Ağırlık Kontrolünde Fruktoz (Meyve Şekeri) Tüketimi
Her şeyin fazlası zarar demekle başlamak daha doğru olacak. Yıllardır süre gelen doğru bilinen yanlıştır bu.’’ Meyve şekeri, zararsızdır, kalorisi yoktur. istediğin kadar yenilebilir….’’
Bir bakıma doğrudur aslında saf karbonhidratlarla kıyaslarsak enerjisi ve kalorisi daha azdır hatta rafine şekerlere göre daha sağlıklıdır, fakat kalorisiz değildir.
Meyvenın içinde bulunan şeker fruktoz olarak adlandırılır. Fruktoz, birçok besin maddesinde bulunan altı karbonlu bir monosakkarittir. Beyaz katı bir görünüme sahip olan fruktoz, suda çok kolay çözünür. Bal, ağaç meyveleri, kavun ve karpuzun da dahil olduğu familyadaki meyveler, dutsu meyveler ve bazı kök sebzeleri fruktoz içerir.
Fruksoz un tüketimi ise ;yüksek fruktozlu mısır şurubu ya da sukroz olacak şekilde günlük beslenmemizde özellikle son yıllarda artmıştır. Modern dünyada çocukluk ve gençlik döneminde mısır kaynaklı fruktozla yapılan yiyecek içecek tüketimi önemli bir yer almaktadır. Yüksek fruktozlu besinler özellikle fiziksel hareketsizlik ve tüketim fazlalığı ile birlikte, kronik hastalıkların (hipertansiyon, obezite, metabolik sendrom, böbrek hastalığı, taş) gelişiminde önemli bir rol oynayabilir. Öyle ki fruktozun alkol ürünlerinin gösterdiği hasarın bir benzerini insan vücudunda gösterdiği belirtilmektedir. Bunun yanında insan karaciğeri de devamlı olarak fruktozu yağa çevirdiğinden dolayı metabolik sendrom riskini arttırmaktadır. fruktozun emilimi meyvede bulunan lifler sayesinde kana geçmesi engellenmekte ve, bu yüzden fruktozun emilimi yavaş olmaktadır.
Yemekten sonra kanda artan glikoz, hipotalamusta tokluk merkezini uyarmakta ve kişi kendini tok hissetmektedir. sadece glikoz değil, kanda aminoasitler ve yağ asitlerinin yükselmesi de tokluk merkezini uyarıp, açlık merkezini baskılamaktadır. Ancak burada önemli olan bir nokta, fruktozun tokluk hissi oluşturmamasıdır. Dolayısıyla kanda glikoz değil de fruktoz aşırı yükselirse, kişi tok olmasına rağmen, tokluk hissi ortaya çıkmadığı gibi açlık hissi de bastırılamamaktadır. Neticede kişi fruktozlu gıdaları yedikçe daha fazla yemek istemektedir. Fruktozun tokluk hissini uyarması için karaciğerde glikoza çevrilmesi gerekir.
Peki meyveyi nasıl ve ne zaman tüketelim sorusuna gelince…
Öncelikle meyve suyu yerine posa ve lif açısından zengin olan meyveyi tüketmekten yana olmalıdır tercihimiz, ve uzmanınızın size önerdiği ölçülerin üstünde olmamasına dikkat edilmelidir.(ortalama 3-4 porsiyon)
Bu meyvelerimizin tüketimi ise, ya yemekten en az bir saat önce veya en az iki saat sonra olmalıdır. Meyvedeki fruktoza, bağırsaklardan emilmesi ve karaciğer tarafından glikoza çevrilmesi için süre verilmelidir. Bu şekilde iştahın azalması ve az yeme gözlemlenecektir. Meyve, yemeklerden hemen sonra tüketildiğinde, midede fermantasyona (mayalanma) yol açacak, asit ve gaz üretimine sebep olacaktır. Fermantasyon sonucunda alkol oluşmakta, ve bu durum yenen gıdaların vücuda zarar vermesine sebep olmaktadır. Ayrıca karaciğer başta olmak üzere sindirimle ilgili tüm organlara, bu asit ve gazı yok edebilmek için normalden daha fazla yük binmektedir.
Fruktoz şekerinin mekanizması ise;
Deney hayvanlarında yapılan bir çalışmada ise, glikozun hipotalamusta tokluğa sebep olduğu ve yemeyi engellediği, fruktozun ise glikozun bu etkisini baskılayarak yeme davranışını artırdığı bulunmuştur.
