2007'den Bugüne 92,259 Tavsiye, 28,211 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!


Uzman Üyelerimizin Öykü ve Şiirleri

Site üyemiz uzmanlar tarafından yazılan şiir ve öyküleri tarih sırasında sırasına göre aşağıda bulabilirsiniz.

Bir Kadın...
ÖYKÜ | © Yazan Ceren AKBOYAR | Yayın Nisan 2009
Gizemli bir gece gibiydi kadın. Dalga dalgaydı saçları duyguları gibi. Memnun değildi yaşadığı hayattan hem de boşluktu içi kadının. Karanlıktı hep rüyaları gözleri gibi.

İlerliyordu. Bir gece pazarıydı burası. Etrafındaki satıcılar solgun lambaların ve mum ışıklarının altında bağırışıyordu. Baharat kokuları, insan çığlıkları duyuyordu. Kafasını kaldırdı kadın. Birden gözleri doldu. Burada olmaması gerekiyordu, buraya ait değildi. İnsanlar garip garip yüzüne bakıyor, fısıldaşıyordu. 'Acaba niye ağlıyor?' diyorlardı. Alışık değillerdi samimi bakışlara, gözlerdeki ıslaklığa. Hep gizlerlerdi gözyaşlarını. Oysa ki kadın oradaydı ve gizlemiyordu gözlerinin kızıllığını.

İlginç bir dükkan çarptı gözüne kadının. Yaşların ardında dalga daldaydı duyguları gibi. Birden tanıdık geldi dükkan, sevgi duydu birden. Herşeyi unutup daldı dükkana. Garip bir yerdi burası. Her yerde tahta, her yerde küf kokusu vardı. Küf kokusu dışarıdaki baharat kokularından daha çekiciydi şimdi. Tavandan süsler sarkıyordu değişik tınılarıyla. Duvarlarda tahtadan maskeler. Canlı gibi... Dokunsa insan sıcaklığı duyacak gibi geldi kadına. Heryer karanlıktı tıpkı içi gibi... Sanki kendi içindeymiş gibi hissetti kadın birden. İlerledi, ilerlerken kendinde de daha derinlere dalıyordu. Hissediyordu cevapların burada saklı olduğunu. bu yüzden tanıdıktı dükkan.

Gitmek istedi. Kalbi tam tersini söylüyordu. Yenildi kalbine ve ilerledi. Tavandan sarkan süslerden birine dokundu. Soğuktu... Ve kalbi gıdıklanıyordu.
İçerden yaşlı bir adam çıktı. Kadın merhaba bile demeden konuşmaya başladı.
''Çok hoşlar değil mi? Sanki içimden bir parça...''
''Öyleler'' dedi adam.
''Soğuklar. Neden bu kadar soğuklar?'' dedi kadın.
Adam ''Sen söyle. Bunu ben bilemem. İçinden bir parça olduklarını söyleyen sensin''.
Kadın sustu. Söyleyecek hiç birşeyi yoktu. İçindeki her şeyi açıklayabilseydi burada olmazdı. Cevaplar aramazdı.
Adam '' Her zaman aranacak cevaplar vardır'' dedi. Kadın şaşkın şaşkın baktı.
Adam ''Şaşıracak birşey yok. Duygularını yüzünden okuyabiliyorum. Buna sevinmelisin. Artık imkansız olan birşeyi başarıyorsun. ''
Kadın konuyu değiştirmek istercesine devam etti. '' Daha önce bu dükkanı hiç farketmemiştim''
''Aslında ben hep buradaydım '' dedi adam. ''Ama sen ilk kez yaşamını sorguladın''
Kadın hiç birşey anlamıyordu. '' Neden burada yaşamak zorundayım? Bu hayatı ben seçmedim ama yaşıyorum işte. İtiraz etme hakkım bile yok. Hoş, etsem neye yarar? Artık kim geriye çağırabilir ki zamanı?''

