2007'den Bugüne 92,259 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Psikolojik Savunma Mekanizmaları ve İnsan
MAKALE #9909 © Yazan Psk.Mustafa ÖZAY | Yayın Kasım 2012 | 14,898 Okuyucu
Savunma terimi, zihnin hisleri bilincin dışında tutma yöntemini anlatır bizlere. Tereapistler tedavi etmeye çalıştıkları danışanın hislerini anlamaya çalışırlar. Ancak hislerin anlaşılması insanların sorunlarını aşmasına her zaman yetmemektedir.

Savunmalar, diğer zihinsel işlemlerin de bilinç dışına taşınmasına hatta zihinsel bir takım ajanların(süper ego,kendilik imgesi gibi) da gelişmesine olanak sağlayabilir. İnsanların patolojik savunma mekanizmaları ve hislerine dair yeterli içgörü edinerek mantıksız davranışlarının, semptomlarının ve tavırlarının anlam ve kökenlerini daha net anlayabilirler.

İnsanoğlunun kullanmış olduğu savunmalar sonsuzdur. Büyük kuramcıların pek çoğu neredeyse her şeyin bir savunma olabileceğini vurgulamışlardır. Örneğin bir başka yöne bakmak bir savunma olabilir. Birine bağırmak, sessiz kalmak, gülmek, ağlamak, alışveriş yapmak, mastürbasyon yapmak yada yapmamak vb. pek çok davranış birer savunma olabilir. En azından bu aktivitelerin tümü içlerinde bir savunma barındırıyor olabilir. Hangi zihinsel etkinlik veya davranış olursa olsun, eğer sizi hoşa gitmeyen duygularınızı deneyimlemekten alıkoyuyorsa, savunma niteliği taşıyor demektir.

C. Brenner ‘ın ifadesiyle insanoğlunun hoşa giden ya da gitmeyen duyguları olabilir. Genel olarak yanlış uyulmanmış savunmalarla birlikte gelen sorunlara yol açan hoşa gitmeyen duygulardır. Hoşa gitmeyen bir durum esnasında ortaya çıkan duygu, o andan itibaren kötü bir şey olacağına (anksiyete) veya olduğu(depresif duygulanım) düşüncesi savunmayı yaratır.

Savunma kavramı ile duygulanım ikilisini tanısal olarak randevu gibi önemli bir durumun unutulmasını açıklayarak örnekleyebiliriz. Düşünce içeriği bilincin dışına çıkarılmıştır. Bir saat sonra bir şey hafızanızı dürttüğünde hatırlayabilirsiniz. O zaman da o insanla zaten buluşmak istemediğinizi fark edersiniz. Bir başka deyişle, düşünce içeriği depolanmıştır ve bellekten geri çağrılabilmektedir. Fakat zihniniz hatırlamanın nahoşluğundan sizi kurtarmak için düşünceyi kapalı duruma getirmiştir. Bu durum bir elektrik devresine benzetilebilir. Akım potansiyeli var, ampul sağlam, devrede hasar yok. Ancak devreyi kesen bir düğmeye basıldığından ampul yanmıyordur. Düğme bilinçli savunma olurdu. “oraya gitmek istemiyorum!”eğer düğmeye bilinçli niyetiniz olmaksızın basılmışsa, bilinçdışı bir savunmanız var demektir.

Bilinçdışı savunmalar daha çok şalter gibi işler. Akım fazla geldiğinde, güç fazlası şalteri attırır, buda devreyi keser ve ışık söner. Benzer biçimde duygulanım yoğunluğu (öfke, anksiyete, depresyon, suçluluk gibi duygular) zihnin işleyişini eritme riski taşıdığında şalter atar. Şalterin atması gibi bu tür bir unutmada otomatik olarak meydana gelir.

Tanısal olarak, ampulde asli kusurla olabileceğini de göz önüne almamız gerekir. Bunu onarma girişimleri sorunlu unsurlarıyla birlikte en iyi ihtimalle kararsızca yanıp sönen(şizofrenide olduğu gibi) hassas dengeli bir ampulün oluşmasına yol açar. Kişinin kendi çabalarıyla ampulü veya tellerdeki sorunları onarmaya çalışması kısa devrelere, hezeyanlara yol açabilir.