Fruktozun aşırı kullanımı, karaciğerde yağ üretiminin artmasına sebep olmaktadır. Karaciğerde glikoz yıkımında hız sınırlayıcı enzim fosfofruktokinazdır. Bu enzim, glikoz yıkımı ve Krebs çevrimi neticesinde üretilen ATP ve sitrat tarafından baskılanır ve glikoz yıkımı sınırlanır. Ancak fruktoz yıkımında bu hız sınırlaması yoktur. Fruktoz yıkılırken, glikoz, glikojen, pirüvat, laktat, gliserol ve açil gliserolün açil kısmı üretilir. Bunların üretimi sınırlandırılamaz. Bu aşırı üretim neticesinde, karaciğerde çok fazla trigliserit ve dolayısıyla aşırı VLDL üretilmiş olur. Günde iki veya daha fazla kutu fruktozla tatlandırılmış içecek alan kişilerde, kalb hastalığı riskinin % 35 daha fazla olduğu bulunmuştur. Deney hayvanlarındaki bazı çalışmalarda fruktozla beslenmenin, yüksek tansiyona sebep olduğuna dâir yayınlar vardır. Aşırı fruktoz tüketiminin hem karaciğer, hem de periferik dokularda insülin direncine sebep olduğuna ve bu yolla şeker hastalığına sebep olabileceğine dâir çok sayıda çalışma vardır. Son yıllarda yapılan bir çalışmada da aşırı fruktoz tüketiminin böbrek hastalıkları için bir risk olduğu, glomeruler hipertansiyon, renal harabiyet ve iltihap (inflamasyon) ve böbrek tüp ve dokusunda hasara sebep olduğu iddia edilmiştir.
Sonuç olarak;
Fruktoz ve fruktoz surubundan zengin beslenme gün geçtikçe artmaktadır. Bu madde gazlı içeceklerde, meyve sularında, baklava ve benzeri tatlılarda da kullanılmaktadır. Fruktoz şurubunun tercih edilmesi; koruyucu özelliği ile tatlandırıcılığının fazla olmasından ve iştah artırıcı özelliği dolayısıyla beslenme bağımlılığı yapıyor denilebilir.
Bu sebeple fruktoz ve fruktoz şurubunun fazla tüketilmesi başta obezite olmak üzere metabolik sendroma, ateroskleroza, hipertansiyona, aterosklerotik kalb ve böbrek hastalıklarına yol açabilir.
DİYETİSYEN ASUMAN KAPTAN
Bir bakıma doğrudur aslında saf karbonhidratlarla kıyaslarsak enerjisi ve kalorisi daha azdır hatta rafine şekerlere göre daha sağlıklıdır, fakat kalorisiz değildir.
Meyvenın içinde bulunan şeker fruktoz olarak adlandırılır. Fruktoz, birçok besin maddesinde bulunan altı karbonlu bir monosakkarittir. Beyaz katı bir görünüme sahip olan fruktoz, suda çok kolay çözünür. Bal, ağaç meyveleri, kavun ve karpuzun da dahil olduğu familyadaki meyveler, dutsu meyveler ve bazı kök sebzeleri fruktoz içerir.
Fruksoz un tüketimi ise ;yüksek fruktozlu mısır şurubu ya da sukroz olacak şekilde günlük beslenmemizde özellikle son yıllarda artmıştır. Modern dünyada çocukluk ve gençlik döneminde mısır kaynaklı fruktozla yapılan yiyecek içecek tüketimi önemli bir yer almaktadır. Yüksek fruktozlu besinler özellikle fiziksel hareketsizlik ve tüketim fazlalığı ile birlikte, kronik hastalıkların (hipertansiyon, obezite, metabolik sendrom, böbrek hastalığı, taş) gelişiminde önemli bir rol oynayabilir. Öyle ki fruktozun alkol ürünlerinin gösterdiği hasarın bir benzerini insan vücudunda gösterdiği belirtilmektedir. Bunun yanında insan karaciğeri de devamlı olarak fruktozu yağa çevirdiğinden dolayı metabolik sendrom riskini arttırmaktadır. fruktozun emilimi meyvede bulunan lifler sayesinde kana geçmesi engellenmekte ve, bu yüzden fruktozun emilimi yavaş olmaktadır.
Yemekten sonra kanda artan glikoz, hipotalamusta tokluk merkezini uyarmakta ve kişi kendini tok hissetmektedir. sadece glikoz değil, kanda aminoasitler ve yağ asitlerinin yükselmesi de tokluk merkezini uyarıp, açlık merkezini baskılamaktadır. Ancak burada önemli olan bir nokta, fruktozun tokluk hissi oluşturmamasıdır. Dolayısıyla kanda glikoz değil de fruktoz aşırı yükselirse, kişi tok olmasına rağmen, tokluk hissi ortaya çıkmadığı gibi açlık hissi de bastırılamamaktadır. Neticede kişi fruktozlu gıdaları yedikçe daha fazla yemek istemektedir. Fruktozun tokluk hissini uyarması için karaciğerde glikoza çevrilmesi gerekir.
