2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Stres ve Obezite Kan Şekeri ve Diyabetes Mellitus Üzerine Nasıl Etki Yapar?
MAKALE #9812 © Yazan Dr.Timur HARZADIN | Yayın Ekim 2012 | 3,837 Okuyucu
STRES VE OBEZİTE KAN ŞEKERİ VE DİYABETES MELLİTUS ÜZERİNE NASIL ETKİ YAPAR?

Obezite yani şişmanlık, vücudun yağ kütlesinin aşırı artması ve boy uzunluğuna kıyasla vücut ağırlığının olması gereken düzeyin üzerine çıkmasıdır. Yiyecek sıkıntısı bulunan ülkelerde zayıflık önemli bir sağlık sorunu olarak görülürken, gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde ise obezite sağlık sorunu olarak ilk sırada bulunmaktadır.


Obezite ve diyabetes mellitus tüm dünyada artmakta.


Son 20 yılda, dünya genelinde obezite ve buna bağlı olarak diyabet sıklığında artış bulunmaktadır. Obezite küresel boyutta bir halk sağlığı sorunudur. Kısacası tüm dünyayı ve tabi ki ülkemizi de artarak etkileyen bu durum, aynı zamanda ekonomik olarak da sağlık sistemine yük getirmektedir.

Toplum zayıf kişileri daha akıllı görmekte.


Atalarımız bir dirhem et, bin ayıp örter demişlerdir. Günümüzden 50 yıl öncesinde güzel kadın olarak topluma sunulan modellerin kiloları daha fazla idi. Ancak bu algı artık giderek değişmektedir. Obezite giderek kozmetik ve psikolojik bir sorun olmuştur. Bir araştırmada insanların zayıf kişileri daha zeki, şişmanları ise daha aptal algıladığı tesbit edilmiştir.

Günümüzde artık zayıf kişiler toplum bazında daha avantajlı konumda iken, kilosu fazla olanlar dezavantajlı durumda olmakta ve dışlanabilmektedir. Yapılan araştırmalar, iş dünyasında zayıf kişilerin daha hızlı başarıya ulaştığı ve aldıkları ücretlerin daha yüksek olduğunu göstermiştir. Sıfır beden olmak medya aracılığı ve televizyon dizileri aracılığı ile desteklenmektedir.


Obezite sebepleri nelerdir?


Obeziteyi belirleyen, genetik ve çevresel etkenler, sosyoekonomik durum, metabolik hastalıklar, psikolojik rahatsızlıklar gibi birçok faktör vardır. Genelde çoğu kişi, daha çok genetik faktörleri sorumlu tutmak eğilimindedir. Enerji alımının fazlalığı ve enerji harcamasının azlığı şişmanlığa yol açmaktadır.

Tiroid, hipofiz, böbrek üstü, pankreas ve cinsiyet hormonlarının yapımında ve fonksiyonlarındaki bozukluklar sonucunda kişinin iştahı artabilir, metabolizma hızı yavaşlayabilir ve enerji dengesi bozularak şişmanlık oluşabilir. Ancak genel olarak bakıldığında obezitenin en sık nedeninin modern kent hayatının getirdiği hareketsiz yaşam, yüksek kalorili beslenme, öfke ve stresi bastırabilmek için gereğinden fazla gıda alımı olduğunu gözlemleriz.


Günümüzde çalışma hayatı giderek yoğunlaşmıştır. Bununla birlikte çalışma hayatında kadın ve erkek için fiziksel güç kullanılan işler giderek azalmaktadır. Ayrıca mutfakta yemek hazırlamak için zaman azalmıştır. Bunun sonucunda çabuk ve kolay hazırlanan yüksek kalorili yiyeceklere ulaşım artmıştır. Bu besinler genellikle çok lezzetli aynı zamanda fazla miktarda şekerli ve yağlıdır. Bununla birlikte sebze ve meyve tüketimi ise azalmaktadır.


Her yere araba ile gitmek, özellikle bilgisayar ve televizyon karşısında geçirilen zamanlarda bir şeyler atıştırmak sonucu obezite ihtimali giderek artmaktadır. Ayrıca ev hanımlarında da fiziksel güce dayalı ev işlerinde de azalma meydana gelmiştir. Ev işlerindeki bu hareketler tekdüze oldukları için enerji harcaması da buna bağlı olarak düşmektedir. Sonuç olarak bu durum da obezitenin artışına neden olmaktadır. Vücut ağırlık yüzdesi olarak kadınlar, erkeklere göre daha fazla kilo almaya meyillidirler, bu durumun östrojenin etkisine bağlı olduğu düşünülmektedir.


