2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Bırakabilmenin Dayanılmaz Hafifliği (İlişkileri Bitirebilmek)
MAKALE #9692 © Yazan Psk.Burcu ATATÜR | Yayın Ekim 2012 | 5,406 Okuyucu
Evlilik kararı… Hergün belki yüzbinlerce kişinin aldığı bir karar. Bu kuruma adım atmaya karar veriyorlar. Bunu yaparken evlenecekleri kişiyi de çoktan seçmiş oluyorlar. Herkesin seçim şansı yok elbette. Neredeyse uzay çağına gelmiş olsak da, hala eşini, evliliğini, hayatını kendi iradeleriyle seçemeyenler var. Onlar konumuzun dışında bu seferlik. Benim bahsedeceğim insanlar, az ya da çok eşlerini ve hayatlarını kendilerinin hür iradeleriyle seçtiğini sanan insanlar.

Psikoloji, bilinmezleriyle, sunduklarıyla, araştırdıkları, ortaya koydukları ve bulduklarıyla son derece ilginç bir alan. Öyle ki, bazen bitti çözdük budur, bu kadardır insan denmiş, bazen de somut zannedilen bilgilerin tamamına yakını çürütülmüş. Benim gözümde ise, insanın kendisini, tüm evreni arayıp bulduktan sonra, yeniden keşfi macerasıdır. Dolayısıyla yine psikolojiye göre, hür iradeden bahsedeceğimiz, bilinçli alan, pek sınırlı bir hareket kabiliyetine sahip. O nedenle, hayatta seçimlerimizin çoğu, kendi buzdağlarımız tarafından yönlendiriliyor. İnsanın ilk altı senesindeki çoğu kayıp olan zamanlar, neredeyse kalan hayatının tamamını şekillendiriyor. Korkutucu mu? İlk bakışta evet. Çaresiz miyiz, ilk bakışta sandığımız kadar değil. Ama şunu söylemek çok da abartı değil inanın: Çocukluğumuzun büyük oranda net hatırlayamadığımız kısımlarında neler yaşadıysak, hayat bize o kısımları tam olarak hatırlayalım, tekrar tekrar canlandıralım, eksik gedik kalmayana kadar travmalarımızı yineleyelim de pekiştire pekiştire öğrenelim diye neredeyse sayısız fırsat sunuyor. Peki travmalarımızın yönetimi ele aldığı en önemli konular neler? Elbette ki ilişkiler. İnsanın insana ayna olma durumu. Bir diğer insan üzerinden kendimizi yeniden gerçekleştirme olanağımız. Yönetmenin bilinçaltı olduğu bu senaryolar en etkili şekilde nerelerde işliyor derseniz işte orada da cevap hepimize hem korku hem ümit vaat edebilir: Evliliklerde.


Son yıllarda dünya çapında zor bir döneme girmiş bir kurum evlilik kurumu. Her yörenin etkenleri farklı olsa da hemen hemen hepsinde büyük bir çöküş içersinde olduğu gitgide daha net gözlenir oldu. Doğal olarak psikolojide de, insanı konu alan tüm alanlar gibi bu sorun ve çözüm alanları üzerinde daha yoğunluklu çalışmalar yapılmaya başlandı. Gün geçmiyor ki, ideal eş seçimi ve mutlu evlilik yolları ile ilgili yeni reçeteler yayınlanmasın. Her ekol kendi açısından öneriler sunduğu gibi, neredeyse her öneri de bir diğeri tarafından geçersiz kılınıyor. İnsanın biricikliği bunun sebeplerinden biri. O kadar kendine özgü ve o kadar da birbirine benzer bir yapıda şu insanoğlu. Bir bakıyorsunuz kitleler üç-beş maddelik sınıflandırmalar içerisine giriyor, bir bakıyorsunuz tüm bir psikoloji bilimi tek bir insanı çözümleyip tanımlayamıyor.


Benim buradaki yaklaşımım ise, mevzu bahis evlilik olduğu zaman ilk bakışta aykırı gelebilecek bir içeriğe sahip. Uzun yıllar ilişkiler ve evlilikler üzerine çalışınca, konu hakkında daha anca arpa boyu yol gitmiş olmanıza rağmen çevreniz sizi bazen bir guru yerine koyabilir. Ve tüm kararlarını özgürce kendilerinin aldığını sanan insanlar bile, iş evlenmeye gelince, acaba eş seçiminde nelere dikkat etsem diye standart bir şablon talep edebilir.


