2007'den Bugüne 92,258 Tavsiye, 28,211 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kadınlar Hem Cinslerini mi Yoksa Karşı Cinsi mi Daha Olumlu Algılar?
MAKALE #9056 © Yazan Psk.Şafak AĞACA KEMAL | Yayın Mayıs 2012 | 5,625 Okuyucu
Özet

Bu araştırmanın amacı en az lise mezunu, bekâr, 18-30 yaş arası kadın bireylerde kadın ve erkeklere ilişkin algının olumluluk düzeyleri arasındaki anlamlılık düzeyini belirlemektir. En az lise mezunu, bekâr, 18-30 yaş arası kadın bireylerde kadın ve erkeklere ilişkin algının olumluluk düzeyleri arasındaki anlamlı bir farkın olacağı öne sürülmüştür. Bu sonucu bulmak için, Kişi Algısı Ölçeği kullanılmış, ölçeği ilk olarak kendi hem cinslerine karşı tutumlarını işaretlemelerini, ardından aynı ölçeği ikinci kere karşı cinslerine yani erkeklere karşı tutumlarını işaretlemeleri istenmiştir. 36 katılımcı da bekar ve kadındır, yaş ortalamaları 23.08’dir. Veriler SPSS veri tabanında incelendikten sonra, kadınların kendi cinslerini ve kadınların karşı cinslerini olumlu algılamada anlamlı bir fark vardır. Katılımcıların kendi cinsiyetlerindekilere ilişkin algılarının diğer cinsiyettekilere ilişkin algılarından daha olumlu olduğu anlaşılmaktadır. (q:0.98, p<.05) Katılımcıların kadınlar için verdiği cevapların ortalaması 5.00’tir(s=0.75), erkekler için verdikleri cevapların ortalaması 4.1 ‘dir (s=0.68). eğitim seviyesi ile cinsiyet algısının arasında anlımlı bir fark bulunmazken, yaş ilerledikçe cinsiyetçilik algısının azaldığı gözlemlenmiştir.

