Eşler Arası İletişimde Niyet Kontrolü
İletişim bende ki bilgi, duygu, düşünceyi niyetlerimin, hal ve hareketlerimin farkında olarak ya da olmayarak muhataba ileti (mesaj) olarak aktarma sürecidir ya da onda ki bilgi, duygu, düşüncelerin niyetlerinin, hal ve hareketlerinin farkında olarak ya da olmayarak bana ileti (mesaj) olarak aktardığı süreçtir. Minimum iki kişi arasında gerçekleşir. Ben ve öteki.
Benim iletişimimden bahsediyorsak ben muhakkak oradayım. Bensiz iletişim olmaz yani iletişim benimle başlar. Ben kimim? Beni tanıyor muyum? Duygularımın, düşüncelerimin, niyetlerimin, tutumlarımın, değerlerimin, inançlarımın, algılarımın, davranış şekillerimin, ses tonumun, yüz ifademin, bedenimde neler yaşadığımın… farkında mıyım? Etkili iletişimin temelinde kendini tanımak yatar. Kendinin farkında olmayan kişinin etkili iletişim kurması imkansızdır, hep bir şeyler eksik kalır.
İletişime geçen kişiler birbirlerini etkiler, iletişime geçmeden önceki kişi değillerdir artık, bu gerçeği kabul etmek çoğu insan güçtür. Hala aynı kaldıklarını iddia ederler, iletişime geçtikleri kişilerden etkilenmediklerini söylerler. Bu mümkün değil. Ne sen az evvelki sensin, ne o az evvelki o. Birbirinizden etkilendiniz. İyi ya da kötü, pozitif ya da negatif az evvelki siz değilsiniz. Kurduğunuz iletişimden nasıl etkilenmek istiyorsunuz? Cevap: “Tabi ki kötü etkilenmek istiyorum.” diyecek bir kişi bulabilir miyiz acaba? Bulamayız sanırım. Emin değilim ama yoktur herhalde böyle biri. Hepimiz bir şekilde iyi etkilenmek, pozitif hissetmek, huzurlu, mutlu olmak istiyoruz. İşte istiyoruz. İşin püf noktası bu, sadece istiyoruz. Peki bu isteğimize hizmet edecek şekilde iletişim kuruyor muyuz? Gerçekten buna dikkat ediyor muyuz? Yani iletişim sorumluluğunu alıyor muyuz yoksa sadece ötekinden mi bekliyoruz?
Eşiyle problemi olup seansa gelen; fakat eşini bir türlü seansa dahil edemediğimiz danışanlarımın birkaç ay sonraki yakınmaları ortak.
“Hep ben mi kendimi düzelteceğim?
Hep ben mi değişeceğim?
Oh o ne rahat hiç değişmiyor hep aynı...”
Bu imkansız. Bir şey değişir her şey değişir. Sadece herkesin değişim hızı aynı değildir, ama sizle o da değişiyor, doğru bakarsanız görürsünüz birkaç ay öncekinin tıpkısının aynısının olmadığını. Seansa gelmeseniz de ikinizde değişecektiniz zaten, iyi ya da kötü yönde. Seanslar sadece bunu iyi yönde yapmanıza yardım eder.
Nasılda kuvvetli nefislerimiz var. Nasılda iyi yönde değişimi bile, bize kötü bir iş yapıyormuş gibi gösteriyor. Kendimizin farkında olalım, iletişim sorumluluğunu alalım. Ben söyledim o anlamadı lüksümüz yok. Ben onun anlayacağı şekilde söyleyemedim, esnemesi gereken benim. Hep davrandığım şekilde davrandığımda, hep konuştuğum şekilde konuştuğumda kavga ediyorduk. O halde hep davrandığım şekilde davranarak iyi bir sonuç beklemem hata. Davranış şeklimi değiştirmem gerekiyor, konuşma şeklimi değiştirmem gerekiyor. Bu benim sorumluluğumda. Bu sorumluluğu alanlar kazanıyor, almayanlar yıpranıyor, yıpratıyor, acı çekiyor, çektiriyor, birçoğu da sadece basit bir iletişim probleminden dolayı boşanıyor. Sebep anlaşamıyoruz oluyor. Niye anlaşamıyorsunuz? Niye?
“-Ablan bize asla gelemez.
-Senin geliyor ama.
-Benim ki gelecek tabi.
-O niyeymiş?
-Ne demek niye senin ablanın anneme ettiği lafları unuttun galiba.
-Annenin ablama ettiği lafları da hatırlatayım mı?
-Ablan hak etmiş.
-O zaman ben de annenin gelmesini istemiyorum, bana ne istemiyorum.
