2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!


Uzman Üyelerimizin Öykü ve Şiirleri

Site üyemiz uzmanlar tarafından yazılan şiir ve öyküleri tarih sırasında sırasına göre aşağıda bulabilirsiniz.

Terapi Günlükleri Bayan S
ÖYKÜ | © Yazan Selin KARA | Yayın Ekim 2011
“Kolum kopmuşçasına canım yanıyor, sanki ruhum kanıyor” demişti gözlerinden akan ve aktıkça yakan gözyaşlarıyla, karşımda duran genç kadın. Ancak böyle anlatılırdı o his, o terk edilmişlik, o yalnızlık ve çaresizlik. İlk defa dinliyordu belki de onu biri, yargısızca. Savunmasızdı yargılara…
Nereden başlayacağını bilememenin hatta başlayıp başlayamayacağını bile bilmemenin hüznü sarmıştı bedenini. Anlam veremiyordu bitenin, yitenin aslında hiç olduğu halde nasıl da derinden incittiğine. Çaresizliğine çare aramak için gelmişti, yiteni bende bulmaya gelmişti, yiten bende değil içindeydi aslında.
Yalnız değildi, tek yaşayan da değildi bu duyguları. Ama bunu o bilmiyordu. Mantığının sesinden bahsetti. Kariyerinin, güzelliğinin, başarılarının ve olumlu tüm özelliklerinin yaşamadaki başarısızlığının önüne geçemediğini anlattı uzun uzun. Bu acının kurtuluşunun kadehlerde olduğunu sanmanın yanılgısını fark etmiş, aslında bu durumun onu daha derin, daha karanlık bir kuyuya ittiğini söylemişti. Farkındalıklarıyla gelmişti farkında olmadan. Zekâsı kurduğu cümlelerin özünde saklıydı adeta. Ancak bu kadar duru ve net anlatılabilirdi o lanet olası hisler. Ama o buna bile layık görmüyordu kendini, gördüğü şeylere de inanamıyordu. Sevilmiyordu, çünkü sevemiyordu kendini.
Bir süreç daha böyle başlamıştı işte.. Genç kadının içindeki gerçekliğe temas ettirmeyi amaçlayarak bir yola daha girdik. Karşındakinin dünyasını hissetmeden, onun yoluna girmeden yürünmüyor beraber. Bir terapist danışanınla büyüyor, ona yürümeyi öğretirken . Yani bir terapist için iyileştirmek; yürümeyi öğretmek ve sonra danışanın kendi kendine yürüyebilmesini seyretmek… bir başkası büyürken onun büyümesiyle büyümek!!
 
     3 Beğeni    
Büyük Ada'm
ŞİİR | © Yazan Hilal BEBEK | Yayın Ekim 2011
Tanıdım seni büyük adam
Eksik varmış zincirinde
Hayal varmış yansımanda
Bir söz varmış baş ucunda
Yarım kalmış şarkılarda
Tanıdım seni desem yalan

Duydum seni büyük adam
Susarken konuşmuşsun
Yaşam varmış toprağında
Ölüm varmış nefesinde
Terslik varmış işlerinde
Buluşmuşlar çığlığında
Duydum seni desem yalan

Gördüm seni büyük adam
Aşka konup uçuşmuştun
Yardan olup küçülmüştün
Acını sevip büyümüştün
Başka şeye dönüşmüşsün
Gördüm seni desem yalan

Sevdim seni büyük adam
Sesim sözüme kızmıştı
Gözüm yüzüme gülmüştü
Aşkı kalıba dökmüştün
İçme sırası gelmişti
Sevdim seni büyük adam

Tanıdım seni desem yalan..
 
     1 Beğeni    
Geliyorum
ŞİİR | © Yazan Hilal BEBEK | Yayın Ekim 2011
Kendimi kazmaktan geliyorum buraya
Elim, yüzüm, gözüm çamur
Dilim, sözüm, sesim kayıp
Çocuk yüzüm ellerime bulaşık
Arınmak istiyorum kendi yüzümden
Şefkatinden dönüyorum çocuk düşümün

Aynalara bakmışım geliyorum oraya
Elim, başım isli, paslı,
Gözüm, yaşım bulanık
Yansımalar, gerçeğine bulaşık
Sıyırmak istiyorum gerçeğimi düşümden
Unutulmuş, sönüyordu aslı yüzümün

Beyazıyla ellerimin geliyorum yanına
Dokunuşum büyücü, tenim büyülü
Çocuk yüz'ün sefkatine bürülü
Kadifesi aşıklara alışık
Bulaşsın istiyorum sihri tenine
Nefesini dinlemeye koşuyorum gecenin
Sıcağıyla geliyorum kadın düşümün..
 