Anahtar sözcükler: iç grup yanlılığı, cinsiyet algısı, , kişi algısı ölçeği

Brehm ve Kassin (1993) ve Hogg ve Abrams (1988)’a göre; insanlarda, gruplara ayrılma ve kendi grubunu diğer gruplardan daha üstün olarak algılama yönünde bir eğilim vardır. Buna neden olarak, insanların olumlu bir öz-değerlendirme yapma ve benlik saygılarını yükseltme yönündeki güdüleri gösterilmektedir (akt; Demirtaş,2003). Demirtaş’a göre (2003) insanlar bu olumlu öz-değerlendirmeye, üyesi oldukları grubu diğer gruplardan daha üstün görerek, üstün gördükleri bu grupla sıkı sıkıya özdeşleşerek ulaşırlar(syf. 124). Bu noktada da karşımıza sosyal kimlik kavramı çıkar. Tajfe (1978) ve Turner ve ark (1979) Mlicki ve Ellemers (1996)’a göre sosyal kimlik kuramını şöyle açıklamıştır; insanlar, çoğu zaman birey olarak değil, belirli sosyal sınıfların üyeleri olarak hareket ederler. Bu durum da, insanların belirli bir toplumsal yapı içinde, kendilerinin ve diğerlerinin yerlerini tanımlamalarına yardımcı olur. İnsanlar, ben tanımlamalarını önemli sosyal sınıflara üyeliklerinin bilinciyle türetirler (akt; Demirtaş,2003). Kelly (1993), Meşe (1999) ve Michener (1990), bireylerin, belirli bir grubun üyesi olduklarında, kişisel kimliklerinde ve dolayısıyla da güdülerinde, yargılamalarında ve algılamalarında değişiklikler olduğu ile ilgili araştırmalar yapmışlardır. Açıklamaları, grup içinde, öncelikle bireyin benlik-algısının değiştiği yönündedir. Kurama göre, bizim için anlamlı olan bir grup üyeliği, kişisel kimliğin, yerini, sosyal kimliğe bırakmasına yol açar (akt; Demirtaş,2003). Tajfel'e göre (1982), sosyal kimlik, "bireyin benlik algısının, bir sosyal gruba ya da gruplara üyeliğine ilişkin bilgisinden ve bu üyeliğe yüklediği değerden ve duygusal anlamlılıktan kaynaklanan parçasıdır (akt; Demirtaş,2003) . Brehm ve Kassin (1993) kendimizi bir toplumsal grubun üyesi ve o grubun özelliklerine sahip birisi olarak algılayabiliriz. Kendimizi bir kadın, bir futbol oyuncusu, bir üniversite öğrencisi ve benzeri şekillerde de tanımlayabiliriz. Ayrıca bu noktada; kadınlar kadınları, erkekler erkekleri daha olumlu olarak algılamaktadırlar (akt; Demirtaş,2003). Bununla beraber, Turner (1975), İnsanlar, sosyal sınıflandırma sonucunda, kendi gruplarını diğer gruplarla karşılaştırma yoluna giderler, yani sosyal karşılaştırma yaparlar (akt;Demirtaş,2003). Bu sosyal karşılaştırma, iç-grup lehine bir yanlılık içerir. Bu karşılaştırmayı