2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Migren Baş Ağrısı, Motivasyon ve Olumlu Düşüncenin Tedavi Edici Etkisi
MAKALE #9986 © Yazan Dr.Timur HARZADIN | Yayın Kasım 2012 | 4,787 Okuyucu
Baş ağrısı, doktora başvuran hastalardaki en sık şikayetlerden birisidir. Migren baş ağrısı, ağrının şiddeti ve hayat kalitesine bozucu etkisi nedeniyle önemli sağlık sorunlarındandır. Hasta bunu yaşadığım en şiddetli baş ağrısı diyerek de tanımlar. 1/3 kişide bu rahatsızlık günlük işlere devam etmeyi engeller ve yatak istirahatı gerektirir. Fiziksel ve ruhsal yaşantıyı bozar. Bunun dışında iş gücü kaybı nedeniyle ekonomiye de zarar verir. Tedavisi yeterli yapılmadığında migren atakları giderek sıklaşabilir. Tüm bu bahsedilenler çerçevesinde migren baş ağrısı önemli bir rahatsızlıktır. Çünkü yaşam kalitesini bozar, stres giderek artar ve hayat çekilmez hale gelir.

Kimlerde daha sık görülür?


Migren baş ağrısı, herhangi bir yaş döneminde başlayabilir. Ancak en sık gençlik yıllarında başlar. Özellikle ergenlik döneminde başlamasına daha sık rastlanır. Yaş ilerledikçe sıklığı azalır. Çocukluk çağı başlangıçlı da olabilmektedir. 50 yaştan sonra ise başlaması enderdir. Sosyoekonomik seviyesi düştükçe migren baş ağrısına daha fazla rastlanır. Türkiye’deki kadınların ortalama yüzde 22'sinde, erkeklerin ise yüzde 11’inde görülmektedir. Hastaların yüzde 70’inde, ailede migren baş ağrısı olan birisi vardır.

Migreni tetikleyen birçok fiziksel durum vardır.


Çevresel faktörler baş ağrısını başlatmada önemli olabilir. Hava sıcaklığı değişiklikleri, nemli yerler, rüzgarlı havalar, aşırı sıcak ve soğuk ortamlar atağı tetikler. Parlak ışık, güneş ışığı ile göz teması, aşırı aydınlatılmış yerler ağrıyı başlatabilir. Hava basıncındaki hızlı değişimler de migren atağına neden olur. Migren hastalarının yaklaşık olarak % 60’ı atmosferik değişimlere hassastır.

Uyku düzensizliği migrende önemlidir. Hem uykusuzluk hem de aşırı uyku ağrıyı başlatabilir. Aşırı fiziksel yorulma, stres, aç kalma, yüksek ses, keskin kokular, titreşen ışıklar, floresan ışığı migrene neden olabilir. Sanayileşmiş bölgelerde sıklığı daha yüksektir. Ekonominin büyümesi sonucu rekabetçi ortam nedeniyle işverenin beklentileri ve dolayısıyla iş stresi artmıştır. Bu durum ağrıya sebep olabilir. Vardiyalı veya nöbet şeklinde yapılan işler de atağı artırır.


Kadında menstruasyon öncesi dönem önemli bir sebep olabilir. Migren kadınların % 60-80’inde bu dönemde şiddetlenir. Bazılarında ise migren, adet görme dönemlerinin tam ortasında ve yumurtlama esnasında görülür. Yüksek tansiyon, diş ağrısı veya baş bölgesi ağrıları da atağı başlatan bir sebeptir.


Bazı besinler migren ataklarını tetikleyebilir.


Bazı yiyecekler de migren atağını başlatabilir. Mesela hazır çorba, et suyu tabletleri, dondurulmuş gıdalar, konserve, şarap, eski peynir, çikolata, sarımsak, soğan, kabuklu çerezler sonrasında ağrı ortaya çıkabilir. Bir koruyucu madde olan nitrit içeren yiyecekler, örneğin et, sosis, sucuk, salam ürünleri de önemlidir. Alkol, tatlandırıcılar, turunçgiller, turşu, sirke de muhtemel sebeplerdir. Tüm bu yiyecekler bir kısım hastada etkilidir. Bu yiyeceklerin diyetten tamamen çıkartılması migren olmayacağı anlamına gelmez. Çünkü birçok kişinin ataklarının yiyeceklerle ilgisi yoktur.

Atakları asıl tetikleyen sebep stresli yaşamdır.


Atakları en fazla tetikleyen sebep stresli yaşamdır. Sürekli olarak yeni atak gelme ihtimalini düşünen kişilerde stres katsayısı giderek artar. Bu durum yeni atak gelmesini kolaylaştırır ve sistem kısır döngüye girebilir.

