2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sağlık Bütçesindeki Artış: Fakirin Önceliği Zarurettir
MAKALE #9983 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Kasım 2012 | 3,574 Okuyucu
FAKİRİN ÖNCELİĞİ ZARURİYATTIR

Her şeyi olduğu gibi değil, olduğumuz gibi görürüz. Yani neyi - nasıl göreceğimizi neyin ne ve nasıl olduğundan çok bizim kim ve ne olduğumuz belirler. Genellikle de önce isteriz, sonra ona göre bir algı inşa ederiz. Algımız ne olursa biz artık oyuzdur. Bizi algımız, algımızı da daha çok isteklerimiz belirler demiş oldum. İsteklerimizi ise çıkar duygularımız, zaaflarımız, eksikliklerimiz, beklentilerimiz başta olmak üzere pek çok şey bazen tek başına bazen de ortaklaşa belirler.

Bu karmaşık işleyen çok yönlü süreç sonunda sahip olduğunuz en baskın duygu insanların daha fazla memnuniyeti arzusu ise şayet, başka ayrıntıları çok önemsemez, sadece onları memnun edecek adımlar atarsınız. Bu durumda yaptığınız harcamaların fazla bir ehemmiyeti kalmaz gözünüzde. Halk memnun, maksat da hasıl olmuştur ne de olsa.

Eğer duygu ve değerler dünyanızdaki en baskın öğe adalet ise her meseleye bu minvalde bakar, bu minvalde baktığınız için de bu bağlamda şeyler görürsünüz. Ve ne görüyorsanız ona göre hareket etmeye başlarsınız.
Tüm karar ve eylemlerinizi yöneten duygu kapris ise atacağınız adımlar farklı, kompleks ise daha başka olacaktır haliyle. Bu böyle benzer bir sistematik örgü içersinde devam edip gider.

O nedenle hep şaşarız; bu iş neden ve nasıl bu şekilde oldu yahut oluyor diye. Çünkü siz ve kastettiğiniz işi yapanlar farklı duygu ve değerler odağından bakıyorlardır meseleye. İşte bu nedenle, birilerine göre esas ölçü halkın memnuniyeti olduğu için yapılan iş hakkıyla tamamdır; size göre ise asıl önemli olan husus adalet olduğu için aynı işten dolayı sürekli şikayet edip durursunuz!

PEKİ HANGİSİ DOĞRU

Sadece daha fazla ve daha kolay vererek herkesi memnun etmek mümkündür. Üstelik de bu başarılması en kolay iştir! Ancak bu verme biçimi adaleti dışlarsa uzun vadede önce memnun ettiği kişileri bile bir anda en koyu şikayetçi haline getirir. Çünkü adalet imha edilerek hiçbir şey tesis edilemez. İnsan bünyesi ilk başta anlayamasa da kısa bir sürede bu gerçeğe vakıf olur ve bunu kendi aleyhine bile olsa şiddetle iter, reddeder. Çünkü hep derim, hayat matematik değil, metafiziktir aslında! O sebeple öncelikli amil memnuniyet değil; adalet ve hakkaniyet prensibidir.

SOMUT OLARAK

Bir örnek vereyim: 10 yıl önce 10 milyar dolar civarında olan sağlık harcaması son dönemde 40 küsur milyar dolara çıkmış durumdadır, malum. Bu, halkı son derece memnun etmek için ziyadesiyle kafi olan bir artıştır. Lakin burada sorulması icap eden en esaslı sorular şunlardır!

“Ne pahasına olursa olsun, yeter ki halk memnun olsun” demek gerek bilimsel gerekse diğer değersel ilkeler açısından doğru bir yaklaşım mıdır?

Aynı veya benzer bir sonuca daha az mali bedelle, yani hakkaniyetli ve adil bir anlayışla ulaşmak mümkün değil midir?

Bunca fahiş bir artışla halkı memnun edecek neler yapılmıştır mesela? Bu yapılanların önem ve hayatiyet derecesi ne kadardır?

Halk şimdi, “Bu artışa değdi” denilecek bir biçimde daha fazla mı sağlıklıdır?

ŞİMDİNİN ESKİDEN FARKI NE

Sayısı bu kadar olmasa bile eskiden de hastaneler vardı. Eskiden de kimse tedavi alamadım diyerek ölmüyordu. Birilerince, “Hastanelerde insanlar parası yok diye rehin kalıyordu” denilebilir. Doğrudur. Hakikaten de eskiden böyle insanlık dışı manzaralar mevcuttu. Ancak şimdi de mesela, “Kanser tedavisi için şu kadar para bekliyor” türü haberlerle basına yansıyan benzer resimler yok değil! Hem eskiden ki bu rehin kepazeliğinin olmaması için 30 milyar ekstra bütçe ayırmak mı gerekiyordu, bu da sorulması gereken sorular arasında olmalıdır!