gerçekleştirirken, kendi gruplarını diğer gruplardan daha üstün algılayarak, diğer grupları küçümsemelerine yol açar. Bu süreç de, iç-grup kayırmacılığı (ayrımcılığı) olarak adlandırılır (akt: Wright ve Sladdden;2003). William G. Sumner'in (1990) açıklamasına göre; üyesi olduğumuz grupla geriye kalan gruplar arasında bir ayrım yaparız. Kendi grubumuzdaki bireylerle aramızda, barışa, düzene, hukuka, ekonomiye ve duygulara dayalı bir bağ oluştururuz. (akt; Demirtaş,2003). Brewen ve Miller (1996) kendilerini diğer gruba göre daha uzman ve kusursuz görmek, kendilerini güçlü ve güven duyulası kişi olarak algılamak gibi yaklaşımlar iç grup ayrımcılığına verilebilecek örneklerdendir. Diğer iç grup üyelerine karşı olumlu bir tutum sergilemek ve grubun başarısını kendi başarıları olarak görmektir. Öte yandan, dış gruptakilere yani ‘ötekilere’ düşmanca tavırla yaklaşmak, dış gruptakileri reddetmek, onları zayıf görmek, diğerlerini ikinci sınıf, ahlaki değerleri zayıf ve yetersiz görmek gibi örnekler verilmiştir. (akt; Demirtaş,2003).


Dökmen (2000)’e göre cinsiyet, sosyal gruplamalarda temele alınan önemli değişkenlerden biridir ve iç-grup yanlılığına yol açmaktadır.(9; 2). Graves ve Povvell (1996), Lındeman (1997), Lındeman ve Sundvık (1995), Jackson ve ark (1997), Martın (1993), Yee ve Brown (1994) yaşları ne olursa olsun, kadınların ve erkeklerin kendi cinsiyetlerinden bireyleri daha olumlu algıladıklarını belirlenmiştir ve bazı araştırmalarda da kadınların özellikle daha çok grup yanlılığı yaptıkları bulunmuştur. (akt; Dökmen, 2000). Benzer bulgular Dökmen (1998) tarafından da bildirilmektedir. Dökmen de kadınların ve erkeklerin iç-grup yanlılığı yaparak kendi cinsiyetlerindekileri diğer cinsiyettekilerden daha olumlu algıladıklarını ve bu yanlılığın kadınlarda daha fazla gözlendiğini belirtmektedir. Dökmen, bu araştırmasında ayrıca kendi cinsiyetindekilere ve diğer cinsiyettekilere ilişkin algının cinsiyet rolleri ile ilişkili olabileceğine işaret eden bazı bulgulardan söz etmektedir(1998; 9:2). Diğer bir yandan; Yee ve Brovvn (1994) iç-grup yanlılığının küçük çocuklar arasında kızlarda daha fazla gözlenmesini, cinsiyetin kız çocukların kimliklerinin daha önemli ve merkezi bir öğesi olmasına ve sosyal kimlik kuramı çerçevesinde yorumlanırsa toplumda daha düşük statülü grupların olumlu ayırt edici özellikler oluşturma çabalarına bağlanabileceğini ifade etmektedirler (akt; Dökmen, 2000).