     1 Beğeni    
Başlar Yolculuk
ŞİİR | © Yazan Hilal BEBEK | Yayın Ekim 2011
Bir yara açılır, başlar yolculuk
Peşi sıra biraz sancı eklenir,
Tekinsiz birşey ilişir hücrelerine
Bir boşluğun nefesiyle birlikte
Söner çocuk hevesin
"Yalnız" derler adına,
Dır dır eder kederin
Başlar yolculuk


Bir gülüşü keşfedersin, başlar yolculuk
Tadın ekşiye çalar, rengin karışır
Düşün, imkansıza bulanır, günün geceye
Bir zamanlar en sevdiğin şey olmakla birlikte
Bisikletten inersin aşka binersin
"Büyük" derler adına
Uçurumdan düşer aşk
Başlar yolculuk


Bir yaranı sararsın, başlar yolculuk
Kucaklayan şefkat sesin içeriden duyulur
Yıllar sonra dokunursun kendi yüzüne
Çok zamandır kendisine küs olmakla birlikte
O en saklı hevesine selam edersin
"Çocuk" derler adına
Yaralarını seversin
Başlar yolculuk
 
     Beğenin    
Kadın Tebessüm
ŞİİR | © Yazan Hilal BEBEK | Yayın Ekim 2011
İhtiyar elindeki çocuk dokunuş
Pamuğunu kuşatırsa yüzümün
Kıyısına vuracak, şişe içinde
Kadın suratımdaki çocuk tebessüm

Gözlerinin salkımından yemek üzümü
Şarabı kirpiğinin elinden içmek
Körlüğünü çağırıp, körü kör etmek
Cüret eder sokulmaya kadın tebessüm

Davetkar tuzaklardan sıyrılır cambaz
Yanık ipin üzerinden geçirir teni
İpe asar masalını, hevasını, hevesi
Eli yanık, teni soluk, son kuvveti az
Bileğine dolanır cambazın ipi
Cüret eder bağlamaya kadın tebessüm
 
     1 Beğeni    
Cambazın İpi
ŞİİR | © Yazan Hilal BEBEK | Yayın Ekim 2011
Düşersin ürkek cambaz ipinin gölgesinden
Aynalı dehlizlerde birikecek cinnetin
Şaşkın cambaz, herkes kendin,
Herkes ayna, herkes sen
Düşman sen, sevgili sen, dostun sen
Kendine hoyratsın aksine narin


Yıldızından parlak olsa gökyüzün
Işığıyla barışacak çemberin
Kendisine düğüm atan bir ipin
Üzerinde yürür iken düştün sen
Yansımana köpürüp, aslı ipe astın sen
Kendine düşmansın, aksine zalim
 
     1 Beğeni    
Ey Ada'm
ŞİİR | © Yazan Hilal BEBEK | Yayın Ekim 2011
Ey adam,
Dibine doğru vurur dalgan,
Gemiye doğru yüzer karan
Bir ağacın kovuğundan
Issızdır adan
Bir zehiri sanar ilaç
Şifasına küser yaran
Dalgasını geçer zaman
Ters-düzdür adan

Ey adam,
Hakikatı kovduğundan
Boğazına kaçmış yalan
Bir batılı sarmış tasan
Sahteymiş adan
Bir saati bekler ecel
Bir yolunu bulur azad
Bir gerçeği arar kafan
Kayıpmış adan
 
     Beğenin    
Aşkın Bedeni
ŞİİR | © Yazan Hilal BEBEK | Yayın Ekim 2011
Dalga dalga, köpük köpük,
Buram buram kavrayan
Çok eski bir tanıdıktır
Bu genç yabancı adam
Sel bu alıp götüren,
Sel bu bulup taşıran,
Sel bu susuz bırakan
Esmer bir yüz suretinde,
Kör bir aşkın kılığında,
Tam da en son soluğunda,
Sel bu içine sızan
Çok eski bir tanıdıktır
Bu genç yabancı adam