Stres obezite yapar, obezite şeker hastalığı.


Stres artık günlük yaşam içinde en çok kullandığımız kelimelerden birisi olmuştur. Stresli durumlar sonrasında bazı hormonların üretimi artar. Stres sonucu böbreküstü bezleri tarafından salgılanan ve kan şekerini artıran bir hormon olan kortizol üretilir. Kortizol açlık hissine neden olan bir hormondur. Ayrıca epinefrin, norepinefrin ve iştahı artan hormon olan nöropeptid y salınması da artar. Tüm bu hormonların yükselmesi sonucunda kişi, aç olmadığı halde aç hisseder. Kendini aç hisseden kişinin eli de sık sık yiyeceklere uzanır. Şişmanlama riski artar.

Buradaki hissedilen açlık fiziksel değil, duygusal bir açlıktır. Duygusal açlığı frenlemek fiziksel açlığı frenlemekten zordur. Örneğin mideniz dolu olduğu halde duygusal bir ihtiyacınızı karşılamak için yiyorsanız büyük ihtimalle yemeye devam edersiniz. Bir süre sonra da yediğiniz için suçluluk duyabilirsiniz. Ama aç olduğunuz için yiyorsanız, doyduğunuz zaman durabilirsiniz. Sonuç olarak yaşanan yoğun stres, obezite için giderek yüksek derecede risk faktörü haline gelmiştir. Eğer kişide diyabetes mellitus var ise, zaten yüksek olan şeker düzeyi daha da artacaktır.


Birçok sağlık sorunlarına yol açması nedeniyle obezitenin önlenmesi giderek daha önem teşkil etmektedir. Aşağıdaki tabloda şişmanlık sonucu artan bazı hastalıklar ve bunların kaç kat arttığı gösterilmiştir. Burada özellikle kadınlardaki diyabet riskinin neredeyse 13 kat fazla artmış olması çarpıcıdır.


Kadınlarda Risk Artışı Erkeklerde Risk Artışı
Tip II Diyabet 12,7 5,2

Tansiyon Yüksekliği 4,2 2,6


Kalp Krizi Geçirme 3,2 1,5


Kalın Bağırsak Kanseri 2,7 3,0


Safra Kesesi Taşı 1,8 1,8


Yumurtalık Kanseri 1,7


Felç Geçirme 1,3 1,3



Unlu ve şekerli gıdalar mutluluk veriyor.


Karbonhidratlarla yani unlu ve şekerli gıdalarla beslenme genel olarak daha çok tokluk hissi sağlarlar. Ancak bu his kısa sürelidir ve sonuç olarak kişide daha çok gıda tüketme isteği yaratırlar. Bununla birlikte şekerli ve unlu gıdalar beyinde dopamin ve serotonin isimli mutluluk veren hormonları artırır. Bu maddelerin artması nedeniyle özellikle öfkeli, stresli, mutsuz kişilerde bu gıdaların aşırı tüketildiğini görürüz. Bunun sonucunda da obezite kaçınılmaz olabilmektedir. Bunun tersine aşırı karbonhidrat tüketimi bazı kişilerde yemek sonrası kendini yorgun hissetme ve uyku haline de neden olabilir.

Karbonhidrat diyetleri sağlıklı mıdır?


Karbonhidratı kısıtlayan diyetler son yıllarda giderek popüler olmuştur. Bir yıla kadar süren kısa vadeli çalışmalarda, bu diyetlerin düşük yağ içerikli düşük kalorili diyetlerden daha etkili olduğu bile bulunmuştur. Ancak bu diyet yaklaşımlarının uzun vadeli etkinliği henüz bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.

Yine de düşük karbonhidratlı diyetler nispeten kısa vadede daha az enerji alımına neden olmaktadır. Bunun sebebi muhtemelen insülin direncinin azalması ve yiyecek seçeneklerinin kısıtlı olmasıdır. Özet olarak bakıldığında bugün uygulanan hiç bir diyetin tek başına uzun süreli kilo kaybı sağlamadığı görülmektedir. Özellikle ruhsal sorunlu kişilerde bu görünüm daha da çarpıcıdır. Diyetle birlikte yapılan egzersiz, yalnızca diyet ile kaybedilen kilodan daha fazla kilo verilmesini sağlar. Ayrıca diyetle egzersizin birlikte yapılması kas kütlesini de korur.