Ruhsal durum ile migrenin çok yakın bir ilişkisi olduğu birçok araştırmada gösterilmiştir. Migrenli kişi genellikle çocukluk çağında çekingen, narin ve aşırı boyun eğen yapıda yetiştirilmiş bir bireydir. Burada birey kelimesini kullanmak belki de yanlıştır. Çünkü bu kişi aslında ruhsal anlamda tam olarak bir birey olamamıştır. Örneğin karşıdaki kişinin onun hakkında ne düşündüğü veya ona nasıl baktığını çok fazla önemseyecek tarzda yetişmiştir.


Yetişkin çağda ise bu kişiler mükemmeliyetçi, titiz, hırslı, başarı düşkünü, inatçı ve zor karar veren bir yapıdadır. Stresli bir olayla baş etmekte zorluklar yaşar. Zaman zaman bu kişide çaresizlik, anlamsızlık, boşluk duyguları görülür. Depresyon ve içe kapanma sonucu atak başlayabilir. Sevdiği kişiden ayrılma, değer verdiği kişinin hastalanması veya ölümü, şehir değişimi gibi önemli hayat olayları stresi ve ağrıyı tetikler. Bu olaylardaki ortak yön, duygusal durumda hızlı değişimler ve oynamalar olmasıdır. Kişi zihninde oluşan sıkıntılı bir düşünceyi tekrar tekrar düşünür ve bunu çözümleyemez. Bu sanki bir çeşit obsesyon yani takıntı gibidir. Zihin sürekli bununla meşgul olur ve yorulur. Hastanın duygu durumu değişir ve ağrı başlar. Tüm bu süreçlerde sıkıntı ve kötü duygular hisseder. Ancak bu duyguları kelimeye döküp tam olarak ne hissettiğini tanımlayamaz.


Bazı insanlar için ise migren baş ağrısı varoluşsal bir alana dönüşür. Hastalığın varlığı onu hayata bağlar ve içindeki boşluk hissini doldurur. Çevredeki insanlarla sık sık iletişime geçerek ağrının ne kadar şiddetli ve ızdırap verici olduğunu anlatma ihtiyacı duyar. İnsanlarla iletişim kurma şekli giderek bu hastalık üzerinden olmaya başlar. Bu yüzden ağrı tedavi ile sona ererse yalnızlık ve boşluk duygusu şiddetlenir. Bu yüzden bu kişiye hastalıkla ilgili çözüm önerileri sunulduğunda bununla fazla ilgilenmez, ağrının ne kadar çok sıkıntı verdiğini anlatır durur.


Başlangıç belirtileri olan migren (auralı migren)


Bazı kişilerde ağrı öncesi başlangıç belirtileri görülür. Buna auralı migren ismi verilir. Bu bireyde ağrı öncesinde gözde ışıklar, zik zak, renkler görme, karanlık noktalar, ışık çakmaları, geometrik şekiller şeklinde görsel belirtiler oluşur. Bazısında geçici görme bozukluğu gelişebilir. Belirtilen görsel bozukluklar baş ağrısından hemen önce veya birliktedir. Bunun dışında elde uyuşma, kolda uyuşma, su ihtiyacının artması, esneme, sıkıntı hissi ve genel bir mutsuzluk hali olabilir. Daha nadiren ise konuşma bozukluğu, kabus görme, hipnoz hali gelişebilir. Başlangıç belirtilerinden ortalama 20 dakika sonra ağrı başlar.

Başlangıç belirtileri olmayan migren (aurasız migren).


Aurasız, yani başlangıç belirtileri olmayan migrende ise ataklar aniden ortaya çıkar. Yani her hangi bir ön belirti veya işaret olmadan ağrı başlar. Ön belirtilerin olmaması, ağrının ne zaman nerede geleceğini bilememek kontrolünü kaybetme duygusu ve korkuya sebep olabilir. Psikoloji, sürekli bu gibi duygular sebebiyle bozulur.

Klinik belirtileri nasıldır?


Migren atağı sırasında sağ veya sol yarım baş ağrısı vardır. Çoğu kişide ise ağrı iki taraflıdır. Önce tek taraflı başlayıp öteki tarafa geçebilir. Bu ağrı zonklayıcı, orta veya çok şiddetli bir baş ağrısıdır. Ağrıyı çeken kişi kafamın içi zonkluyor, sanki orada bir davul çalınıyor şeklinde ifade eder.