Bu yüz parlak, bu yüz taze,
Bu yüz sana gel demekte
Düğüm düğüm iptir; gelen
Kimdir bu yüz suretinde?
Kim bu çığlık çığlığasın,
Kim ki kanmak üzeresin
Kimdir yanmak üzeresin?
Yaran soluk, yaran eski,
Yaran sana; "ben!" demekte


Bir baharın vaadiyle, uzun kışına bakan
Işıldayan, yaz esmeri, kör kuyulu bir çift göz
Göz bebeği, gülüşünde yansıyan,
Tebessümü, gözü alan yakamoz;
Ahh bu düşün büyüsüne gizlenmiştir; kovulan
Kurnaz ve yaşlı olan, eski ve çirkin yaran


Esmer adam solar iken, yaşlı yaran doğmakta
Dibe çöken çamurunun suya taarruzundan
Ölüp ölüp dirilen, gömülse de bulunan
Hangi yaran hep bir aşkın bedenini çalmakta ?
 
     Beğenin    
Gölge
ŞİİR | © Yazan Hilal BEBEK | Yayın Ekim 2011
Gazabıyla sarmaş dolaş şefkatin
Çamurundan aşk çıkarmış bir kadın
Akıntıyla teslim oldu içine
Acısından tatlı çıkan bir tadın

Çizgisine düşman oldu kumaşı
Harflerine muhalifti cümlesi
Dehşetinin kırmızısı bir renkte
Gölgesine kızdı durdu güneşi
 
     Beğenin    
Avcı
ŞİİR | © Yazan Hilal BEBEK | Yayın Ekim 2011
Kopardığın iplerinin telleridir saçları
Uçlarını kirpiğine dolamaktasın
Köpürürken ellerinin hoyrat beyaz dalgası
Hür gezinen martıları okşamaktasın


Bir cümbüşe sokar seni aşkın çağrısı
Tek girip de içeriden çok çıkmaktasın
Aldatır ah bu hilenin çıldırtıcı sancısı
Aynaların arasında tek durmaktasın

Esmerce bir gölgedir yolda beliren
Aç ve susuz bir seraba koşturmaktasın
Deli ve divanesin esmer yüzün sisine
Yansımanı avlamaya çalışmaktasın
 
     Beğenin    
Aslında
ŞİİR | © Yazan Hilal BEBEK | Yayın Ekim 2011
Hırlayan bir yaranın öyküsü bu aslında
Bir kavuşma hayali ve ayrılma tekrarı
Bir hevesin vesvesesi ve bir sırrın ifşası
Çok eski bir çığlık bu, aşk maskesi altında
Aslında sen sevgilim, sen değilsin aslında

Dokunuşun, eli çabuk, hileli bir büyücü
Ah şu gülüş parıltısı büyü bozucu
Bir merhemi arar gibi, elim sana süründü
Ne kadındı ne şehvetli, aslı, çocuk pamuğu
Aslında ben sevgilim, ben değildim aslında
 
     Beğenin    
İmkansız Düş Terzisi
ŞİİR | © Yazan Hilal BEBEK | Yayın Ekim 2011
Kelebek kanadı bir iple diker kumaşı
Bir kuş elbisesi biçer, uçmak vardır hülyasında
Kıpırtısız durmalıdır, naif ip var mayasında
Düşlerine bilenirken gerçeğine paslanmıştır makası
Bir imkansız düş terzisi, üstü başı yamalı


Demir halat bir ip alır imkansız düş terzisi
Deniz elbisesi biçer, akmak vardır doğasında
Halat, demir almak ister, kalmak vardır mayasında
Gelincik bir kumaştan geçirirken halatı
Hem naiftir hem de cabbar, imkansız düş terzisi


Bekler durur özlem ile gelmeyecek olanı
Bir düş elbisesi biçer, aşka varma tasasında
Kavuşmayı çare sanar, hile vardır oyununda
Düşkünüdür gelmeyenin aldatır hep serabı
O olmaktan çıkacaktır, vardığında yanına
Ya düşünden ya da aşktan olur ahh,
imkansız düş terzisi..
 
