2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,978 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Deprem Sonrası Depresyon
MAKALE #9141 © Yazan Doç.Dr.Gökben HIZLI | Yayın Haziran 2012 | 4,734 Okuyucu
DEPRESYON

Felaketi takiben en sık rastlanan ruhsal hastalıklardan birisi depresyondur. Bir felaket yasayan birçok kişi yıllar sonra bile daha önceleri hoşlarına giden, keyif aldıkları işlerden hoşlanmadıklarını, bir olay ne kadar güzel ve heyecan verici olursa olsun neşelenemediklerini belirtirler. Çoğu zaman kendi sorumlulukları olmayan konularda dahi suçluluk hissederler. Örneğin depremde evi yıkılan bir adam zamanında karısının istediği diğer evi almadığı için, yakın arkadaşını kaybeden bir çocuk daha önce bu arkadaşını bisikletine bindirmeyip kırdığı için suçluluk hissedebilir. Çökkünlük o kadar ağır olabilir ki kişi artık yaşamaya değmeyeceğini düşünür. İntiharı düşünebilir. “Keşke ben de ölmüş olsaydım” şeklinde ölüm isteğini çevresindekilere iletebilir.

Depresyon nedir?

Aşağıda sıralanan maddelerin birkaç tanesine en az iki hafta süreyle sahip olan kişilerde depresyon hastalığı yaşanıyor olma ihtimali yüksektir.
1. Hoşlanılan şeylerde azalma ve ilgi kaybı.
2. Kendini üzgün, hüzünlü hissetme, keyfi yerinde olmama durumu.
3. Kiloda azalma ya da artışlar.
4. Uyku bozukluğu ya da aşırı uyku.
5. Sıkıntı, huzursuz olma, yerinde duramama, kararsızlık.
6. Kendini yetersiz, değersiz, suç işlemiş gibi hissetme.
7. Dikkat, konsantrasyonda azalma.
8. Enerjide azalma, yaşlanıyor olma hissi, çalışma güç ve ritminde düşüşler.
9. Tekrarlayan ölüm düşünceleri.
10. Cinsel ilgide değişme.

Depresyon yaşayan kişi çoğu zaman yoğun acı çeker, bu durumu yaşayan tek kişinin kendileri olduğunu düşünürler ancak depresyon oldukça sık rastlanan bir hastalıktır. Yapılan araştırmalar her 5 kadından 1'inin ve her 10 erkekten 1'inin yaşamı boyunca bir kez depresyon geçirdiğini göstermiştir. Bir felaketi takiben bu oranlar daha da artmaktadır. Depresyon yaşanan felaket ve kayıplar için üzüntü duymaktan farklıdır. Kişinin elini kolunu bağlayan, sorunları çözmek için mücadele etmesi gereken bu dönemde kişiyi etkisiz hale getiren bir hastalıktır. Normal bir duygu olan üzüntüden ya da mutsuzluk hissinden farklı olarak beyindeki kimyasal bir dengesizlikle ilişkilidir. Depresyona yatkın kişilerde felaketin getirdiği yoğun stres ile birlikte kimyasal denge kolaylıkla bozulabilir.

Depresyonla ilgili yanlış inançlar


Depresyonla ilgili bazı yanlış inançlar vardır. Bunlar hastalığın tedavisinin önündeki en büyük engellerdir.

YANLIŞ: “Depresyon tıbbi hastalık değildir”

Depresyon kişinin hem bedenini hem de duygu ve düşüncelerini etkileyen son derece ciddi bir hastalıktır. Tedavi gerektirir. Depresyonun genetik ve biyolojik sebepleri vardır. Bu sebeple felaketi yaşayan herkes bu hastalığa yakalanmaz. Depresyonu olanların vücutlarında stres hormonu düzeyi daha yüksektir. Tetkiklerde beyinde bazı alanlarda aktivite azalması izlenir.

