgilenmeyebilirler. Evde kardeşi hiç yokmuş gibi davranabilir. Dikkat edilirse kıskançlık yaşayan çocuğun davranışlarında aşırılık vardır. Kardeşine karşı yoğun ilgi duyma veya saldırganlık ya da yok sayma, altına kaçırma, anneyi emme isteği, parmak emme, bebeksi davranışlar içine girme, anne babanın yanında yatmayı isteme, içe dönme ve sessizleşme gibi çeşitli şekillerde görülebilir. Ebeveynler bu noktada çok dikkatli olmalı, çocukların düşünce yapılarının determinal değil içsel ve dürtüsel olduğunu göz önünde bulundurarak kıskançlık yaşayan çocuğa daha fazla ilgi ve dikkat göstermelilerdir.Tabiki gösterilen bu ilgi diğer çocuğun kıskançlık yaşamasına sebep olacak düzeyde olmamalıdır.
Bu konuda aileler tarafından sık yapılan bazı hatalarsa; kardeşini sevmek zorundasın şeklindeki bir söyleme içerisine girmek, büyüdün artık demek, yaşının üzerinde olgunluk bekleyip onun da hala çocuk olduğu unutmak, kıskanmasın diye çocuğa aşırı hoşgörü göstermekle birlikte itidal üzere bir yol tutmayı ihmal etmekte durumu kötüleştirebilir. Çocuğa kıskanmasın diye gösterilen aşırı ilgi, bu seferde kardeşinin onu kıskanmasına sebep olabilir. Aileye yeni bireyin gelişiyle birlikte 3-5 yaşlarındaki çocuğu ana okuluna göndermek doğru değildir. Çünki bu durum çocukta atıldım duygusunu körüklediği gibi çocukta okul sendromunun gelişmesine ve çocuğun içine kapanık ya da saldırgan olmasına yol açabilir. Kardeşler arasındaki mukayeseden de kaçınmak gerekir. Böylelikle çocuğunda bir zamanlar küçük bir bebek olduğu, aynı bakım ve özenin kendisine de gösterildiği çocuğa anlatılabilir.
Kıskançlık bunca olumsuz şeyi yaşatmasına karşın gereksiz ve boş bir duygu değildir. Olumlu tarafları da vardır. Kardeşler arasında yarışın, rekabetin, tartışmanın olması onları reel dünyaya hazırlaması açısından önemlidir. Bu sayede çocuklar sevgi çeşmesinde testilerini doldurabilmek için girişimci ruhlarını geliştirirken, sosyal kurallarıda öğrenmiş olurlar. Yaşanan sorunun çözülmesi, çatışmada bir adım öne geçmek, hakkını muhafaza altına almak gibi gerçek hayatta işlerine yarayacak yetiler üzerinde çalışma fırsatı bulurlar. Gerçek dünyada bunca tecrübeyi kazanabilmek için bir çok arkadaşı ve dostu heba etmek gerekirken bu sanalımsı ortamda onu hiç bir zaman yalnız bırakmayacak olan kardeşi, ona bu inanılmaz fırsatı verir. Unutulmamalıdır ki çocuklar gerçek dünyayı oyunla öğrenir ve test ederler. Oyun çocuk için okadar önemlidir ki, camdan dışarı hüzünlü gözlerle arkadaşlarının oyun oynamalarına bakan çocuklar aslında Oyunla birlikte gerçeğe olan her temas hayatı anlamlandırma adına bir kazançtır.
Peki ne yapılmalıdır? Burada mühim olan anne ve babanın çocuklara eşit mesafede dururken tutarlı davranışlar sergileyebilmeleridir. Tutarlı hareket etmek demek her yer ve zaman diliminde geçerli doğru ve yanlış listenizin olmasıdır. Bu liste ne bir kişi ne bir an nede başka bir sebepten dolayı rafa kaldırılmamalıdır. Mesela çocukların tartışırken birbirlerine hakaret etmelerini, vurmalarını istemiyorsanız onların doğru davranışı içselleştirmelerine yetecek kadar sağlam payandalarla desteklemeniz gerekir. Çocukların kendi sorunlarına çözüm üretecek fırsatları vermekte önemlidir. Bu sayede sanalımsı ortamın nimetlerinden istifade edebilirler. Olaya hemen müdahale etmemek, biraz gözlemlemek ve onlara gerekli fırsatı vermek de önemlidir. Ceza verirken adil olmak, çocukların yapamayacakları ya da kaldırmakta güçlük çekecekleri cezaların uygulanmaması gerekir.
Çocuk yetiştirmek zevkli olduğu kadar bir okadar zor, bilgi ve sabır isteyen bir sanattır. İnsana ait her şeyde olduğu gibi aşırı olan ve çizgi üstü kalan duygular ve duygularımız zaman zaman profesyonel yardım almamızı gerektirebilir. Kıskançlığın belirli bir seviyeyi aşması durumunda çocuklarda görülen ve bir çok istenmeyen durumda kullanılabilen, çok etkili olabilen çocukla oyun terapi çalışılabilir.