     Beğenin    
Sevmek
ŞİİR | © Yazan Bayram ÇIRAK | Yayın Eylül 2011
Sevmek seni senin yokluğunda
Sevmek seni senin nefretine rağmen
Sevmek seni bütün hırçınlığına
Sevmek seni tüm nankörlüğüne rağmen.
Sevmek terk etsende
aramasanda
sormasanda
bilmesende çektiklerimi...
sevmek benim hamurumda var,
sevmek seni benim kaderimde var.
Sen sevmesende
Sen sormasanda
Sen olmasanda
Sen bilmesende
Seni sevmek
Seni özlemek
Seni seni,, yaşamak sensizde olsa
Hamurumda var.
Sen ve ben yazılmışız
Ama sen okumasını bilmiyorsun yazılışımızın.
 
     1 Beğeni    
Beklemek
ŞİİR | © Yazan Bayram ÇIRAK | Yayın Eylül 2011
Beklemek
Seni beklemek
sessiz , tedirgin, yorgun.,
gözlerim ufukta, kalbim uzakta
aklım sende ,
ha geldi ha gelecek...
yıllar varki aynı.
Her gün sanki son, o an geliverecek gibisin.
Ama hala yoksun, ama hala yoksun.
Sanki yeni gitmiş gibi,
Sanki kapının arkasında,
Sanki gitmemişte saklambaç oynuyor gibi.
Ama hala yoksun, hala yoksun.
Ellerimde saçlarının yumuşaklığı,
Kulaklarımda yaşayamam sensiz diyen sesin,
Gözlerim ufukta, aklım sende, sanki gelivereceksin.
Ama hala yoksun, ama hala yoksun.
ve, sen yoksan her şey yok.
 
     1 Beğeni    
Aşkın Son Çağı
ÖYKÜ | © Yazan Mehmet KILIÇ | Yayın Ağustos 2011
''Sizi aşkın hayat boyu sürdüğüne inandırırlar, oysa aşk kimyasal olarak üçüncü yılın sonunda yok olur'' diyordu biri bundan yıllar önce yapılan bir araştırmada.

İnsanlık tarihi boyunca bu kadar konuşulup da bu kadar tanımsız kalan başka ne var diye düşünüyorum da. Bir kaç harfe sığdırılıp da binlerce dilde anlatılan AŞK'tan başka...

Cennetten aşk için kovulmamış mıydı Adem ve Havva? ilk kanı dökmemiş miydi Kabil aşkı için? Vatanını satmamış mıydı Prens Paris, Helen'e
aşkı için?

İnsan gibi, insana dair her şey de zamanla değişiyor, elbette aşk da.

Uğruna cennetten vazgeçildiği, kardeşin öldürüldüğü, Truva Ülkesi'nin terk edildiği aşklardan üç günde tanışılıp beş günde biten aşklar
yaşar hale geldik,

YAZ AŞKLARI...

Kendimize mi yoksa karşımızdakine mi güvenemediğimizden bilinmez, 18. yüzyıla kadar tek bir sözle ömür boyu devam ettirilen evlilikler, artık yasalarla, kontratlarla yapılmasına rağmen sürdürülemez hale geldi.

Her geçen gün boşanmalar da, ayrılılar da kolaylaşır oldu. Elli yıl öncesine kadar bir aile olarak mutlu olmanın önemli olduğunu düşünürken biz, artık bireysel mutlulukların peşinde koşar olduk.

Sanayi toplumuyla birlikte tüketmenin gerekli ve önemli olduğuna inandırıldık. Öz güvenimiz falanca marka diş macununa, güzelliğimiz filanca marka saç boyasına bağlı hale geldi. Susuzluk hiçbir şey imajsa her şey oldu, sevdiğiniz kişiye açılamıyorsanız bunu sizin yerinize yapabileceğini söyleyen GSM operatörleri çıktı.

İlişkiler webcamlerde başlayıp, telefon mesajlarıyla bitirilir oldu.

Çocukluğumda çorabımın ucu söküldüğünde annemin birçok kez o söküğü diktiğini hatırlıyorum. Şimdiyse üçerli beşerli satılıyor çoraplar ve eskimeden alınıyor yenisi.