Diyabetes mellitus artıyor, çünkü obezite ve stres artıyor.


Günümüzde, diyabet yani şeker hastalığı giderek artan önemli bir sağlık sorunudur. Her yıl dünyada milyonlarca insan diyabet ve buna bağlı hastalıklar nedeniyle kaybedilmektedir. Yaşam tarzındaki hızlı değişim sonucu tip 2 diyabetli kişiler hızla artmıştır. Özellikle karın ve bel çevresinde artan yağ dokusu, kalp-damar hastalıkları ve diyabet riskini daha fazla çoğaltmıştır.

Stres ve obezite ile diyabetes mellitus arasında çok yakın bir ilişki vardır. Bu kişilerde aşırı stres nedeniyle bazı hormonlar artmakta, tokluk hissi ise daha kısa sürmektedir. Bununla birlikte diyabet olan bireylerin % 80'i şişmandır. Bu aşırı beslenme, stres ve obezite sonucu gelişen diyabet 15-20 yıl öncesine kadar genellikle 30 yaştan sonra görülmekteydi. Ancak günümüzde maalesef, 12-13 yaşlarda bile aşırı yüksek kalorili beslenmeye bağlı olarak diyabet görülebilmektedir. Kısacası obezitenin sonuçlarındaki en dikkate değer ve üzücü değişim son dönemde çocuklarda ve ergenlerde hızla ilerleyen diyabettir.


Leptin hormonu ve kan şekeri ilişkisi.


Obezite sonucu genellikle leptin isimli bir hormon seviyesinde artış olur. Leptin hormonunun artışı ile metabolizma ve iştah düzenlemesinde bozukluklar olur. Zamanla insülin direnci ve daha fazla iştah artması meydana gelir. Kişi daha da şişmanlar. Tüm bunların sonucunda kan şekerini ayarlayan hormon olan insülinin üretiminde ve insülinin etkisinde bozukluklar oluşur. Böylece kan şekeri yüksekliği meydana gelir.

Eğer bu kontrol altında tutulmazsa genellikle 5-10 yıl sonra diyabetin zararlı etkileri başlar. Göz, böbrek, bacak damarları, kalp ve sinir sistemi sıklıkla etkilenmektedir. Tüm bunların sonucunda da birçok sağlık sorunları başlar ve yaşam kalitesi bozulur. Bununla birlikte bazı kişilerde tip 2 diyabet sinsi seyretmektedir. Bu bireylere tanı konulduğunda zaten diyabetin birçok kronik zararları başlamıştır. Eğer kişide zaten diyabet var ise o zaman da hastalığın ilerleyişi hızlanacaktır.


Öneriler…


Ülkemizde 2009 yılında yapılan TEKHARF isimli araştırma sonucunda, Türkiye’de diyabetin artış hızı %6,7 bulunmuştur. Buna göre diyabetli kişi sayısı giderek artacak ve 10-11 yılda ikiye katlanacaktır. Bu yüzden diyabet ve risk faktörlerine yönelik farkındalık oluşturulması, toplumsal olarak sağlıklı yaşam tarzının benimsenmesi ve diyabetin erken tanınması gerekmektedir. Özellikle risk faktörleri konusunda halkı bilinçlendirici eğitimler yapılması çok önemlidir. Diyabetlilerin influenza ve pnömokok yönünden aşılanmalarına, yönelik birinci basamak sağlık kuruluşlarında önem verilmelidir.Diyabet gelişenler ve yakınlarına ise diyabetin akut ve kronik komplikasyonları konusunda bilgilendirilmeli ve farkındalık düzeyleri artırılmalıdır.

Yoğun stres altındaki bireyler için psikolog desteği ve psikoterapi yaklaşımları uygulanmalıdır. Bu şekilde kişinin iştahı azalacak ve giderek her şey yerli yerinde olacaktır. Aksi takdirde obezitesi olanların kilosu daha da artacak ve diyabetes mellitus gelişecektir. Diyabet olanlarda ise kan şekeri daha da yükselecektir.


Dr. Timur Harzadın
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Stres ile Nasıl Başa Çıkarız? Psk.Gözde EMİK AKSOY
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Stres ve Obezite Kan Şekeri ve Diyabetes Mellitus Üzerine Nasıl Etki Yapar?' başlığıyla benzeşen toplam 72 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


05:21
Top