Erdim Hasip Hakverir
Çocuğunuza en fazla ihtiyacın nedir diye sorabilseydiniz, size sevgi ve ilgi olduğunu söyler miydi acaba? Bu çocuğunuzdan hiç bir zaman duyamayacağınız gerçektir. Çocuk için dünyadaki tek aranası şey sevgi ve ilgidir. Sevgi deposunu doldurmayan bir çocuk yakıtsız kalır ve hastalanır. Sevgi ve ilgiden mahrum kalmak, tek aradığı, sahip olmak için uğraştığı şeyden mahrum bırakılmak onda değersizlik ve akabinde güvensizlik hislerine yol açar. Hele hele aileye yeni bir bireyin katılmasıyla bu duygular, yeryüzüne çıkan lav gibi, yıkıcı ve hiddet barındıran kıskançlık olarak kendini gösterebilecektir. Kıskançlıksa birçok şekle bürünerek çocuğun hayatında yer edebilir.
Peki nedir bu kıskançlık; sevdiği, sahip olduğu nesnenin başkasıyla aynı tür ilişki içinde olması ya da paylaşılmasıdır der sözlükler. Gerçekte, anne başta olmak üzere ebeveynlerinin ilgi ve sevgisinin kendi üzerinden başka şeye(!) kayması, kaynağın bölünmesi, pastanın küçülmesi, önemsenmeme, değer görmeme, artık sevilmeme, tahttan indirilme...
Kıskançlık her yaşta görülebilen ve her zaman karşımıza çıkabilme potansiyeline sahip bir duygumuzdur. Bütün duygularımızda olduğu gibi ortalama bir seyirde olması sağlıklıyken, artarak hayatı çekilmez hale getirmesi patalojiktir. Özellikle çocuklardaki görüngüsü çocuğun daha primitif olan algı düzeyi sebebiyle daha hastalıklı olabilir. Unutulmamalıdır ki kardeşler arası kıskançlığın ortadan kaldırılması ya da sıfırlanması diye bir şey söz konusu değildir. Her duygumuz hayatımız için önemli ve gereklidir. Kıskançlığın hastalık ya da anormal olarak kabul edilebilmesiyse normal seviyenin üzerine çıkmasıyla mümkün olmaktadır.
Çocuk için kıskançlık genelde aileye yeni bir bireyin katılmasıyla başlar. Kardeşiyle arasındaki yaş farkı ne kadar az olursa kıskançlığın ölçüsü de o oranda artacağı düşünülür. Kardeşler arasındaki yaş farkının fazla olması kardeş kıskançlığının azalması yönünde beklentiler oluştururken yanlış anne baba tutumları bu avantajı dezavantaj haline getirebilir. Tabi ki kardeş kıskançlığında yaş farkının önemli olmasına karşın büyük çocuğun psikoseksüel gelişim evrelerden hangisinde olduğu ve kardeşini bu içinde bulunduğu gelişim evresine göre değerlendireceği de unutulmamalıdır. Burada çocuk için asıl korku; çocuğun anne ve babasının sevgisini kaybedeceği düşüncesidir. Bir zamanların kralı aileye yeni bireyin gelmesiyle tahtından indirilmiş, ebeveynlerin ilgi ve alakasını kaybetmiş, yeni gelen şey(!) var olan her türlü kötülüğün merkezi olmuştur.
Anne ve baba artık çocukla eskisi gibi ilgilenememekte, aileye katılan yeni üyenin annenin yükünü bir kat daha arttırmasıylada, ebeveynle çocuk arasında var olan ilişki biraz daha örselenmektedir. Önceleri yere göğe oturtamadığınız, onunla olmak için can attığınız, bir dediğini iki yapmadığınız çocuğunuz yeni gelen üyemiz sayesinde ikinci plana atıldığını hissedecektir. Hangi ebeveyne sorsanız bunun böyle olmadığını artan iş yüklerini, doğum sonrasındaki sıkıntıları ve bir çok akla mantığa yatan sebebi peşi sıra sayabilirler. Söylediklerinde sonderece haklı olmalarına rağmen ortada bir sorun vardır. Var olan yapı içerisinde abimiz ya da ablamız kardeşini kıskanmaktadır. Eskilerin dedikleri gibi , külahı önümüze alıp düşünmenin vakti gelmiştir. Biz nerede hata yaptık ya da yapıyoruz. Cevap fazla uzakta değildir. Anne ve babanın çocuğa normalin üzerinde ilgi göstermesi, herşeyin merkezine oturtmaları, çocukta kardeş kıskançlığını besleyen en büyük hatalardandır.