Küçük yataklarda yatarken eşler, uzun-sert tek bir yastığa koyarken başlarını, önce yataklar büyüdü, sonra yastıklar ayrıldı.

Yüzlerce kanalı olan TV lerin karşısında sızar olduk. Artık geniş ve yalnız yataklarda farklı hayatları yaşamaya başladı insanlar. Her odada bir TV var artık. Eskiden mutfakta yemek yenir, salonda sohbet edilir, yatak odasında sevişilirdi. Şimdiyse evin her köşesinde ayrı bir dizi izler oldu insanlar, susar olduk konuşacaklarımızı.

Çorapları, yastıkları, yatakları tüketen insanlık sevgileri de tüketir hale geldi. Herkes önce ''ben''in mutluluğunu ararken ''biz'' olmanın mutluluğunu yitirmeye başladık. Kimsenin kimseye tahammülü kalmadı.

Her mevsimin bir aşkı olmaya başladı. Belki siz de bu sıcak günlerde yüreğini serinletecek bir'' yaz aşkı'' arayanlardan birisinizdir.

Bir şeye ulaşmak ne denli zor olursa, ondan vazgeçmekte o denli zor olur. Aynı şey ilişkiler için de geçerlidir aslında. Bir ilişkiye yaptığınız yatırım ne kadar artarsa o ilişkiden vazgeçmeniz de o kadar zor olur.

Şairin dediği gibi 'Bir sevgiyi anlamak, bir yaşam harcamaktır...

Harcayacaksın!''

Bir mevsime değil de, bir yaşama sığdırdığınız aşklar yaşamanız dileğiyle...

Psikolog Mehmet Kılıç

Bu yazı 20/07/2011 tarihinden Hürriyet ailede yayınlanmıştır.

http://www.hurriyetaile.com/yazarlar/hayal-dukkani/askin-son-cagi_796.html
 
     4 Beğeni    
Mersin
ŞİİR | © Yazan Kemal ASLAN | Yayın Nisan 2011
Cıvıl cıvıl kuş seslerini duyuyorum, gecenin birinde

denizden hafif esen meltem üzerimi örtüyor

portakal çiçeklerinin kokusunu çekiyorum sineme

gözlerimi kapatıyorum cennet bahçesi Mersinde
 
     Beğenin    
Sevgili Kızıma (Sevgili Babamın Şiiri)
ŞİİR | © Yazan Dilek İNCESU | Yayın Nisan 2011
BİR KASIM AÇILIŞ GÜNÜDÜR TIBBİYENİN

TIP FAKÜLTESİNE GİRMEK HAKKINDIR SENİN

BAŞARI İLE GEÇECEK OKUL YILLARIN

KÖTÜLERDEN KORUSUN DAİMA ALLAHIM

OKULDA VE EVDE TARAFSIZ OLMALISIN

ETLİYE SÜTLÜYE HİÇ KARIŞMAMALISIN
MEMLEKETE HİZMET İLİM İRFAN İLEDİR
İFTİHAR AKLI SELİM VE İFFET İLEDİR
İNSAN İNSANIN KURDUDUR BUNU UNUTMA
SAKLA SIRLARINI HİÇ KİMSEYE DUYURMA
HER AN HUZURLU OLMAK İSTİYORSN EĞER
ATA SÖZLERİMİZ HERZ ZAMAN VER DEĞER
SONUNDA İNŞAALAH OLACAKSIN HEKİM
FAKİR FUKARAYI GÖZETECEKSİN DAİM
BU ASİL DAVRANIŞIN MÜKAFATI ÇOKTUR
CENNETİN KAPILARI SİZLERE AÇIKTIR.
AV. ALİ KUTNU
06/11/1978 SAAT:24:00
 
     2 Beğeni    
Anlat Aisopos
ŞİİR | © Yazan Hüseyin DURAK | Yayın Şubat 2011
Ne anlatırsan anlat; sevgili Aisopos,
Doğruluğu kanıtlanmış fablların
Çıkmadı karamsar düşlerimizden.
Yüzyıllar geçti, tilki kurnaz,
Karga aç gözlü
Ve hep masum tavşanlar.