Wright ve Sladden (2003) iç grup cinsiyet yanlılığı ve yüz ayırt etmekle ilgili bir araştırma yapmıştır. Bu araştırma amaç; insanların kendi cinsiyetindeki insanların yüzlerini daha iyi ayırt ettiklerini anlamak amacıyla yapılmıştır. Kadınların kadın yüzlerini, erkeklerin de erkek yüzlerini daha iyi tespit edeceklerini savunuyor, aynı ırktan insanların birbirlerinin yüzlerini daha çok ayırt etmeleri gibi. 20 kadın 20 erkeğe olmak üzere 40 katılımcı üzerinde yapılıyor. 24 kadın ve erkek fotoğrafı kullanılıyor. ‘ Bu yüzü gördünüz mü, görmediniz mi?’ diye soruluyor. Sonuçta saçlı da olsa saçsız da olsa kadınlar kadınları, erkekler erkeklerin yüzlerini daha iyi tanıyor. Fakat saçlı olunca tanıma daha kolay oluyor. Saçın etkisi hep var ama kendi cinsimizde biri için daha önemli oluyor. Bu araştırma sonunda kendi cinsinden olana yanlılık (own gender bias) ortaya çıkmıştır.
Baykal (2011) cinsiyet yanlılığına dayalı zekâ düzeyi algılayışıyla ilgili araştırma yapmıştır. Kadın ve erkek zekâsında fark olup olmadığı sadece araştırmacıları düşündüren bir konu olmakla kalmamış kimi zaman toplumda hangi cinsiyetin daha zeki olduğu sorusu kadın-erkek rekabetinin en önemli kilometre taşlarından birini oluşturmuştur. Kadınların ve erkeklerin toplumda kendilerini ve çevrelerindeki insanları zekâ seviyelerine göre nasıl sınıflandırdıkları da birçok araştırmaya konu olmuştur. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, kadınlar ve erkekler hem kendi zekâ düzeyleri hem de farklı cinsiyetlerin zekâ düzeyleri konusunda bazı genel kabullere sahiplerdir. Çoğu ülkede erkekler kendi zekâ düzeylerini bayanlara nazaran daha yüksek tahmin ederlerken; Byrd ve Stacey’nin 1993 yılında Yeni Zellanda’da yaptıkları araştırmada katılımcıların kendilerinin zekâ düzeyleri tahminlerinde cinsiyetler arası önemli bir fark çıkmadığı gibi 1995 yılında Furnham ve Rawles İngiltere’de ve 2004 yılında Furnham ve Akande’nin Güney Afrika ülkelerinden Namibya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Zambiya ve Zimbabve’de yaptıkları araştırmalarda ise kadınların kendi zekâ düzeyleri tahminleri erkeklerin kendi zekâ düzeyleri tahminlerinden fazla çıkmıştır. Lübnanlı erkek öğrenciler kadınlara nazaran daha yüksek olarak kendi zekâ düzeylerini tahmin ederlerken, Hindistanlı kadınlar erkeklerden daha yüksek bir şekilde kendi zekâ düzeylerini tahmin etmişlerdir. Eşlerin birbirlerinin zekâ düzeylerini tahminlerinde ise Furnham ve ChamorroPremuzic’in 2005 yılında Arjantin’de yaptıkları araştırmada, hem erkekler hem de kadınlar partnerlerinin zekâ düzeylerini kendi zekâ düzeylerinden daha yüksek tahmin etmişlerdir. Günümüzde hala dünyanın değişik ülkelerinde erkeklerin daha zeki olduğu görüşü yaygındır. Yapılan araştırmalarda hem bireysel zekâ tahminlerinde hem de aile bireylerinin birbirlerinin zekâ tahminlerinde erkeklerin lehine önemli bir fark ortaya çıkmıştır. Birçok ülkede bu konu ile ilgili araştırma yapılmış olmasına rağmen, kültür olarak ne tam olarak doğuya ne de tam olarak batıya ait olan Türkiye’de daha önce zekâ tahminleri ile cinsiyet ilişkisini gösteren bir araştırma yapılmamıştır. Yapılan araştırmanın, bu konuda Türkiye’ye ilişkin olarak dünya literatürüne katkıda bulunması açısından önemli olduğu değerlendirilmektedir. Bu araştırmada bireylerin kendi zekâ düzeyleri tahminlerinde cinsiyet farkı çıkmamıştır. Bu durum, Türk toplumunda kadınların kendilerini erkekler ile aynı zekâ düzeyinde gördükleri şeklinde değerlendirilebilir(1: 44-60). Bunun gibi araştırmalardan yola çıkarak, ben ve arkadaşlarım kadınların cinsiyetlere göre algılarını anlayabilmek için bu araştırmayı planladık. En az lise mezunu, bekâr, 18-30 yaş arasında kadın bireylerde kadın ve erkeklere ilişkin algının olumluluk düzeyleri arasında anlamlı bir fark olduğunu, kadınlar kendi hem cinslerini karşı cinse göre daha olumlu algılamakta olduklarını öne sürmekteyiz.