Kıskançlık kendini farklı tutumlar şeklinde gösterebilir. Bazen kardeşine zarar verirken, bazende aşırı sevgi olarak ortaya çıkabilir. Yeni gelen kardeşle hiç ilgilenmeyebilirler. Evde kardeşi hiç yokmuş gibi davranabilir. Dikkat edilirse kıskançlık yaşayan çocuğun davranışlarında aşırılık vardır. Kardeşine karşı yoğun ilgi duyma veya saldırganlık ya da yok sayma, altına kaçırma, anneyi emme isteği, parmak emme, bebeksi davranışlar içine girme, anne babanın yanında yatmayı isteme, içe dönme ve sessizleşme gibi çeşitli şekillerde görülebilir. Ebeveynler bu noktada çok dikkatli olmalı, çocukların düşünce yapılarının determinal değil içsel ve dürtüsel olduğunu göz önünde bulundurarak kıskançlık yaşayan çocuğa daha fazla ilgi ve dikkat göstermelilerdir.Tabiki gösterilen bu ilgi diğer çocuğun kıskançlık yaşamasına sebep olacak düzeyde olmamalıdır.
Bu konuda aileler tarafından sık yapılan bazı hatalarsa; kardeşini sevmek zorundasın şeklindeki bir söyleme içerisine girmek, büyüdün artık demek, yaşının üzerinde olgunluk bekleyip onun da hala çocuk olduğu unutmak, kıskanmasın diye çocuğa aşırı hoşgörü göstermekle birlikte itidal üzere bir yol tutmayı ihmal etmekte durumu kötüleştirebilir. Çocuğa kıskanmasın diye gösterilen aşırı ilgi, bu seferde kardeşinin onu kıskanmasına sebep olabilir. Aileye yeni bireyin gelişiyle birlikte 3-5 yaşlarındaki çocuğu ana okuluna göndermek doğru değildir. Çünki bu durum çocukta atıldım duygusunu körüklediği gibi çocukta okul sendromunun gelişmesine ve çocuğun içine kapanık ya da saldırgan olmasına yol açabilir. Kardeşler arasındaki mukayeseden de kaçınmak gerekir. Böylelikle çocuğunda bir zamanlar küçük bir bebek olduğu, aynı bakım ve özenin kendisine de gösterildiği çocuğa anlatılabilir.
Kıskançlık bunca olumsuz şeyi yaşatmasına karşın gereksiz ve boş bir duygu değildir. Olumlu tarafları da vardır. Kardeşler arasında yarışın, rekabetin, tartışmanın olması onları reel dünyaya hazırlaması açısından önemlidir. Bu sayede çocuklar sevgi çeşmesinde testilerini doldurabilmek için girişimci ruhlarını geliştirirken, sosyal kurallarıda öğrenmiş olurlar. Yaşanan sorunun çözülmesi, çatışmada bir adım öne geçmek, hakkını muhafaza altına almak gibi gerçek hayatta işlerine yarayacak yetiler üzerinde çalışma fırsatı bulurlar. Gerçek dünyada bunca tecrübeyi kazanabilmek için bir çok arkadaşı ve dostu heba etmek gerekirken bu sanalımsı ortamda onu hiç bir zaman yalnız bırakmayacak olan kardeşi, ona bu inanılmaz fırsatı verir. Unutulmamalıdır ki çocuklar gerçek dünyayı oyunla öğrenir ve test ederler. Oyun çocuk için okadar önemlidir ki, camdan dışarı hüzünlü gözlerle arkadaşlarının oyun oynamalarına bakan çocuklar aslında Oyunla birlikte gerçeğe olan her temas hayatı anlamlandırma adına bir kazançtır.
Peki ne yapılmalıdır? Burada mühim olan anne ve babanın çocuklara eşit mesafede dururken tutarlı davranışlar sergileyebilmeleridir. Tutarlı hareket etmek demek her yer ve zaman diliminde geçerli doğru ve yanlış listenizin olmasıdır. Bu liste ne bir kişi ne bir an nede başka bir sebepten dolayı rafa kaldırılmamalıdır. Mesela çocukların tartışırken birbirlerine hakaret etmelerini, vurmalarını istemiyorsanız onların doğru davranışı içselleştirmelerine yetecek kadar sağlam payandalarla desteklemeniz gerekir. Çocukların kendi sorunlarına çözüm üretecek fırsatları vermekte önemlidir. Bu sayede sanalımsı ortamın nimetlerinden istifade edebilirler. Olaya hemen müdahale etmemek, biraz gözlemlemek ve onlara gerekli fırsatı vermek de önemlidir. Ceza verirken adil olmak, çocukların yapamayacakları ya da kaldırmakta güçlük çekecekleri cezaların uygulanmaması gerekir.
Çocuk yetiştirmek zevkli olduğu kadar bir okadar zor, bilgi ve sabır isteyen bir sanattır. İnsana ait her şeyde olduğu gibi aşırı olan ve çizgi üstü kalan duygular ve duygularımız zaman zaman profesyonel yardım almamızı gerektirebilir. Kıskançlığın belirli bir seviyeyi aşması durumunda çocuklarda görülen ve bir çok istenmeyen durumda kullanılabilen, çok etkili olabilen çocukla oyun terapi çalışılabilir.
Erdim Hasip Hakverir
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Kardeşimi Kıskanıyorum" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Erdim Hasip HAKVERİR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Erdim Hasip HAKVERİR'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.