YANLIŞ: “Depresyon iyileşmez”

Depresyonun tedaviye iyi cevap verme oranı %80’den daha fazladır. Yeni tedavi yöntemlerinin bulunması ile artık en dirençli depresyonlarda bile düzelme sağlanabilmektedir. Tedavi ile yeterli düzelme sağlanamayan kişilerde genellikle ya tedavi dozu, süresi ve biçimi uygun seçilmemiştir; ya da altta yatan başka bir hastalık vardır. Guatr gibi tiroit bezi hastalıkları, kansızlık, vitamin eksiklikleri gibi bazı bozukluklar kendisini depresyon şeklinde gösterebilir. Mutlaka bu hastalıkların da tedavi edilmesi gerekir.

YANLIŞ: “Depresyon hayatın normal bir parçasıdır”

Hayat içinde herkes üzüntüleri bıkkınlıklar yaşar. Özellikle de bir felaket sonrasında mutsuz hissetmek son derece normaldir. Ancak depresyon dendiğinde bahsedilen sıradan bir üzüntü değildir. Üzüntü ve isteksizliğin düzeyi yaşanan olaya göre çok fazladır. Eşlik eden başka belirtiler de vardır. Belirtiler kişinin gündelik yaşamını sürdürmesini engeller niteliktedir. Anlık sıkıntılardan farklı olarak en az iki hafta aralıksız sürmüştür. Böyle bir hastalık tablosu normal hayatın parçası olan hüzünden, üzüntü ve karamsarlıktan farklı bir durumdur.

YANLIŞ: “Depresyon irade ile yenilebilir”

Depresyon tıpkı kalp hastalığı, hipertansiyon, diyabet gibi vücudun bir hastalığıdır. Beynin fonksiyonlarıyla ilgili bir hastalıktır ve diğer hastalıklarda irade ne kadar etkiliyse depresyonda da o kadar etkilidir. Tek başına irade ile kan şekeri ne kadar düzene konulabilirse, depresyon da o kadar düzeltilebilir. Ancak tedaviye inanmak ve iyileşmek için çabalamak son derece önemlidir. Çoğu zaman aileler “yok bir şeyin, kendi kendinin doktoru o” derler ancak bu depresyondaki kişiye moral vermek şöyle dursun, anlaşılmadıkları hissini artırır.

YANLIŞ: “Depresyon zayıflıktır”

Bazı kişilik özellikleri taşıyanlarda depresyona daha sık rastlanır ancak bunlar zayıflıktan ziyade sorumluluk sahibi olmayı temsil eden özelliklerdir. Örneğin başkalarını düşünme, aşırı verici davranma, sorumluluk sahibi olma, titizlik, kolay suçlu hissetme gibi. Astımı olanlar zayıf kişilerdir gibi bir genelleme yapılamayacağı gibi depresyon gibi bir tıbbi hastalıkta da benzeri genelleme yapılamaz. Tarihte çok güçlü kişilerin depresyon geçirdikleri bilinir. Büyük İskender, Napolyon, Abraham Lincoln, Theodore Roosevelt, Beethoven bunlardan sadece bir kaçıdır.

YANLIŞ: Depresyon kendiliğinden düzelir”

Kimi zaman tedavi almadan depresyonun düzeldiği görülebilir. Ancak bu ihtimal depresyonun daha ağırlaşması ve kişinin yaşam kalitesini bozması ihtimalinden daha azdır. Tedavisiz kendiliğinden düzelen depresyonlarda birkaç yıl içinde hastalığın tekrarlama ihtimali yüksektir. Her bir tekrardan sonra tedaviye yanıt daha güçleşir. Depresyon içinde intihar riski de barındırabilen bir hastalık olduğundan kendiliğinden iyileşmesini beklemek ciddi bir risk alma anlamına gelir.

YANLIŞ: “Erkek adam depresyona girmez”

Kadınlarda depresyon iki kat daha fazla görülür. Ancak her on erkekten birisi hayatının bir döneminde depresyon geçirir. Bu hiç azımsanamayacak bir rakamdır. Üstelik erkeklerde depresyon daha yüksek intihar riski taşır. Erkekler yakınmaları için yardım istemekten ve tedaviye başvurmaktan daha sık kaçınırlar.