Ve şimdi anlatayım desem ben de
Akıllanır mı dersin kargalar?
Uslanır mı kurnaz tilki?
Yoksa ne anlatırsak anlatalım
Böyle mi sürer bu düzen?
Değişir mi veya; denesem?

Bir avcı olmalısın sen, Aisopos
Düşerek avlarının peşine
Takındıkları tavırlardan galiba,
Aslanın kral,
Tilkinin kurnaz,
Kurdun hilekar,
Ve bülbülün aşık olduğunu anladın.

Ben de anladım elbet.
Her bir şeyin aynı düzende devam ettiğini.
Anladım; bilinenlerin sürüp gitmekte olanı
Değiştirmediğini.
Ve anladım sevgili Aisopos;
Anladım.
Hilekâr olanın her zaman
Galip geldiğini...
 
     5 Beğeni    
Sarılıklı Adam!
ÖYKÜ | © Yazan Mustafa ŞENER | Yayın Ocak 2011
ASİSTANLIĞIMIN İLK YILLARIYDI.İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ KLİNİĞİNDE BİR GÜN HOCA İLE BİRLİKTE İSTANBUL DIŞINDAN GELMİŞ BİR HASTANIN HEMOROİD AMELİYATINA GİRMİŞTİM. HOCAM BİR YANDAN AMELİYATI YAPARKEN BİR YANDANDA BANA AMELİYATIN PÜF NOKTALARINI ANLATIYORDU.AMELİYAT GAYET İYİ GEÇTİ, BİTİMİNDE HOCA BANA AMELİYAT SONRASI TEDAVİ İLE İLGİLİ TALİMATLARINI VERİRKEN "EVLADIM YARIN SABAH ERKENDEN HASTANIN ANÜSÜNE KOYDUĞUMUZ TAMPONU ALMAYI SAKIN UNUTMA,AMA PEŞİNDEN DE MUTLAKA OTURMA BANYOSU YAPTIRT" DEDİ. BENDE TÜM TALİMATLARI AYNEN UYGULADIM.
SABAH ERKENDEN KLİNİĞE GELİR GELMEZ HEMEN HASTANIN TAMPONUNU ALDIM,PEŞİNDEN DE HASTABAKICI İSMAİL EFENDİYE HASTA İÇİN OTURMA BANYOSU HAZIRLAMASINI SÖYLEDİM. O ZAMANLAR ŞİMDİKİ GİBİ HAZIR ANTİSEPTİK SOLÜSYONLAR YOKTU, KAYNATILMIŞ SUYA YA PERMASOL TABLET YADA RİVANOL İSİMLİ SARI RENKLİ BİR TOZ KATILARAK HAZIRLANILIRDI. PERMASOL CİLDİ KOYU MORUMTRAK-SİYAH RENGE BOYADIĞI İÇİN DAHA ÇOK AYAK MANTARINDA KULLANILIRDI. BİZ O ZAMANLAR MAKATLA İLGİLİ AMELİYATLARDAN SONRA DAHA ÇOK SUYU VE CİLDİ SARI RENGE BOYAYAN RİVANOL TOZU KULLANIRDIK. İSMAİL EFENDİDE HASTAMIZ İÇİN TALİMATIMIZ DOĞRULTUSUNDA OTURMA BANYOSUNU RİVANOL TOZ İLE HAZIRLIYARAK HASTAYA VERMİŞ VE TUVALETE GEÇİP UYGULAMASINI SÖYLEMİŞ.
BİZDE DİĞER İŞLERİMİZİ TAMAMLADIKTAN SONRA HOCA GELİNCE TOPLU OLARAK TÜM HASTALARI DOLAŞMAK ÜZERE VİZİTE BAŞLADIK.O ZAMANLAR KLİNİĞİMİZDE ÖZEL ODA SAYISI ÇOK AZ OLDUĞUNDAN, HASTALAR KOĞUŞ SİSTEMİ DENİLEN YERDE TOPLU OLARAK YATARLARDI, BİZDE HASTALARIN TANILARINI KARIŞTIRMAMAK İÇİN YATAK NUMARALARINA GÖRE VİZİTEYE ÇIKARKEN LİSTELER HAZIRLAR,HASTALARI O ŞEKİLDE TAKDİM EDERDİK.TEK TEK TÜM HASTALARI DOLAŞTIKTAN SONRA BİR GÜN ÖNCE HOCA İLE BİRLİKTE HEMOROİD AMELİYATI YAPTIĞIMIZ HASTANIN BAŞINA GELDİĞİMİZDE SAPSARI SURATLI BİR ADAMLA KARŞILAŞTIK.
HOCA; BU HASTA YENİ YATMIŞ GALİBA,TIKANMA SARILIĞI MI VAR? DİYE SORDU. BENDE HASTANIN YATAK NUMARASINA BAKARAK VE KENDİMDEN EMİN BİR ŞEKİLDE,HAYIR HOCAM BU HASTA DÜN HEMOROİD AMELİYATI YAPTIĞIMIZ HASTA DİYE CEVAP VERDİM. HOCA DA HAYIR EVLADIM YANLIŞIN VAR ,OLAMAZ, MUTLAKA BU HASTANIN KARACİĞER TAHLİLLERİNİ YAPTIR DEDİ VE GİTTİ. BEN KIPKIRMIZI BİR SURATLA ORTADA KALAKALDIM.KENDİMDEN EMİNDİM AMA YİNEDE CEBİMDEKİ HASTA LİSTESİNİ ÇIKARTIP BAKTIM EVET DOĞRUYDU ,LİSTEYE GÖRE DE DOĞRUYDU.
BU İŞTE BİR BİT YENİĞİ VARDI AMA NEYDİ! BUNUN İÇİN HASTAYI BİR KENARA ÇEKTİM,SORMAYA BAŞLADIM,O SIRADA HASTABAKICI İSMAİL EFENDİ YANIMIZA GELDİ,DOKTOR BEY GELİN BEN SİZE MESELEYİ ANLATAYIM DEDİ.
İSMAİL EFENDİ HASTAYA HAZIRLAYIP VERDİĞİ RİVANOLLÜ OTURMA BANYOSU KÜVETİNİ ALMAYA GİTTİĞİNDE KÜVETİN BOŞ OLDUĞUNU GÖRÜNCE HASTAYA NE YAPTIĞINI SORMUŞ " O'DA BAŞIMDAN AŞAĞI DÖKEREK BANYO YAPTIM" DİYE CEVAP VERMİŞ.NE BİLSİNKİ ADAMCAĞIZ SUYA TÜNER GİBİ OTURACAĞINI,BANYO DEYİNCE YIKANMAYI AKLINA GETİRMİŞ VE SAPSARI SUYU BAŞINDAN AŞAĞI DÖKEREK YÜZÜNÜ GÖZÜNÜ SAPSARI BOYAMIŞ.BİZİM HOCADA ADAMI SARILIK HASTASI SANMIŞ!!! BU DA BİZE İLERİKİ MESLEK HAYATIMIZ İÇİN İYİ BİR DERS OLMUŞ OLDU.
 