-Ne demek bu ya, annem bize gelemeyecekmiş.
-Benim ablam gelemiyor ama.
-O gelemez, annem istediği zaman gelebilir.
-Hayır o da gelemez.
-Ne demek bu ya, gelemezmiş, duydunuz değil mi annem gelemezmiş, sen kafayı yedin iyice, duydunuz değil mi bana ne dedi? Senin o geri zekalı ablan yüzünden annem gelemezmiş bak sen.
-Asıl sen kafayı yedin, sen ablama ne hakla geri zekalı dersin?
-Geri zekalı.
-Kendine gel!
-Ben kendimdeyim, sen ne dediğini bilmiyorsun? Annem gelemezmiş, sen gidersin de o gelir anladın mı?
-Oooo bravo, süt kuzusu, git annen emzirsin seni, sen daha büyümemişsin”
Bu konuşma bir çift arasında geçen gerçek bir konuşma örneğiydi. Bir yığın iletişim hatasının yapıldığı bir konuşma. Sonuç, her ikisinin tansiyonu yükseldi, bağrışmaların ve hakaretlerin dozu arttı, konu düğün alışverişi sırasında yaşananlara kadar gitti.
Her işte olduğu gibi iletişimde de en önemli şey niyet. Niyetimiz ne?
Anlaşmak mı, anlaşmamak mı? Önce niyetimize bakalım. Niyetim anlaşmaksa, anlaşmaya hizmet eden tavırda, düşüncede, duruşta… olmam, kelimelerimi ona uygun seçip, uygun üslupla ifade etmem gerekiyor.
Eşimin karşısında mıyım yanın damıyım? Yanındaysam yanında gibi hareket etmeliyim. Lafta herkes eşinin yanında, ama dışarıdan bakan öyle algılamıyor. Düşman olduklarını düşündürüyorlar. Eşiniz düşmanınız mı dostunuz mu? Önce buna bir karar verin. Eğer cevabınız niyetim anlaşmak, eşimin yanındayım ve biz dostuz ise iletişim kalitenizi yüzde 90 artırdınız demektir, gerisi teferruat. Güzellikler detaylarda gizlenir, o yüzde 10’luk detaylar ilişkinizi güzelleştirecek o kadar.
Şu metaforla işe başlayabilirsiniz. Eşim yankı yapan bir dağ.
Dağdan bana ne yankılansın istiyorum?
Şimdi yukarıda ki örneğe dönelim. Eşine -Oooo bravo, süt kuzusu, git annen emzirsin seni, sen daha büyümemişsin” diyen cevap olarak ne duyar? “Canım seni çok seviyorum.” mu yoksa “Sana inanamıyorum sen gerçekten zıvanadan çıkmışsın.”mı? Dağdan size ne yankılansın istiyorsunuz?
Ben istediğim gibi konuşurum kusura bakmayın beni böyle kabul etsin diyorsanız, niyetlerinize bir daha dönmelisiniz. Böyle bir lüksümüz yok, iletişimde her iki taraf da birbirini etkiler ve onun verdiği tepkileri ben belirliyorumun sorumluluğunu almadıkça, bu işin adı anlaşamıyoruz olur. Nedense anlaşmak için uğraşmıyorum, bu yönde çaba sarf etmiyorum olmaz. Üç şeyin geri dönüşü yoktur. Yayından çıkan ok, boşa harcanan zaman, ağızdan çıkan söz. Ben hakaret edeyim o etkilenmesin, mümkün mü bu?
Edilen her laf hafızada yer eder. Bugün senden nefret ediyorum diye yüzüne bas bas bağırdığım eşimin yarın kapıdan girdiğimde bana gülümsemesini bekliyor, bir de bana niye gülmüyorsun, gene ne oldu diye? sorguya başlamışsam Allah beni ıslah etsin, kendimin gram farkında değilim demektir. Her şey ben de başlayıp ben de bitiyor. Bana dönüp bakmaya başlamışsam kaliteli iletişime adım atmış olurum, başlamadığım müddetçe evliliğimde huzursuz olacak, aksi mümkün değil. İşin komik tarafı eş değiştirmekle huzur gelmez. Huzur benle gelir, benim her geçen gün iyiye doğru gelişmemle. Seçim benim.
Niyetlerimi gözden geçirmeyi seçiyorum.
Niyetlerimi doğrultmayı seçiyorum.
Niyetlerime uygun davranma sorumluluğunu alıyorum.
Eşimden etkileniyor ve onu etkiliyorum.
Sakin ve düşünerek hareket etmeyi seçiyorum.
Birşey değişir her şey değişir.
Her geçen gün her bakımdan iyiye gidiyorum.