Adam cevap verdi: '' Eğer bu hayatı yaşamasaydım şu an seninle bu konuşmayı yapmıyor olacaktım. Başka bir yerde, başka bir zamanda, başka bir hayatı yaşama çabasında olacaktım. Öyle ya da böyle yaşıyorsun değil mi? Önemli olan nerede yaşadığın değil, nasıl yaşadığındır. Yaşamının yolunu ve sonunu seçmekte özgürsün. Bu seçimi yaparken yalnızca yüreğini dinlemelisin.Ne istediğine karar ver ve o hayatı yaşa. İşte o zaman yaşadığın hayat bir zorunluluk değil, seçim olur.''

Kadının kafasında hala bir sürü cevapsız soru vardı. Belki cevaplanacak, belki de sonsuza dek cevabını arayacak yüzlerce soru. Ama şimdi, en azından, hiç göremediği çıkış yolunun kapısındaydı. Yaşlı adamın da dediği gibi kapıyı açıp açmamak elindeydi. Hayatının bundan sonrasını kendi seçimine göre yaşayabileceğini biliyordu.

Kapıya doğru yöneldi. Çıkarken duvarda tıpkı kendisine benzeyen bir maske olduğunu farketti. Girerken bu maske yüzündeydi, şimdiyse duvarda. Sıcaktı. Kapıdan dışarı çıktı. Birkaç saniye duraksadı ve arkasına dönüp baktı. Pazarın ortasındaydı. Solgun ışıkta satıcılar bağırıyordu. Baharat kokuları, insan çığlıkları duydu.

Son bir kez dükkana bakıp gidecekti ama dükkan tüm korkularını alıp geçmiş zamana karışmıştı...


Psk. & Hipnoterapist Ceren AKBOYAR
 
     1 Beğeni    
Tutkularım
ŞİİR | © Yazan Hasan DOĞAN | Yayın Şubat 2009
Tutkularım ömrümün kuşluk vaktinde kaldılar..
Demek şairce olurdu elbet,
Birazda hüzünlü
Hayır tutkularımı hep cebimde taşıdım
Elimi cebime soktuğumda
Parmağımın ucundaydılar.

Tutkusuz yaşayamazdım
Parmak uçlarımdan kanıma aktılar.
Sonra Dünyam oldular
Peşinden koşmaya çalıştım tutkularımın.
Bu koşu hiç yavaşlamadı.
Yavaşlayan yaşlanan dizlerimdi belki,
Ama ben 18 lik deli fişek gibi koştuğumu sandım hep
Coşkuyla

12-12-2008 Denizli
 
     Beğenin    
Dilek
ŞİİR | © Yazan Hasan DOĞAN | Yayın Şubat 2009
Kelimelerden bir kule yapsam
Bir ucu A bir ucu Z de bitse
Arasında tüm söylenebilenler,
Aklın ve duygunun üretebildiği tüm kelimeler

Duygulardan bir kule yapsam
Bir ucu sevgide, nefrette diğer ucu
Arasında tüm duygular halaya dursa

İnsanlardan bir halay kursam
Bir ucunda 7 yaşındaki ben,
diğer ucunda 70 yaşındaki ben
Arada tüm sevgililerim
zaman her an olsa

23-12-2008. Denizli
 
     Beğenin    
Hayat ve Yaşamak
ŞİİR | © Yazan Hasan DOĞAN | Yayın Şubat 2009
Hayat, Yaşamak
Ve mutluluk,
Bir sonbahar sabahının tazeliğidir,
Kapıda beni karşılayan,
Traş sonrası
Yüzümde ürperen.
Ferahlıktır,
Limon kolonyasıdır.

Çam dalına sığınan serçenin,
Endişeli kıpırtısıdır.
Küçücük kursağının
Demirci körüğü gibi alçalıp yükselmesidir.
Hayat ve yaşamak.

Bir kar tanesi kadar uçarı ve kısa,
Sona ve başa yakın.