Peki meyveyi nasıl ve ne zaman tüketelim sorusuna gelince…
Öncelikle meyve suyu yerine posa ve lif açısından zengin olan meyveyi tüketmekten yana olmalıdır tercihimiz, ve uzmanınızın size önerdiği ölçülerin üstünde olmamasına dikkat edilmelidir.(ortalama 3-4 porsiyon)
Bu meyvelerimizin tüketimi ise, ya yemekten en az bir saat önce veya en az iki saat sonra olmalıdır. Meyvedeki fruktoza, bağırsaklardan emilmesi ve karaciğer tarafından glikoza çevrilmesi için süre verilmelidir. Bu şekilde iştahın azalması ve az yeme gözlemlenecektir. Meyve, yemeklerden hemen sonra tüketildiğinde, midede fermantasyona (mayalanma) yol açacak, asit ve gaz üretimine sebep olacaktır. Fermantasyon sonucunda alkol oluşmakta, ve bu durum yenen gıdaların vücuda zarar vermesine sebep olmaktadır. Ayrıca karaciğer başta olmak üzere sindirimle ilgili tüm organlara, bu asit ve gazı yok edebilmek için normalden daha fazla yük binmektedir.
Fruktoz şekerinin mekanizması ise;
Deney hayvanlarında yapılan bir çalışmada ise, glikozun hipotalamusta tokluğa sebep olduğu ve yemeyi engellediği, fruktozun ise glikozun bu etkisini baskılayarak yeme davranışını artırdığı bulunmuştur.
Fruktozun aşırı kullanımı, karaciğerde yağ üretiminin artmasına sebep olmaktadır. Karaciğerde glikoz yıkımında hız sınırlayıcı enzim fosfofruktokinazdır. Bu enzim, glikoz yıkımı ve Krebs çevrimi neticesinde üretilen ATP ve sitrat tarafından baskılanır ve glikoz yıkımı sınırlanır. Ancak fruktoz yıkımında bu hız sınırlaması yoktur. Fruktoz yıkılırken, glikoz, glikojen, pirüvat, laktat, gliserol ve açil gliserolün açil kısmı üretilir. Bunların üretimi sınırlandırılamaz. Bu aşırı üretim neticesinde, karaciğerde çok fazla trigliserit ve dolayısıyla aşırı VLDL üretilmiş olur. Günde iki veya daha fazla kutu fruktozla tatlandırılmış içecek alan kişilerde, kalb hastalığı riskinin % 35 daha fazla olduğu bulunmuştur. Deney hayvanlarındaki bazı çalışmalarda fruktozla beslenmenin, yüksek tansiyona sebep olduğuna dâir yayınlar vardır. Aşırı fruktoz tüketiminin hem karaciğer, hem de periferik dokularda insülin direncine sebep olduğuna ve bu yolla şeker hastalığına sebep olabileceğine dâir çok sayıda çalışma vardır. Son yıllarda yapılan bir çalışmada da aşırı fruktoz tüketiminin böbrek hastalıkları için bir risk olduğu, glomeruler hipertansiyon, renal harabiyet ve iltihap (inflamasyon) ve böbrek tüp ve dokusunda hasara sebep olduğu iddia edilmiştir.
Sonuç olarak;
Fruktoz ve fruktoz surubundan zengin beslenme gün geçtikçe artmaktadır. Bu madde gazlı içeceklerde, meyve sularında, baklava ve benzeri tatlılarda da kullanılmaktadır. Fruktoz şurubunun tercih edilmesi; koruyucu özelliği ile tatlandırıcılığının fazla olmasından ve iştah artırıcı özelliği dolayısıyla beslenme bağımlılığı yapıyor denilebilir.
Bu sebeple fruktoz ve fruktoz şurubunun fazla tüketilmesi başta obezite olmak üzere metabolik sendroma, ateroskleroza, hipertansiyona, aterosklerotik kalb ve böbrek hastalıklarına yol açabilir.
DİYETİSYEN ASUMAN KAPTAN
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Ağırlık Kontrolünde Fruktoz (Meyve Şekeri) Tüketimi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Asuman KAPTAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Asuman KAPTAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
fruktoz, meyve şekeri, fruktoz nedir, meyve şekeri nedir, beslenmede fruktoz, yüksek fruktozlu besinler, fruktoz şekeri
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.