Evliliğimde huzurlu olmayı seçiyorum.
Anlaşmayı seçiyorum.
Tüm davranışlarımın sorumluluğunu üstleniyorum.
Çünkü eşim benim dostum.
Benim iletişimimden bahsediyorsak ben muhakkak oradayım. Bensiz iletişim olmaz yani iletişim benimle başlar. Ben kimim? Beni tanıyor muyum? Duygularımın, düşüncelerimin, niyetlerimin, tutumlarımın, değerlerimin, inançlarımın, algılarımın, davranış şekillerimin, ses tonumun, yüz ifademin, bedenimde neler yaşadığımın… farkında mıyım? Etkili iletişimin temelinde kendini tanımak yatar. Kendinin farkında olmayan kişinin etkili iletişim kurması imkansızdır, hep bir şeyler eksik kalır.
İletişime geçen kişiler birbirlerini etkiler, iletişime geçmeden önceki kişi değillerdir artık, bu gerçeği kabul etmek çoğu insan güçtür. Hala aynı kaldıklarını iddia ederler, iletişime geçtikleri kişilerden etkilenmediklerini söylerler. Bu mümkün değil. Ne sen az evvelki sensin, ne o az evvelki o. Birbirinizden etkilendiniz. İyi ya da kötü, pozitif ya da negatif az evvelki siz değilsiniz. Kurduğunuz iletişimden nasıl etkilenmek istiyorsunuz? Cevap: “Tabi ki kötü etkilenmek istiyorum.” diyecek bir kişi bulabilir miyiz acaba? Bulamayız sanırım. Emin değilim ama yoktur herhalde böyle biri. Hepimiz bir şekilde iyi etkilenmek, pozitif hissetmek, huzurlu, mutlu olmak istiyoruz. İşte istiyoruz. İşin püf noktası bu, sadece istiyoruz. Peki bu isteğimize hizmet edecek şekilde iletişim kuruyor muyuz? Gerçekten buna dikkat ediyor muyuz? Yani iletişim sorumluluğunu alıyor muyuz yoksa sadece ötekinden mi bekliyoruz?
Eşiyle problemi olup seansa gelen; fakat eşini bir türlü seansa dahil edemediğimiz danışanlarımın birkaç ay sonraki yakınmaları ortak.
“Hep ben mi kendimi düzelteceğim?
Hep ben mi değişeceğim?
Oh o ne rahat hiç değişmiyor hep aynı...”
Bu imkansız. Bir şey değişir her şey değişir. Sadece herkesin değişim hızı aynı değildir, ama sizle o da değişiyor, doğru bakarsanız görürsünüz birkaç ay öncekinin tıpkısının aynısının olmadığını. Seansa gelmeseniz de ikinizde değişecektiniz zaten, iyi ya da kötü yönde. Seanslar sadece bunu iyi yönde yapmanıza yardım eder.
Nasılda kuvvetli nefislerimiz var. Nasılda iyi yönde değişimi bile, bize kötü bir iş yapıyormuş gibi gösteriyor. Kendimizin farkında olalım, iletişim sorumluluğunu alalım. Ben söyledim o anlamadı lüksümüz yok. Ben onun anlayacağı şekilde söyleyemedim, esnemesi gereken benim. Hep davrandığım şekilde davrandığımda, hep konuştuğum şekilde konuştuğumda kavga ediyorduk. O halde hep davrandığım şekilde davranarak iyi bir sonuç beklemem hata. Davranış şeklimi değiştirmem gerekiyor, konuşma şeklimi değiştirmem gerekiyor. Bu benim sorumluluğumda. Bu sorumluluğu alanlar kazanıyor, almayanlar yıpranıyor, yıpratıyor, acı çekiyor, çektiriyor, birçoğu da sadece basit bir iletişim probleminden dolayı boşanıyor. Sebep anlaşamıyoruz oluyor. Niye anlaşamıyorsunuz? Niye?
“-Ablan bize asla gelemez.
-Senin geliyor ama.
-Benim ki gelecek tabi.
-O niyeymiş?
-Ne demek niye senin ablanın anneme ettiği lafları unuttun galiba.
-Annenin ablama ettiği lafları da hatırlatayım mı?
-Ablan hak etmiş.
-O zaman ben de annenin gelmesini istemiyorum, bana ne istemiyorum.
-Ne demek bu ya, annem bize gelemeyecekmiş.
-Benim ablam gelemiyor ama.
-O gelemez, annem istediği zaman gelebilir.
-Hayır o da gelemez.
-Ne demek bu ya, gelemezmiş, duydunuz değil mi annem gelemezmiş, sen kafayı yedin iyice, duydunuz değil mi bana ne dedi? Senin o geri zekalı ablan yüzünden annem gelemezmiş bak sen.
