Malumat Mı, Bilgi mi?
MALUMAT MI, BİLGİ Mİ?
İnsanlar bilgiye niçin ulaşırlar, hiç düşündünüz mü?
Bilgiye merak gidermek için mi ulaşırız…
Bilgiye ihtiyaç duyduğumuz için mi ulaşmaya çalışırız…
Bilgiye ileriki yaşamımızda kullanmak için mi ulaşırız?
Ya da bunların tamamının dışında sınavlara hazırlık için mi ulaşırız?
Sınavlara hazırlık daha ön plana çıktığı için “eğitim” kurumları “öğretim” kurumları haline dönüştü. Biz “hayata hazırlama” yerine “sınavlara hazırlama” üzerine çalışmalarımızı ve sistemimizi oturtmaya çalıştık. Müfredatlar belki hayata hazırlama amacı gütse bile öğrencilerimizi “yarış atı” gibi sınavlara hazırlama üzerine çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz. Çünkü; “öğretim kurumları’ nın amacı” SBS ya da ÖSS’de “başarılarını yükseltmek” tir. Çünkü bütün bir toplum olarak bir okulu incelerken aradığımız “kriter” lerin başında o “öğretim kurumu’nun başarısı” gelmektedir. Geçmiş yıllardaki başarısı ne kadardır? Kaç kişi hangi okulu kazanmıştır? gibi…
Okulların yanında dershanelerin misyonu vardı öğretime yardımcı olan...
Öğretime yardımcı olmak, okulların eğitim görevlerine yardımcı olmaktı dershanelerin görevi ama, günümüzde yavaş yavaş okullarda dershaneleşmeye başladı. Okulların görevlerinin başında, sonu "s" ile biten organizasyonlara öğrenci hazırlayan kurumlar haline gelmiş durumdadır...
Bütün toplum olarak beklentimiz bu yönde olunca da “öğretim kurumları” da bunu gerçekleştirmek gibi bir misyona bürünüyor otomatik olarak...
Okuldan beklentilerimiz sadece "öğretim" olmaya başladı. Okulların eğitimine bakılmaksızın sonu "s" ile biten organizasyonlarda ki performansları sorgulanmakta ve toplumdaki bu beklentinin aynen "milli" eğitim bakanlığı tarafından da okullarımızın "öğretim" yönü sorgulanmaya başlanmıştır... YGS sonuçları açıklandıktan sonra okullarımızdan 10 gün içerisinde en az 5 defa okulların YGS istatistikleri istendi farklı farklı... Sorgulanan ne ise istenen o değil midir?
Okullarımız "malumat" veren kurumlar haline gelmeye başlamıştır... Malumatlar hayat için ve hayatta kullanılacak unsurlar olmayıp sonu "s" ile başlayan organizasyonlar için verilen, kazandırılan unsurlar halini almıştır...
okullarımızda sonu "s" ile biten organizasyonlar için yapılan çalışmalar beraberinde ezber ve test çocukları doğurdu... kavrama ve anlama yerine ezberlenen ve bu konuda ifade etme becerisi gerektirmeyen test ile ölçülmeyi getirmiştir... Konuyu gerçekten özümseme ve kendisini ifade etmeyi değil test olarak sorulursa cevap veren nesiller üretmiş olduğumuz gerçeği neyin sonucudur?
Bilgiyi özümseyemeyen, öğrendiklerini “malumat“ düzeyinden “bilgi” düzeyine geçiremeyen insanlar topluluğu meydana getiriyoruz.
İnsanın çeşitli kanallarla topladığı malumatın, bilgi olabilmesi için o insana özgü bir biçime girmesi gerekir. ...
Elde edilen malumat işlenerek, bilgiye ulaşılır. Bilgi malumattan, malumat ise çeşitli ham verilerden çıkarılır.
Trafik kuralları, saygı, iyilik,doğruluk,erdemli olmak, dürüstlük, doğru yanlış, konularında çeşitli malumatlara sahibizdir… bunlar bizlere öğretilir, malumat sahibi oluruz ama, bütün bunların gereği olan davranışlarda bulunmaz isek bu malumatları içselleştirememiş ve bilgi haline dönüştürememişiz demektir…
Trafik kuralları hakkında malumatımız vardır ama…
Sağlam bir binanın nasıl yapılacağı hakkında malumatımız yeterlidir ama…
Büyükler saygının ne olduğu konusunda da malumatımız vardır ama…
Hırsızlığın kötü bir şey olduğu hakkında herkesin malumatı vardır ama…
Velhasılı malumat mı? bilgi mi?
Veya eğitim mi? Öğretim mi?...