Bu işin velev ki o günkü şartlar içinde bile olsa, daha düşük bir bedelle halledilmesi mümkün olamaz mıydı yani! Belki biraz zahmetli bir süreçti eskiden, sağlık yardımı alma süreci, doğrudur. Ancak iyi kötü doktor da vardı ilaç da. Hizmet alma - alama noktasında değildi eskiden sıkıntı. Alınan hizmetin bazı nitelikleri bakımındandı sadece. Yani, ya randevu bekleniyordu ya da ilaç için uzunca bir kuyruğa giriliyordu. Ancak bir biçimde herkes iyi kötü benzer tedavileri alabiliyordu. Yapılan istatistiklere bakıldığında o sıkıntılı günlere has ne bir hastalık sayısı artışı ne de ölüm oranı fazlalığı var! Demek ki iyileşme ve tedavi noktasında, velhasıl fakirin önceliği olması gereken zaruret noktasında bariz vahametler gözlenmiyordu, o dönemde de!

Gelelim esas soruya: Şimdi, bunca maliyet sonunda ne değişti? Bekleme salonlarındaki koltukların rengi ve kalitesi, beklenen kuyruğun uzunluk kısalık süresi vs. tamam.

Ya başka?

Peki bu tip yapısal işleyişle ilgili ekstra kabilinden olan iyileşmeler daha az maliyetle sağlanamaz mıydı?

Velev ki az maliyetle olmayacak olsun, ülkemiz gibi kısıtlı bütçeli bir ülke için bu hizmetin ekstra sayılabilecek yönleriyle alakalı artı iyileştirmeler için, söz gelimi kırk yılda bir gidilen bir hastanede biraz daha az kuyruk beklemek için 30 milyar dolarlık bir artış gerekiyor muydu? Açıkçası buna değer miydi?

Ülke olarak daha başka, daha hayati önceliklerimiz yok muydu bizim? Bunca işsiz boş gezerken daha çok onun hakkı ve önceliği olması gereken ekstra bir rakamla benim hastanedeki işimi biraz daha çabuk bitirerek eve dönmem ne derece adilane ve vicdani olur?

Özetle, ülkemiz benzer hizmeti daha rahat ve konforlu almak için 30 milyar dolar ekstra ödeme yapacak kadar zengin bir ülke midir?

Çok daha zengin olmayan bir ülke için bu tip ekstra masraflar - bilançolar israf sayılmaz mı? İsraf olgusu sadece bir kulluk değil; insani adalet ve ilahi hakkaniyet sorunu değil midir?

Hakkaniyetli ve adil olmayan gelişmeler belki halkı memnun eder ancak hakkı da memnun eder mi?

Hakkın memnun olmayacağı bir süreç uzun vadede halkı ne kadar memnun edebilir peki?

Dahası, bizlerin bu dünya üzerindeki yegane görevi “ne pahasına olursa olsun” diyerek halkı memnun etmek midir yoksa?

Tek değerli olan şey bu mudur, memnuniyet midir?

Herkes birilerinin öngördüğü şekilde memnun olmak zorunda mıdır ya da?

Mesela, artık bunca hastane ve onca uzman bolluğu varken bile hala aile hekimi adı altında evvela pratisyen hekimlere gitmemizin istenmesi benim gibi bi çok kişiyi memnun etmiyor olamaz mı?

Yine mesela, bu türden olan ve “var olduğumuz sürece de hiç bitmeyecek” doğal memnuniyetsizliklerimizin giderilmesi için yarın veya öbür gün, ekstradan, kaç milyar dolar daha ödememiz gerekecek acaba?

Psikolog
İzzet Güllü

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sağlık Bütçesindeki Artış: Fakirin Önceliği Zarurettir" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Sağlık Kaygısı Psk.Özlem YILMAZ
► Ruhunuza Sağlık Psk.Sema KAHVECİ KAANOĞLU
► Cinsellik Kavramı ve Cinsel Sağlık Psk.Dnş.Sibel DEMİR SARIOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Sağlık Bütçesindeki Artış: Fakirin Önceliği Zarurettir' başlığıyla benzeşen toplam 77 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


09:57
Top