-Asıl sen kafayı yedin, sen ablama ne hakla geri zekalı dersin?
-Geri zekalı.
-Kendine gel!
-Ben kendimdeyim, sen ne dediğini bilmiyorsun? Annem gelemezmiş, sen gidersin de o gelir anladın mı?
-Oooo bravo, süt kuzusu, git annen emzirsin seni, sen daha büyümemişsin”
Bu konuşma bir çift arasında geçen gerçek bir konuşma örneğiydi. Bir yığın iletişim hatasının yapıldığı bir konuşma. Sonuç, her ikisinin tansiyonu yükseldi, bağrışmaların ve hakaretlerin dozu arttı, konu düğün alışverişi sırasında yaşananlara kadar gitti.
Her işte olduğu gibi iletişimde de en önemli şey niyet. Niyetimiz ne?
Anlaşmak mı, anlaşmamak mı? Önce niyetimize bakalım. Niyetim anlaşmaksa, anlaşmaya hizmet eden tavırda, düşüncede, duruşta… olmam, kelimelerimi ona uygun seçip, uygun üslupla ifade etmem gerekiyor.
Eşimin karşısında mıyım yanın damıyım? Yanındaysam yanında gibi hareket etmeliyim. Lafta herkes eşinin yanında, ama dışarıdan bakan öyle algılamıyor. Düşman olduklarını düşündürüyorlar. Eşiniz düşmanınız mı dostunuz mu? Önce buna bir karar verin. Eğer cevabınız niyetim anlaşmak, eşimin yanındayım ve biz dostuz ise iletişim kalitenizi yüzde 90 artırdınız demektir, gerisi teferruat. Güzellikler detaylarda gizlenir, o yüzde 10’luk detaylar ilişkinizi güzelleştirecek o kadar.
Şu metaforla işe başlayabilirsiniz. Eşim yankı yapan bir dağ.
Dağdan bana ne yankılansın istiyorum?
Şimdi yukarıda ki örneğe dönelim. Eşine -Oooo bravo, süt kuzusu, git annen emzirsin seni, sen daha büyümemişsin” diyen cevap olarak ne duyar? “Canım seni çok seviyorum.” mu yoksa “Sana inanamıyorum sen gerçekten zıvanadan çıkmışsın.”mı? Dağdan size ne yankılansın istiyorsunuz?
Ben istediğim gibi konuşurum kusura bakmayın beni böyle kabul etsin diyorsanız, niyetlerinize bir daha dönmelisiniz. Böyle bir lüksümüz yok, iletişimde her iki taraf da birbirini etkiler ve onun verdiği tepkileri ben belirliyorumun sorumluluğunu almadıkça, bu işin adı anlaşamıyoruz olur. Nedense anlaşmak için uğraşmıyorum, bu yönde çaba sarf etmiyorum olmaz. Üç şeyin geri dönüşü yoktur. Yayından çıkan ok, boşa harcanan zaman, ağızdan çıkan söz. Ben hakaret edeyim o etkilenmesin, mümkün mü bu?
Edilen her laf hafızada yer eder. Bugün senden nefret ediyorum diye yüzüne bas bas bağırdığım eşimin yarın kapıdan girdiğimde bana gülümsemesini bekliyor, bir de bana niye gülmüyorsun, gene ne oldu diye? sorguya başlamışsam Allah beni ıslah etsin, kendimin gram farkında değilim demektir. Her şey ben de başlayıp ben de bitiyor. Bana dönüp bakmaya başlamışsam kaliteli iletişime adım atmış olurum, başlamadığım müddetçe evliliğimde huzursuz olacak, aksi mümkün değil. İşin komik tarafı eş değiştirmekle huzur gelmez. Huzur benle gelir, benim her geçen gün iyiye doğru gelişmemle. Seçim benim.
Niyetlerimi gözden geçirmeyi seçiyorum.
Niyetlerimi doğrultmayı seçiyorum.
Niyetlerime uygun davranma sorumluluğunu alıyorum.
Eşimden etkileniyor ve onu etkiliyorum.
Sakin ve düşünerek hareket etmeyi seçiyorum.
Birşey değişir her şey değişir.
Her geçen gün her bakımdan iyiye gidiyorum.
Evliliğimde huzurlu olmayı seçiyorum.
Anlaşmayı seçiyorum.
Tüm davranışlarımın sorumluluğunu üstleniyorum.
Çünkü eşim benim dostum.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Eşler Arası İletişimde Niyet Kontrolü" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Tuğba DEMİRÖZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
3 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