Yöntem

Katılımcılar
Katılımcılar Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Arel Üniversitesi öğrencileri ve İstanbul Minik Dahiler anaokulu çalışanları olmak üzere 36 katılımcıdan oluşturulmuştur. Katılımcılarım tamamı bekar ve kadındır. Diğer demografik özellikler (yaş ve eğitim düzeyi) açısından incelendiğinde, tüm katılımcılardan %30,6’si 18-21 yaş arasında, %61,1’i 22-26 yaş aralığında ve %8,3’ü 27-30 yaş aralığındadır ve tüm katılımcılarım yaş ortalaması 23.08 (ss= 2.77, ranj=2). Tüm katılımcıların %25’i ön lisans, %36’i lisans, %28’i yüksek lisans, %11’i lise mezunu veya öğrencisidir. Veriler analiz edilirken bazı katılımcı kayıpları yaşanmıştır. 1 katılımca formu yanlış işaretlediğinden dolayı araştırmadan çıkartılmıştır.

Ölçme Aracı

Kişi Algı Ölçeği(KAÖ): Bu ölçek Dökmen (1997) polisler, Türkiler (Orta Asyalılar), öğretim üyeleri, siyasetçiler ve kayseriler algılının ölçülmesi için değerlendirilmiş ve deneklere uygulanmıştır. Bu beş algı grubu için Kişi Algı Ölçeği’nin faktör yapısı ve geçerliliği, güvenirliği incelenmiştir. Çoğunluğu öğrenci olan 1017 denekten veri toplanmıştır. Bu grubun faktör analizini 467 denek, 550’si geçerlilik ve güvenirlik örneklemini oluşturmuştur. KAÖ’nün orijinal versiyonun da 1’ den 7’ ye kadar verilen puanlar sıfatların olumlu algı düzeylerine göre verilmektedir. Olumsuz sıfat tarafındaki ‘çok olumsuz’ 1 puanı, ‘orta olumsuz’ 2 puanı, ‘az olumsuz’ 3 puanı; ‘nötr’ 4 puanı ‘çok olumlu’ 7 puanı, ‘orta olumlu’ 6 puana, ‘az olumlu’ ise 5 puanı göstermektedir. Karşıt uçlu 36 sıfat cinsinden oluşmaktadır. Kişi ya da gruplara ilişkin algıyı ölçen Likert tipi bir ölçektir. Ölçekten alınan en düşük puan 34, en yüksek puan 238'dır Puan artışı daha olumlu bir algıya işaret etmektedir. Güvenirlik çalışması ve faktör analizi sonunda 2 sıfat çıkarılarak 34 sıfata indirilmiştir. Ölçeğin güvenirlik katsayısı. .092 (N=306), test tekrar test güvenirlik katsayısı ise. 75’tir ( N=30). Güvenirlik bilgileri Cronbach alfa ve iki yarım güvenirliği hesaplanarak elde dilmiştir. Geçerlilik ise iki yolla denemiştir. Birincisinde polis olan ve olmayanlar, Türkî olup ve olmayanlar, Kayserili olup ve olmayanlar algı farklılığın anlamlılığına bakılmıştır. İkinci olaraktan, siyasetçilere ve öğretim üyelerine genel tutumlarına (“genel tutumunuza göre 100 üzerinden kaç puan verirsiniz?" sorusuna verilen cevap) bakılmıştır ve aralarında anlamlı korelâsyonlar elde edilmiştir. Bu algılar iç-grup algısını vermektedir.

İşlem


Uygulama öncesi ölçme aracının yönergesi, katılımcıların yaşları (18-30), bekâr olma durumları, eğitim durumlarına (en az lise mezunu) göz önünde tutularak değiştirilmiştir. Katılımcılara yönelge ve anket, mail veya elden dağıtılmıştır. Uygulama sırasında yönerge sözlü olarak ifade edilmiştir veya mail yoluyla yollanmıştır. Katılımcılara ankete başlamadan önce çalışmanın yüksek lisans ödevi olduğu bilgisi verilmiştir ve bunun gönüllülük ilkesiyle gerçekleşeceği bilgisi verilmiştir. Ölçek, katılımcılara evlerinden, iş yerlerinden veya okulun kantinlerinden bireysel ya da grup uygulaması olarak verilmiştir, her katılımcı için ölçeği doldurmak yaklaşık 15 dakika sürmüştür. Katılımcılardan demografik bilgilerinin girilmesi istenmiştir (yaş, eğitim durumu, medeni durum). Daha sonra katılımcılara Kişi Algı Ölçeği verilmiştir. İlk ölçeği kadınlara karşı görüşlerine uyan seçenekleri işaretlemeleri istenmiş, aynı yönelge ikinci defa verilmiş ve burada erkeklere karşı görüşlerine göre uyan seçenekleri işaretlemeleri istenmiştir. Gizliliği ve tanınmamayı sağlamak için ölçekleri yapacak kişilerden isim bilgileri alınmamıştır.