Bulantı ve bazen kusma görülür. Tedavi edilmez ya da yapılan tedavi etkin olmazsa bulantı ve ağrı üç gün bile sürebilir. Eğer kişi gürültülü ve aşırı aydınlık ortamda ise belirtiler daha fazla artar. Bu yüzden çoğu kişi sessiz ve karanlık bir odada uzanmayı tercih eder. Hatta mümkünse uyumak çoğu kişiye iyi gelir. Ağrı başladıktan sonra fiziksel aktivite yapmak ağrıyı daha da kötüleştirir. Psikoloji ne kadar çabuk normalleşirse, ağrının düzelmesi o kadar kolay olur.


Düşünüldüğünün tersine ağrının bitişiyle birlikte çoğu kez atak sonlanmaz. Ağrı sonrası dönemde kişi, yorgunluk, bitkinlik, tedirginlik hisseder. Bazen de aşırı bir iyilik ve mutluluk hissi oluşabilir. Bu evre saatler veya gün boyu sürebilir. Bu belirtilerden dolayı birçok birey, ağrı geçtiği halde normal günlük fonksiyonlarına dönemez.


Migren baş ağrısı teşhisi nasıl konulabilir?


Migren tanısı öyküye dayanarak yapılan bir tanıdır. Fizik ve nörolojik muayene, laboratuar tetkikleri ve görüntüleme incelemeleri normaldir. Muayene ve sonrasında yapılan incelemeler aslında başka bir hastalığı dışlamak için yapılabilir. Bugün için doğrulayıcı hiçbir tanı testi veya tahlili yoktur.

Birçok hasta atak geldiğinde bu kadar şiddetli bir ağrının beyin tümöründen olduğunu düşünür. Çok korkulanın aksine beyin tümörleri sıklıkla ağrı ile başlamaz. Tümörlerde genellikle felç veya sara nöbetleri daha sıktır. Aslında bu ağrı beynin kendisi ile ilgili değildir. Ağrı beyin zarları, kafa derisi ve damar sisteminden kaynaklanır. Temel olarak sinirsel bir uyaranın etkisi ile kafa içi damarlarda önce bir daralma, daha sonra da bir genişleme olmaktadır. Bu nedenle ağrı kalp ritmi ve damar hareketlerine bağlı olarak zonklayıcı tarzda olur. Beynin görme ile ilgili kısmı olan occipital bölgenin kanlanmasının bozulması görsel şikayetlerin temel sebebidir.


Bununla birlikte baş ağrısının altında sürekli olarak bir şey aramak ve benim beynimde bir şey var diye düşünmek migren tanısı almış hastada sık rastlanılan bir takıntı durumudur. Beyin görüntülemeleri olan tomografi ve manyetik rezonansda (MR) hiçbir bozukluk tespit edilmez. Migrenli hastada bu yüzden tomografi veya MR istenilmesi anlamsızdır. Hastanın daha çok endişe etmesine neden olabilir. Ancak kendisinde beyin tümörü ve benzeri bir durum olduğuna kesinlikle inanmış, bunu bir takıntı haline getirmiş kişiyi ruhsal olarak rahatlatmak için görüntüleme yöntemlerine başvurulabilir.


Tedavisi nasıldır?


Tedavinin hedefi ağrı ve buna eşlik eden belirtilerin giderilmesi ve hastanın mümkün olduğunca normal işlevlerine hızla geri döndürülmesidir. Tedavide genel ilke ise, migreni başlatan atakları fark etmek, bu ataklardan korunmak, yeni atak gelmesini önlemektir. Şiddetli bir ağrı çekmesine rağmen hastaya aslında migrenin zararsız bir durum olduğu ve tehlikeli bir hastalık olmadığı belirtilmelidir. Migren hastası ani değişikliklere hassastır. Bu yüzden uyku ve yemek düzenine dikkat etmesi önemlidir. Çalışma saatlerini ihtiyaca göre düzenlemek nöbetleri azaltır.

Migren atağında ağrıların şiddeti ile süresine ve hastanın durumuna göre aspirin veya asetaminofen (parasetamol) gibi basit ağrı kesiciler, NSAID isimli ilaçlar ya da özel migren ilaçlarından yararlanılır. Triptan isimli ilaçlar, migren baş ağrısı tedavisinde etkin ve güvenlidir. Bazı hastalar ise ağrı kesici tedavi almaktan korkarlar ve boşu boşuna bu rahatsızlığı çekerler. Ağrının gelmesini önlemek için ise beta bloker, antidepresan, kalsiyum kanal blokeri, antiepileptik, serotinin antagonisti ilaçlar kullanılır.