Bir pırıltı,
rengi, cazibesi, parlaklığı ile
aniden ortaya çıkan ve aniden kaybolan
Hayat ve yaşamak.

08.12.2008 Denizli
 
     Beğenin    
Yüzleşme
ŞİİR | © Yazan Hasan DOĞAN | Yayın Şubat 2009
Elimde bir budama makası
Budayayım dedim kendimi
Fazlalıklarımı
Sonradan ışkın verenlerimi
dallarımda yer bulmuş asalak sürgünleri
Tek tek budadım.
En derinlerimde kalan ve sesi bastırılmış olanı gördüm
Tanıdım.
Yüzüme güneş doğdu.
O da beni tanıdı.
Gülümsedi özlemlerle,
Kahırlanmadı,
Sevinmedi, üzülmedi.
Nerde kaldın dedi
Yıllardır beni buraya neden gizledin dedi.
Üzerime eklediklerin beni nefessiz bıraktı dedi.

Yılardır eklemeler yaptım.
Marifet sandım.
Aslında ben bendim.
Sadece ben
Başka bir şeye de ihtiyacım yokmuş.

Özüm
İki gözüm
Senin ihtiyacın olan
Sende gizlidir
Marifet onu gizlememekte.

3 aralık 2008/ Denizli
 
     1 Beğeni    
Şairim
ŞİİR | © Yazan Hasan DOĞAN | Yayın Şubat 2009
Ben şairim
Yaradılıştan,
Kelimeler duvar ustasının elindeki taşlar gibi şekillenir dimağımda
İçimde volkanlar patlar,
seller çağlar,
ben şairim
kendi fırtınamda darmadağın olurum,
yüreğimin közünde kavrulurum,
ah bir de sen olunca
bir de senin ateşin eklenince üzerine
söyle nasıl dayansın buna yürek.

2 aralık 2008/Denizli
 
     1 Beğeni    
Amcam
ŞİİR | © Yazan Hasan DOĞAN | Yayın Şubat 2009
Amcam modern bir insandı.
Köyde koyun sürülerinin peşindeyken bile,
Metropollerin en ışıltılı caddelerinin aydınlığını taşırdı,
Zihninde ve o güzel yüzünde.

Yakışıklı adamdı amcam,
Kibar, zarif insandı.
İstanbul Türkçesiyle konuşurdu.
Kürttü.
Sıkı Atatürkçüydü.

Amca kelimesi yüreğimi hep sımsıcak sarmıştır.
Öldüğüne inanamadım.
Yakıştıramıyor insan sevdiklerine o soğuk kelimeyi.

Tabutunu açıp bakmadım.
Çünkü onu hep güzel yüzüyle hatırlamak istedim.
Mehmedin bürosunda
Koltuğa oturmuş,
Benimle sohbet ederken ki hali
onunla son hatıram.


20.12.2008. İstanbul Atatürk hava Limanı
 
     1 Beğeni    
Kitabın Mırıltısı
ŞİİR | © Yazan Mustafa YALÇIN | Yayın Ocak 2009
Kitap son yaprağına dek, sırlı ışık ağacına
Bir çizgi çekerken denk Lokmanın ilacına
Kuruyan yapraktan solmayan güzelliğe
Bir gizemli özgü bu eser yanmış benliğe

İlk gördüğümüz o tatlı doğum rüyasıyla
Ölümü birleştirir diriliş sadâsıyla
Bir esrarlı motiftir sır gergefinde işlenmiş
Çok ızdırap hamuru bir nasihat ki pişmiş

Heyecan dalgalarıyla her ruhu bürümekte
Hayat veren hayata binbir umut vermekte
Çizilmiş resim gibi duruyor yorgun işte
İçini dökmek ister her bir ele gidişte

Bak senide bekler camı kırık raflarda
Hıfzına işleyipte durmak ister saflarda
Haydi çabuk olasın belki geciktin bile
Durma oku kitabın sabırsız itiraflarda...
 