Bulgular

En az lise mezunu, bekâr, 18-30 yaş arasında kadın bireylerde kadın ve erkeklere ilişkin algının olumluluk düzeyleri arasında anlamlı bir fark olduğunu, kadınlar kendi hem cinslerini karşı cinse göre daha olumlu algılamakta mıdır? KAO toplam puanlarına dayanarak, kadın katılımcıların kendi cinsiyetlerine ve diğer cinsiyete ilişkin algılarını, kendi cinsiyetlerine ve karşı cinsiyete göre verdikleri cevaplara bakarak tek örneklem (paired sample test) kullanılmıştır. Bu araştırmada asıl ilgilenilenin en az lise mezunu, bekâr, 18-30 yaş arası kadın bireylerde kadın ve erkeklere ilişkin algının olumluluk düzeyleri arasındaki anlamlılık düzeyini belirlemektir. 18-30 yaşlarında, bekar, 36 katılımcı bulunmakdatır. Yapılan sonuçlara göre, kadın bireylerde kadınların kendi cinslerini ve kadınların karşı cinslerini olumlu algılamada anlamlı bir fark vardır. Katılımcıların kendi cinsiyetlerindekilere ilişkin algılarının diğer cinsiyettekilere ilişkin algılarından daha olumlu olduğu anlaşılmaktadır. (p:0.02, p<.05) Katılımcıların kadınlar için verdiği cevapların ortalaması 5.00’tir(s=0.75), erkekler için verdikleri cevapların ortalaması 4.1 ‘dir (s=0.68). Anlamlı bulunan ortak etkiye Tukey testi ile daha ayrıntılı olarak bakıldığında ise, ön lisanslı katılımcılar arasında kendi cinsiyetiyle karşı cinsiyet arasındaki olumlu algılama açıcından anlamlı bir fark bulunmamıştır (p:0.36, p < 0,5). Buna göre lisans ve lise eğitimi görenler(p:0.02, p<0,5) ile yüksek lisans ve lise eğitimi görenler arasında(p:0.01, p<0,5) hem kadınları hem de erkekleri olumlu algılama açısından anlamlı farklar bulunmuştur. Tablo 1 ‘de görüldüğü üzere; lise (x: 6.00,Ss=0.16) ve önlisans(x:5.21, Ss=0.87) eğitimi olan katılımcıların, lisans(x:4.73,Ss=0.57) ve yüksek lisans (x:4.75, Ss=0.69)eğitimi olan katılımcılara göre kendi cinsiyetindekileri daha olumlu gördükleri bulunmuştur. Bunun yanında lise(x:5.11,Ss:0.36) ve ön lisans(x4.38,Ss:0.52) eğitimi olanlar, lisans(x:4.05,Ss:0.59) ve yüksek lisans(x:3.71,Ss:0.60) eğitimi olanlara göre karşı cinsi de daha olumlu bulmuşlardır
Tablo 1: Kadın Katılımcıların Eğitim Seviyelerine Göre Kendi Cinsiyetini ve Karşı Cinsiyeti Algı Puanlarının Aritmetik Ortalamaları ve Standart Sapmaları

Kadınlar Erkekler

(x) (Ss) (x) (Ss)
Lise 4.73 0.57 5.11 0.36
Ön lisans 5.21 0.87 4.38 0.52
Lisans 6.00 0.16 4.05 0.59
Yüksek Lisans 4.75 0.69 3.71 0.60

Deneklerin kendi cinsiyetlerindekilere ve diğer cinsiyettekilere ilişkin algılarının olumlu ya da olumsuz olmasının yaş ortalamasının üzerinde farklılık yaratıp yaratmadığına da bakılmıştır. Bu amaçla katılımcılar (1) 18-21 arasındakiler, (2) 22-26 yaş arasındakiler , (3) 27-30 yaş arasındakiler olmak üzere üç gruba ayrılmışlardır. Cinsiyetin ve algının olumlu ya da olumsuz olmasına bakıldığında anlamlı bulunmamıştır. Tablo 2’de görüldüğü üzere; yaş seviyelerine bakıldığında 18-21 yaş arası katılımcıların hem erkekleri(m:4.56, s:0.64) hem de kadınları(m:5.51, s:0.64) diğer yaş gruplarına göre daha olumlu algıladıkları bulunmuştur. Karşı cins ve hemcins olumluluk algısı açısından en büyük fark 27- 30 yaş arası bireylerde görülmüştür.