Şiddetli bulantı kusmaları ve atak sırasında aşırı huzursuzluğu olan hastalarda bu şikayetlere yönelik tedaviler gerekebilir. Eğer kişide başlangıç belirtileri başlamışsa henüz daha atak gelmeden ağrı kesici ve bulantı ilaçlarını kullanmak daha yararlıdır. Bu ilaçlardan hangisinin seçileceğine migrenin tipi, atakların sıklığı, ataklar sırasında eşlik eden şikayetlerin özelliklerine göre ilgili hekim karar verir.


Yaşam tarzının yeniden düzenlenmesi, düzenli uyumak ve düzenli yemek yemek çok önemlidir. Kişiye özel bilinen tetikleyicilerden ve kişiye özel besinlerden uzak durmak gerekir. Düzenli egzersiz yapmak stresi azalttığı için yararlıdır.


Motivasyon ve olumlu düşünce ile migren tedavi olabilir mi?


Migren baş ağrısına genellikle, hayatı tehdit eden sonuçlarının olmaması nedeniyle gerekli önem verilmez. Oysaki migren atakları eğitim ve işe devamı engellemesi nedeniyle kişinin sosyo kültürel yönden gerilemesine neden olmaktadır. Bu kişinin hayatı genel anlamda daha kısıtlıdır. Bunun sonucunda da daha kaygılı, daha umutsuz ve daha karamsar bir hale dönüşebilir.

Baş ağrısının yol açtığı kişisel ve ekonomik yük klinik çalışmalarla kesin bir şekilde gösterilemez. Bununla birlikte bazı kişilerde yaşam kalitesini ileri derecede bozması, çevre ile iletişimi etkilemesi ve sosyal çevreden uzaklaşma sonucu psikolojiyi bozması da bir gerçektir. Burada kişiye kazandırılan farkındalıklar hastanın atak sıklığını azaltmakta, kullanmakta olduğu ağrı kesici miktarını düşürmekte ve yaşam kalitesini yükseltmektedir. Yaşam kalitesini yüksek tutmayı istemek bizim genetik bir özelliğimizdir.


Motivasyonu düşük, olumsuz düşünen kişilerde fiziksel ve ruhsal hastalıklar daha fazla gözlemlenir. Çünkü bu kişilerde zihin monotonlaşır. Beyinde bir olumsuz düşünce olduğunda zihin bu döngüden çıkamaz. Aynı düşünceyi tekrar tekrar düşünür, ama çözüm getiremez. Bir sonraki aşamada tükenmişlik, ümitsizlik ve stres başlar. Bilindiği gibi stres migreni başlatan en önemli sebeptir.


Motivasyon yüksek olan kişide zihin yeni bir şey öğrenebilir. Motivasyonun varlığı kişinin muhakeme yapmasını, doğru karar vermesini sağlar. Böylece giderek zihinsel performans yükselir ve stresle daha iyi baş edebilir. Motivasyonu devamlı yüksek tutabilmek için mutlu olmak gerekir. Mutlu olmak için ise kişinin olumlu ve doğru düşünmeyi başarması gerekir. Birçok insan mutluluğun her istediğinin olması ile sağlanacağını düşünür. Hayatta her istediğinin olması gerçeklikle uyuşmayan bir durumdur. Bu yüzden mutlu insan, istediği olmasa bile oluşan duruma karşı esnek davranabilendir. Uyum sağlayabilen, gücünün yettiği ile yetmediğini ayırt edebilendir. Bu kişinin gücünün yetmediği veya başarısız olduğu hallere tahammül yetisi vardır. Olumlu düşünme yetisi düşük, motivasyonu olmayan kişiler ise mutluluğu belirsiz zamanlarda ve yarınlarda arar. Bu kişiler için mutluluk hep karşı kıyıdadır.


Olumlu düşünen kişinin kendini sevme ve eleştirme cesareti vardır. Öz eleştiri yapabilme, buna bağlı olarak hatalardan ders çıkarma, kendi sorunlarını görüp çözebilme özelliklerine sahiptir. Kendi iç dünyasını, duygu ve davranışlarını anlamaya dair yaptığı egzersizler kendisini tanımasını ve duygularını daha iyi ifade etmesini sağlar. Böylece hayatın içinde mutlu olma potansiyeli yükselir. Bunları başaran bir kişi neden strese girsin, neden migren ağrısı olsun. Bu duyguları çok yoğun yaşayan veya bunlarla baş edemeyen kişinin ise psikoterapi alması gerekir.


Dr. Timur Harzadın
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Alıcı ve İfade Edici Dil Gelişimi Selma BÜYÜKÇULHACI
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Migren Baş Ağrısı, Motivasyon ve Olumlu Düşüncenin Tedavi Edici Etkisi' başlığıyla benzeşen toplam 49 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


18:28
Top