     Beğenin    
Özgürlüğe Uçan Kuşlar
ŞİİR | © Yazan Hülya ELTUTAN ÖNCÜLOĞLU | Yayın Ocak 2009
Özgürlüğe uçan kuşlar gibiyiz
İki elimizde iki kıvılcım
İkiye bölmüşüz yüreğimizi
Yarısına
Özgürlüğümüzü koymuşuz
Diğerine sevdiklerimizi.
Biz bulutların ardından
Fırlayacakmış gibiyiz kucağınıza
Yok edecekmiş gibiyiz engelleri
Sevdiklerimizin elinde de olmayıverse
Yüreğimiz
Özgürlüğümüzü
Masmavi gökten duyuruvereceğiz.
 
     2 Beğeni    
Ölümle Kucaklaşma
ŞİİR | © Yazan Hülya ELTUTAN ÖNCÜLOĞLU | Yayın Ocak 2009
Belki bir yağmur kadar serin
Bardaktan boşanırcasına yağan
Yağmur kadar ıslak belki.

Mis bahçesinden geçerken duyduğum
Kaybetme korkusunun titremesinde
Belki de gökteki yıldızın gözlerini
Kırpıp durmasında saklı.

Belki kollarıyla bana sarılacak
Gözlerimin içine bakıp yalvaracak belki.

Ve beni kendine yakın hissettiği an
Ve o an geldiğinde
Alıp götürmek isteyecek diyarına
Belki çırpınacağım
Belki de fırsat bile bulamayacağım.
 
     1 Beğeni    
Sevgi Feneri
ŞİİR | © Yazan Hülya ELTUTAN ÖNCÜLOĞLU | Yayın Ocak 2009
Elimdeki feneri uzattım güneşe
Güneş sönük kaldı
Kuşattım geceyi
Aşılmaz surların üzerinden
Fenerin büyülü isi yayıldı
Gün güzel, gün sevgi, gün umut
Sımsıcak yakışıyla
İstedim ışık deryasını
Gördüm o an
Güneş soğuk kaldı.
 
     1 Beğeni    
Gece Gelen Gardiyan
ŞİİR | © Yazan Can CEYLAN | Yayın Ocak 2009
Usul çek kürekleri
Mehtap derin uykuda
Sükun tembihlerinde
Gece gelen gardiyan

Karanlık delik deşik
Cirit atar yıldızlar
Uçsuzluk kervanında
Samanyolu toz duman

Koğuşlarca haneler
Uykunun fetvasında
Gün görmenin çilesi
Dolmaz sızıp kalmadan

Zifiri gerdanlarda
Cıngıllı prangalar
Kırılsa ah şu kiriş
Ağaracak er geç tan

Gün olur döner devran
Geceler kara zindan
Yıldız yıldız kaymalar
Ensemizde an be an

("MAHSUS MAHAL" dergisinde yayınlanmıştır)
 
     Beğenin    
Ayartma Geceleri
ŞİİR | © Yazan Can CEYLAN | Yayın Ocak 2009
Usum bir sis yoğuşması
İzbe geçit
Köhne sandal bulaşığı
Çıka çıka içinden

Su çekildi
Göle haciz
Murdar oldu burası

Sığlık derin suçunuz
Ah! Nilüfer yüzmeler

Yürek eşkin delişmen tay
Ciğerlerim tam yol körük
Kırlangıç kanadında aldım
Dört perdeden soluğu

Buluta mahmuz vurdum
Palazlandı hırçın kurt
Dizgininden boşaldı
Doru beniz azdı gök

Sırtım ebemkuşağı
Sırılsıklam yedi kat

("ŞEHİR" dergisinde yayınlanmıştır.)
 