     3 Beğeni    
Gerçek Dost
ŞİİR | © Yazan Mustafa ŞENER | Yayın Ocak 2011
Kabullenmek birini

Olduğu gibi, olduğun gibi

Başını en yumuşak yastığa koyar gibi

Omzunda bulmalısın huzuru

Sesi bazen yankılanmalı

Sanki yanıbaşında gibi

Konuşurken unutmalısın

Dünyayı ,savaşı, çektiğin tüm acıları

Onun gözlerinde yaşamalısın hayatın her sayfasını

Çocuk olmalısın hiç büyümeyen

Şefkatin, tatmalısın en gerçeğini

Yaşamalısın her dokunuşundaki sıcaklığı

Şiirler gelmeli dudaklarına derinden

Onu yazmalısın her hecede

Bir daha bir daha...
 
     1 Beğeni    

Bu sayfada yayınlanan öykü ve şiirlerin tüm hakları yazarlarına aittir ve üye yazarlarımız tarafından TavsiyeEdiyorum.com Öykü ve Şiirler kütüphanesinde yayınlanmak üzere gönderilmiştir. Burada yer alan eserler yazarlarından önceden izin alınmaksınız başka platformlarda yayınlamaz, sadece kaynak gösterilerek ve yazar ismi zikredilerek KISA ALINTILAR yapılabilir. Aksine davranış Fikir ve Sanat Eserleri yasasına aykırılık teşkil edecektir.

01:31
Top