Analistlerin nevrotik olarak tanımladığı hastalarda devrenin içindeki her şey sağlamdır, ancak şalter yıllar önce başka bir devreden oraya getirilmiş ve artık gereksizdir. O zamandan beri tellerin bağlantısı gelişmiş ve çocukluktaki halinden daha güçlüdür, ama gerçek, güncel bir aşırı yükleme riski olmasa bile eski şalter atabilmektedir.

Terapistin işi, devrelerdeki sorunun türünü belirlemektir. Sonrasında ya ampülü yeniden yapılandırır. Tel bağlantısını güçlendirir, yeni şalterler sağlarız ya da nevroz durumunda sorunlu ve gereksiz şalterleri bularak yetişkinin ihtiyaçlarıyla daha gerçekçi biçimde orantılı yeni düğmelerin yerleştirilmesine olanak sağlarız. İşleri daha karmaşık hale getiren bazı ruh sağlığı sorunlarının temelde savunmalardan edğil, zihnin başka bölümlerindeki işlev yetersizliğinden kaynaklanmasıdır. Örneğin, insanların hisleri onlara fazla gelip düşüncelerini düzenleme ve odaklanma yeteneklerini eritebilir.

Her birey psikolojik bütünlüğünü sürdürmek ve benliğinin değerlerini korumak amacıyla çeşitli savunma mekanizmaları kullanır. Bazı durumlarda bireyler sorunlarla karşılaştıkça, onları bir biçimde çözüme ulaştırmak isterler. Bireyin bu süreç içinde engellenmesi ve kaygı duyması son derece doğaldır. Birey kaygıdan kurtulmak için, bilinçsizce savunma mekanizmalarını kullanmaya başlar. Savunma mekanizmasını kullanan birey, davranışının gerçek işlevinin farkında değildir. Savunma mekanizmalarını kullanırken, bir dereceye kadar kendi kendimizi aldatırız ve böylece bizdeki kaygı düzeyinin azalmasına neden oluruz. Savunma mekanizmaları kaygımızı azaltmada gerçekten etkilidir ve herkes tarafından kullanılır ve normal bir davranış biçimi olarak kabul edilir. Ara sıra başvurulan savunma mekanizmaları, kaygı derecemizi azaltarak çevreyle geçici olarak daha etkin etkileşimde bulunmamızı sağladığından, sağlıklıdır. Sürekli olarak kullanılan savunma mekanizmaları ise tam aksine çevreye uyum yapmamızı bozar ve sağlıksız sonuçlara sebep olur.

Belli başlı savunma mekanizmaları:

Bastırma, ,bölme,içe atım, devalüasyon,mantığa büründürme, yansıtma, hayal kurma, ödünleme, gerileme, saplanma,izolasyon,entellektüalizasyon, yerdeğiştirme, özdeşim kurma, yüceltme, soyut kavramlara bürünme, karşı tepki geliştirme,telafi, inkar gibi savunma mekanizmalarını ifade edebiliriz. Bu mekaznizmaların bir kısmını açıklamakta yarar görüyorum.

Bastırma

Korku, suçluluk gibi kaygı yaratan durumların bilinç alanı dışına itilmesi ve bastırılmasıdır. Bilinçalanı dışında bulunan bu tür duygular konuşma sırasında, düşlerde ya da davranışlarda değişik biçimde ortaya çıkar. Konuşurken yerinde kullanılmayan sözcük düşlerde ortaya çıkan cinsel istekler, beklenilmeyen bir davranış, bastırma sonucu engellenen dürtülerin biçim değiştirerek bilinç alanına gelmesidir.

Mantığa Büründürme

Kabul görmeyecek güdülerin yarattığı kaygıyı önlemek ya da ondan kaçmak için kullanılan en yaygın savunma mekanizmasıdır. En basit biçimleri ile günlük yaşamımızda görürüz. Ders çalışmamayı baş ağrısına bağlamak gibi. Bir başka örnek, dişciye gitmekten korkan birisi, dişçiye olan randevusunu unutabilir.