Tablo 2: Kadın Katılımcıların Yaşa Göre Kendi Cinsiyetini ve Karşı Cinsiyeti Algı Puanlarının Aritmetik Ortalamaları ve Standart Sapmaları


Kadınlar Erkekler

(x) (Ss) (x) (Ss)
18-21 5.51 0.64 4.56 0.64 22-26 4.74 0.64 4.09 0.58 27-30 5.02 1.08 3.20 0.43

Tartışma


Sosyal kimlik kuramının iç-grup yanlılığı hipotezini doğrular şekilde kadınlar kadınları, erkekler erkekleri daha olumlu olarak algılamaktadırlar (Dökmen 1998,Graves ve Povvell 1996, Lındeman 1997, Lındeman ve Sundvık 1995, Jackson ve ark 1997, Martın 1993, Yee ve Brovvn 1994). Kadınlar kadınları, erkekler erkekleri daha olumlu olarak algılamaktadırlar (akt; Demirtaş,2003). Bu araştırmada da kadınların kadınları algılama ve karşı cinslerini algılamada anlamlı farklar bulunmamaktadır. Kadınların kendi içinde bulundukları gurubu yani iç grup yanlılığı yaptıkları bulunmuştur. Dökmen (1998)‘de kadınların ve erkeklerin iç-grup yanlılığı yaparak kendi cinsiyetlerindekileri diğer cinsiyettekilerden daha olumlu algıladıklarını ve bu yanlılığın kadınlarda daha fazla gözlendiğini belirtmektedir. Brehm ve Kassin (1993) kendimizi bir toplumsal grubun üyesi ve o grubun özelliklerine sahip birisi olarak algılayabilirler denmiştir ve bu araştırmada da kadınların kadınları daha olumlu algıladıkları yani daha merhametli, becerikli, fedakar, uyumlu, nazik, kibar, barışsever buldukları ortadadır. Bununla beraber, Turner (1975), İnsanlar, sosyal sınıflandırma sonucunda, kendi gruplarını diğer gruplarla karşılaştırma yoluna giderler, yani sosyal karşılaştırma yaparlar (akt;Demirtaş,2003). Bu sosyal karşılaştırma, iç-grup lehine bir yanlılık içerir. Bu karşılaştırmayı gerçekleştirirken, kendi gruplarını diğer gruplardan daha üstün algılayarak, diğer grupları küçümsemelerine yol açar. Bu süreç de, iç-grup kayırmacılığı (ayrımcılığı) olarak adlandırılır (akt: Wright ve Sladdden;2003). Yapılan bu araştırmada da görüldüğü gibi kadınlar içinde bulunduğu gurubu karşı guruptan kayırmaktadırlar. Yee ve Brovvn da (1994) iç-grup yanlılığının küçük çocuklar arasında kızlarda daha fazla gözlenmesini cinsiyetin kız çocukların kimliklerinin daha önemli ve merkezi bir ögesi olmasına ve sosyal kimlik kuramı çerçevesinde yorumlanırsa toplumda daha düşük statülü grupların olumlu ayırtedici özellikler oluşturma çabalarına bağlanabileceğini ifade etmektedirler. Yapılan araştırmada 18-21 yaş kategorisinde olan katılımcıların daha çok cinsiyet ayrımcılığı yaptıkları ortadadır. Yaş ilerledikçe yani kategori 27-30 yaş aralığına geldiğinde ayrımcılığın azaldığı kadınların kadınları algılama ve karşı cinslerini algılamada anlamlı farklar bulunmamaktadır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kadınlar Hem Cinslerini mi Yoksa Karşı Cinsi mi Daha Olumlu Algılar?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Şafak AĞACA KEMAL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Şafak AĞACA KEMAL'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Şafak AĞACA KEMAL'ın Yazıları
► Biz Kadınlar... Psk.Füsun BUDAK
► Kadınlar Ne İster ?... Psk.Cüneyt KAYA
► Kadınlar ve İlişkiler Üzerine Psk.Rüveyda ÇELENK YILMAZ
► Kadınlar Erkeklerden Ne İster? Psk.Serhat DAMAR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Kadınlar Hem Cinslerini mi Yoksa Karşı Cinsi mi Daha Olumlu Algılar?' başlığıyla benzeşen toplam 29 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Fobiler Mart 2015
► Agorafobi Panik Atak Haziran 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:51
Top