Depresyon tedavi edilebilen bir hastalıktır

Depresyon tıpta tedaviye en güzel cevap veren hastalıklardan birisidir. Tedavinin önündeki en büyük engel kişinin tedaviye başvurmamasıdır. Hastalık yaşadığının farkında olmamak, yakınmaları için yardım istemekten çekinmek, çevrenin “akıl hastası” olarak damgalamasından korkmak, nereye başvuracağını bilememek, maddi imkânsızlıklar tedaviyi engelleyebilir. Ancak bir kez tedaviye başvurulduğunda yüz güldürücü sonuç alınma ihtimali epeyce yüksektir.

Başlangıç tedavisi çoğu zaman antidepresan ilaç uygulamasından ve gerekiyorsa psikoterapilerden oluşur. Antidepresan ilaçlar beyinde bozulmuş olan kimyasal dengeyi düzeltir. İlaçları “mutluluk hapı” olarak nitelendirmek doğru olmaz. Kimyasal dengenin düzelmesi ile kişinin normal duygularını yaşaması hedeflenir. Duyguların yanı sıra uyku, iştah, cinsel yaşam gibi diğer fonksiyonlardaki depresyona bağlı bozulmalar da çoğu zaman ilaç tedavisi ile düzelir. Tedaviye yeterli cevap alınamıyorsa hekim ile tekrar irtibat kurulmalı, tedavinin gözden geçirilmesi sağlanmalıdır.

Antidepresan ilaçlara yetersiz cevap, depresyonu olan hastalarda karşılaşılan problemlerdendir. Antidepresan ilaç tedavisine başlayanların %30'unda ilk ilaç denemesinde bu sorun izlenir. Kimi zaman da ilaç kullanılırken depresyon belirtilerinde alevlenme olabilir.

İlk ilaç tedavisindeki başarısızlığın hastalığın ilaca gerçekten de dirençli olması dışında çeşitli sebepleri olabilir. Öncelikle tanının doğru olduğundan emin olunmalıdır. Kimi zaman tiroit fonksiyonlarındaki bir bozukluk (guatr gibi) ya da kansızlık gibi tıbbi sorunlar depresyon olarak değerlendirilmiş ve antidepresan ilaç başlanmış olabilir. Bu durumda ilaca yeterli cevap alınamaz. Ya da bazı antihipertansif ya da Parkinson hastalığı ilaçlarının kullanımı depresyon tablosuna yol açmış olabilir. Depresyonu tetikleyen bu ilaçların kullanımında düzenleme yapılmadan depresyon tedavisine cevap almak çok zor olacaktır. İlaç tedavisinin yanı sıra devam eden alkol ve madde kullanımı da depresyonun ilaçlara cevabını güçleştirir. Yine tedavinin yetersiz kalmasının en sık rastlanan sebebi ise önerilen ilaç tedavisine hastanın uymamasıdır. İyi hissedilen günlerde ilacın alınmaması, dozların atlanması, önerilen dozda alınmaması, aksi önerilmedikçe bir kutu kullanılıp ilacın kesilmesi, tedavinin etkinliğinin ortaya çıkması için gereken üç ila dört haftalık sürede ilacın etkisiz olduğu düşünülerek tedavinin bırakılması tedaviye cevapsızlığın en önemli sebepleridir. Kimi zaman ilaçlar yan etkileri sebebiyle bırakılır. Unutulmaması gereken nokta ilaçların çoğu yan etkilerinin bir iki hafta kullanımdan sonra ortadan kalkacağıdır. Şiddetli yan etkiler için kişi doktoruna danışılırsa bazı pratik çözümler önerilebilir.

Yakınınız Depresyon Geçiriyorsa

Depresyon, sadece hastanın kendisi üzerinde değil çevresi üzerinde de, baskı yaratabilir. Hastalığın isteksizlik, neşesizlik, zevk alamama gibi belirtileri nedeniyle sosyal ilişkilerde de bir bozulma olur. Üstelik hastalık ne kadar uzun sürerse bu bozulma da o denli ağır hale gelir. Ortada belirli bir neden yokken kişinin üzüntülü, karamsar, tahammülsüz hissetmesi çoğu zaman çevresindekiler için anlaşılır değildir. Depresyondaki bir kişinin yakınlarının öncelikler bu durumun hastalık olduğunu kabul etmeleri gerekir. Bu hastalık, beyindeki metabolizmanın belli bir bozukluğundan doğar. Hastalanan kişi ise bu bozukluğun meydana gelmesinden sorumlu değildir. Bu sebeple hastalıktan dolayı utanmak, suçlanmak ya da hastanın kendisini suçlamak doğru olmaz.

