2007'den Bugüne 92,300 Tavsiye, 28,217 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Psikoloji Sohbetleri: Mutluluk Kaf Dağının Ötesinde Değil, Evlerimizde
MAKALE #9036 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Mayıs 2012 | 7,994 Okuyucu
ALIŞKANLIK

Alışkanlık bıçak gibi birşey. Hem faydalı hem zararlı. Yokluklara, ayrılıklara, olumsuzluklara adapte olarak etkisini daha az hissetmemizi sağlıyor. Bu yönüyle muhteşem bir olgu. Ancak bir de gözleri kör eden, farkına varmamızı zorlaştıran bir yönü var ki sormayın. Aslında her şey biz insanlar gibi, iyi tarafları da var kötü yanları da. Ne kimse mutlak iyi ne de herkes yüzde yüz kötü.

Size bu yazımda her gün içinde yaşadığımız ama bir kere olsun farkına varıp mutluluk vesilesi olarak düşünmeyi aklımıza bile getirmediğimiz bir şeyi tanıtacağım:

Evimizi…

Henüz üç beş sene önce yaptırdığımız dekoru ve eskimemiş koltukları yeni çıkan pahalısıyla değişmediği sürece farkına varamadığımız, böylesi nadir dönemlerde bile birkaç hafta içinde kendisine karşı yine nankör hale geldiğimiz, sertçe koltuklarına oturup hışımla kapılarını çarptığımız mekanları, evlerimizi...

EVİMİZ SADECE EVİMİZ MİDİR

Dışarıdan yorgun bir halde yürüyerek geliyorsunuz. Düşünsenize, bizi bekleyen, anahtarı her daim cebimizde, dilediğiniz anda kapısını açabileceğiniz bir evimiz var. Yeri belli, her gün değişip bize tatsız sürprizler yapmıyor. İlk kurulduğu yerde yıllarca bizi sadık bir köle gibi emre amade vaziyette bekliyor. Yağmur yaş demiyor, şikayet etmiyor, “Kafamı bozdu, bu sefer kesin üzerine göçeceğim” demiyor. Orada, bildiğiniz, alıştığınız yerde sürekli emrinize amade bizi bekliyor. Akşamın doğuşu, karanlığın basışı, yağmurun sicim gibi yağışı, hatta buz gibi soğuk bir çevre bizi onun sayesinde asla korkutmuyor. Çünkü o bizi tüm bunlardan koruyor. İçimiz bu manada son derece rahat çünkü evimiz var.

İçine girip çekiveriyorsunuz kapısını. Her şey bu kadar basit… Sizi dış dünyanın tüm kötülüklerinden koruyor. Köpekler, hırsızlar, arsızlar, her şey onun sayesinde dışarıda kötü niyetleriyle baş başa kalıveriyorlar bir anda. Bir an dışarıda kaldığınızı, adına ev denilen gidilecek mekanlar olmadığını, baktığınız her şeyin sanki sizi yutacakmış gibi göründüğünü hayal etsenize. Köşede kıvrıldığınızı, gözünüzün uyku tutmadığını, sürekli bir korku hali içinde yüreğinizin pır pır diyerek çarptığını, sırtınıza taşların, dikenlerin battığını. Bazı sabahlar başınızda karıncalar, paçanızın ucunda da farelerle uyandığınızı. En kötüsü de ev denilen bir mekan olmadığı için bunun yaşadığınız koca bir ömür boyunca böyle sürüp gittiğini. Tüm bunlara mani olan yer, evimiz. Aklımız fikrimiz geçmişte, fikrimiz zikrimiz onda bunda, gözlerimiz kulalarımız ufukta ve uzakta, duygularımız bunca şeye rağmen bataklıkta olduğu için her gün içine girip çıktığımız halde görmediğimiz zavallı dostlarımız, evlerimiz.

Karanlık çökmüş ne gam, ışığı bile var içinde. Yürüdüğünüz, adım atarak ilerlediğiniz yerleri ne taş ne demir ne de dikenli, dümdüz. Üstelik halı kaplı ve yumuşacık. Yoruldunuz mu, oturacak imkanları var. Koltuklar… Otur, içinden uzanmak mı geldi, uzan. İstersen, öyle canım çekti dersen şayet, bacaklarını dik yukarı doğru. O an içinde kimse olmaması kafi.

Acıktın mı, mutfağı bile var içinde. Sadece bende yatıp kalk, yemek için lokantaya git demiyor evimiz. Bize bu imkanı bile sunuyor. İki adım at ve geç oraya. Tabak, çanak, çömlek… Ne yok ki lazım olan. Pişirmek mi lazım, yoksa yenmez mi, ateş mi gerekli bunun için. Ateş bile var onda. İçinde, bizim için kendisini yakan, kendisini faydamız için alevlere veren ateşi bile mevcut. Evimiz kendisini yakması, küle çevirmesi riskine rağmen onu içinde ağırlıyor. Sırf bizim hatırımıza.