Evlenebileceğiniz kişiyi değil, ayrılabileceğiniz kişiyi bulun önce, derim ben o zaman. Vakti zamanı geldiğinde, hayat size değişik seçenekler sunduğunda, hiçbir şey beklediğiniz gibi gitmediğinde, evdeki tek bir hesabınız bile çarşıda tutmadığında, o kişiden, o çok sevdiğinizden, o biriciğinizden gün olup da gitmeye kalktığınızda, sizi gönderebilecek yüreğe sahip olanı seçin.


Hayatın en naif hayallerindendir benim gözümde evlilik. Kabul etsin veya etmesin, farkında olsun ya da olmasın hemen hemen her insanın içinde, sonsuza kadar mutlu klişesi vardır. Bazıları için bir ütopya, bazıları içinse bir amaçtır belki ama bir şekilde bir yerlerde, vardır. Herkes için aynı anlamı taşımaz çünkü sosyal bir olgudur evlilik aynı zamanda. Çok bileşenli bir dinamiği vardır. İnsanların çoğu da, öğrendikleri hayat modelinin bir yerlerine, onu ütopik olarak bile olsa, yerleştirirler.


Doğar, büyür ve ölürüz. Bu standarttır. Sadece bundan ibaret olmasın diye de insanın anlam katma çabası şekillendirir ömrünü. O yüzden bu çizginin ortalarına yakın bir noktasında, o çok tanıdık kararı alırız. Eşimizi seçeriz. Kriterlerimiz belli bir oranda karşılanmış, ihtiyaçlar birbirini tutmuştur. Ortak hedeflerimiz, ortak zevklerimiz, ortak korkularımız vardır, birbirini çeken zıtlıklarımız, beraber tamamladığımız eksiklerimiz ve üzerine de tutkal vazifesindeki kimyamız da bizim için oradadır.


İkinin bir olma, yarımın bütünlenme, birbirinin gözünde kendini bulma ve sırf da bu yüzden kendini yeniden sevebilme işlemi gerçekleşmiştir. İşin kötüsü, annelerimizi, bizi ve çocuklarımızı büyüten, zihnimizde çeşitlemeleri kazınmış olan masallar ve mitler de maalesef ki buraya kadardır. Sonsuza kadar mutlu… Halbuki sonsuzluk, insanın ilk duyduğu anda, ardına bakmadan kaçması gereken belki de tek kavramdır. Sonsuzluk, bilinen manasıyla insana, doğaya göre bir kavram değildir. Tabiatın tüm sihri sonluluğundadır, hayatın tüm anlamı gibi. Sonluluğu hatırladıkça değer bilir insanoğlu, sonu unutmak onu pervasızlaştırır. Kendini sonlara hazırlamaz, hazırlayamaz bir türlü, sonu kendine yakıştıramaz.


Başlangıçları seviyoruz biz, hep başlasın istiyoruz. Hep yeni ve ilk günkü gibi kalsın herşey, kazanlar sadece doğursun ama ölmesin! Yenilere, tazelere bayılıyoruz. Yaşayan, eskiyen, tükenen, hayatın doğal yollarından geçen şeyler insan egosuna dokunuyor. Bitiş anca biz istersek olabilir, yoksa nasıl ve neden kabullenelim ki? Biz istemeden herhangi bir şey, ne cüretle bitebilir?!?! Ah o “sonsuza kadar mutlu” lar. Neden bize zamanında bir şey sonsuz olursa varlığıyla yokluğu fark edilmez denmemiş?