Hasta yakınları çoğu zaman ne yapacağını bilmez halde yardım için çırpınırlar. Öncelikle yapmaları gereken hastayı doktora gitmeye ve ona rahatsızlığını ayrıntılı bir şekilde anlatmaya ikna etmektir. Depresyon tedavisi mümkün olan bir hastalıktır ancak tedavi zaman ister. O sebeple sabırlı ve anlayışlı olmak gerekir. Hastalığın doğası gereği karamsar ve umutsuz olan depresyonlu kişiye umut verici sözlerle yaklaşmalı, durumun tedavisinin mümkün olduğu sık sık hatırlatılmalıdır. Tedavinin ilk haftalarında düzelme olmaması hastanın umutsuzluğunu artırabilir. Psikiyatrik ilaç tedavilerinin etkilerinin çoğu zaman iki üç haftadan sonra ortaya çıktığı gerçeğini sık sık hatırlatın. İsteksiz, hiçbir şeyden zevk almayan hastanın neşelenmesi, onun hoşuna gitmesi için onu aktivitelere zorlamak doğru olmaz. Bu durumda planlanan aktiviteyi enerji kaybı ya da isteksizlik nedeniyle gerçekleştiremeyen hasta kendisini aciz ve beceriksiz hissedebilir. Onu yük altına sokmayacak kısa gezintiler gibi tekliflerde bulunun ancak ısrar etmeyin. Tedavisi ilerledikçe hastanızın enerjisi isteği yerine gelecek, tekliflerinize daha sıcak bakacaktır.
Antidepresan ilaçlar yıllar boyunca kullanıldığında bile bağımlılık oluşturmazlar. Modern tıbbın kullandığı antidepresanlar uyutarak sorunları unutturan ilaçlar değildir. Beyindeki bozulan metabolizmayı düzelterek depresyon belirtilerinin azalmasını sağlar. Depresyon kişinin kendi kendine yenebileceği bir durum değildir. Bu sebeple "ilaçlar bağımlılık yapar, kullanma, kendi kendinin doktoru ol" gibi önerilerde bulunmanız hastanın durumunu kötüleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Çağdaş tıbbın sağladığı imkânlar sayesinde depresyon hastalarının başarıyla tedavi edilmeleri mümkün olmaktadır. Kullanılan tedavi hastaya uygun olduğu takdirde, depresyon birkaç hafta veya ay içerisinde düzelmeye başlar. Ancak depresyon genellikle haftalar veya aylar süren bir gelişmenin sonucu olarak ortaya çıktığından, tedavisi de elbette zaman ister. Sadece bir kaç gün içinde çabucacık iyileşme ihtimali olmadığı için sabırlı olmanız gerekir. Ancak hasta, hekim ve ailenin işbirliği yapması ile bu hastalığın tedavisinde başarı şansının yüksek olduğunu unutmamak gerekir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Deprem Sonrası Depresyon" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Doç.Dr.Gökben HIZLI'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Doç.Dr.Gökben HIZLI'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Gökben HIZLI Fotoğraf
Doç.Dr.Gökben HIZLI
İstanbul
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi1 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Doç.Dr.Gökben HIZLI'nın Makaleleri
► Doğum Sonrası Depresyon Dr.Sevilay ZORLU
► Doğum Sonrası Psikoz ve Depresyon Dr.Şaban KARAYAĞIZ
► Boşanma ve Sonrası Dr.Sevilay ZORLU
► Toplumsal Şiddet ve Sonrası Dr.Hira Selma KALKAN
► Doğum Sonrası Egzersiz Dr.Orkun ÇETİN
► Hamilelik Sonrası Estetik Prof.Op.Dr. Mesut ÖZCAN
► Doğum Sonrası Fizyoterapi Dr.Lale Zeynep KANMAZ
► Burun Estetiği Sonrası Ay Ay Değişim Prof.Op.Dr. Süleyman TAŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,978 uzman makalesi arasında 'Deprem Sonrası Depresyon' başlığıyla benzeşen toplam 84 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:47
Top