     Beğenin    
Delinin Zoru
ŞİİR | © Yazan Can CEYLAN | Yayın Ocak 2009
Seferler bilendik
Umutlar topladık heybelerimize
Bilemedik
Ardımıza kırıntılar koymayı
Bu yüzden
Dönemeyiz çıktığımız kerteye
Gerisin geri

Nasırlar kuşandık
Hırsımızla tırmalandı kurgular
Bilemedik
Gönül tasımıza sevgi suyu katmayı
Bu yüzden
Bırakmadı yakamızı
İblisin şerri

Yıkımlar yaşadık
Kavgalarla dişlendi yarınlarımız
Bilemedik
Vücut kimyamıza bir parmak bal çalmayı
Bu yüzden
Kalp ağrımız ecel oldu kapımıza dayandı
Ramak kaldı sırat köprüsüne
İplemedik yine de
Delinin zoru

("AFRODİSYAS SANAT" dergisinde yayınlanmıştır)
 
     1 Beğeni    
Sürek
ŞİİR | © Yazan Can CEYLAN | Yayın Ocak 2009
Koyultup beklemeli
Fren kıopuk su acele
Çatlatır kozasını ipek böceği
Gün bitince
Kelebek

Uçsuz otlaklarda sunulacak
Yaşam süzgecinin argın demi
Anaç kucak bereketine
Dogmatik tapınmalar kelepçe
Fikrimize

Ve akıl
Tıkanmalarımızdaki varsıl çıkış
İçinden çıkamadığımız büyüklenme
Belli değil ki eseceği
Düşünsen bir türlü
Düşünmesen yavan… şey!

Düşeceksin sen de er geç
Rahmine köhne tramvayların
Yüzüstü kent sürgünlerinden


Kasılmalar dönünce
Bir sara nöbetine

("ALAZ" dergisinde yayınlanmıştır)
 
     Beğenin    
Emekçi
ŞİİR | © Yazan Reyhan AKMAN | Yayın Ocak 2009
Ne kadar da çoktunuz..

Alnımızda emeğin ter boncukları,
Gönlümüzde sılanın kızıl hasretiyle titrerken,
Siz, kan emici yarasalar gibi bizden beslendiniz...

Uzak gecelere varmak için her sabah,
Nazlı bedenlerimizden sıyrılıp yollara düşerdik.
Daha gece güne kavuşmadan,
Daha yıldızlar henüz saklanmadan,
Yani en gecesinde gecenin,
Uykumuzdan uyanıp bir zıpkın gibi
Sabah nöbetlerine akardık.
Makineleri ruhumuzla yağlardık.
Bir lokma ekmeğe katık olsun diye,
Sarılıp birbirimize, umutlarımızı dererken
Üretmeye çalıştık.
Hep çalıştık...

Sizdeyse doymak bilmez bir hırs,
Paranın tatlı yüzüyle kavrulan bir vicdan yatardı.
İnsafsız ve tükenmeyen,
Aldıkça daha çok isteyen.
Sustukça çığ olduk,
Volkan olduk,
Boykot olduk.
Tek yürekte halaylarla çağladı suskunluğumuz.
 
     Beğenin    
Gelince Sen
ŞİİR | © Yazan Reyhan AKMAN | Yayın Ocak 2009
Eskiyen yüzler vardı, sen gelmeden önce.
Riyakar saksılarında ölüme terkettiler
Beyaz papatyalarımı.
Gelince sen;
Umut verdin, açtılar...

Billur seneler vardı, çocukluğumdan kalan.
Lunaparkta bir pamuklu şeker di tadı.
Çaldılar minik ellerimden.
Gelince sen;
Hayat verdin çoğaldılar...

Korkaklığım vardı, sen gelmeden önce.
Adımımı atsam uçurumdu sonu.
İtmek istediler arkamdan.
Gelince sen;
Kükreyiverdin, tükendiler...

Ve hırslarım vardı, bedenimle beraber büyüyen.
Dostluğuna hasret kaldığını bilmeden,
Şiddetiyle deviren.
Gelince sen;
Anlamsız dedin, ufaldılar...

Sessiz tavrının ardındaki asi gönlünü,
Gülen gözlerinle sarmalayıp sundun bana.
Gelince sen;
Teşekkür bulutlarıyla yağdım kirpiklerine,
Islandılar...