Eşimizi seçiyoruz, evlilik kararını alıyoruz. Maddi manevi büyük yatırımlar yaparak bir başkasıyla hayatımızı birleştiriyoruz. Dile kolay, hayat diyorum, birleşiyor diyorum ve bu hayattan da hepimizde sadece birer tane olduğunu hatırlatıyorum. İşte kendimizi en hazırlamadığımız sonlardan, ölüm kadar canımızı yakanlardan biri de o zaman, sevdiğimiz veya sevdiğimizi sandığımız kişiden ayrılma zorunluluğu oluyor. Yalnız madalyonun diğer yüzü de bunun kadar can acıtıcı. Bir zamanlar çok sevdiğimizi düşündüğümüz kişiyi, gün gelip artık o şekilde sevmediğimizi fark edersek o zaman çarklar nasıl dönüyor? Kimse, günü gelirse ayrılırım diyemiyor bir ilişkiye başlarken, eğer derse o da sorun belirtisi ilk baştaki kimya açısından. Kafamızda bir “en kötü durum senaryosu”nu hazır tutmak da romantizme yakışan bir strateji değil elbette. Ancak bizim kapıldığımız sonsuzluk hezeyanlarından evlatlarımızı korumak, mutlu, dingin ve özgür hayatlar yaşayabilmeleri adına boynumuzun borcu bence.


Başlangıçlar, sonlar olduğu için vardır ve özgür ruhlar için sonlar, yeni fırsatlara gizemli kapılardır. Sonlar eğer kalbimize ve ruhumuza temas etmişlerse, sırf bu dokunuşun uğruna hüznü hak ederler. Üzülmek de sevincin başlangıcıdır çünkü. Kimse, birleşin, ayrılın ve hiçbir şeyi umursamayın diyemez. Ama ben şunu deme ihtiyacını duyuyorum içimde zaman zaman: Yaşananlar acısıyla tatlısıyla tecrübedir ve ne olursa olsun her zaman için kazanımdır. Ancak şu hayat ne yaparsak yapalım bize ihtiyaç duyduğumuz süreklilikleri, garantileri, netlikleri vermez. Hatta biz tüm bunlara esir olmayalım diye uğraşır. Hayatta her şeyin geçici olmasının da bir anlamı vardır. Akışla devam edin der bize. Korkmayın ilerleyin, hiç istemeseniz de zaten zamana kazık çakma ve aynı noktada durma şansınız yok. Bugün böyle gözüken tanıdık zannettiğiniz hayatınız yarın yepyeni bir şekil alabilir ve insana adapte olma yeteneği belki her canlıdan çok verilmiştir.


Sonlardan korkmayın. Korkup çok daha büyük hatalar yapmayın. İstesek de istemesek de bitecek olanların endişesi değil, sürerken alacağımız hazlardır hayatı yaşanır kılan. Siz siz olun, evlenebileceğiniz değil, ayrılabileceğiniz insanı seçmeye çalışın. Gün gelip de gitmek isterseniz, tüm üzüntüsüne rağmen size eşyası muamelesi yapmayacak, kanatlarınızı kırmayacak, canı acısa bile devayı sizinkini daha çok yakmakta bulmayacak birini. Kısaca, “ya benimsin ya kara toprağın” demeyen, bunu sevgi ve romantizmle karıştırmayan birini. Onu bulursanız da hiç düşünmeden evlenin, olabilecek en sonsuz ilişkilerinizden biri olacaktır, bana güvenin.


Onu nasıl bulacağınız, sizin nasıl o kişi olacağınız, nelerden vazgeçip nelere öncelik tanıyacağınız da bir başka yazının konusu. O zamana dek sadece bu fikri değerlendirmeye alın. Vazgeçebileceğiniz, vazgeçilebileceğiniz ilişkiler mecburiyetlerden çok daha güven, mutluluk ve huzur vericidir çünkü orada sizi gerçekten bir arada tutan en büyük güç sevgidir.


Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Bırakabilmenin Dayanılmaz Hafifliği (İlişkileri Bitirebilmek)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Burcu ATATÜR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Burcu ATATÜR'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Burcu ATATÜR'ün Yazıları
► Affetmenin Dayanılmaz Hafifliği Psk.Bahar Esin ERGİN
► İnsanın Dayanılmaz Kaygısı Psk.Gülderen KILIÇ
► Kardeş İlişkileri Psk.Dnş.Banu BEKÇİ AYTEKİN
► Nesne İlişkileri ve Kişilik Psk.Dnş.Abdurahman ÇAVDAR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Bırakabilmenin Dayanılmaz Hafifliği (İlişkileri Bitirebilmek)' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kendin Olmak Kasım 2012
◊ İnsanlar Kötü mü? Kasım 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:14
Top