Metin KILIÇ
Uzman Öğretmen- Psikolojik Danışman
İnsanlar bilgiye niçin ulaşırlar, hiç düşündünüz mü?
Bilgiye merak gidermek için mi ulaşırız…
Bilgiye ihtiyaç duyduğumuz için mi ulaşmaya çalışırız…
Bilgiye ileriki yaşamımızda kullanmak için mi ulaşırız?
Ya da bunların tamamının dışında sınavlara hazırlık için mi ulaşırız?
Sınavlara hazırlık daha ön plana çıktığı için “eğitim” kurumları “öğretim” kurumları haline dönüştü. Biz “hayata hazırlama” yerine “sınavlara hazırlama” üzerine çalışmalarımızı ve sistemimizi oturtmaya çalıştık. Müfredatlar belki hayata hazırlama amacı gütse bile öğrencilerimizi “yarış atı” gibi sınavlara hazırlama üzerine çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz. Çünkü; “öğretim kurumları’ nın amacı” SBS ya da ÖSS’de “başarılarını yükseltmek” tir. Çünkü bütün bir toplum olarak bir okulu incelerken aradığımız “kriter” lerin başında o “öğretim kurumu’nun başarısı” gelmektedir. Geçmiş yıllardaki başarısı ne kadardır? Kaç kişi hangi okulu kazanmıştır? gibi…
Okulların yanında dershanelerin misyonu vardı öğretime yardımcı olan...
Öğretime yardımcı olmak, okulların eğitim görevlerine yardımcı olmaktı dershanelerin görevi ama, günümüzde yavaş yavaş okullarda dershaneleşmeye başladı. Okulların görevlerinin başında, sonu "s" ile biten organizasyonlara öğrenci hazırlayan kurumlar haline gelmiş durumdadır...
Bütün toplum olarak beklentimiz bu yönde olunca da “öğretim kurumları” da bunu gerçekleştirmek gibi bir misyona bürünüyor otomatik olarak...
Okuldan beklentilerimiz sadece "öğretim" olmaya başladı. Okulların eğitimine bakılmaksızın sonu "s" ile biten organizasyonlarda ki performansları sorgulanmakta ve toplumdaki bu beklentinin aynen "milli" eğitim bakanlığı tarafından da okullarımızın "öğretim" yönü sorgulanmaya başlanmıştır... YGS sonuçları açıklandıktan sonra okullarımızdan 10 gün içerisinde en az 5 defa okulların YGS istatistikleri istendi farklı farklı... Sorgulanan ne ise istenen o değil midir?
Okullarımız "malumat" veren kurumlar haline gelmeye başlamıştır... Malumatlar hayat için ve hayatta kullanılacak unsurlar olmayıp sonu "s" ile başlayan organizasyonlar için verilen, kazandırılan unsurlar halini almıştır...
okullarımızda sonu "s" ile biten organizasyonlar için yapılan çalışmalar beraberinde ezber ve test çocukları doğurdu... kavrama ve anlama yerine ezberlenen ve bu konuda ifade etme becerisi gerektirmeyen test ile ölçülmeyi getirmiştir... Konuyu gerçekten özümseme ve kendisini ifade etmeyi değil test olarak sorulursa cevap veren nesiller üretmiş olduğumuz gerçeği neyin sonucudur?
Bilgiyi özümseyemeyen, öğrendiklerini “malumat“ düzeyinden “bilgi” düzeyine geçiremeyen insanlar topluluğu meydana getiriyoruz.
İnsanın çeşitli kanallarla topladığı malumatın, bilgi olabilmesi için o insana özgü bir biçime girmesi gerekir. ...
Elde edilen malumat işlenerek, bilgiye ulaşılır. Bilgi malumattan, malumat ise çeşitli ham verilerden çıkarılır.
Trafik kuralları, saygı, iyilik,doğruluk,erdemli olmak, dürüstlük, doğru yanlış, konularında çeşitli malumatlara sahibizdir… bunlar bizlere öğretilir, malumat sahibi oluruz ama, bütün bunların gereği olan davranışlarda bulunmaz isek bu malumatları içselleştirememiş ve bilgi haline dönüştürememişiz demektir…
Trafik kuralları hakkında malumatımız vardır ama…
Sağlam bir binanın nasıl yapılacağı hakkında malumatımız yeterlidir ama…
Büyükler saygının ne olduğu konusunda da malumatımız vardır ama…
Hırsızlığın kötü bir şey olduğu hakkında herkesin malumatı vardır ama…
Velhasılı malumat mı? bilgi mi?
Veya eğitim mi? Öğretim mi?...
Metin KILIÇ
Uzman Öğretmen- Psikolojik Danışman
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Malumat Mı, Bilgi mi?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Metin KILIÇ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Metin KILIÇ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