Şimdi benim güzel arkadaşım,
Bohçamı alıp giderken dağlar ardına,
Bir karanfil kokusunda alacağım seni yanıma.
Sevgiden başka lisan bilmezken dağarcığımızda,
Prangalar da kar etmez, yollar gibi,
Tek yürek atarız başka diyarlarda... DOSTUM ÜLKÜ'YE SEVGİLERLE...
 
     Beğenin    
Boğaz'da 45 Dakika-2000
ÖYKÜ | © Yazan Salime YILMAZ ALTUNBAY | Yayın Kasım 2008
BOĞAZ'DA 45 DAKİKA

Zorunluluklar,koşuşturmalar sürerken,gelgitlerle dolu insan ilişkilerimin arasında ben kendim için ne yapmak istiyorum? dediğimde İSTİNYE iskelesindeki İSKELE çay bahçesindeydim.
Saat 16.15
Kasım 18
Deniz kenarı...
Yuvarlak masam ve önümde bahçe duvarına monte edilmiş bir lamba.İki yakayı birleştiren ikinci köprü karşımda.Üzerinde arabalar. Solunda Mihrabad korusu, sağında Rumelihisarüstü. Henüz Yokolmamış ağaçlar...
Garsondan önce bir çay istiyorum.Cam bardakta çayım geliyor.Gökyüzünde salına salına uçan kuşlar gözüme çarpıyor.Gri lekeler halinde. Aklımda Şamil ve Almanya'da tanıdığım dostlar: Hasan,Soner,Metin,Güven,Cumali,Elif,Ulrike,Petra...
Şamil, kendim için ve senin için tüm manzarayı belleğime işliyorum.Elimde fotograf makinam yok,fırçam yok.Önümde ise eşsiz bir fotograf,bir tablo var.Ben o tablonun hem içinde hem de dışındayım.Gökyüzünde beyaz bir kuyruk,küçük bir ışık uzanıyor.Yeşilköy'e giden bir uçak.İçinde sizlerin olduğunu ve birazdan burada buluşacağımızı hayal ediyorum.
Hasan,Soner,Metin,Güven,Cumali,Elif,Ulrike,Petra...
Sis bastırıyor.Sahil boyunca arabalar farlarını yakarak geçiyor.Sokak lambasının yanan ışığının aksi boğaz sularında.Aksin içinde süzülen balıkçı teknesini görüyorum. Solumdan,sağımdan,köprünün altından tekneler geçiyor;birer,ikişer.Bir tarafta büyük bir sakinlik,ahenk hakim. Bir tarafta yerinde duramayan deniz dalgaları, ışıltıları,yosun kokusu.
Dinginliğin içinde,sağa sola yalpalayan bir sonbahar yaprağı.Biz miyiz acaba?

Aklıma okuduğum bir yazı geliyor."Denizsiz sehir kanaatkardır. Deniz tuhaf şeydir.Yüzünüzü denize verdiğinizde arkanızı dönersiniz insanlara.Bu yüzden, Ankara mı? Bakacak tek şey insan yüzleridir.Bu yüzden insanlar kırıp dökmeye cesaret edemez kolay kolay."
Gürültüden, kavgalardan uzak bir İstanbul köşesi,sisli İstanbul akşamı.Tepelerde dantel gibi ağça silüetleri.Bir dost sesi duymak istedim.Aynı şehirde ve denizden uzakte ve sizler.

Yüreğimde dostum Turgut.Denizi ne çok severdi.Ve hayatı, YENİKÖY'ü.
"Hala gülüyorsak böyle içten,Yaşamak isteğimizdendir böyle derinden" demişti.
Ezan sesi geliyor kulağıma.Dilimde onun dizeleri.,
"Ve nalınlar, bir cami avlusunda,
Belki bir hikayenin sonunda.
Belki yeni başlangıçlarda.."