Yansıtma


Çatışmalarla başa çıkmanın başka bir yolu da kendi güdülerimiz için başkalarını suçlamadır. Burada iki tür davranış söz konusudur. Birinde, birey beceriksizliğinin, yetersizliğinin, başarısızlığının nedenlerini başkalarında arar. Örneğin okulda başarısız olan çocuk, bu durumundan ana, babasını veya öğretmenini suçlar. Ya evde ona çalışma olanağı verilmediğini, ya da öğretmeninin onu sevmediğini ileri sürer. İkinci yansıtma biçiminde, kişi kendisinin olumsuz, çirkin, hatalı istek ve tutumlarını başkalarına yakıştırır. Ruhsal hastalıklarda yansıtma, algı ve düşünce sapmalarına, sanrılara (halüsinasyon) ve taşkınlıklara neden olur.

Hayal Kurma


Tatlı hayaller kurma ya da fantazi, bireyin çatışmalarının hayalinde çözümleyerek rahatladığı bir durumdur. Bireyler, olayları gerçekteki şekilleri yerine, olmasını istedikleri biçimde hayal ederler. Fantaziye, genellikle ergenlik döneminde çok rastlanır. Örneğin sekreterlikten hiç hoşlanmayan bayan kendini hayal dünyasında başarılı bir müdür gibi düşünerek, sekreterliğin verdiği kaygıdan kurtulur.

Ödünleme


Birey, sosyal güdüsünü doyuma ulaştırmak için başka bir faaliyete yönelir. Karşı cinsten ilgisini çekemeyip tatmin olamaması, onun spora yönelerek bu alanda başarılı olmaya çabalaması buna örnektir. Bir başka örnek, kısa boylu, bodur bir adam, boksla uğraşarak erkekliğini gösterme çabasına girebilir.

Gerileme

Bir olay karşısında basit ve ilkel tepkilere dönmektir. Gerileme daha çok dört-beş yaşlarıdaki çocuklarda görülür; çünkü bu yaşlarda çocuklar oldukça karmaşıklaşan engellemelerle karşılaşırlar. Arzularımız engellendiğinde veya kızdığımız zaman mantık dışı ve fevri davranışlar gösteririz. Sıkıntılı durumlarda yetişkin bir insan kekeler, kızarır, yaşının altında bir genç gibi davranır. Örneğin, altmış yaşındaki bir ihtiyar, gerilim karşısında 25 yaşında bir delikanlı gibi tepki gösterebilir.

Saplanma


Çocukluk yaşantısında, iz bırakmış bir dönemde, bir bireye, nesneye, duruma bağlı kalmaktır. Saplantı sonucunda çocukluk dönemine özgü duygu, düşünce ve davranışlar ortaya çıkar. Kimi bireyde saplantı nesnesi değişmeden kalır. Saplantılar güdülerin doyumuna bağlıdır. Çocukluk ve gençlik çağında güdünün doyum biçimi kişinin kaygısını giderir. Freud’a göre, ego gelişimi sırasında geçtiği basamaklardan birine saplanan birey o dönemi atlatamaz, o dönem özelliklerini bir sonraki döneme taşır. Örnek, uzun süre parmak emme, altına ıslatma gibi.

Yerdeğiştirme

Gücümüzün yetmediği bir kimse, ya da denetimimiz altında olamayan bir olay olursa, kaygımızı veya kızgınlığımızı gücümüzün yettiği bir kimseye veya denetimimiz altındaki bir olaya yöneltiriz. Ofisteki müdüre kızan sekreter, kızgınlığını evde bulunan kardeşinden alır.

Özdeşim Kurma

Engellemeyle başa çıkmanın başka bir yolu da, bir başkası ile özdeşim kurmadır.

Başkası gibi durma, düşünme ve davranma yoluyla uluşmak istediğimiz amaçlara uluştığımızı sanırız. Örneğin Galatasaray’ın ünlü teknik direktörü Fatih Terim’e duyulan hayranlık nedeniyle, onun tanıtımını yaptığı ürünü satın alarak kendisini Fatih Terim gibi hissetme.