Ne odun topluyorsun ne de iki tahtayı birbirine değdirerek her seferinde kıvılcımdan alev çıkarmaya mecbursun. Önce yanmak, sonra pişirmek için bir tuşa basmak kafi. Yiyecek alıyorsun ve bozulmasın istiyorsun sık sık. İhtiyaçların var. Yoksa ya çok az ve her gün alacaksın. Ki bu çok yorucu bir şey. Ya da aldığın her şey kısa sürede bozulacak, sana kötü kokular bırakarak çöpe gidecek yoksa. Buzdolabı var. Evimizde buzdolaplarımız var. İçine dünyanın yiyeceğini koyabiliyoruz. Dilediğimiz zaman hazır, hemen köşede. Evimiz ısıtmak istediğimizi ısıtabildiğimiz, soğutmak istediğimizi de soğutabileceğimiz her donanıma sahip.

Kirlendin mi. “Hamam orada…” demiyor. Banyo denilen, suyu olan, ama alt kata falan geçirmeyen, böylece her gün kavgaya ve gürültüye sebep olmayan, yani rahatça temizlenebileceğimiz, hem bedenen hem ruhen arınabileceğimiz bir mekanı da içinde barındırıyor bizim için.

Uykun mu geldi, yumuşacık yatak orada. Dinlenmen için apayrı bir odası mevcut. Kuş tüyü yumuşaklığında. Islak falan değil. Tertemiz. Mis kokulu. İçersi havasız kalınca açıp havasını temizlemen için pencere denilen yerleri var. Evde ama biraz da dışarıda gibi olayım deseniz, böylesi tuhaf bir durum için bile bize sunduğu imkanları bitmiyor evimizin. Balkonları var çünkü. Çık otur biraz. Mis gibi hava. Hem evdesin artık hem de dışarıda. Aynı anda iki yerde olmamızı bile sağlıyor evlerimiz. Sanki sihirli bir iksir o!

Lavabo ihtiyacın mı var, bi koşu belediye tuvaletine kadar gidip gelmen şart değil her sabah ve akşam. O da evlerimizin içinde emrimize amade. Geç içeri, çek kapısını. Evet kapıları var. Açık olsa yaşayacağınız stresi düşünsenize. Sanki kralız her birimiz. Ne kadar çok hizmetçimiz var böyle. Sadece insan değiller, o kadar. Bir de dilleri olsa tıpkı uşaklarımız hepsi. İyi ki de dilleri yok. Aksi halde ihanetleriyle, isyanlarıyla uğraş…

Tv karşımızda. Hem de yüzlerce kanal. Sporundan haberine, dizisinden belgeseline… Yeter ki izlemesini, keyif almasını bil. Bu da senin sorunun artık. O kadarını da sen becer! Hakikaten her birimiz kralız. Biri bizi, melek gibi olanımızdan hava soluması bile çok diyeceğimiz çakallara varıncaya dek ayrım yapılmamış, hepimizi kral tayin etmiş olmalı. Bu mevki eskilerde tek bir kişiye aitti, şimdilerde herkese.

Yemek yiyeceğiz masa ve sandalyesi, örtüsü, elbisemiz kırışmasın desek askısı, vestiyeri… Kendimizi, traş olunca falan yüzümüzü görmemiz lazım, aynası… Neler yok ki her gün kapısını sertçe vurup çıktığımız, çoğumuzun içinde “neyimiz var ki” diye diye, adeta yirmi dört saat boyunca kesintisizce oflayıp pofladığı evlerimizin. O bu hallerimizi görüp muhtemelen şaşıyordur. “Daha ne istiyorsun be insanoğlu” diyordur. “Sadece benim sana sunduklarım bunlar, gerisini sen düşün” diyordur. Düşünmeyeceğimizi bilerek üstelik.

İhtiyacımız olan her şey evimizde. Öyleyse mutluluk da orada olmalı, değil mi!

Bu kadar şey içinde olup da o dışarıda olabilir mi! Bu kadar şeyi bize karşılıksız veren dostlarımız / evlerimiz en çok ihtiyacımız olan bu duygu için “O yok, aha orada” der mi!

Bu mümkün mü!

Bunca şeyi görememe, vitrinlerdeki ürünlerin dışındaki her şeye kör olma beceriksizliğinin adına anksiyete veya depresyon diyerek suçu hastalığa atan biz insanoğlu ne garip bir varlık!

Psikolog
İzzet Güllü
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Psikoloji Sohbetleri: Mutluluk Kaf Dağının Ötesinde Değil, Evlerimizde" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     21 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Psikoloji Sohbetleri: Mutluluk Kaf Dağının Ötesinde Değil, Evlerimizde' başlığıyla benzeşen toplam 26 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:59
Top