Yüzüm denize denik...Deniz şehirlerinde yalnız kalabilir insan,denize kalır,kendine...
Orta şekerli kahvem gelmişti.Senin için içiyorum Şamil...
Masamın önündeki küçük lamba yandığında: sahil boyundaki sokak lambalarının, yalıların ışıkları ve sudaki akislerini seyrettim.
Ayrılık vakti gelmişti.Önümden bir adam geçti. Elindeki iplerde sarı,kırmızı,mavi,yeşil, rengarenk büyüklü-küçüklü balonlar gökyüzüne çekti beni.Çocuklar ve çocukluğumuz geldi aklıma.Yaşayabildiklerimiz, senin dediğin gibi Şamil,yaşayamadıklarımız.Şansımız veya şansızlığımız.Eşit başlamamıştık veya öyle sanıyorduk.Yaşatacağımız içimizdeki çocuk ve umut...

Yanımda gayrimüslim yaşlı çift " sizde mi şiş'liye"...
İstanbul..
Saat 17.00
45 dakika
Yıl 2000
 
     1 Beğeni    
Kadın
ŞİİR | © Yazan Can CEYLAN | Yayın Kasım 2008
Bir yanın bereket
Her kadın tanrıça
Koynundaki memesi
Ak süt hevesli

Bir yanın ıtır
Her kadın çiçek
Kokladığım teninde
Al gül ekili

Bir yanın çile
Her kadın ırgat
Avcunun orta yeri
Emek döşeli

Bir yanın haylaz
Her kadın çocuk
Rahmin ücra yerinde
Can bebek gizli

Can Ceylan
(Berfin Bahar dergisinde yayımlanmıştır.)
 
     Beğenin    
Mahzun Ceviz Ağacı
ŞİİR | © Yazan Can CEYLAN | Yayın Kasım 2008
-Şair Baba’ya-

Memleketim derdin hep
Düşürmezdin dilinden
Geçmez oldu vapurlar
Artık Varna önünden

Sen kayın ormanında
Hasretini çekerken
Şimdi herkes habersiz
Kayıtsız memleketten

Üç yılda üç hapiste
Destan yazmış olan sen
Üç kuruş menfaate
Satanları bir görsen

Barış ve kardeşlikti
Amansız mücadelen
Savaş, kin, kalleşlikti
Seni hep düşündüren

Mahsur kaldın mahpusta
Şiir açtı yüreğin
Gurbet ellerde yandın
Öksüz kaldı dileğin

Japon balıkçısının
Derdi de sana düştü
Hainlik tezlerine
Akbabalar üşüştü

Irgatlık yapan Osman
Ayşe’sine kavuştu
Nazım Usta’ya düşen
Engebeli yokuştu

Hiç şakaya almadın
Ciddiyetle yaşadın
Yazık ki yüreğinin
İnfarktına takıldın

Ölü çocuklar arttı
Büyümediler halâ
Günbegün yara aldı
İnsanlık, barış, sevda

Onca zulüm gördün de
Yine aklın vatanda
Memlekette ölmedin
Gözün kaldı arkanda

Vasiyetin üzere
Gömsek Anadolu’ya
Gölgelik görevini
Versek ulu çınara

Boyun bükmez mi dersin
Ya da buruk bir sancı
Gülhane Parkı’ndaki
Mahzun ceviz ağacı

-Can CEYLAN-
("Kıyı" dergisinde yayımlanmıştır.)
 
     Beğenin    

Bu sayfada yayınlanan öykü ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına aittir ve üye yazarlarımız tarafından TavsiyeEdiyorum.com Öykü ve Şiirler kütüphanesinde yayınlanmak üzere gönderilmiştir. Burada yer alan eserler yazarlarından önceden izin alınmaksınız başka platformlarda yayınlamaz, sadece kaynak gösterilerek ve yazar ismi zikredilerek KISA ALINTILAR yapılabilir. Aksine davranış Fikir ve Sanat Eserleri yasasına aykırılık teşkil edecektir.

12:40
Top