Yüceltme

Yüceltme, cinsel dürtü ya da arzuların, cinsel olamayan davranım ve yollarla doyuma ulaştırılmasıdır. Erkeklerin ilgisini çekemeyen çirkin bir kadın, yaratıcı bir artist ya da sanatçı olabilir; böylece cinsel dürtüleri yüceltmiş olur.

Soyut Kavramlara Bürünme


Bizde kaygı uyandıran duygusal bir durumu soyut kavramların ışığında görerek, gerçekle ilişkimizi kesme eğilimine, soyut kavramlara bürünme adı verilir. Yakını ölen birey, bu kimseyi bir daha hiç göremeyeceğini bildiği halde, ölümü son derece soyut bir olay yaparak duyduğu acıyı bastırmaya çalışır.

Karşı-Tepki Geliştirme

Birey esas güdüsünün tam tersi bir güdüye sahip olduğuna inanarak esas güdüsünü gizleyebilir. Örneğin, manevi huzursuzluğa düşen, başkasına karşı derin bir kin duyan biri, bunu örtmek için, yapay bir sevgi davranışına bürünebilir. Bu durumda, saldırgan ve olumsuz duygular daima bu sevgi örtüsü altında kalırlar. Bazı üvey anneler, eşlerinin eski çocuklarına, yapmacık ve gösterişle bir sevgi gösterirler. Bazen görülen bu davranışlar, karşı tepki geliştirmeye örnektir.

Telafi

Kendimizi zayıf gördüğümüz bir alandaki eksikliğimizi kuvvetli olduğumuz başka bir alandaki başarıyla örtme çabasına telafi denir. Örneğin, zihinsel yetenekleri kısıtlı olan bir kimse spor alanında büyük başarılar kazanarak bu eksikliğini giderebilir. Kadınların dikkatini çekemeyen çirkin bir erkek başarılı bir ressam ya da heykeltraş olarak ilgi çekebilir.

İnkar

Birey daha önce yapmış olduğu bir davranışı kabul etmeyip, inkar ederek de bir savunma mekanizması gösterebilir. Çirkin bir davranışta bulunan birey, “Hayır ben hiçbir zaman o kişiye kaba davranmadım, sürekli saygılı davrandım” diyerek daha önceki davranışı inkar eder.

-Bazı kişiler, ruhsal çatışma ve buna bağlı derin iç sıkıntısı halini hafifletmek ve avunmak için bu
mekanizmayı kullanırlar. Bu unutulan veya inkar edilen şey bir arzu veya bir vaad olabilir. Farkında olmadan yaptığımız savunma mekanizmaları, kaygımızı azaltma yolunda bize yararlıdır. Her kimse, değişik zamanlarda şu veya bu şekilde savunma mekanizmalarını kullanır.

Kaynak: Zihnin kendini koruma yolları,101 Savunma, Jerome S.Blackman

Bütüncül Psikoterapi, Tahir Özakkaş
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Psikolojik Savunma Mekanizmaları ve İnsan" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Mustafa ÖZAY'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Mustafa ÖZAY'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Psk.Mustafa ÖZAY
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi60 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Mustafa ÖZAY'ın Yazıları
► Psikolojik Savunma Mekanizmaları Psk.İ.Nil BİREYŞOĞLU ÖZEN
► Ego Savunma Mekanizmaları Dr.Mehmet TEKNECİ
► Savunma Mekanizmaları Psk.Nurhayat YÜKSEL
► Savunma Mekanizmaları Psk.Bahattin GÖKTAN
► Savunma Mekanizmaları Psk.Dnş.Abdullah TOPAL
► Bilinçdışı ve Savunma Mekanizmaları Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Psikolojik Savunma Mekanizmaları ve İnsan' başlığıyla benzeşen toplam 23 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Evlilik Üzerine Mart 2012
► Boşan( Ma )Sak mı? Ağustos 2011
◊ Negatif ya da Pozitif Haziran 2011
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:14
Top